(Son Güncelleme: 04.03.2024) Pariste.Net'i takip edenler Paris'te 4 tanesi yaya, 33 tanesi taşıtlar için olmak üzere toplam 37 köprü bulunduğunu biliyorlar. Bu yazıda ise bu köprüler arasında Paris'te en çok sevdiğim ikinci köprüyü, Bir Hakeim Köprüsü - Pont de Bir-Hakeim'i tanıyacağız. Laf aramızda ben en çok Pont Alexandre III Köprüsü'nü severim... "En güzel" olma hali görecelidir elbette,
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Bu yazıda Paris’teki en ilginç yerlerden birini daha tanıyacağız hep birlikte: Île aux Cygnes (il o siyn). “Kuğulu Ada” olarak çevirebileceğimiz bu ada, Paris’te alternatif rotalar arayanların yolu üstünde olması gereken bir yer bana göre. Üstelik öyle uzaklarda da değil, uluorta bir yerde, hep gelip geçtiğimiz ama aşağı inip bakmayı ihmal ettiğimiz
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Fransızlar, doğa koşullarından korunmak için olsa gerek “su kenarında keyif çatmayı, daha doğrusu yemeyi içmeyi bizler kadar çok sevmiyorlar” der dururum. Malum, nehirler zaman zaman taşabiliyor, bu yüzden de su kenarındaki alanlar her zaman tehlike altında. Bunu bir yere kadar anlayabilirim ama biz mi su kenarında yeme içmeyi fazla abartıyoruz yoksa Fransızlar
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Paris’teki 37 köprüden biri olan Passerelle Léopold Sédar Senghor (Passerelle Solférino), aynı zamanda Seine Nehri üzerindeki 4 yaya köprüsünden biri olma özelliğini taşıyor. İlk olarak 1861’de Napoléon zamanında yapılan ve adını Solférino Savaşı’ndan alan köprü, daha sonra yıkılmış, yerine 1961’de tamamen çelik konstrüksiyondan yapılmış. Bu köprü de 1992’de devre dışı kalınca yerine 1999 yılında günümüzdeki köprü yapılmış ve “Solférino” olan adı 2006’da Senegal Eski Cumhurbaşkanı
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Bilmem siz de benim kadar sever misiniz Edith Piaf'ı, ben çocukluğumdan beri çok severim. Hatta bu sevgi onun şarkılarıyla değil Gülriz Sururi'nin "Kaldırım Serçesi" oyunuyla başlamıştır da sonradan Edith Piaf şarkılarını dinleyip sevmişimdir bu oyun sayesinde. Sonra gel zaman git zaman, insanın sevdikçe sevesi geliyor tabii; her bir şarkısından ayrı bir keyif
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Bu yazı Paris’in biraz kıyıda köşede kalmış yerlerini keşfetmek isteyenler için olsun. Size anlatmak istediğim bölge 20.arrondissement‘da, Buttes-Chaumont Parkı‘nın yakınında, Rue de Mouzaïa ile Rue de Bellevue sokakları arasında, Paris’in bildik görkemli bulvarları, devasa taş binalarından epey farklı, sessiz sakin kendi halinde bir banliyö havasında bir yer. Bir zamanlar, o zaman devam ettiğim
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Aslında Paris’in kafe ve restoranlarını tanıtan apayrı bir yazı serisi hazırlamak lazım ama ben bu blogda daha çok Paris’te gezip görülecek yerler, ilginç mekanlar, keyifli etkinliklerin bulunduğu bölgelerden bahsederken -hazır oradayken uğrayabileceğiniz- yeme içme mekanlarından bahsetmeyi tercih ediyorum daha çok. İşte öyle yerlerden birindeyiz yine bugün: Café L’Ami Justin (eski Obododo Café)
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Marais dediğimiz yer, Paris’in ortasında, daracık sokaklar arasında kaybolacağınız, aslında çok da büyük olmayan ama bir o kadar da içinde birbirinden ilginç sayısız mekanı barındıran uçsuz bucaksız bir derya. İşte o deryada dolaşmaya devam ediyoruz, dolaşırken de küçük ama çok sevimli bir parkta mola veriyoruz bu kez: Square George Cain… İsveç Kültür Merkezi‘nin
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Hep söylüyorum, “Marais Bölgesi bitmez tükenmez bir hazine” diye. Turist olarak kaç kez gezdim, Paris’te yaşadığım on yıl boyunca da neredeyse her hafta Marais’ye giderdim, bazen “tamam artık ben öğrendim buraları” diye bir yanılgıya düşüyordum, sonra bir bakıyordum ki hâlâ keşfedecek bir ton yeni şey çıkıyor karşıma. İşte onlardan biri, Ağustos 2014’te
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) - KAPANDI Çok sevdiğim bir kafeydi, o yüzden aşağıdaki eski bilgileri ve fotoğrafları silmek istemedim, hatıra olarak kalsın... Paris’te sokak sokak, müze müze gezmek, park bahçe dolaşmak güzel de insan yorulunca bir yerlerde oturup dinlenmek, bir şeyler yiyip içerken sohbet edip hayattan biraz daha zevk almak istiyor. Eh, haliyle Paris de bir
Okumaya Devam Edin
(Son Güncelleme: 04.03.2024) Marais Bölgesi zengin bir hazine, kaz kaz bitmiyor gez gez tükenmiyor. Marais’ye ne zaman gitsem sokak sokak gezerim, onlarca kez geçtiğim aynı sokaklardan tekrar geçtiğim halde yine yeni yerler keşfederim. İşte onlardan birini tanıyacağız bu yazıda: Jardin des Rosiers (jarden de roziye ya da jağden de ğoziye). Marais Bölgesi‘nin tam kalbinde, meşhur falafelcilerin olduğu sokakta
Okumaya Devam Edin