(Son Güncelleme: 05.09.2024) Pariste.Net’i takip edenler Paris’te 4 tanesi yaya, 33 tanesi taşıtlar için olmak üzere toplam 37 köprü bulunduğunu biliyorlar. Bu yazıda ise bu köprüler arasında Paris’te en çok sevdiğim ikinci köprüyü, Bir Hakeim Köprüsü – Pont de Bir-Hakeim‘i tanıyacağız.
Laf aramızda ben en çok Pont Alexandre III Köprüsü’nü severim… “En güzel” olma hali görecelidir elbette, hatta bazen en çok bu köprüyü sevdiğim de oluyor ama şurası bir gerçek ki Seine Nehri üzerindeki 37 köprü arasında en özellerinden biri Bir Hakeim Köprüsü – Pont de Bir-Hakeim (pon dö birakem) diyebiliriz.
Eyfel Kulesi‘nin hemen alt tarafında bulunan, birinci katında araç, bisiklet ve yaya geçişi, ikinci katında ise metro geçişi bulunan bu hoş tasarımlı köprü 1905‘te yapılmış. O zamanki adı Viaduc de Passy‘miş. Daha sonra 1942‘de Libya’da Almanlar ve İtalyanlara karşı yapılan Bir-Hakeim Savaşı‘nın anısına köprünün adı Pont de Bir-Hakeim olmuş.
237 metre uzunluğunda, 25 metre genişliğindeki köprünün güzelliği bir yana, üzerinden geçmesi de çok zevkli; manzarası zaten ayrıca keyifli. Özellikle M6 metrosuyla Etoile‘den bindiğinizde Passy istasyonundan itibaren yeryüzüne çıkıyor ve bu köprüyü geçerken solda birden Eyfel Kulesi‘ni görüyorsunuz. İşte o an insanın yüzünde çok hoş bir tebessüm beliriyor.
Taşıtların da geçiş yapabildiği köprünün yan kısmı yayalara orta kısmı bisikletlilere ayrılmış ama sıra sıra dizili çelik sütunlar nefis bir perspektifle müthiş fotoğraflar yakalamanızı sağladığından herkes köprünün ortasında yürümenin derdinde 🙂 Oysa ki bisiklet yolunda öncelik her zaman bisikletlilerindir.
Zaten burada sık sık fotoğraf çektiren yeni evli çiftleri görmeniz mümkün. Ben de olsam burada saatlerce fotoğraf çektirebilirdim. Dolayısıyla burası Paris’te fotoğraf çektirebileceğiniz özel mekanlardan biri. Özellikle köprünün Eyfel Kulesi tarafındaki, 1930’da Danimarka halkının hediyesi olan La France Renaissante (Yeniden doğan-dirilen Fransa) heykelinden manzara oldukça karakteristik.
Eyfel Kulesi‘ni seyrede seyrede köprüde yürüyebileceğiniz gibi, tam orta noktadan Île aux Cygnes‘e geçerek enteresan bir adada dolaşma imkanınız olduğunu da hatırlatmak isterim. Burası yapay bir ada ve diğer ucunda sizi çok hoş bir sürpriz bekliyor:
Özgürlük Heykeli‘nin orijinalinden sadece üç yıl sonra yapılmış bir replikası bu adanın öbür ucunda bulunuyor. Bence yoldan çıkmaya ve bu heykeli görmek için adanın öbür ucuna (850m) yürümeye değer 🙂
Bir Hakeim Köprüsü’nün bir ucu Bir-Hakeim istasyonu bir diğer ucu da Passy istasyonu ve her ikisi de M6 metro hattı üzerinde bulunuyor. Ben Passy tarafını daha bir seviyorum. Burada, yukarıdaki meydanda çok sevdiğim Café Le Passy var, fırsat buldukça oraya gidip bir şeyler içmekten, önümden akıp giden hayatı sakin sakin seyretmekten büyük bir keyif alıyorum.
Bu noktadan sonra sağa doğru yürürseniz yol sizi Trocadéro‘ya götürecektir, sola doğru yürürseniz Paris’in en güzel semtlerinden geçe geçe Boulogne Ormanı – Bois de Boulogne‘a varırsınız. Masion de Balzac – Balzac’ın Evi ve Musée, du Vin – Şarap Müzesi de çok yakınınızda.
Bir Hakeim istasyonu tarafından yürümeye karar verirseniz yine cıvıl cıvıl bir Paris hayatı bekliyor olacak sizi. İstasyonun orada, tam köşede solda “Pizza Iolanda” diye bir restoran var; burada epey bir personel Türkçe konuşuyor; hoşunuza gidebilir sanıyorum?
Bir Hakeim Köprüsü’nün üzerinden geçen metro vagonlarını her görüşümde, sevgili dostum Gülçin’in trenleri çok seven oğlu Genco’yu anarım. Paris ziyaretlerinden birinde Genco bu köprüyü çok sevmiş, köprü üstünden geçen vagonları seyredeceğim diye uzunca bir süre buradan ayrılmak istememişti… Oysa Paris’te daha görecek ne çok yer var, değil mi ya? Bana hep bizim Genco’yu hatırlatır Bir Hakeim Köprüsü…
Bu nefis manzaralı güzel köprüde bir Youtube videosu çekmem gerektiğinin farkındayım ama şimdilik sizlerle Ocak 2017’de çektiğim Seine Nehri taşkını ile ilgili bir videoyu paylaşayım. O kadar ki, Paris’in taşkını bile güzel 😉 İzleyin, haklı olup olmadığıma kendiniz karar verin:
Bu köprüyü öyle çok severim, böyle çok severim ama bu yazıyı Eylül 2014’te ilk yayına hazırlarken öğrendim ki Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener 25 Ekim 1975‘te tam da Bir Hakeim Köprüsü’nde şehit edilmişler… İsimleri hiç unutulmasın diye onları da anmak istiyorum burada, saygıyla…
Ve hayat Paris’te devam ediyor, her yeni gün doğdukça da devam edecek durmaksızın. Bize tanınan gün sayısınca her birimiz daha yaşanır bir dünya için mücadelemizi vereceğiz kendimizce. Madem ki Paris’te, bu güzel şehirdeyiz, tüm güzelliklerini keşfedip yaşayacağız hep birlikte.
Saygıyla ve sevgiyle.
4 Comments
Paris gezimizin ilk noktası olmuştu. Orada ilk fotoğraflarimizi çekilip parkın içinden eyfel e yürütmüştük. Saat 8de eyfel çıkıp hem gündüz hem gece şehri izleriz diye düşünmüştük ama ne bilelim daha Mayıs ayında havanın 11de kararacagini? Büyük sürpriz olmuştu. Goremedik. Artık bir dahaki sefere…
Ah evet, yazın hava kararmak bilmiyor… Umarım bir dahaki gelişinizde gün batmını ve akşam keyfini yaşamanız da mümkün olur. Mutlu günler dilerim.
Kopru 1905'de yapilip adini 1942'de yapilan bir savasdan mi almis?
Güzel soru 🙂
Köprü ilk yapıldığında adı Pont de Passy'ymiş, daha sonra Pont de Bir-Hakeim adını almış…