(Son Güncelleme: 12.09.2024) Loire Vadisi Şatoları Turu yaparken yolunuz Amboise tarafına düştüğünde, çocuğunuzla keyifli vakit geçirmek için ya da içindeki çocuğu halen yaşatabilenler için son derece keyifli ve güzel bir parktan Mini Châteaux'dan söz etmek istiyorum size bu yazıda. Bu bölgeyi bugüne kadar üç kez gezmiş olmamıza rağmen Ağustos 2017'deki son gidişimizde tamamen şans eseri keşfettiğimiz
(Son Güncelleme: 07.09.2024) Bugüne kadar yazılarımda Paris içinde üç tane ada olduğundan söz ettim, hatta bunlardan ikisinin doğal, bir tanesinin de yapay ada olduğunu anlattım ama bu yazıda Paris’in turistik merkezinin çok az dışına çıkıp, çok güzel başka bir adayı, Île de la Jatte yani Jatte Adası’nı tanıyacağız. Bildiğiniz gibi Paris’in turistik merkezindeki iki adadan
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Mart 2012’de Paris’e ilk yerleştiğim zaman en tuhafıma giden şeylerden biri, Seine Nehri boyunca çok güzel sahil bölgeleri olmasına rağmen Parislilerin bu güzelliklerden yararlanmıyor oluşuydu. Artık ne kadar konuştum, ne kadar söz söyledimse bu sözlerim yetkililerin kulağına gitmiş olacak ki, yıllar geçtikçe Seine kıyısı hareketlenmeye, birbirinden güzel yerler açılıp hayat canlanmaya başladı
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Yüksek bir yerden Paris’e baktığınızda gördüğünüz taş taş, bina bina bir şehirdir. Oysa yemyeşildir Paris; yukarıdan bakınca değil de içinde dolaşılınca anlaşılır. Şehrin her yanını saran, bulvarları süsleyen o dev at kestaneleri bir yana, irili ufaklı sayısız park bu şehre o karakteristik yeşilliğini verir. Bazıları tanınmış ve bilinmiş ünlü, dolayısıyla bir o
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Demiryollarını sever misiniz? Kim sevmez ki? Peki demir yollarında yürümeyi, hatta benim gibi boylu boyunca raylara uzanmayı? Hayır hayır korkmayın, adrenalin peşinde değilim; size yine Paris’in gizli saklı kalmış bir güzelliğini daha tanıtmak istiyorum bu yazıda: La Petite Ceinture (la pötit sentür ya da la pötit sentüğğ) Paris'e ilk yerleştiğim yıllarda Paris’in içinde terk
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Paris’in içinde olduğu kadar dışında da sayısız park ve yeşil alan bulunuyor. Tabii Paris dışına çıkıldıkça bu parkların kapladığı alanlar büyüyor, daha geniş, daha ferah bir yeşilliğin içinde, kendinizi cennette gibi hissediyorsunuz. İşte öylesi parklarından birini daha tanıyoruz bu yazıda yine hep birlikte: Parc de Bois Préau. Bois Preau Parkı – Parc
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Paris’te yolu Montmartre Tepesi’ne düşen herkesin ya başından ya sonundan mutlaka gördüğü ama içine bir türlü girmediği, yani yine uluorta olduğu halde gizli saklı kalmış yerlerden birini, güzel bir parkı tanıyacağız bu yazımızda: Square Louise-Michel… İlk olarak 1877‘de yapılmış ve sık sık renovasyon çalışması yapılmış yaklaşık 24 dönümlük bu parkın adı tarih içinde pek çok kez
(Son Güncelleme: 11.09.2024) Paris’in parkı, bağı-bahçesi bitmiyor efendim; bugün yine kendimizi yeşile salıyoruz. Ama bu kez bayıra karşı uzanacağız biraz, Paris’i doğusundan ve tepelerden seyredeceğiz: Parc de Belleville – Belleville Parkı’ndayız. Parc de Belleville (park dö belvil ya da pağk dö belvil), 20. arrondissement‘daki Belleville semtinde bulunuyor ve 4,5 hektarlık yüzölçümüyle Paris’in en büyük parklarından biri olma özelliğini taşıyor. Tuileries Bahçesi ya
(Son Güncelleme: 11.09.2024) İnsanlar nefes alsın, huzurlu ve mutlu yaşasınlar diye Paris’in dört köşesinde irili ufaklı pek çok park bulunuyor. Toplasanız Üsküdar’la Beşiktaş’ın birleşimi kadar büyüklüğe sahip bir şehir olan Paris’teki sayısız parklardan biri olan Andre Citroen Parkı – Parc André-Citroën de 14 hektarı kaplayan alanıyla bu parkların en büyüklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Şehir merkezine yukarıdan
(Son Güncelleme: 06.09.2024) Tuileries Bahçesi, Lüksemburg Bahçesi, Parc Monceau, Parc Montsouris gibi Paris’in birbirinden güzel parklarının pek çoğu hakkında, yazılması gereken tüm öncelikli parkları yazdığımı düşünüyorum. Hatta Boulogne Ormanı, Vincennes Ormanı, Saint Cloud Parkı yazılarımızı da yazdığımıza göre artık yeşil alan ihtiyacı için şehrin biraz daha dışına çıkmanın vakti geldi diyebiliriz. İşte o yüzden Paris’in yarım saat kadar dışındaki şık banliyösü Saint Germain