(Son Güncelleme: 01.12.2024) Bu yazıda Fransızların akıllara ziyan devasa sarayı Versay Sarayı – Château de Versailles’ı tanıyacağız hep birlikte… Yapımına 1661‘de Av Köşkü olarak başlanan, daha sonra zaman içinde büyüdükçe büyüyen, yayıldıkça yayılan, dev bir saray kompleksine dönüşen yapı, aynı şekilde uçsuz bucaksız bahçesiyle de dillere destan bir hal almış. Halen Avrupa’nın en büyük sarayı ünvanını koruyan Versailles (versay ya da veğsay) 6 hektarı aşan büyüklüğü ile, 2.300 odalı inanılmaz bir yer.
Paris’ten Versay Sarayı’na gitmek için 5 farklı seçeneğiniz var, burası 4. zone‘da yer alıyor ve saraya yakın 3 gar binası mevcut: Bunlardan ilki “Versailles Rive Gauche” ve buraya RER-C ile kolayca gelebilirsiniz. Diğer gar “Versailles Rive Droite”, buraya da Gare Saint Lazare‘dan banliyö treninin L hattını kullanarak, La Défense yönünden gelebilirsiniz.
Üçüncü gar ise “Versailles Chantier” buraya da ya La Défense‘tan banliyö treni ile U hattını kullanarak ya Gare Montparnasse‘tan yine banliyö treni ile ama bu kez N hattını kullanarak ya da RER-C ile gelebilirsiniz. Bu söylediklerim size karışık gelebilir ama bir RER haritası incelerseniz ve söylediğim bu üç istasyonu harita üzerinden bulursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kafanız çok karıştıysa herkesin bildiği, en kolay seçenek RER-C ile “Versailles Rive Gauche” istasyonuna gelmek diyebilirim. Çünkü saraya en yakın istasyon bu; diğerleri biraz yürüme mesafesinde, aslında o garlardan otobüs de kalkıyor ama kaybolmanızı istemem, yürüyerek keşfetmek en güzeli.
O halde “Versailles Rive Gauche”a geldiğinizi varsayarak anlatmaya devam edeyim: Gardan çıktınız, tam karşınızda bir Starbucks ve Mc Donald’s göreceksiniz, buradan sağa doğru yürüyeceksiniz ve ilk kavşaktan sola döndüğünüzde VersaySarayı tüm görkemi ile karşınıza çıkacak.
Ne yazık ki, burası hak ettiği ilgiyi fazlası ile gördüğü için çoğu zaman kalabalık. Meydadaki tur otobüslerinin çokluğunu görünce biraz canınız sıkılabiliyor. Önce birinci avluya girip bilet sırasına girmeniz gerekiyor. Eğer biletinizi daha önce internetten aldıysanız şanslısınız, bu durumda doğrudan giriş ve güvenlik kuyruğuna girmeniz yeterli olacak. Bilet kuyruğu yavaş ilerliyor ama saraya giriş kuyruğu gayet hızlı ilerliyor, merak etmeyin.
Eğer bileti önceden almadıysanız size şöyle bir ipucu vermek isterim. O upuzun bilet kuyruğunda en öne doğru ilerleyip, sol tarafta bilet satılan kapıdan girip, insanların yanından “pardon pardon” diye ilerleyip içerideki bilet otomatlarına ulaşmayı başarırsanız kendi biletinizi kendiniz alır, hiç kuyrukta beklememiş olursunuz.
Nedense insanlar bu otomatları kullanmıyorlar, dolayısıyla insanları geçe geçe buraya gelmeniz kimsenin sırasını çaldığınız anlamına gelmiyor, içiniz rahat olsun. Tabii hiç bunlarla uğraşmamak adına biletinizi önceden internetten almanız en akıllıcası olacaktır. Hatta internetiniz varsa o an cepten bile almanız mümkün.
Amacınız sarayı gezmek değil de sadece bahçeyi görmekse bu kuyruklarla hiç uğraşmayın, doğrudan bahçe girişine ulaşın. Bu giriş restorasyon durumuna göre bazen sarayın sol tarafında, bazen de sağ tarafında olabiliyor, o yüzden sizi yanıltmak istemem, en iyisi yönlendirme tabelalarını takip etmek.
Normalde bahçeyi gezmek ücretsiz ama bazı günlerde ses ve müzik gösterilerinin olduğu dönemler oluyor, geziniz o tarihlere denk geliyorsa bahçe girişinden bilet alıp içeri girebilirsiniz. O zaman da fıskiyeli havuzlardaki su oyunlarını harika bir klasik müzik eşliğinde izleyip o yüzyıllara geri dönebilirsiniz. Böyle bir günde hem sarayı hem bahçeyi gezecekseniz ana gişeden saray+bahçe bileti almalısınız; dediğim gibi diğer zamanlarda bahçe ücretsiz…
Ve saray biletiniz olduğunu varsayarak yazıma devam ediyorum. Güvenlik ve bilet kontrolü kuyruğuna girdikten sonra içeri giriyorsunuz. Kalabalık başta rahatsız etse de bir süre sonra biraz daha sakinleşiyor ortam. Eğer çılgın bir Çinli gruba denk gelmediyseniz şanslınız… Güzergâh üzerinde ilk olarak o nefis şapeli görüyorsunuz.
Sonra odalarda ilerlerken o kralın odası senin bu kraliçenin odası benim, kendinizi kaybediyorsunuz. Duvarlardaki tablolar birbirinden muhteşem. Gerçi odalarda bir eşya bolluğu yok ama ortamın büyüklüğü, atmosferin zenginliği insanı epey bir etkiliyor. Hele benim için Napolyon’un taç giyme törenini temsil eden tablo çok anlamlı. Nedense bu tabloya baktıkça çok garip bir şekilde kendimi orada bir yerlerde hissediyorum.
Odalar peşi sıra birbirini takip ederken lüks şatafat ve uzun koridorlar bir süre sonra insanı yormaya başlıyor, tam pes etmeye başlarken o anda karşınıza, yazının kapak fotoğrafında gördüğünüz meşhur Aynalı Salon çıkıyor. Burası gerçekten akıllara ziyan bir yer. Dolmabahçe’deki şatafatın birkaç misli burada sergilenmiş.
Bu salon sadece dekorasyonu ve lüksü ile değil, tarihte pek çok önemli olaya tanıklık etmesi açısından da değerli. Örneğin birinci dünya savaşında Almanları yenen Fransa ile Versay Anlaşması bu salonda imzalamış. Öyle ki daha önce 1871’de, aynı salonda, Fransızları yenen Almanlarla imzalanan anlaşmanın intikamını alırcasına…
Eğer paraya kıyabilirseniz burayı düğün dernek gibi organizasyonlarınız için kiralama şansınız olduğunu da söylemek isterim. Tabii hatırı sayılır bir parayı gözden çıkarmak gerek 🙂
Buradan sonra yolumuza devam ediyoruz, pek çok oda, salon, merdivenler ve kral daireleri sonunda bahçeye ulaşıyoruz. Bahçe biletiniz de varsa buradan geçebiliyorsunuz. Bahçe başka bir alem. Gözünüzün gördüğü her yer sarayın bahçesi. Bunu görünce insan Dolmabahçe’de Topkapı’da Osmanlı Padişahlarının küçücük bahçelerde ömür çürüttüğünü fark edip acıyor 🙂
Oysa ki biz Osmanlı Padişahlarının saltanat içinde yaşadıklarını düşünürüz. Aslında saltanatın âlâsını Fransa kralları yaşamış. Tabii bu övünülecek bir durum mudur, halk açlıktan kırılırken bu tarz bir gösteriş yarışının kime ne faydası vardır, o konu tartışılır ama sonuçta ortaya çıkan eserin muhteşemliği konusunda kimsenin bir şey söyleyebileceğini sanmıyorum, çünkü karşınıza serilen manzara gerçekten inanılmaz. Yine de bir Dolmabahçe Sarayı’ndan Boğaziçi manzarası değil tabii 😉
Bahçeye şöyle bir tepeden baktığınızda devasa bir gölet olduğunu fark ediyorsunuz. O göletin önünde Apollon heykeli, fıskiyeler, havuzlar, bahçe düzenlemesi, labirentler ve daha neler neler, keşfinizi bekliyor.
Bazı dönemlerde bu bahçede klasik müzik günleri düzenleniyor, o aktivitelerin biletleri ayrıca satılıyor. Şansınıza böyle bir güne denk gelirseniz bahçenin dört bir yanından yükselen klasik müzik eşliğinde fıskiyeli havuzları seyretmenin tadı bir başka. Hele yazın bir de Les Grands Eaux Nocturnes olarak geçen, akşamları yapılan havai fişek gösterileri var ki rüya gibi. Onlar için ayrıca bilet almanız gerekiyor.
Aşağı doğru indiğinizde sağa sola sapıp aralarda kaybolmak dışında hep ileri doğru yürüseniz iyi olur, yoksa bahçeyi bitiremezsiniz. Önce Apollon heykelinin bulunduğu havuz, ondan sonra da asıl gölet kısmına ulaşıyorsunuz.
Burada kayık kiralamak için vaktiniz ve bütçeniz varsa mutlaka yapın. İnanın unutulmaz bir anı olacaktır. Hem Paris’te Bir Hafta kitabımda, bu gölette geçen sandal sahnesini yad etmiş olursunuz 😉 Ayrıca bisiklet kiralayıp göletin çevresinde dolaşmak da müthiş bir zevk. Biz bir keresinde bisikletle göletin çevresini bir saatte zor dolanmıştık. Tabii aralarda fotoğraf molası vermemizin de etkisi olmuştur ama söylediğim rakamlar göletin ne kadar büyük olduğu konusunda bir fikir verecektir.
Aynı turu akülü golf arabası kiralayıp yapma şansınız da var, bu şekilde de gününüze bambaşka bir eğlenceli anı katabilirsiniz. Bu kiralama işleri için bir kimlik bırakmanız gerektiğini de hatırlatmak isterim. O yüzden yanınızda geçerli bir kimlik kartı bulundursanız iyi olur. Pasaportunuzu vermekten çekiniyorsanız, ehliyet ya da başka bir kimlikle de kiralama yapabileceğinizi düşünüyorum.
Versay’ın bahçesi 1789 Fransız devrimi öncesinde 8.000 hektarmış, şu an 815 hektarlık bir bahçe saraya ait… Bu rakamlar gerçekten inanılmaz ve parkın tamamına bahçe peyzajı uygulanmış. Öyle ki dönemin ünlü peyzaj mimari André le Nôtre pek çok şato, park ve bahçe ile birlikte Versay’ın da peyzajını üstlenmiş.
Hatta vaktiyle XIV. Louis’nin, maliye bakanı olan Nicolas Fouquet’nin yaptırdığı Vaux le Vicomte Şatosu‘nu kıskanıp o şatoyu yapan mimar ve ekibine Versay Sarayı’nı yaptırdığına dair magazinsel bir bilgi de var; üstelik Fouquet’yi yolsuzluktan ve zimmetine para geçirmekten hapse attırarak…
Sarayın bahçesinde, daha doğrusu park bölümünde kafe ve restoranlar da bulunuyor, ben size göletin hemen sağ tarafında bulunan La Flotille‘i tavsiye edeceğim. Göletin olduğu bu kısım aslında sarayın dışı ve biletsiz gezilebiliyor.
Bunun için kuzey ya da güney tarafındaki kapılardan girmeniz gerekiyor, turistler için biraz karışık olabilir ama bu bölgeyi iyi bilenler için zor olmayacaktır.
Eğer Paris’te turist olarak bulunuyorsanız elbette ki buralara kadar gelmişken Versay Sarayı’nın içini ve asıl bahçesini görmeniz daha yerinde olacaktır. Göletin olduğu kısmı gezinin sonrasına bırakmanızı öneririm. Bu arada bu bölgeye geçerkenki kapıdan tekrar girmek istediğinizde bilet kontrolü yapılacaktır, aklınızda bulunsun, biletinizi sakın atmayın.
Göletin ilerisine doğru, sağ tarafa doğru içerilere yürürseniz Marie Antoinette’in köşkünü görebilirsiniz. Bu bölgedeki yapılar kompleksini gezmek için ayrı bir bilet almanız gerekiyor ya da burayı da kapsayan bir saray giriş biletiniz olmalı. Versay Sarayı’nın içini gördükten sonra buranın da içini görmek ister misiniz bilmiyorum, insan bir süre sonra şatafattan fenalık geçirebiliyor çünkü 🙂 Ama itiraf etmeliyim ki ben Versay Sarayı’nı pek çok kez gezmiş olmama rağmen burayı sadece bir kez gezdim.
Burayı da bitirdikten sonrası tamamen keyfinize kalmış, dilerseniz yürüyün, dilerseniz koşun, dilerseniz çimenlere uzanın, dilerseniz bisiklete binin, dilerseniz akülü arabayla gezin, dilerseniz kayıkla kürek çekin; hayat sizin, yaşayın…
Versay Sarayı en az bir tam gününüzü geçirmeniz gereken olağanüstü bir saray. Yine de şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Eğer Paris’e bir haftadan daha kısa bir süre için gelmişseniz önceliğinizi buraya gelmek yerine Paris merkezine ayırmanız gerektiğine inanıyorum. Eğer bir hafta ve daha fazla bir süre için gelmişseniz o zaman Versay Sarayı’nı da gezi programınıza alın derim. Ya da Paris’e ilk gelişiniz değilse o zaman Versay Sarayı’nı görmenin zamanı geldi demektir. Yine de bu söylediklerime bakmayın, sonuçta gezeceğiniz yerleri sizin öncelikleriniz belirler. Neyi önce yapmak istiyorsanız onu yapın…
Hâlâ vaktiniz varsa saraydan çıktıktan sonra gara doğru yürürken meydana geldiğinizde ilk geldiğiniz yere değil de sol tarafa yürürseniz Versailles kasabasının merkezine ulaşırsınız. Aslında buradaki meydanda sabahları çok güzel bir pazar yeri kuruluyor. Özellikle Versailles’a “Versailles Rive Droite” yönünden gelenler saraya gitmek için istasyondan yürürken bu güzel meydandan geçerler. Ki ben Versailles’a gitmek için yukarıda size anlattığım ilk yolu değil bu yolu kullanırım. Buradaki pazar yerinin enerjisi bir başka ama dediğim gibi burası öğleye kadar açık oluyor, öğleden sonra geldiğinizde boş ama yine de güzel bir meydanla karşılaşacaksınız.
Versay Sarayı 1 Ocak, 1 Mayıs, 15 Mayıs, 25 Aralık tarihlerinde kapalı, Pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilir. Saray Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarının ilk Pazar günü ücretsiz olarak gezilebiliyor. Fakat gitmeden önce resmi web sayfasından rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Versay Sarayı hakkında daha detaylı bilgi almak, etkinliklerden haberdar olmak ve online bilet almak için resmi web sitesine yazının sonundaki linkten ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bir başka gün (Nisan başından Kasım başına kadar olan dönemde) aralarında Versay Sarayı’nın da bulunduğu, Fransa’nın en önemli tarihi yapıları, anıtları ve hatta şehir maketlerinin de bulunduğu France Miniature‘e de vakit ayırmanızı öneririm.
Şato ve saraylara meraklıysanız aşağıda listesini sunduğum ve her birini tek tek yazdığım diğer şato ve saraylara da bir bakıverin isterseniz.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Adresi: chateauversailles.fr/
Paris Çevresi’ndeki Diğer Şatolar:
- Louvre Müzesi – Musée du Louvre
- Vincennes Şatosu – Château de Vincennes
- Saint Germain Şatosu – Ulusal Arkeoloji Müzesi
- Fontainebleau Şatosu – Château de Fontainebleau
- Chantilly Şatosu – Château de Chantilly
- Pierrefonds Şatosu – Château de Pierrefonds
- Compiègne Şatosu – Château de Compiègne
- Vaux le Vicomte Şatosu – Château de Vaux-le-Vicomte
- La Roche Guyon Şatosu – Château de la Roche-Guyon
- Monte Kristo Şatosu – Château de Monte-Cristo
- Malmaison Şatosu – Château de Malmaison
- Maisons Laffitte Şatosu – Château de Maisons-Laffitte
34 Comments
Ahmet bey , emekleriniz için çok teşekkürler ..
Defalarca Parise gittim , ama daha görülecek çokk yer var .
Harika bilgiler için tekrar teşekkürler.
Bemn teşekkür ederim Tijen Hanım. Nice güzel gezileriniz olması dileğiyle…
Hayret tuvalet konusu açılmamış o zaman ben açayım bu tatsız konuyu. 🙂 Sarayda tuvaletin olmadığı, sarayda yaşayan binlerce kişinin tuvaletini ortalık yerlere yaptığı doğru mu? yoksa hurafe mi. bu yüzden sarayın hala koktuğu falan da söyleniyor.?
Bu tuvalet konusuna o kadar çok söylenti karışmış ki doğrusunu isterseniz sorunuzun net yanıtını ben de bilmiyorum. Evet, Versailles planlanırken tuvalet için yer ayrılmamış ama bu tuvaletlerin ortalığa yapıldığı anlamına gelmiyor. Bize tuhaf gelse de “lazımlık” kullanılıyor. Hatta bazı lazımlıklar o kadar gösterişli ki, bakınca kullanan kişinin “soyluluk” derecesini tahmin edebiliyorsunuz.
Versailles’ın halen koktuğu “efsanesi” ise doğru değil.
Merhaba ahmet bey ben de buraya gitmeyi düşünen ve dil bilmeyen biri olduğumu da düşünürsek size şunu sormak istiyorum. Versay sarayının sitesinde pek çok bilet çeşidi gördüm. Bahçeyi ve sarayın içini gezmek istesek hangi bileti alacağımızı nasıl bilebiliriz?
Normalde şato biletiyle bahçeyi de gezebiliyorsunuz ama gideceğiniz tarihte bahçede müzik ve ses gösterisi varsa ayrıca bilet almak gerekiyor. Dolayısıyla gideceğiniz tarihe göre bilet alım şekli de değişecektir.
Ahmet Bey merhaba;
Büyük ve küçük Trianon Sarayları, The Queen’s Hamlet bahçelerini anlatmayan bir Versay yazısı eksik sayılır. Sarayın ve bahçelerinin haritasını da içeren ayrı bir yazı, geleceklere faydalı olacaktır.
Kolay gelsin.
Daha yazacak o kadar çok şey var ki, neyi yazsam eksik kalır. Keşke benim eksik kaldığım yerlerde bu konuda bilgi sahibi olanlar bildiklerini bizlerle paylaşsa da içeriğimiz daha da zenginleşse. Ben 500 küsür yazıya ancak bu kadarını sığdırabiliyorum…
Teşekkürler
Merhaba Ahmet Bey bir şey soracaktım size, orada bir aslan ve kurt heykeli varmış galiba sizde görseli var mı veya orada bir metin, cümle veya isim yazıyor mu?
Merhaba,
Yok maalesef…
Sarayı beğendik ama asıl bahçesi bizi çok etkiledi. Ama hepsini gezemedik tabi.
Tabi ki ziyaret etmeden önce yazınızı satır satır okuduk. İyi ki okumuşum yoksa o kadar tablo arasında meşhur ‘Napolyon’un taç giyme’ törenini temsil eden tabloyu kaçırabilirdik. Sayenizde tabloyu detaylı inceleme şansımız oldu.
Mutlu günler diliyoruz size ailece.
Sarayı gezmek bir süre sonra insanı yoruyor ama o bahçede dolaşmak yok mu… Gerçekten etkileyici ve huzur verici bir mekan… Çok teşekkürler.
merhaba, blogunuzu okudum ve cok begendım. ben erasmus ogrencısıyım ve parıse gelıcem oturma iznimde var louvre müzesinde oldugu gibi burda da giriş ucretı alınmama durumu var mı acaba? bılgı verebılırsenız cok mutlu olurum. tesekkurler..
Merhaba, eğer AB oturum kartınız varsa ve 26 yaşından küçükseniz burayı da ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. Mutlu günler.
Geçen ay gerçekleştirdiğimiz Paris gezimizi bloğunuzu okuyarak planladık. Gerçekten çok faydalı oldu. Bir haftalık gezimizin 1 gününü Versay Sarayına ayırdık. Giderken Rer hattı bazı istasyonlar kapalı olduğu için bizi yordu. Ama dönerken La Defense’e giden trenle çok rahat döndük. Hava güneşli ama soğuktu. Yine de çok güzel bir seyahat oldu. Tekrar teşekkür ederim.
Paris’te güzel bir tatil yapmış olmanıza çok sevindim. Ben de Versay Sarayı’na gitmek için hep La Défense’tan geçen trenlere binmeyi tercih ederim.
Nice güzel gezileriniz olsun. Yorumunuz için teşekkürler. Mutlu günler.
İnşallah nasip olursa haftaya bizde otobüsle gidip gezeceğiz arkadaşlarla umarım güzel birgün olur
Umarım çok güzel vakit geçirir, Paris’ten güzel anılarla dönersiniz. Şimdiden iyi tatiller…
Merhaba Ahmet bey , sayenizde paris hakkinda gezibve ulaşıma dair epey bilgi edindim .Mayis 11 de Parisdeyiz insallah olmayan Fransizcamizla kaybola kaybola gezicez sanirim bu koca şehri . Çok teşekkür ederim emeğinize sağlik Bursa'dan sevgiler
Merhabalar, çok çok teşekkürler. Umarım Paris'te harika bir tatil geçirirsiniz. Mutlu günler iyi geziler dilerim. Bursa'ya sevgiler…
En kisa zamanda gezmek umidi ile.
Dilerim en kısa sürede bu güzellikleri siz de yaşarsınız.,
Mutlu günler.
Oraya gittiğimizde altın renkli saray kapısında kuyruk vardı herkes 1 saat bekledik saraya girince muhtesemdi dolu heykel okadar oda vardiki biz hepsine gidemedik ayaklarimizı su kesti 3 günde gezilemiyormuş doğru bahçesi de çok güzel sarayın içinde de görülebiliyor çoğu muhteşem görmenizi tavsiye ederim sakın 14. Lousin koltuğuna dokunmayın biz çok kötü şeyler yaşadık o küçük koltuk yüzünden hala unatamam iyi geziler dilerim gitmeyenlerede inşallah…
Merhabalar, sadece koltuğa değil saraydaki hiçbir şeye dokunmamak gerekiyor; özellikle çocuklu ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Yorumunuz ve tavsiyeleriniz için çok teşekkürler.
Ben küçük bir çuf-çuf trencikle dolaştım ama iyi olmuyor,bir de minnacik arabaciklar gördüm kiralaniyor,bisiklet bulamamiştim(
Versailles'da Chantiers SNCF garının yanından saati 2 euro, tüm gün 12 euroya bisiklet kiralayıp uçsuz bucaksız bahçede sürmek mümkün. Sadece mümkün değil, ölmeden önce yapılması gereken bir şey bence. Sarayın bahçesinde kiralamak isterseniz saati 7,5 euro. Yarım saat, 45 dakikalık seçenekler de var.
Bisiklet kiralamak için garın yanındaki yeri aradım sordum birkaç kişiye , taşındığını öğrendim. Son durum sarayın bahçesinden kiralayabilirsiniz.
Ne bahçe ama) Semt gibi! Acaba bahçe bisikletle dolaşilabiliyor mu? Bu çok ônemli. Bir bisiklet kiralayip içeriye sokabiliyor muyuz? Bir dahaki gidişimde bôyle bir imkan varsa yapmak isterim.
gerçekten şahane bir bahçe
bisikletle giriş mümkün aynı zamanda oradan bisiklet de kiralanabiliyor
göletin çevresinde bisikletle yaptığım turu unutamam…
Ahmet bey selam,
Rer ile ulasim fiyati ne kadar tutuyor c-line invalides duragindan?
Bir de paris museumpass aldigimizda bahcelerinde de geciyor mu? Sotesinde sadece saray yazmislar. Cok tesekkurler bilgilendirme icin
Merhaba İsmail Bey
Paris Museum Pass Versailles bahçesinde de geçiyor AMA ses ve su gösterileri olduğu döneme denk gelirseniz ekstra ücret ödemeniz gerekiyor.
Merkezden Versailles'a RER bilet fiyatı tek kişi tek yön 3,55€'dur.
İyi tatiller
Merhaba Ahmet Bey!
Öncelikle mükemmel bir sayfa. Teşekkürler.
Biz 20.06-27.06 arası Paris’ te olacağız. Konaklamamız RUe du Marche’de olacak. Buradan Versailles sarayına gitmek için metro 9 ve RER C’ye bineceğiz.
Sorum şu olacak, RER biletini online hangi siteden alabiliriz.
Merhaba Serkan Bey,
RER bileti internetten alınamıyor ne yazık ki.
20-25 Haziran haftası için Navigo kartı alırsanız rahat edeceğinizi düşünüyorum. Bkz: https://www.pariste.net/pariste-ulasim-18-en-ekonomik-ulasim-karti-navigo-decouverte/
Şimdiden iyi tatiller