Saint Michel

(Son Güncelleme: 04.03.2024) 5. arrondissement‘da, Latin Mahallesi – Quartier Latin olarak geçen bölgede, Notre Dame Katedrali‘nin çaprazında, hemen Seine Nehri kıyısında bulunan Saint Michel, günün her saati hareketli, gezip dolaşması oldukça keyifli bir yer. Châtelet, Notre Dame, Saint Germain Bulvarı, Lüksemburg Bahçesi gibi önemli cazibe merkezlerinin ortasında yer alması bakımından turistlerin her zaman yoğun olarak bulunduğu Saint Michel, özellikle yeme içme konusunda zengin ve bir o kadar da hesaplı seçenekler sunan restoranların bulunduğu bir semt aynı zamanda.

Saint Michel Meydanı – Place de Saint Michel günün her saati hareketli, çoğu zaman birileri çıkıp gösteriler yapıyor, dileyen herkes meydanın bir köşesinde bulunan piyanoyu çalabiliyor. Güvercinler, koşuşturan çocuklar, çeşmenin sesi, insanların ve trafiğin uğultusu; her şey burada birbirine karışıyor. Açıkçası Saint Michel’in canlılığını sevsem de bu karmaşa kısa bir süre sonra beni yoruyor. Huzur insanıyım ben 🙂

RER-C ya da RER-B‘nin “Saint Michel – Notre Dame” ya da M4 metro hattının “Saint Michel” istasyonunda inip de meydana çıktığınızda görkemli bir çeşme karşılayacaktır sizi. 1860‘da yapılan bu çeşme, semtle aynı ismi taşıyor: Fontaine Saint Michel – Saint Michel Çeşmesi. Özellikle bir binanın köşesinin, yani yan cephesinin bu şekilde görkemli bir çeşme olarak düzenlenmiş olması ne kadar incelikli bir zevkle karşı karşıya olduğunu düşündürüyor insana.

Buradaki metro ve RER istasyonunun pek çok çıkışı var ama özellikle Place Saint Michel çıkışlarındaki “art nouveau” tasarımlar da şehrin karakteristiğini vurgular şekilde gözümüzü şenlendiriyor. Meydandaki çeşmeye yüzünüzü verdiğinizde soldan giden yol Lüksemburg Bahçesi ve Panthéon tarafına çıkıyor; yol üstünde de muhteşem Orta Çağ Müzesi – Musée de Cluny var.

Dilerseniz Pariste.Net’in Instagram hesabı üzerinden canlı olarak yapıp, daha sonra Pariste.Net Tv Youtube Kanalı‘na yüklediğim yukarıdaki videoyu izleyerek de bölge hakkında bilgi alabilirsiniz. Yazılardaki detaylarla ilgilenenlerse okumaya devam ederler. Malum, videoları güncellemek kolay değil ama yazılar düzenli olarak güncelleniyor 😉

Çeşmeye yüzünüzü verdiğinizde sağdan giden yol 6. arrondissement‘a ait ve Odéon‘a, oradan da Saint Germain Bulvarı‘na uzanıyor. Yol üstünde zengin kırtasiye ve resim malzemeleri satan dükkan Rougier & Plé karşınıza çıkacak. Seine Nehri arkanızda, Cité Adası – Île de la Cité ise onun gerisinde kalıyor. Tam solunuzdadaki sokaktan girdiğinizde de türlü türlü yeme içme mekanlarının olduğu sokaklara adım atmış oluyorsunuz.

Bu sokaktan ilerlerseniz yol bir süre sonra çatallaşıyor, buradan itibaren canınız nereye isterse oraya doğru ilerleyebilirsiniz. Bazen daralıp bazen genişleyen, bazen de çatallar yapan ara sokaklar epey kalabalık oluyor. Ben genelde soldaki yoldan dümdüz devam etmeyi tercih ediyorum.

Dünya mutfağından pek çok örnek, özellikle İtalyan, Arap, Yunan ve tabi ki Fransız yemeklerinden çeşitleri buradaki restoranlarda bulabiliyorsunuz. Gerçi Saint Michel turistik bir bölge olduğu için yemeklerin kalitesi de öyle aman aman değil ama çoğunlukla turistik menüler üzerinden gayet hesaplı ve pek de fena olmayan yemek yemek için tercih edilebilir yerler diyebiliriz.

Ana caddeden girdiğiniz sokakta düz ilerlerseniz, biraz ileride solda daracık bir sokak göreceksiniz: Rue Chat Qui Pêche… Yani “Balık Tutan Kedi Sokağı” 🙂 Bu sokağın adı enteresan ama asıl enteresanlığı Paris’teki En Dar Sokak olması… Paris’in diğer “en”lerini merak ediyorsanız bu linkteki yazıma bakabilirsiniz 😉

O sokağa bakıp yolunuzda dümdüz ilerlerseniz, sokağın sonunda sol çaprazınızda Notre Dame Katedrali‘ni göreceksiniz. Hemen sağ tarafınızda da kebapçı kıvamında bir Türk restoranı var ama çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Her şeye rağmen kendi damak tadınızı arıyorsanız ve başka bir şey yemek istemiyorsanız buraya uğrayabilirsiniz. Paris’te en sevdiğim Türk restoranı olaraksa Saint Martin Kanalı tarafındaki Labranda Restaurant‘ı önerebilirim 😉

Caddenin karşısına geçip yolunuza dümdüz devam ederseniz de az ileride sağda, Paris’teki ünlü kitapçı Shakespeare and Company‘ye varıyorsunuz; tabii hemen yanındaki Shakespeare and Company Café‘yi de atlamıyoruz. Buradan Notre Dame tarafına geçebileceğiniz gibi sağdaki sokaktan içeri girip, Quartier Latin – Latin Mahallesi’nin derinliklerini keşfedebilirsiniz. İnanın oralar da çok çok güzel.

Paris gezinizde Notre Dame taraflarına gelirseniz Saint Michel’e de geçerek Paris’in hareketli yüzünü -biraz turistik de olsa- yaşamak keyifli olabilir ve dediğim gibi yeme içme konusunda özellikle de öğlen yemekleri için sizi mutlu edecek bir bölgedir burası. Daha oturaklı akşam yemekleri içinse daha özel yerleri seçmenizi öneririm. Saint Michel’deki restoranlar epey tatminkar olsa da sonuçta daha geçiştirmelik ve hesaplı yemek konseptine uygun mekanları barındırıyor.

Bu bölgede düzgün bir şeyler yemek istiyorsanız, çeşmenin sağ tarafında, yolun karşısındaki restoran Le Rive Gauche‘un sağından içeri girerseniz, geçidin sonunda merdivenlerden inince sağda bir İtalyan restoranı olan L’Osteria Del Passe Partout var, ben size orayı da önermek isterim. Pantheon taraflarına doğru giderseniz La Petite Périgourdine‘de bir şeyler yemek de hoşunuza gidebilir. Metro istasyonuna yakın, İsviçre sınırında bir dağ restoranı havasındaki Le Chalet Saint Michel‘de klasik Fransız yemekleri yemeyi de deneyebilirsiniz.

Burada dolaştıktan sonra da Odéon üzerinden Saint Germain Bulvarı tarafına yürüyebilir ya da Cité Adası – Île de la Cité‘nin ve hemen arkasındaki Saint Louis Adası – Île Saint Louis‘nin güzelliklerini keşfedebilir ya da Seine Nehri boyunca bir yürüyüş yapabilirsiniz. Hiç merak etmeyin, ne tarafa giderseniz gidin hepsi birbirinden güzel…

Keyifli geziler, keyifli keşfiler.

Adres: Place Saint-Michel, 75005 Paris