(Son Güncelleme: 05.01.2020) Siz de benim gibi kırtasiye ürünleri sevenlerdenseniz, bu yazı tam size göre. Bu kez Paris’teki güzel bir kırtasiyeye, daha doğrusu kırtasiye ve resim malzemeleri satan bir yere, Rougier & Plé’ye gideceğiz.
Rougier & Plé, Saint Germain Bulvarı üzerinde, Saint Michel ile Odéon arasında yer alıyor. Mağaza üç katlı ve içeride kırtasiye, artistik resim malzemesi konusunda çok çeşitli seçenekler sunuyor. Evet, bu bölgedeki ünlü kitapçılar Gibert Jeune ve Gibert Joseph‘in de kırtasiye bölümleri var ama Rougier & Plé başlı başına kırtasiye ve resim malzemeleri satan bir mağaza, o yüzden özel bir ilgiyi hak ediyor.
![]() |
Kırtasiye Cenneti: Rougier & Plé |
Köşedeki girişten girdiğinizde önce sol taraftaki defterleri, kalemleri, silgileri, renk renk zarfları, küçük hediyelik eşyaları ve hatta birbirinden ilginç süslü damgaları göreceksiniz. Sağ tarafta da birbirinden güzel kartpostallar var. Burası Paris’te hediyelik eşya almak için de ilginç bir yer aslında. Başka yerlerde bulamayacağınız, Paris temalı irili ufaklı pek çok hoş ürünü burada bir arada görmeniz mümkün. Zemin katta ilerledikçe, kasaların olduğu tarafa doğru yürüdükçe de mağazanın zenginliğini daha bir iyi anlıyorsunuz ama bence önce üst katlara çıkmalısınız.
Ayrıca pek çok kalem çeşitleri, renk renk kağıt ve karton tabakalar, elişi malzemeleri, aklınıza hayalinize gelmeyecek pek çok ürün binanın çeşitli katlarında, çeşitli bölümlerinde karşınıza çıkıyor. Burası öyle bir yer ki, gezdiğiniz her bölümde içiniz açılıyor.
![]() |
Kırtasiye Cenneti: Rougier & Plé |
Belki Paris gezinizden dönüşte Türkiye’ye şövale ile dönmek zor olacaktır ama resim ilgi alanınızsa, burada ihtiyacınıza yönelik birbirinden değişik resim malzemeleri bulabileceğinize inanıyorum.
Hayatta en sevdiğim şeylerden biri çizim yapmaktır. Uzun yıllar boyunca da boş vakitlerimde ve hatta en yoğun günlerimde bile sırf rahatlamak için çizim yaptım. Hatta vaktiyle katıldığım bazı çok önemli iş toplantıları geyiğe sardığı zaman, arkadaşlarım önündeki kağıtlara çiçek böcek çizerken ben saray resimleri karalayarak sıkıntımı giderirdim.
![]() |
Kırtasiye Cenneti: Rougier & Plé |
Yapmayı en çok istediğim şeylerden biri de bir gün boş vaktim olduğunda kendime çeşit çeşit çizim kalemleri alıp, kaliteli kağıtlara, cetvel kullanarak çok daha düzgün şeyler çizmekti. Gerçi daha önce aylar süren uzun çalışmalar sonucu yaptığım birkaç “sanatsal” çalışma vardı ama kendime sırf bu iş için yaratacağım boş zamanımda bu tarz çizimler yapabileceğim günü iple çekiyordum.
Bir an yeteneğimi kaybettiğimi düşündüm ama değil; bunun yetenekle değil, stresle ilgisi vardı ve o an fark ettim ki ben ancak çok sıkıldığımda, çok stres altında olduğum zamanlarda kağıda kaleme sarılıp çizim yapıyordum. Ve artık Paris’te ömrümün en mutlu günlerini geçirdiğim sıfır sorunlu, sıfır stresli günlerimi yaşadığım için -sanırım- artık çizim yapmam imkansızdı. Bkz: Cennete Üçüncü Yıl…
![]() |
Kırtasiye Cenneti: Rougier & Plé |
Bir an buna üzülür gibi oldumsa da hemen aklımı başıma aldım ve sıkıntıda olmadığım için resim yapamamanın çok iyi bir şey olduğuna karar verdim. Sanırım o günden beri elime kağıt kalem alıp bir şeyler karalamıyorum. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz, bir zamanlar başladığım çizimi de halen bitirebilmiş değilim. Bu da böyle enteresan bir durum işte.
Sonuçta halimden memnunum. Artık eskisi gibi çizmek içimden gelmese de, bir his beni çizmeye yöneltmese de -çok şükür- yazma hevesimi kaybetmiş değilim. İyi yazıyorum – kötü yazıyorum tartışılır belki ama en azından yazmayı hâlâ seviyorum. O yüzden defterler ve kalemler hâlâ ilgi alanımda; bir de bu blog tabii ki…
![]() |
Kırtasiye Cenneti: Rougier & Plé |
İşte bu mağazayı gezerken de aklımdan bunlar geçiyor. Bazen küçük birkaç parça bir şey alıyorum, bazen de şöyle bir bakıp çıkıyorum ama içeri ne zaman girsem beni başka bir dünya içine çekiveriyor.
Alışveriş yapın ya da yapmayın, benim gibi düşünenlerdenseniz burayı çok seveceğinize eminim. Rougier & Plé’yi gezdikten sonra kendinizi yine Saint Germain Bulvarı‘nda bulacaksınız. Buradan sonra ister Odéon tarafına devam edebilir, isterseniz Saint Michel‘de dolaşabilir ya da Quartier Latin’in zengin seçenekleri arasında kaybolabilirsiniz.
Hayat sanatla güzel.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
11 Yorum
Ahmet Bey, yazılarınızı zaten ilgiyle okuyordum ama bunu ayrı bir merakla okudum, resim ve kırtasiye malzemelerini sevdiğimden.
Çok teşekkür ederim Sercan Bey…
Merhaba Ahmet Bey,
Tam da aradığım yer, tam da doğru kişi.
2 hafta sonra Pariste olacağım ve gideceğim ilk adres belli oldu.
Resim yapmayı ileriki rahat günlere erteleyenlerden biri de benim. Bu konuda size daha sonra danışacağım izin verirseniz.
Merhabalar,
Yazılarımın birilerine ulaşıyor olması zaten çok hoş bir duygu ama böyle detay yazılarımın birilerinin işine yarıyor olduğunu görmek, boşuna uğraşmadığımı gösteriyor ya, o ayrı bir keyif veriyor, çok mutlu oluyorum.
Yorumunuz için teşekkür eder, şimdiden iyi tatiller dilerim.
Paris'ten sevgiler.
Merhaba, stres seviyenizin azalması sevindirici. Ancak umarım bir süre sonra çizim yapma isteğiniz tekrar uyanır.
Ben ise sizdeki durumun aksine stres seviyem azaldığında resim yapabiliyorum. Çünkü özellikle çizim etkinliği yüksek konsantrasyon istiyor, beynin önemli bir kısmını kullanım için talep ediyor. Uzun süredir ertelediğim resim yapma isteğime nihayet aralıklı da olsa dönebilmiş durumdayım (instagram.com/sengor77 de bazılarını paylaşıyorum). Beynimde biriken imgeler kendi süzgecimden geçtikten sonra kağıtta ya da tuvalde belirmek istiyor. Ben üşenip de o imgeyi yapamazsam strese giriyorum!
Boş vakitlerimin bir kısmını eğer resim yapmıyorsam wikiart.org gibi yerlerde sevdiğim yerlerin ve konuların resimlerine bakarak geçiriyorum, bu da size tavsiye edebileceğim etkili bir harakete geçme yöntemi. (Paris'te güzel resimlerin kendilerini görebileceğiniz bir kaç nokta da vardı galiba :))
Sizin yaşadığınız ortamda oluşacak imgelerin zenginliğini ise düşünemiyorum, size muhtemelen sesleniyorlardır "Ne duruyorsun? Unutmadan ölümsüzleştir beni" diye. Çizim yeteneğiniz etkileyici düzeyde. Renk kuramı ile birlikte yeteneğinizi daha da ileri taşımak isterseniz seve seve bir çok kaynak önerebilirim. Örneğin Place de Fürstenberg'i sizin kaleminizden ya da fırçanızdan görmek çok güzel olurdu. (Favorilerimden birisi Serge Belloni'nin resmidir)
Sevgiler
Blog'ta geniş kitlelere ulaşacak yazılar olduğu gibi, kendi sevdiğim, güzel bulduğum ve başkalarının da haberi olması için çok okunma beklentisi olmadan paylaştığım yazılarımın altında yorum görmek, hele ki böyle bir yorum görmek benim için ne kadar anlamlı bilemezsiniz.
Yazımda da belirttiğim gibi ben sadece stres altındayken resim yapabiliyorum. Zaten hiçbir zaman elime kağıt kalem alıp "hadi resim çizeyim" diye resim çizmedim. Bir bakmışım, bir şeyler çizmişim şeklinde oluyor 🙂 O yüzden benimki rahatlamak için yapılmış karalamalar haliyle, sizin gibi bilinçle ve istemle yapılmış çizimlerse resim oluyor.
Ben bu blog işi çıkana kadar fotoğraf bile çekmezdim, en sevdiğim şey fotoğraf çektirmekti 🙂 İçinde benim olmadığım fotoğrafa fotoğraf değil kartpostal derdim :))) Yo yo kesinlikle ego meselesi değil, tarihe iz bırakma, varlığını belgeleme endişesi galiba. Tabii zamanla blog için fotoğraflara ihtiyacım oldu, bir baktım bütün fotoğraflarda ben varım 🙂 Çaresiz fotoğaf çekmeye başladım; yavaş yavaş da sevdim fotoğrafı. Sanırım ben artık gördüklerimi fotoğrafla ölümsüzleştirmeye çalışıyorum. Evet üşengeç biri olduğum doğrudur 🙂 Değil mi ki o yüzden ressamlar gözümde çok çok daha kıymetli…
Paris'in her köşesinde durup saatlerce bir köşeyi seyredebilirim, o kadar ilham verici olduğu muhakkak; gördüklerimi tek nefeste ama doya doya içime çekiyorum, sanki içeride bir yerlerde birikiyor; bilemiyorum…
Daha piyano çalmayı öğrenmem gerekiyor, şan kurslarına gitmeliyim, dünyayı dolaşmalıyım, yapacak ne çok şey var. Resim yapmayı öğrenmek de bunlardan biri olabilir ama vakit bulsam zaten ilk iş kitap yazmam gerekiyor ama blog yazmaktan kitap yazmaya vakit yok 🙂 Yine de vakitsizlikten şikayet ettiğim de anlaşılmasın güzel bir koşturmacayla geçiyor hayat; beş yıldır sıfır stres; o yüzden çizemiyorum ya artık 😉
İlginiz, önerileriniz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Hepsini aklımın bir köşesine yazdım, hepsi kendi kuluçkasında demleniyor.
Size sanat dolu nice güzel günler diliyorum.
Sevgiler, selamlar.
Yanıtınız için çok teşekkürler. Borges'in "Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir" sözünü çok severim. Ama benim cennetimde o binanın bir kaç katı da mutlaka sanat malzemeleri mağazasıdır (Girişi de kafe olabilir tabi). "Kadmiyum sarısı" sözü bile modumu yükseltir. Bu arada Paris'teki La Maison du Pastel biz resimseverlerin kabesi gibi bir yerdir. Çok okunmayacaktır muhtemelen ama belki bir gün yolunuz düşerse ve sahibesi tatlı hanım ile konuşabilirseniz çok sevinirim. Ben gittiğimde kapalıydı malesef.
Biz de size renk ve fotoğraf dolu günler dileriz. Sevgiler, selamlar.
Anlattığınız kırtasiyede sanatsal ürün yelpazesi bir hayli geniş anladığım kadarıyla hal böyle olunca insan mağazaya girdiğinde başka bir alemde seyahate çıkmış hissine kapılması gerçekten nadide bir duygu olduğunu anlatmamış yaşatmışsınız gerçekten güzel bilgiler ilgi çekici bilgiler…
Çok teşekkürler.
Paris te resim mazlzemelerini nereden alabilirim diye arastırırken yazınız imdadıma yetisti
Tesekkurler paylasiminiz icin
Ben teşekkür ederim…