(Son Güncelleme: 02.03.2025) Bu yazıda sizlere, -bana göre- Fransa’nın Paris’ten sonra en güzel kenti olan, Fransız Rivierası – Côte d’Azur‘ün incisi Nice hakkında olabildiğince ayrıntılı bilgi vermek isttyorum. “Fransa’da birbirinden güzel pek çok şehir, kasaba ve köy var ve Fransa’da Paris’ten yaşayacağım yer kesinlikle Nice olurdu” diye bugüne kadar sayısız kereler söylemişimdir. Ve yıllar sonra devran döndü, bugüne kadar turist olarak sayısız kereler ziyaret ettiğim Nice’e Temmuz 2023 itibariyle yerleştim. Artık hayatım Nice-Paris-İstanbul üçgeninde geçiyor ama şu sıralar çoğunlukla Nice’teyim ve bundan şimdilik çok memnunum 😉
Tabii bu yazı ilk olarak bir turist gözüyle yazıldı ama artık yerel atmosferi bizzat yaşayan biri olarak, edindiğim yeni bilgilere göre fırsat buldukça yazının içeriği de güncelleniyor. O halde başlıyoruz:

Bana göre Côte d’Azur‘de en güzel şehir olan Nice (nis) coğrafi konum olarak İstanbul‘un bile yukarısındaki bir paralelede yer alsa da bana iklim olarak İzmir‘i çağrıştırır. Yani “mevsimlere göre İzmir’de hava nasılsa Nice’te de aşağı yukarı öyledir” diye bir şey uydurabilirim 🙂 Mavi gökyüzü Paris’e göre kat kat güneşlidir Nice’in; belki de o yüzden bu kadar çok severim 😉 Denizi ve kıyı şeridi de Antalya Konyaaltı‘nı çağrıştırıyor. Yani şehrin orta yerinden plaja inip denize girebiliyorsunuz. İklim genel anlamda ılıman ve yılın büyük bölümünde güneşli. Nice’te kış ayları o kadar güzel geçiyor ki yazın gelmesini istemiyorum. Kışın buralar ölü olur sanıyordum ama sürekli bir aktivite düzenleniyor ve yaşam hep canlı geçiyor. Hele Şubat ortasından Mart başına kadar devam eden bir Nice Karnavalı var ki evlere şenlik. Hatta o kadar şenlikli oluyor ki insan sakin zamanlarını özlüyor 🙂 Nisan ve Mayıs ise daha bir serin sanki 🙂 Haziran-Temmuz gibi sıcaklar başlıyor haliyle. Ve yine bir sürü etkinlik olup duruyor. Ağustos’ta da Jazz Festivali var. Bitmiyor etkinlik, bitmiyor bu şehirde 🙂

Çok genel olarak Nice kent merkezinin görülmeye değer dört ana bölümü var diyebiliriz:
- Herkesin çok iyi bildiği kıyı şeridi ve yürüyüş yolu Promenade des Anglais
- Sahille tren istasyonunu birbirine bağlayan tramvay yolu Avenue Jean Médecine ve çevresindeki yaya bölgesi
- Vielle Ville ya da Vieux Nice olarak geçen eski tarihi merkez
- Nice’in hemen doğu tarafındaki liman Port Lympia ve çevresi…
Tabii Nice bu kadar yerle sınırlı değil ama vakti kısıtlı olan gezginler, bu saydığım yerlerde dolaşabilirlerse Nice hakkında genel bir fikir edinmiş olurlar ve “Ben Nice Gördüm” diyebilirler 🙂

Côte d’Azur Rehberi yazımda da belirttiğim gibi, eğer Cannes ve Monaco gibi yerleri de görmek istiyorsanız, konaklama için bu bölgede Nice’i merkez üssü olarak almak en akıllıcası. Bugüne kadar Côte d’Azur’e her gidişimizde biz hep Nice’te konaklamayı tercih ettik. Çünkü Nice’ten civardaki şehir, kasaba ve köylere ulaşım çok kolay. Arabalıysanız ve merkezin biraz dışında konaklayacaksanız tamamen özgürsünüz ama arabasızsanız ve toplu taşıma kullanacaksanız merkezde size önereceğim güzel bir lokasyon var: Tabii en ideali Nice’in tam merkezinden geçen ve tren garına doğru çıkan tramvay yoluna yakın bir yerde konaklamak ama fiyatlar size yüksek gelirse, doğu tarafındaki Vieux Nice tarafında değil de batı tarafında, demiryoluyla ile sahil yolu arasında, havalimanına kadar olan bir lokasyonda konaklamanızı önerebilim; tabii merkeze ne kadar yakın olursanız o kadar iyi. Bu bölgede nerede kalırsanız kalın, eğer denize yakınsanız, evinizden çıkıp kıyıdaki ilk noktadan denize girmeniz mümkün olacaktır. Çünkü havalimanı ile şehir merkezi arasındaki her yer plaj ve her yerden denize girilebiliyor.
Bu bölgede demiryoluna çok yaklaşırsanız ortam biraz sevimsizleşebiliyor, sahil yoluna yaklaştıkça güzelleşiyor ama bu kez de pahalanıyor 🙂 Artık ikisinin ortasında bir yerler bakın derim ama fazla batıya da gidip merkezden uzaklaşmayın… Örnek olarak Hotel Carlton, Ibis Style Nice Centre ya da Hotel Brice Garden Nice merkezinde her yere yürüyerek ulaşmak açısından ideal lokasyonda olan oteller. Bütçe sorununuz yoksa, Mercure Nice Marché aux Fleurs ve hatta Nice’in en ünlü oteli olan Hotel Negresco‘da kalabilirsiniz. Tabii bu otelleri sadece konum olarak fikir vermesi açısından söylüyorum. O oteller doluysa ya da fiyatları size uymuyorsa, harita üzerinden, hemen yakındaki diğer otellere bakabilirsiniz. Bir de otel rezervasyonlarınızı booking.com üzerinden yapıyorsanız, yukarıdaki banner ya da bu link üzerinden rezervasyon yaparak bana destek olabilirsiniz 😉
Ah bir de, 3-4 kişiyseniz, bir hafta ya da daha uzun bir süre için Nice’e geliyorsanız, altında süpermarketi, çaprazında tramvay durağı olan, denize elli metre mesafede bir Airbnb evi arıyorsanız size önerebileceğim güzel bir ev var 😉 Fiyat ve müsaitlik bilgisi için bana mail atabilir ya da daha pratik bir yöntem olarak parisrehberi Instagram hesabıma mesaj gönderebilirsiniz. Geliş-gidiş tarihlerinizi, kaç kişi olacağınızı ve bütçenizi belirtmeniz yeterli…

Türkiye’den ya da başka bir yerden Côte d’Azur‘e uçakla gelecekseniz uçağınız Nice Côte d’Azur Havalimanı‘na inecek. St. Tropez’ye özel helikopterle gitmeyecekseniz Nice şehir merkezine tramvayla iniyorsunuz 🙂 Şehir merkezi fazla uzak değil. Hem T1 hem T2 terminallerinde istasyonu bulunan L2 tramvayı sayesinde havalimanı – şehir merkezi arasında ulaşım çok kolay ama dikkat edin bir de B tramvayı var, o kuzeye gidiyor, sakın yanlışlıkla ona binmeyin. L2 Port Lympia – Centre Ville tramvayı sizi aşağıda fotoğrafını gördüğünüz Port Lympia‘ya kadar götürecektir. Yolda Jean Médecin üzerinde inerseniz şehrin tam kalbine ulaşmış oluyorsunuz.

Eskinden şehir merkezine normal biletle gidilebiliyordu ama Temmuz 2023 itibariyle Nice toplu ulaşım sistemi baştan aşağı değişti. Artık havalimanındaki otomatlardan şehir içinde kullanabileceğiniz normal bilet / kart satışı yapılmıyor, mecburen 10€‘luk gidiş dönüş havalimanı biletine yönlendiriliyorsunuz. Günlük ya da haftalık pass satışı ise var. Bunları almak yerine normal kart alıp, normal biletle yolculuk yapmak istiyorsanız şöyle bir şey yapabilirsiniz: Terminal 2 – Terminal 1 – Grand Arènas istasyonları arasında tramvay ücretsiz. O nedenle Grand Arènas’a tramvayla bilet almadan gidip, orada inip, buradaki otomatlardan La Carte olarak geçen günlük ulaşım kartı almanız mümkün. Otomattan alacağınız kart bedeli 2€ oluyor, artık kaç kez binmeyi düşünüyorsanız ona göre miktarda kontör yüklüyorsunuz. Yüklediğiniz kontörün sayısı arttıkça birim fiyat da düşüyor.

Bir de Android telefonunuz varsa hiç kart almakla uğraşmadan Android Uygulaması yüklüyorsunuz, bu uygulamaya kontör yükleyip doğrudan telefonu okutarak toplu ulaşımı kullanabiliyorsunuz ama ben iPhone kullandığım için bunu denemedim. iPhone kullanıcıları IOS Uygulaması yükeleyebiliyorlar ama iPhone’lara kontör yüklemek ve okutma yapmak için fiziki kart şart.
Her ne olursa olsun, Nice’te ulaşım için kullanacağınız La Carte‘ı bir şekilde edinmelisiniz. Çünkü bu kart bizdeki İstanbulkart gibi; toplu yükleme yapıp o şekilde kullanıyorsunuz. Kartı ortak kullanamıyorsunuz, herkesin ayrı kart alması şart. Toplu ulaşım hakkında güncel bilgileri, Nice’in İETT’si olan Lignes d’Azur’ün resmi web sayfasında bulabilirsiniz.

Nice’i gezmeye nereden başlayalım? Yukarıda saydığım dört bölgeden biriyle başlayabilirsiniz. İsterseniz önce travmay yoluna gidip şehrin en keyifli yerlerinden birini keşfetmiş olun, Nice’e geldiğinizi anlayın… Avenue Jean Médecine, ortasından tramvay geçen bir yaya yolu. Oldukça geniş ve ferah bir yol burası. Kuzeyde Nice Tren Garı‘na kadar devam ediyor, güneyde denize doğru inerken Place Masséna‘da şahane bir atmosfere bürünüyor. Akdeniz’e kıyısı olan pek çok İtalyan şehrinde görebileceğiniz mimari dokunun bir benzeri de burada var. Pencere ve kapı pervazları beyaz, pembemsi/kırmızımsı renkli bu binalar meydanın üç tarafını çevreliyor. Ortasından geçen tramvay da boynuzunu indirip bu bölgeyi bataryayla geçtiği için ortada bir kablo kirliliği de olmuyor. Fontaine du Soleil olarak geçen çeşmenin ortasındaki Apollon heykeli Nice’in en belirleyici sembollerinden biri. Ayrıca meydandaki yedi direğin üzerindeki yedi tane oturan insan heykeli de mutlaka dikkatinizi çekecektir. Bu heykeller Jaume Plensa‘nın eseri ve “Conversation à Nice – Nice’te Konuşma” adını taşıyor; özellikle gece aydınlatması hoş oluyor.

Meydandan aşağı doğru inerseniz sahile ulaşıyorsunuz ya da tramvay yolunu takip edip sola dönerseniz keyifli bir yürüyüş yolu olan Promenade du Paillon karşınıza çıkıyor. Bu yürüyüş yolu park olarak düzenlenmiş ve burada, Fransa’nın pek çok şehrinde görebileceğiniz gibi ayna efekti veren güzel bir fıskiyeli havuz sistemi bulunuyor. Aslında burası havuz da değil, sadece birkaç santimlik bir derinliği var ve sular bir yükselip bir çekiliyor, fıskiyeler bir çalışıp bir duruyor, suyla oyunlar yapılıyor. Çocuklar (ve hatta büyükler bile) bu fıskiyelerin arasında koşturup eğleniyor. Fıskiyeler durup sular durulduğunda da bu havuz sanki ayna gibi oluyor. Sonra birden sular fışkırmaya, çocuklar (ve bazen de büyükler) sevinç çığlıkları atarak koşuşturmaya başlıyor 🙂

Bu yol boyunca yürürseniz, bir süre sonra karşınıza Nice Modern Sanatlar Müzesi çıkacak ki burası da Paris’teki Centre Pompidou ayarında ama 2024’te büyük bir restorasyon çalışması başladı, o nedenle kapalı. Restorasyon ne zaman biter bilinmez :). Müzenin sağ tarafındaysa yine keyifli meydanlardan biri olan Place Garibaldi var; burası da oldukça keyifli bir meydan. Place Garibaldi’den doğu tarafına doğru devam ederseniz de çok güzel bir liman olan Port Lympia‘ya çıkıyorsunuz. Burası tıpkı Marsilya’nın merkezindeki yat limanı gibi, büyük bir havuz şeklinde düzenlenmiş; ortada yatlar, çevrede de birbirinden güzel pek çok bina, kafe ve restoranlar var. Korsika tarafına gemiler de bu limanın doğu ucunun hemen devamından kalkıyor. Hatta biraz daha yürümeyi göze alırsanız aşağıda fotoğrafını gördüğünüz güzel bir restorana, Le Plongeoir‘a ulaşırsınız.

“Eski Şehir” anlamına gelen Vielle Ville (viyey vil) ya da “Eski Nice” anlamına gelen Vieux Nice (viyö nis) ise Nice sahil şeridindeki plajın en doğu tarafıyla Promenade de Paillon arasında kalıyor. Bence Vielle Ville’de gezmek, İtalya da eski bir kasabayı gezmek gibi müthiş bir zevk. Daracık sokaklar, küçük ama cıvıl cıvıl meydanlar, labirent gibi koridorlar, birbirine bakan yüksek yüksek evler, renkli ahşap panjurlar… Her şey o kadar güzel ki. Burada tarif vermem güç; herhangi bir sokaktan içeri dalın ve kaybolabildiğiniz kadar kaybolun. Nice’teki tarihi dokunun İtalya’ya bu kadar benzemesinin sadece Akdeniz kültürünün etkisiyle sınırlı değil; Nice’in 1860 yılında Sardunya Krallığı’ndan ayrılıp Fransa’ya bağlanması. Daha önce bölgedeki prenslikler, kontluklar arasında çok el değiştirmiş ve 1860 öncesi son dönemini Sardunya yönetiminde geçirmiş. Tabii işin tarihi boyutu çok karışık, derinlere inersek birlikte kayboluruz 🙂

Vieux Nice’te sevdiğim iki meydandan biri ortalarda bir yerlerde bulunan Place Rosetti, diğeriyse sahile yakın olan, hemen barların arka tarafında enlemesine genişçe bir yaya yolu ya da dar bir meydan gibi devam eden Cour Saleya. Place Rosetti oldukça küçük ama günün her saatinde hareketli. Cour Saleya ise yemek saatlerinde, özellikle akşam gün batımlarında ve geceleri hareketli oluyor. Şanlıysanız buralarda bir müzik ya da dans etkinliğine denk gelebiliyorsunuz. Cour Saleya’da Pazartesi günleri antika pazarı kuruluyor, diğer günlerdeyse çiçek pazarı ve normal pazar var… Burada oturup bir şeyler yiyip içmek, gelen geçeni seyretmek öyle keyifli ki. Sonra binaların arasından birden sahile çıktığınızda kendinizi bambaşka bir atmosferde buluyorsunuz.

Sol tarafınızda tırmanması güç ama tırmanmanız gereken bir tepe var 😀 Çünkü tepede güzel bir park ve şahane bir Nice manzarası sizi bekliyor. Özellikle gün batımı şahane. Yukarı merdivenlerden çıkabileceğiniz gibi (fazla kuyruk yoksa) asansörle de çıkabiliyorsunuz. Tepedeki manzaraya dalıp, oradaki büyük şelaleyi de atlamayın sakın. Ah bir de, yukarı çıkmadan önce, hemen aşağınızdaki I Love Nice yazısını görseniz hoş olur sanki.

Sahil boyunca batıya doğru yürümek de Nice’in olmazsa olmazı. Bir süre sonra Promenade des Anglais (promönad dezangle ya da pğomönad dezangle) tarafına ulaşmış oluyorsunuz. Nice’in ikonik oteli Le Negresco, biraz ileride sağda sizi bekliyor. Eğer vaktiniz varsa içeri girip bir bakmanızı, imkanınız varsa oturup bir şeyler yiyip içmenizi öneririm.

Bir zamanlar Nice’te sürgün hayatı yaşayan son halife Abdülmecit Efendi ve beraberindeki Osmanlı hanedanı üyelerinin de buralarda dolaştığını düşünmek bana hep ilgi çekici gelmiştir; sahil boyunca yürürken hep Abdülmecit Efendi’yi anarım… Bir de Fatih Sultan Mehmet’in kardeşi Cem Sultan’ın Nice’de geçirdiği bir dönem var ve bu dönemde yazdığı şu dizeler çok ünlü: “Acâib şehr imiş bu şehr-i Nitse / ki kalur yanına her kim n’itse“… Gördüğünüz gibi Nice’te ne yaparsanız yanınıza kâr 😉

Promenade des Anglais, Jardin Albert 1er yani I. Albert Parkı‘nı geçtikten sonra başlayan ve havalimanına kadar devam eden yaklaşık 7 kilometrelik bir sahil şeridi. Mavi sandalyeleriyle bilinen bu sahil boyunca yürüyüş yapanlar, bisiklete binenler, sanatlarını icra edenler, oturup manzara seyredenler; artık ne isterseniz var. Ayrıca kıyıda sıra sıra beachler yani plajlar mevcut. Eh malum, plaj sözcüğü dilimize Fransızca Plage kelimesinden geçmiş 😉

Bu beachlerde yeme içme yanında paralı şezlong ve şemsiye hizmeti mevcut ama beachlerin önü dahil tüm sahil şeridinde yüzmek ücretsiz… Bizim denizlerimiz dururken Nice’e deniz tatili yapmaya gelir misiniz bilemiyorum ama sonuçta şehrin kalbinden denize girebilmek güzel bir şey. Bir de parasailing gibi aktiviteler ilginizi çekebilir. Yapması ne kadar keyifli bilmiyorum ama izlemesi çok güzel ama özellikle sezon dışında burada denize karşı masalarda oturup ya da şezlonglara uzanıp bir şeyler yiyip içmenin tadı (bence) çok daha güzel oluyor. O nedenle ben yazın değil, sezon dışında buraların tadını çıkarmayı daha çok seviyorum.

Promenade des Anglais boyunca binalar kordon boyu havasında. Biraz da Antalya gibi diyebiliriz, o yüzden sıcağı fena sıcak oluyor 😉 Bir arka sokaktan itibaren daha sakin köşeler başlıyor ve zaten benim konaklama için önerdiğim bölge de o kısım. Yeme-içme konusunda canınız nereyi çekerse oraya gidin tabii, özellikle Vieux Nice tarafında bolca seçenek mevcut, ayrıca şehir merkezindeki Rue Masséna‘da da sıra sıra yeme içme mekanları bulunuyor. Bana göre Castel Plajı tarafındaki barların üst katına oturup bir şeyler yiyip içmenin tadına da doyum olmuyor.

Nice, Paris kadar olmasa da müzeler konusunda oldukça doyurucu. Dediğim gibi, şehir merkezindeki Modern Sanatlar Müzesi’ni gezmek çok keyifli. Marc Chagall‘ı seviyorsanız, biraz tepelerde güzel bir Chagall Müzesi var. Aynı yoldan biraz daha tepelere çıkarsanız da Henri Matisse Müzesi‘ne ulaşıyorsunuz. Matisse Müzesi’nin yanıbaşında Cimiez Arena olarak geçen, tarihi kalıntıların bulunduğu ayrı bir Arkeoloji Müzesi daha var. Arkeolojiyle ilgileniyorsanız orayı da gezebilirsiniz. Buralara nasıl gideceğinizi öğrenmek için ben dahil kimseye ihtiyacınız yok. Google Maps‘e adresi girdiğinizde size hangi otobüsle gideceğinizi hemen söylüyor…

Nice’te önerebileceğim müzelerden bir diğeri Villa Masséna Müzesi. Burası minik çaplı bir şehir müzesi; ana girişi Rue de France üzerinde, keyifli bir sokakta, arka bahçesi de Promenade des Anglais’ye, yani Nice’in sahiline bakıyor; küçük ama çok güzel bir bahçe… Paris’teki Musée Carnavalet‘nin yavrusu gibi düşünebilirsiniz ama küçük olmasına rağmen bina olarak çok daha güzel bence. Bir diğer önerim Nice Güzel Sanatlar Müzesi olacaktır. Şahane bir bina, çok da güzel eserler var ama Paris’teki müzelerden sonra -itiraf etmeliyim ki- bana o kadar doyurucu gelmedi. Bu yine de beklentilerinizle ilgili bir şey. Henüz Louvre Müzesi‘ni görmediyseniz burası sizi etkileyebilir. Üstelik Nice’teki evimize de çok yakın 😉

Nice’te görmenizi istediğim bir diğer ilginç yer de Rus Ortodoks Kilisesi olan Saint Nicholas Katedrali… Bilmiyorum böyle yapılar ilginizi çeker mi ama yakın zamanda Rusya’ya gitme ihtimaliniz yoksa bence burayı görmeye değer. Nice’in merkezinin kuzey batısında, otoyolun üst tarafında kalan bu katedral 1912‘de yapılmış. Giriş ücreti 5€. Gerçi hiç para ödemeden, ana kapıdan girip, içeriye bakmak da mümkün, para ödeyip detaylı gezmek istemeyenler böyle yapabilir. Saint Nicholas Katedrali (özel bir durum yoksa) her gün ziyarete açık ama günlere göre öğle saatlerinde kilisenin açık olduğu saatler değişiyor. O nedenle resmi web sayfasından kontrol etmekte yarar var.

Başka ne söyleyeyim? Ah evet, aslında Nice’te toplu taşıma konusunu biraz daha açmam gerekiyor. Dediğim gibi Nice içinde ulaşım kartı La Carte edinmeniz yeterli olacaktır. Eskiden Cannes ya da Monaco’ya da normal otobüs biletiyle gidiliyordu ama 2023 yazında sistem değişti, şimdi Zou diye bir ulaşım sistemi var. Zou hem bölgesel tren hem de bu şehirler arasındaki otobüs ulaşımı için geçerli bir sistem. Aslında bu konudaki ayrıntılı bilgiyi, tüm bu şehirleri kapsayan Côte d’Azur Rehberi yazımda okusanız daha iyi olur. İki kere anlatmış olmayayım…
Nice’e trenle gelecekseniz Gare de Nice – Nice Tren Garı‘nda inecekseniz. Buraya Fransa’nın TCDD’si diyeceğimiz SNCF trenleriye kolayca ulaşıyorsunuz. Cannes, Monaco, Menton, Grasse ve hatta Paris’e bile buradan trenle ulaşabiliyorsunuz. Gare Thiers olarak da geçen garın yeri oldukça merkezi. Gardan çıkıp sola doğru yürüdüğünüzde ana cadde olan ve günümüzde tramvay ve yaya yolu olarak kullanılan Avenue Jean Medicin‘a ulaşıyorsunuz. Buradan dümdüz aşağı inerseniz hayatın merkezine kavuşmuş olacaksınız.

Gar binasının bir tarihi bölümü var ki şahane, bir de Mayıs 2024’te eklenen fütüristik yeni bölümü var. Yenileme çalışmalarıyla birlikte ortalık biraz daha güzelleşti ama gar çevresindeki otellerin çok güzel olmadığını söyleyebilirim. Garın hemen üst tarafı viyadüklü bir otoyol. Buradan yukarısı profil olarak önce biraz bozuluyor, sonra yavaş yavaş yine düzelmeye başlıyor. Tramvay yolundan yukarı doğru yürüyerek ulaşacağınız Liberation Meydanı‘nı ve o meydanda bulunan eski bir gar binası olan Gare du Sud‘ü görmeniz hoş olabilir. Çünkü Gare de Sud günümüzde çok hoş bir yeme içme ve etkinlik mekanı olarak kullanılıyor. Dilerseniz şu Instagram canlı yayın videomu izleyerek bu mahalle hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Peki Nice’e kaç gün ayırmalı? Nice’le beraber Côte d’Azur gezisi de yapacaksanız en az bir hafta – on gün gerekir diye düşünüyorum ama sadece Nice’i görmek için en az 3 gece 4 gün yeterli olur sanki? Nice – Cannes – Monaco‘yu da 4 günde gezersiniz teorik olarak ama yaptığınız şey “görmek” olur sadece; daha doğrusu bir fikriniz olmuş olur, o kadar. Yine de hiç gidememekten iyidir tabii ki. Bence siz beni dinleyin, sırf Nice için 3-4 günü cebinize koyun. Bir hafta – on güne uzatabilirseniz de Saint Paul de Vence, Eze Village, Saint Jean Cap Ferrat, Villefranche sur Mer, Beaulieu sur Mer, Cap d’Ail, Menton gibi yerleri de görüp şahane bir tur yapmış olursunuz. Bu turun ideal programını Côte d’Azur Rehberi yazımda bulabilirsiniz.

Paris ve çevresi hakkında 500 yazı yazmış biri olarak Nice’i böyle tek bir yazıda toparlamak benim için inanın o kadar zor ki ama yine de Côte d’Azur yazı dizisiyle Nice ve çevresi hakkında elimden geldiğince bilgi paylaşmaya çalışıyorum.
Artık hayatım Nice-Paris-İstanbul üçgeninde geçtiği için artık bu kıyılardan çok daha fazla bilgi paylaşabiliyorum. Özellikle sosyal medyadan bol bol paylaşım ve Youtube ve Instagram Canlı yayını yapma imkanım oluyor. Anlık gelişmeleri ve sürpriz canlı yayınları kaçırmamak için Pariste.Net Tv Youtube kanalımı ve @parisrehberi Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın; bir de kişisel hesabım @ahmet.ore‘yi de takip edebilirsiniz 😉

En kısa sürede bu güzellikleri sizlerin de görmeniz, gördüklerinizi, görüş ve önerilerinizi bizlerle paylaşmanız diliyorum.
Buraları çok seveceğinizden eminim ama kazara bir de bu bölgeden ev almak ya da emlak yatırımı yapmak isterseniz haberim olsun; sizi Türkçe danışmanlık hizmeti alabileceğiniz doğru kişilere ulaştırabilirim. Bana yazmanız yeterli 😉
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Nice is nice…
Hadi gelin bir de Pariste.Net Tv Youtube kanalımda yayınladığım birkaç Nice videosunu izleyerek şehri biraz gezelim…
İlk olarak Nice’te, I Love Nice yazısının oradan başladığımız Promenade des Anglais yürüyüşü yapıyoruz.
İkinci videomuz Place Massena‘dan başlayan Vieux Nice – Tarihi Nice turu:
Ve son olarak Fransız Rivierası’nın Azur mavisi denizinden, Nice Tren Garı‘na doğru yürüyoruz:
Daha nice videolarda ve canlı yayınlarda buluşmak dileğiyle,
Sevgiyle…
9 Comments
Ahmet bey merhaba,
Nice’den dün döndüm hatırlarsanız sizinle sud azur explorer kart için mesajlaşmıştık.
Ben 3 günlük kart aldım ve çok memnun kaldım bütün köy ve şehirleri menton’dan cannes’e eze’den grasse’a, st paul de vence’den villefranche sur mer’e Antibes’e kısaca hemen hemen tüm bölgeye tren ve otobüslerle ulaşım sağladım bu kart ile özgürce gezebilmek çok iyi ayrıca nice’deki tüm toplu taşım dahil bu kartlar valide edildiği tarihten itibaren takvim günü hesabı ile kullanılıyor yani 3 gün üst üste veya 7 gün üst üste gibi
Bu kart makinelerden alındığı gibi nice tren istasyonundaki zou sncf bilet ofisinden de alınabiliyor ofis akşam 16:00 ya kadar açık personel ellerinden geldiği kadar sorulara cevap vererek yardımcı oluyorlar
Bu kartı deneyimlemiş biri olarak size bilgi aktarmak istedim ve bence araba kiralamaya hiç gerek yok.
Tekrar size çok teşekkür ederim.
Bu değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Paylaştığınız bilgiler pek çok kişinin işine yarayacaktır. Daha nice güzel gezileriniz olması dileğiyle…
Merhaba,
bilgiler icin cok tesekkürler, bir cok seyi not aldim 🙂 7 günlük pass´tan bahsetmissiniz. Ancak verdiginiz link acilmiyor. Güncelleyebilir misiniz?
Tesekkürler
çok güzel bir yazı olmuş. parisi sayenizde güzel gezdik sıra nice de.
Çok teşekkür ederim. Verdiğiniz link İngilizce bir bloga ait… Tabii başka dillerde Nice ve Paris hakkında pek çok blog mevcut. Ben Paris, Paris çevresi ve fırsat buldukça Fransa’nın diğer şehirleri hakkında en zengin Türkçe içeriği oluşturmaya çalışıyorum. Şimdilik 500 yazıyı geçtim 😉 Yoksa başka dillerde pek çok blog elbette ki mevcut. Tekrar teşekkürler, mutlu günler.
Geçtiğimiz kış döneminde Paris ve Nice gezisi yapmıştık, çok fazla zamanı olmayanlar için 5 er gün yeterli olabilir, özellikle Paris’ te Ahmet beyin tavsiyeleri bize müthiş destek oldu, Nice cıvarında Eze ve Saint Paul de Vance kasabalarını tavsiye ederim. Her iki bölgeye Nice içinden giden otobüsler ile gidebilirsiniz, tüm gezginlere selamlar sevgiler ..
Çok teşekkürler…
Teşekkürler Ahmet Bey gezmiş kadar oldum, daha önce Nice de 1 ay kalmıştım ama inşallah tekrar gorme imkanım olur. Elleriniz dert görmesin Ankara dan selamlar ve sevgiler
Ben de çok teşekkür ederim.