(Son Güncelleme: 02.12.2024) Bugüne kadar, Paris çevresinde defalarca gittiğim Deauville & Trouville, Rouen, Giverny, Honfleur, Etretat, Le Mont Saint Michel gibi, Normandiya Bölgesi sınırları içinde bulunan yerlerlerle ilgili pek çok yazı yazdım ve şimdi istiyorum ki Normandiya Rehberi tadında bir yazıyla, tüm bu yerleri ve daha fazlasını en ideal rotada, en keyifli şekilde gezmenin yollarını sizlerle paylaşayım. Elbette ki herkesin tatil uzunluğu, görmek isteyebileceği yerlerin çeşitliliği ve önceliği farklı olduğu için ben, elimden geldiğince fazla dallanıp budaklanmadan, genel çerçevede bir gezi rotası sunmayı planlıyorum. Amacım, Normandiya Rehberi ana çerçevesinden kendi zevkinize göre bir program çıkartmanızı sağlamak olacak.
Normandiya’ya farklı mevsimlerde gitmek için farklı farklı nedenleriniz olacaktır. Elbette ki en ideali güneşli bir havada yollara düşüp, birbirinden güzel bu yerleri görmek ama genel olarak Normandiya ikliminin, Karadeniz iklimi gibi olduğu düşünülürse, çoğu zaman yağmurlu havaya denk geleceğinizi de baştan kabul etmeniz gerek. Eğer yağmur yağmıyorsa dünyanın en şanslı insanı sizsiniz 🙂 Gökyüzü bulutluyken de buraların farklı bir havası var ama bir de güneş açtı mı işte o zaman gezdiğiniz yerler masal diyarı gibi görünüyor… Buralar güzel havalarda zaten şahane ama kışın da ayrı bir havası oluyor. Bu bölgeyi ne zaman gezmeniz gerektiği, tamamen nasıl bir tatil beklentisi içinde olduğunuzla ilgili.
Normandiya Bölgesi’ne ulaşım için Paris’ten yola çıkacağınızı varsayıyorum. Gerçi Rouen, Deauville & Trouville gibi yerlere Paris’ten, Gare Saint Lazare tren garından trenle kolayca ulaşmak mümkün ve bu tür detayları tüm yazılarda ayrı ayrı belirttim ama ben Normandiya Rehberi deyince, daha geniş kapsamlı, daha uzun bir gezi olmasını düşündüğüm için, ulaşımınınızın da rahat ve özgür olmasını istiyorum. O yüzden arabayla gezmek en ideali olacaktır. Yine de trenle ulaşımı tercih edenler, Fransa’nın TCDD’si olan SNCF‘in resmi web sayfası linkinden bilet bakabilir.
Normandiya Bölgesi’ni dilerseniz bu yazıyı okuyup kendi başınıza gezebilir, dilerseniz de profesyonel tur şirketiyle anlaşıp sizi gezdirmelerini isteyebilirsiniz. Kendi başınıza gezerseniz özgür olursunuz ama her şeyi iyice öğrenmeniz gerekir; tur şirketiyle gezerseniz de bir hizmet bedeli ödersiniz ama kafanız rahat eder 😉 Eğer Paris’te Türkçe hizmet alabileceğiniz bir tur şirketi isterseniz de size Classe Tour’u önerebilirim. Classe Tour hakkında ayrıntılı bilgiyi bu linkteki yazımdan okuyabilir, bu linkteki Instagram sayfalarını inceleyebilir, +33 6 69 10 67 87 numaralı Whatsapp hattı üzerinden kendileriyle iletişime geçebilirsiniz. Pariste.Net aracılığıyla ulaştığınızı söylerseniz size, alacağınız hizmetin türüne göre değişen oranlarda indirim yapacaklardır.
Normandiya Bölgesi’ni hakkıyla gezmek için en az bir hafta on gün vakit ayırmanız gerekiyor. Vakti olmayanlar içinse üç gece dört gün bir program oluşturmak mümkün olabilir. Eğer vaktiniz azsa, bence Normandiya Bölgesi’nde mutlaka görmeniz gereken yerler: Giverny, Rouen, Deauville & Trouville, Honfleur ve Le Mont Saint Michel olacaktır ama vakti olanlar için hep birlikte, çok daha keyifli bir rota oluşturacağız. Buyursunlar başlıyoruz:
Normandiya Gezisi 1. Gün:
Paris’ten yola koyulup da Normandiya sınırlarına girdiğinizde, bence görmeniz gereken ilk yer Claude Monet’nin Köyü Giverny olacaktır. Giverny‘de müze olarak gezilebilen ve dillere destan bahçesiyle herkesin ilgisini çeken Claude Monet’nin Evi, eminim sizi de etkileyecektir. Ben Giverny‘ye defalarca gittim, pek çok arkadaşımı götürdüm, oradan etkilenmeyen çıkmadı şimdiye dek 😉 Vakti olanlar da Giverny‘nin hemen yakınında bulunan ve sevimli bir köy olan La Roche Guyon‘u daha doğrusu o köydeki muhteşem La Roche Guyon Şatosu‘nu da gezebilirler. Konaklama için yolunuza devam etmenizi, Rouen‘da ya da o yol üzerinde bir yerlerde kalmanızı öneririm.
Normandiya Gezisi 2. Gün:
Normandiya gezinizde bir ya da en az yarım gününüzü Rouen‘da geçirebilirsiniz. Paris’e bu kadar yakın bir mesafede böylesine güzel bir orta çağ kasabası kıvamında bir şehri gezmek eminim size de iyi gelecektir. Özellikle tarihi saat kulesi, Rouen Katedrali, Jeanne d’Arc’ın yakıldığı yer gibi birbirinden ilginç görülecek pek çok şey var Rouen‘da. Akşama doğruysa rotayı Deauville & Trouville taraflarına kırıyoruz. Konaklama için Rouen‘ı, Deauville & Trouville‘i ya da her ikisinin arasında herhangi bir yerde uygun bir oteli tercih edebilirsiniz.
Normandiya Gezisi 3. Gün:
Nihayet Normandiya kıyılarına ulaşıyoruz, bugün Deauville & Trouville‘deyiz ve karşımızda Manş Denizi var. Aslına bakarsanız Deauville ve Trouville iki ayrı sahil kasabası ama tıpkı Bodrum’daki Gölköy ve Türkbükü’nün birleşiminden oluşan Göltürkbükü gibi Deauville & Trouville olarak geçiyor. Doğrusunu isterseniz öyle geçmiyor da ben öyle algılıyorum 🙂 Bu iki sahil kasabasının ikisini de bir günde gezebilirsiniz ama genelde ben ikiye bölmeyi tercih ediyorum ve ilk günü mutlaka Deauville’e ayırıyorum. Bence buranın sokaklarında rastgele dolaşmadan, denizde gelgitler olurken, gün doğumu ya da gün batımlarında plajda atlarla dolaşan binicileri izlemeden Deauville’den ayrılmayın. Hatta bir yolunu bulun, Deauville’den hiç ayrılmayın 😉
Normandiya Gezisi 4. Gün:
Yine Deauville & Trouville‘deyiz ve bu kez Trouville tarafını geziyoruz. Trouville, Deauville’e göre biraz daha mütevazı bir yer. Mütevazı dediğime bakmayın; daha çok zengin bir balıkçı kasabası görünümünde. Trouville’de de plaj boyunca yürüyüş yapacaksınız ama özellikle kabuklu deniz ürünlerini seviyorsanız, merkezdeki balık halinde oturup taze deniz ürünleri yemeyi sakın ihmal etmeyin. Bir keresinde buraya 12 arkadaş gitmiştik; aramızda deniz ürünleri sevenler kazan kazan karides yemişti ve herkes, hayatlarında hiç, bu fiyata böyle güzel karides yemediklerini söylemişlerdi 🙂 Trouville’deki deniz fenerinin oradan da güneş çok güzel batar; burada da bir gün batımı izlemeniz gerekiyor haliyle 😉 Konaklama için yine bu civarlardayız…
Normandiya Gezisi 5. Gün:
Yine Normandiya kıyıları boyunca ilerliyoruz ve masal gibi bir başka balıkçı kasabası olan Honfleur‘e gidiyoruz. Honfleur küçük ama oldukça doyurucu bir yer. Burada yarım gün de geçirebilirsiniz, bir tam gün de. Özellikle merkezdeki limanın orada oturup bir şeyler yiyip içmek şart. Köyün ara sokaklarındaki sanat galerilerinin hepsi birbirinden güzel; artık hangi birine girersiniz ben de bilmiyorum. Honfleur‘deki ahşap kiliseye girip bakmayı da sakın unutmayın. Burada yapabileceklerinizi zaten tüm detaylarıyla Honfleur yazısında bulacaksınız.
Normandiya Gezisi 6. Gün:
Bugünümüzü biraz seçmeli gün ilan ettim 😉 Aslına bakarsanız benim size tavsiyem Etretat‘ya gitmenizdir ama Normandiya Köprüsü‘nden geçtiğiniz zaman, yol üzerinde bölgenin en büyük şehirlerinden Le Havre (lö avr ya da lö avğ) var. Doğrusunu isterseniz Le Havre benim, Fransa’da görüp de beğenmediğim üç nadir şehirden biridir 😉 Zavallı Le Havre, tıpkı Brest gibi II. Dünya Savaşı’nda ağır bombardıman alıp savaş sonrası yeniden inşa edildiği için ruhunu kaybetmiş gibi görünüyor bana. O yüzden Le Havre’a bir kere meraktan, bir kere iş için, bir kerede “Fransa’da çirkin şehir olamaz, mutlaka bu sefer seveceğim” diye gittim 🙂 bir daha gitmem sanıyorum. Oysa Saint Malo da benzer kaderi paylaşmış bir şehir ama orayı ne güzel inşa etmişler. Neyse, siz yolunuza devam edip Falezleriyle ün yapmış Etretat‘yaysa vakit ayırabilirsiniz. Ayrıca yolun devamında gidip gördüğüm, görüp de sevdiğim Fécamp ve Diéppé gibi yerler de var ama oralara kadar uzanır mısınız, bilemiyorum… Bugünün programında Etretat mutlaka olsun, diğerleri çoktan seçmeli… 😉
Normandiya Gezisi 7. Gün:
Artık Normandiya’nın batı tarafına geçebiliriz. Dolayısıyla bugüne kadar hep lokasyona göre otel seçebileceğiniz gibi Deauville & Trouville civarı bir yerde konaklayıp, yukarıda saydığım yerlere günübirlik geziler şeklinde gidip gelmeniz de mümkün. Şimdiyse Manş Denizi kıyısında, Normandiya Sahili boyunca irili ufaklı birkaç kasabayı birden göreceğiz. Deauville’den yola çıkıp sırasıyla Bennerville-sur-Mer, Blonville-sur-Mer, Villers-sur-Mer, Houlgate ve Cabourg‘u görmenizi öneriyorum. Bunların her biri ayrı ayrı güzeldir, hepsi ayrı ayrı yazılmaya değer ama hangi birine yetişebileceğimi ben de bilmiyorum 🙂 Buraları dolaştıktan sonra da içerilere doğru girerek, Normandiya’nın Rouen‘la birlikte başkenti olan Caen‘a gidip geceyi orada geçireceğiz.
Normandiya Gezisi 8. Gün:
Caen’da ne kadar zaman geçirirsiniz bilemiyorum. Herkes Caen’ı çok över ama beni o kadar etkilemez nedense. Bir tek konaklama için ideal olabilir, bir de Caen (kan) işkembesi meşhurmuş ki ben işkembe de sevmem 🙂 Dilerseniz öğleye kadar şehri şöyle bir dolaşın siz, sonrasında da bu taraflarda görmenizi en çok istediğim, Normandiya Çıkarması’nın yapıldığı en önemli yerlerden biri olan Omaha Beach‘e gidelim. Eğer Normandiya Çıkarması’nı anlatan filmleri ve belgeselleri, özellikle de “Er Ryan’ı Kurtarmak“ı izlediyseniz Omaha Beach’teki uçsuz bucaksız mezarlıktan etkileneceğinizi düşünüyorum. Omaha Beach’e ilk olarak blog yazmaya başlamadan önce gitmiştim, Şubat 2019’daki gidişimdeyse ayrıntılı gezmeye vaktim olmadı, güzel fotoğraflar çekemedim, o yüzden Omaha Beach için -şimdilik- ayrı bir blog yazısı yazmayı düşünmüyorum. Eminim resmi web sitesi size fikir verecektir.
Normandiya Gezisi 9. Gün:
Tabii ki civarda görmeye değer irili ufaklı pek çok şey var ve içlerinden seçim yapmak çok güç ama finali muhteşem yapalım istedim. Normandiya Rehberi yazımızın en güzel duraklarından biri bugün, muhteşem bir manastır olan Le Mont Saint Michel olacak. Le Mont Saint Michel, bu parkurun en ucunda yer alıyor ama bence mutlaka listemize girmeli. Çünkü Le Mont Saint Michel Fransa’da Eyfel Kulesi‘nden sonra en çok ziyaretçi çeken ikinci yer ve inanın bu ilgiyi sonuna kadar hak ediyor. Manş Denizi’ndeki gelgitler nedeniyle bazen denizin ortasında bir ada, bazen de anakaraya küsmüş kendi halinde bir tepelik gibi duran Le Mont Saint Michel‘den sizin de çok etkileneceğinizi düşünüyorum. Gecelemeyi bu civarda yapmayı düşünebilirsiniz. Laf aramızda, bu tarafa geçtikten sonra artık Normandiya’da değil Bretagne tarafındayız 😉
Normandiya Gezisi 10. Gün:
Aslına bakarsanız bu sabah artık Paris’e dönseniz iyi olur. Çünkü Paris’e arabayla yaklaşık 4-5 saatlik bir yolunuz olacak ama bir daha bu taraflara yolunuz düşer mi bilmediğimden, hazır buralara gelmişken, yine Bretagne (brötayn ya da bğötayn) sınırları içinde olan Saint Malo‘yu da görseniz mi acaba? Uçağınızın saatine ya da programınızın uygunluğuna göre Saint Malo gezi programına alınmalı sanki. Tabii Bretagne – Bretonya Bölgesi başlı başına ayrı bir yazı konusu ama şimdilik Saint Malo ile damağımıza hafif bir bal çalmış olalım, gerisi sonra gelsin…
Bu bölgede dolaşırken Paris’le Le Mont Saint Michel arasını hem kuzeyden hem de güneyden yay çizen iki otobanla geçmek mümkün ama ben size kuzey hattını kullanmanızı önereceğim. Çünkü kuzey taraftaki otoyolu sadece bu bölgedeki insanlar kullanıyor, güney hattını ise Fransa’nın güneyine doğru inecek olanlar da kullanıyor yani güney tarafın daha yoğun olma olasılığı yüksek. Tabii bu biraz da şans işi 😉 Ayrıca Fransa’da otobanların pahalı olduğunu da sakın unutmayın. İkide bir gişelere denk geleceksiniz, bazen 2-3 Euro, bazen de 10-15 Euro otoyol geçiş ücreti ödeyeceksiniz. Bu gezinizde yaklaşık 40-50 Euro civarı bir otoban ücreti ödeyeceğinizi de hesaba katmalısınız. Kredi kartı geçiyor ama kazara kartınız geçmezse nakit gişeleri de mevcut. Otoyol kartları ise hiç kârlı değil; zaten vaktiniz varsa hep ara yolları kullanın, birbirinden güzel köylerden geçin ama sakın hız sınırını aşmayın… Bretagne tarafındaysa otoyollar ücretsiz.
Konaklama için de bölge bölge yer değiştirmeyi seçebileceğiniz gibi Deauville & Trouville‘den 50-60 kilometreyi içine alacak bir daire çizip, o daire içinde herhangi bir yerde sabit konaklamanız da mümkün. Ben bugüne kadar Normandiya Bölgesi’ni, ilki Temmuz 2011, sonuncusu Mart 2020 olmak üzere pek çok kez gezdim; çoğunda tek tek nokta atış yaptık ama Haziran 2018’deki bir doğum günü organizasyonu için Türkiye’den, Hollanda’dan ve Kanada’dan gelen dostlarımızla, yukarıdaki minik şatoyu bir haftalığına kiralayıp, buradan, yukarıda saydığım yerlerin büyük bölümüne tek tek gidebildik; hepimiz için unutulmaz bir tatil oldu.
Siz de bu bilgiler ışığında kendinize bir ya da birkaç lokasyon belirleyebilirsiniz. Otel rezervasyonlarını booking.com üzerinden yapma alışkanlığı olanlarsa bu link ya da yukarıdaki banner üzerinden rezervasyon yaparlarsa bana destek vermiş oluyorlar; ben de böylece, bunca işle tek başıma uğraşacak gücü kendimde bulabiliyorum 😉
Ve böylece, uzun zamandır Normandiya Bölgesi’yle ilgili yazdığım pek çok yazıyı, Normandiya Rehberi başlığı altında toparlamış oluyorum. Bu yazıda tıklayacağınız her bir yazı sizi o şehir, köy ya da kasabayla ilgili detaylı bilgilere ulaştıracaktır. Dediğim gibi bu tur önerisi, olabildiğince ideal bir rota sunuyor. Siz de vaktinize, bütçenize ve tabii önceliklerinize göre kendinize uygun bir rota oluşturabileceksiniz.
Benden yazması, sizden gezmesi…
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Sayfası: normandie-tourisme.fr
12 Comments
Ahmet Bey merhaba,
Sitenizi bunca zaman nasıl farketmemişim bilemiyorum ama öncelikle çok beğendiğimi söylemek isterim, elinize sağlık. Biz Ekim sonunda birkaç günlüğüne kısa bir tatil için Brüksel’den arabayla sizin tavsiyelerinize uyarak Giverny, Rouen, Deauville & Trouville ve Honfleur gezisi yapmak istiyoruz. Toplamda 3-4 gün ayırabileceğimiz bu seyahate konaklama için önereceğiniz şehirler hangileri olurdu? Cevaplama fırsatınız olursa memnun olurum.
Nice sağlıklı geziler dilerim!
Nazlı
Merhaba Nazlı hanım, öncelikle güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
Tek bir yerde konaklayacaksanız, ben olsam sanırım Deavuville’de kalmayı tercih ederdim. Trouville zaten aynı yer sayılır. Diğerlerine günübirlik gidebilirsiniz ya da geçerken uğrayabilirsiniz.
Şimdiden iyi tatiller.
Sn Öre ilk etapta yeni yilinizi tebrik ediyorum..
Fransa da Duinkerque ve Paristen sonra Normandiya gezisi düsünmekteyim…Etretat ve Le Mont St Michael baya otantik ve güzel gözükmekte….Giverny Monet Bahcesi de entresan….
Normandiya ‘ da maksimum kac gün tavsiye edersiniz ?
Almanyadan kucak dolusu selamlar
Merhaba Hasan Bey,
Öncelikle güzel yorumunuz için çok teşekkürler.
Normandiya’da söylediğiniz bölgeleri gezmek için en az beş gün ayırmalısınız diye düşünüyorum. Tabii bu süre, ne zaman ve hangi mevsim gideceğinize göre daha da uzatılabilir.
Önceki yıl arkadaşlarımı o bölgede gezdirirken bir haftalık bir program yapmıştık, yine de tam doyamamışlardı 🙂
Umarım sizinki de çok güzel bir gezi olur.
İyi seneler dilerim.
Paris’ten Almanya’ya selamlar sevgiler.
Tam da aradığımız şekilde anlatım Amerika’dan gelecek misafirlerimiz için rota çizmeye çalışıyorduk hazırı varmış 🙂 çok teşekkürler Ahmet Bey 😉
Misafirlerinizle birlikte güzel bir gezi yapmanızı dilerim. Selamlar sevgiler…
Ahmet bey expat ne demek? Nasıl bir iş çok merak ettim.
Örneğin Türkiye’deki şirketiniz sizi belirli bir süreliğine Fransa’daki merkezinde ya da şubesinde çalışmaya gönderiyor ve tüm maaşınız, yasal haklarınız Türkiye’deki kendi şirketiniz tarafından karşılanıyor. Fransa’da çalışıyorsunuz ama aslında Türkiye’ye bağlısınız gibi düşünün. Bu konudaki tüm detayları “Paris’te Expat Olmak – Expatlık Nedir, Nasıl Expat Olunur?” yazısında bulabilirsiniz: https://www.pariste.net/pariste-expat-olmak-expatlik-nedir-nasil-expat-olunur/
10-12 yıl önce Paris’te expat iken Honfleur ve Deauville’i görme şansım olmuştu. Şimdi ailemle oralara gidip daha uzun bir rotayı dolaşsak mı diye düşünürken sitenize rastladım. Kafamdaki tüm sorulara cevap veren nefis bir derleme olmuş. Keza diğer yazılarınız da öyle. Çok teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Murat Bey, böylesi güzel yorumlar sayesinde yazmaya devam edebilecek gücü bulabiliyorum. Nice güzel gezileriniz olması dileğiyle.
Mutlu günler.
Daha güzel bir seyahat rehberi yazılamazdı. Fotoğrafların güzelliği, sunumun akıcılığı ve nezaketi, çok net bilgilerle donanımlı , insanın ruhunda o güzel yerlere kaçma isteği uyandıran nefis bir kaynak.
Üstelik Rouen şehrinde kendimden de bahis edilen bu tanıtıma çok teşekkürler sevgili Ahmet Ore.
Çok çok başarılar dilerim.
Çok teşekkür ederim. En kısa sürede yeniden görüşebilmek dileğiyle.
Selamlar, sevgiler…