(Son Güncelleme: 07.09.2024) Konuk Yazar: Burak Küçükak
- Önsöz
Merhabalar, öncelikle sevgili Ahmet’e kültürel faaliyetler açısından rakipsiz zenginlikteki sayfasında bana da yazma imkânı tanıdığı için teşekkür ediyorum. Özellikle ben Paris’te görevlendirildikten sonra keşfettiğim bu blog, Paris’i nokta atışlarla çok daha yakından tanımamı sağlamıştır.
Kendimi kısaca tanıtmam gerekirse, Saint-Michel Fransız kolejinde, bir senesi sadece Fransızca dil öğretimiyle geçen toplam yedi senelik orta ve lise eğitiminin tamamını yabancı dilde görmüş, sonra da yabancı dillerinden az veya çok faydalanmış, dört yıl boyunca (Ocak 2014 – Aralık 2017) Paris’te expat olarak yaşamış, sizler gibi birisiyim diyebilirim… Bu yazıda sizlerle Paris’te geçirdiğim yıllar boyunca edindiğim deneyimler çerçevesinde expatlık nedir, Paris’e expat olarak gelirken dikkat etmeniz gerekenler nelerdir gibi soruların yanıtlarını vermeye çalışacağım:
- Expat ne demektir?
İngilizce “expatriate” kelimesinin kısaltarak türetilen bir kelime. Aslında, bildiğiniz gurbetçi anlamında… Tabii “yetenek” olarak görülen bizlerin maddi şartları, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında Avrupa ülkelerine yol alan büyüklerimizin şartlarından oldukça farklı…
Paris’te dört yıl geçirdikten sonra, “keşke onlar da aynı şekilde buralara gelmiş olsalardı” diyorum. Değil mi ama? Bizlerinki kadar onlarınki de yetenek…
- Nasıl expat olunur?
Ben daha önceleri bazı toplantı ve çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla geldiğimde veya İstanbul’da içinde yer aldığım kadroyla yapılan telefon görüşmelerinde de yabancı dillerimi kullanıyordum. Haliyle yabancı menşeili bir şirkette hızlı ve yerinde geri dönüşlerin, üstelik kendi dillerinde sağlanabilmesi, ilişkilerimi daha da akıcı hale getirdi diyebilirim.
“Nasıl expat olunur” sorusuna uygun cevap hakkında biraz ipucu verdiğimi düşünüyorum, zira bu sorunun kesin cevabından ziyade, kendimin ve etrafımdaki arkadaşlarımdan duyduklarımdan edindiğim çıkarımlarla, olmazsa olmazlarını gündeme getirmem daha uygun olur:
- Bir liste yaptığımıza göre yabancı dili öncelememiz gerekiyor; zira akıcı bir İngilizce bilgisi sayesinde istediğiniz herhangi bir ülkede bu fırsatı yakalamanız için ilk kilidi açmış oluyorsunuz. Bunun dışında, ilgili ülkede konuşulan dili ve/veya sorumlu olacağınız ilgili ülkenin dilini iyi derecede konuşuyor olmanız, ayrıca kendinizi farklılaştırmanız konusunda size yardımcı olacaktır.
- Bence listenin ikinci sırasında “uyum” konusunu işlemek çok da yanlış olmayacaktır. Açıkçası bu sırada uyum yerine iş bilgisini de tartışabilirdik. Ancak gördüğüm kadarıyla aynı görevde uzun süreler çalışan birtakım insanlar, kendilerine göre bir konfor alanı oluşturmuş, birbirlerinin alışkanlıklarını benimsemiş oluyorlar. (Burada bir parantez açarak Avrupa ülkelerinde o ülkenin vatandaşının aynı görevde, hadi olmadı aynı şirkette geçirdiği sürenin genelde çok uzun olabildiğini özellikle iletmek istiyorum). Yeni gelen kişi de bu kendi yatağında akan dereye dâhil olduğunda ya da daha da önemlisi, içine dâhil olduğu/olacağı ekibin alışkanlıklarına iyileştirici de olsa müdahale ettiğinde, ortalık birden ayağa kalkabiliyor. Sayısız ve küçüklü-büyüklü pek çok örnek duydum. Uyumlu bir takım çalışanı olacağınız konusunda kendinizi ispat etmeniz gerekiyor. Nasıl derseniz, insan ilişkileri ve esneklik şeklinde cevap vereceğim, tabii her şey kararında güzel…
- “İş bilgisi/deneyim”in üçüncü sırada olması, sizin gözünüzde bu hususun önemini aman düşürmesin. Zira transfer olduğunuz/olacağınız ülkede o ülkenin dünya sıralamalarında yer bulan falanca okullarından mezun herhangi bir vatandaşın yerine, üstelik içinde bulunduğunuz ekip dâhilinde belki de yöneticinizden daha iyi imkânlarla geldiniz/gelmeye adaysınız. Dolayısıyla kesin bilgilerle ve sıfır hatayla hareket ederek ekonomik ve doğru bir seçim olduğunuzu özellikle de kısa zamanda ispat edeceğinizin ilk sinyallerini vermelisiniz. Tabii bu arada Fransa gibi milliyetçi ve dayanışmacı bir ülkedeki deneyimlerime dayanarak bu şekilde bilgilere dayandığımın da altını çizemeden edemeyeceğim. Paris yerine Dubai veya ne bileyim New York, Tokyo, Moskova hatta Los Angeles’a gitmiş olanlar için konu belki farklı şekillenmiş, hayat farklı gözlemler sunmuş olabilir.
- “Somut başarı”yı ayrıca irdelemek istedim çünkü sizi farklılaştıran ve aynı şirketin genel müdürlüğüne/farklı bir ülkedeki şirketine geldiğinizde mesleğinizle ilgili konularda daha önce güler yüzle sohbet ettiğiniz kişilerle artık rekabet ederken ilk 2-3 ayda tutunacağınız en önemli hususun daha önce yakaladığınız başarılar olduğunu, siz de ben de biliyoruz.
- “Talih”: Aslında şans da diyebiliriz. Hayatınızın bu aşamasında eğer kısmetiniz açıksa, yukarıdakilerin bir kısmını da zaten yerine getirseniz, bir diğer kısmında da idare eder haldeyseniz, farklı bir kültürün içerisinde geçireceğiniz birkaç yıl kazanma imkânınız var. Şunu söyleyebilirim; Paris’e gelen ve iş bulup çalışan binlerce Avrupa dışı (Asya, Afrika, Latin Amerika vb) ülke mensubundan hiçbir eksiğiniz yok. Bilakis biraz nitelikli gözlem, ilişki yönetimi ve çalışmayla kendinizi ispat edip, çok daha iyi yerlere gelebilirsiniz.
Farkındaysanız mezun olduğunuz okul vb hususlara hiç girmedim. Zaten şu anda aklıma gelmeyen belki de daha pek çok nokta var ancak en somut ve önemlileri bunlardır diye düşünüyorum.
- Expat olma sürecinde nelere dikkat edilmelidir?
Bu başlık haliyle en önemli kısımlardan birisi… Elimden geldiğince yazmaya çalıştım, umarım benim size aktardıklarımı da planlarınıza dahil ederek, size en uygun olana karar vermeniz yönünde yapıcı bir bölüm olur.
- Paketiniz: Net maaş önemli tabii ama döviz cinsinden maaş gözünüze fazla gelmesin; özellikle Paris’te hayat pahalı. Hem sadece maaşla da sınırlı değil bu konu,
- Yıllık izin gün sayınız: Burada bu sayı sektör bazında farklılaştırılmış ancak hiçbirisi güzel Türkiye’mizde bir şirkette geçirdiğiniz ilk 5 sene için tanınan 15 gün kadar az değil. Zira burada insanlar izin almakta da zorlanmıyor, eğer çok zaman kısıtlı bir proje varsa rica ediyorlar tarihi değiştirmeniz için…
- İlgili ülkeye giderken eğer mevcut ise ayrı, dönerken ayrı expatlık priminiz,
- İlgili ülkedeki gelir vergisini şirketinizin ödeyip ödemeyeceği,
- Türkiye’deki SGK priminizin ödenme koşulları; buna sizden herhangi bir katılım payı isteyip istenmeyeceği de önemli.
- Hizmet süreniz ve koşulları: Yani göreviniz bitmeden ayrılmak gibi bir durumun oluşma ihtimalini dahi hesaba katmalısınız, sonuçta geniş ailenizin (aile + yakın arkadaşlar) büyük bir bölümü Türkiye’de ve zorunlu nedenlerle ani dönüş koşulları oldukça önem taşıyor.
- Sizin ve sizinle birlikte ülke değiştirecek aile bireylerine ait hayat ve sağlık sigortaları ve koşulları…
- Yabancı dil dersleri: Genelde sadece transfer edilen kişiye sağlanan bu olanağın bazı aile bireylerine dahi sağlandığını duymuştum…
- Bulunduğunuz ülkeyle Türkiye arasında yılın herhangi bir mevsiminde fiyat engelsiz seyahat etmenizi sağlayacak ücretsiz uçak biletiniz/biletleriniz. Bu da diğerleri kadar önemli zira yaz aylarında cennet ülkemiz de dâhil, tüm tatil yapılabilecek noktalara uçuşlar 1.000 Euro’nun üzerine çıkabiliyor.
- Eğer eşiniz ve/veya çocuklarınızla ülke değiştiriyorsanız, çocuklarınızın okul masrafları vb zorunlu giderleri de karşıladıklarını duymuştum.
- Konut vergisi. Paris’teki senelik konut verginizin de şirketiniz tarafından karşılanıp karşılanmadığı kontratınızda belirlenmeli…
- Son olarak da taşınmanız söz konusuysa şirketinizin taşınma masraflarını karşılayıp karşılamadığı ayrıca belirtiliyor kontratınızda…
- İş tanımınız ve hiyerarşideki yeriniz: Transfer olduğunuz yeni şirketinizin oturma düzeninden tutun da kimin kime bağlı olduğuna kadar ayrıntılı öneminden bahsedebilirim size. Ancak tüm bunlardan kaynaklanabilecek tüm sorunları çözebilecek önemli bir öneri vermem gerekirse, hangi şirkete transfer olduysanız, yani ister genel müdürlük olsun ister genel müdürlük harici bir ülke, o şirket bünyesindeki derecelendirmenin alfabetik veya rakamsal bir karşılığı vardır. İşte onu bir mail vasıtasıyla mutlaka edinin derim.
Diyelim ki tüm bunlarla ilgili kafanızdaki soru işaretleri hatırı sayılır bir ölçüde çözüldü, keyifli birkaç senenin arifesindesiniz. Ve tabii ki bir yerde konaklamanız gerekiyor. İşte bu aşamada size tavsiyelerimi sıralarken Türkiye’de ev seçtiğiniz zaman sorduğunuz alışagelen soruların yanına aşağıdakileri de ekleyerek seçiminizi yapmanızı öneririm:
- Şirketiniz ilk geldiğinizde sizi geçici bir yerde konaklatmak durumunda. Eğer herhangi bir oteli seçme sansınız varsa size önerebileceğim şirkete yakın bir otel seçmeniz halinde birçok sorunu aşmış oluyor ve adaptasyon sürecine 1-0 galip giriyorsunuz.
- Ancak diyelim ki şirket size ilk 1, 2 veya 3 aylık bir ev tahsis etme seçeneğini sunuyor ve ev olarak da sizinle daha önce sürekli iletişim halinde bulunan ve tanıdığınız bildiğiniz bir ekip arkadaşınızın bir nedenden erken boşalttığı bir evi gösteriyorlar. Bunu bir neden bularak reddetme hakkınız var. Zira daha sonra çalışma belgeleriniz vb ile ilgili yasal tüm yazışmalar bu adresinizden yapılacak. Tüm formlar da bu adrese yönlendirileceği için posta kutusundaki isim oldukça önemli.. “Canım ben değiştiririm onu” dediğinizi duyar gibiyim ancak bende posta kutusu yoktu, bina görevlisi alıştığı için kapının altından atıyordu. Ayrıca kira kontratı da lazım olabiliyor. Kira kontratındaki isim başka sizin pasaportunuzdaki isim başka olduğu zaman güçlük yaşamanız da kaçınılmaz. Ya da ev müreffeh ve hırsızların ilk gideceği adres olarak adı çıkmış bir bölgedeyse (16. Arrondissement) bir cumartesi akşamüstü kapı kilidinizi zorlayıp kaçarlar da sonrasında siz anahtarı sokup çevirdiğinizde anahtar kilidi içinde kalır ve giremezsiniz. Sonrasına geçmeden şunu söylemem gerekiyor, Paris’te çilingirler bulundukları yerden sizin evinize gelmek icin “ulaşım” adı altında bir ücret daha tahsil ediyorlar, bunun dışında “el emeği” ve “kilit ücreti” de mevcut, dolayısıyla kapıları gördüğünüzde çok basit gelecekler gözünüze ancak kilit kurcalandığında Türkiye’dekinden farklı olarak içinde sıkıştırıyor. Yani kilidi de değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Astarı yüzünden pahalıya geleceği için “aman dikkat” diyorum. Bu arada yeri gelmişken, kiracı olarak yangın, su basması ve sorumluluk risklerine karşı kanunen sigorta yaptırmak durumundasınız, bu poliçelerin bazıları hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs risklerini de kapsıyor, sonra söylemedi demeyin 🙂
- Yabancı dillerinizle ilgili hiçbir eksiğiniz yok hatta “ben ilgili ülke dilini de biliyorum, mesela Fransızca konuşuyorum” diyorsunuz ancak ben size yine de şirketinizin sağladığı emlakçı ile bu yola devam etmenizi öneriyorum. Benim başıma gelmedi ancak tek başınıza ev bulup gittiğinizde ev sahibiyim diyen kişi aslında kiracı olup da evden çıkmanın yollarını arayan birisi olabilir. İmzayı attığınızda artık o süre boyunca o evdeki sorumluluk size ait, kaç anahtar var bilmiyorsunuz, depozito vb konular da karmakarışık. Gözünüzü korkutmayayım ama bu konularda dikkatli olun.
- Expat olarak yaşamak:
Amacım, hepimizin gelecek hesaplarında az veya çok önemli bir yer tutan maddi olanaklar dışında farklı bir ülkede geçireceğiniz birkaç senelik yolculuğun diğer boyutlarına eğilmek.
Öncelikle farklı bir şehirdesiniz artık, ulaşım, dil, kültür, yemek, tarih, alışveriş, alışkanlıklar, algılar, kendinize ve dışarıya bakış açınız, beklentileriniz her şey bambaşka bir yöne doğru akıyor ve siz bu süreçte aşama aşama adapte olacaksınız… Buradan blogunda bu konulara bol bol değindiği için tekrar sevgili Ahmet’e teşekkür molası verip devam edelim.
Tarihe ve sosyolojiye oldukça meraklıyımdır. Toplumun tarihi kadar sosyoekonomik yapısı ve gelir sınıflarının da kişilerin size ve birbirlerine davranışlarını oldukça etkiliyor. Bu nedenle kesin yargılara varmam ve size olduğu gibi şu şöyledir bu böyledir şeklinde iletmem olanaksız, size bu konuda söyleyebileceğim en önemli husus, buraya gelmeden önce René Descartes ve kabaca Fransız tarihi hakkında bilgi sahibi olmanızdır. Fransız tarihi derken özellikle altını çizebileceğim konular, örneğin eski Fransız sömürgelerinin hangileri olduğunu, İspanya ve İtalya’nın bir kısmının hangi dönemlerde işgal edildiğini, geçtiğimiz yüzyılda yaşanan ve halen devam etmekte olan İtalyan göç dalgalarını mutlaka bilmelisiniz. Paris ve Fransa oldukça kozmopolit ve herkesin kendine göre bir aksanı var. Tabii milliyetçi çizgide size yaklaşan Fransızlara karşılık vermek isterseniz onun için de ayrıca araştırma yapabilirsiniz, tarihimiz bu konuda oldukça zengin. Farklı bir ülkenin kültürü, tarihi ve sosyoekonomik yapısı ile haşır neşir olmayı seviyorsanız Paris tam size göre…
Nerede kalmıştık? Tabii Paris’tesiniz artık, ancak kısa bir süre içerisinde buradan diğer Avrupa şehirlerine seyahat zevkini denemek isteyeceksiniz. Birkaç ay önceden bilet almak kaydıyla çok hesaplı bir şekilde farklı başkentleri ziyaret edebilirsiniz. Sadece uçak ile değil tren hatta “ridesharing” ile dahi seyahat etmeniz mümkün… Akşam da evinize dönüş planlayabilirsiniz.
Fransızca bilmeden geldiniz ancak öğrenmeden dönmek istemiyorsunuz, bu konuda çok farklı seçenekleri Ahmet size Paris’te Fransızca Öğrenmek yazısında özetlemişti.
Tüm bunların dışında tabii tiyatrolar, sinemalar veya eğer meraklıysanız gece hayatı sizi bekler 🙂
- Sonsöz
Evet, oldukça kapsamlı yazmaya çalışsam da kendinizi her yönden geliştirebileceğiniz, harika bir süreç öncesinde birkaç ipucu vermek istedim.
Zevk alarak okumuş olduğunuzu ve aklınızdaki soruların bir kısmına dahi olsa cevap verebilmiş olabildiğimi umarak herkese gelecek planları yaparken başarılar diliyorum.
2 Comments
Ekspat kontratlarinin en onemli ikinci parametresi “yasam maliyeti endeksidir” (indice de coût de vie/cost of living index). Yaziniz içerisinde Paris’in pahali bir sehir olduguna ve doviz cinsinden alinan maastaki Euro rakamlarina dikkat edilmesi gerektigine deginmissiniz. Son derece guzel bir tespit. Bir baska deyisle Avrupa’da bir ulkeye gidildiginde, bir urunun fiyat dengesini/degerini anlayabilmek için basitçe etiketin uzerindeki Euro rakami kur katsayisi ile çarpilip TL’ye çevirilemez. Cunku yasam standardi farklidir; ornegin soz konusu sehir Paris ise, bireylerin ortalama satin alim gucu Turkiye’deki tum sehirlerdeki bireylerin ortalama satin alim gucunden daha yuksektir. Teorik olarak Euro/TL kuru 1e1 olsa bile Istanbul’daki TL karsiligi X Euro olan bir urun/hizmet Paris’te X+Y Euro olacaktir. Dolayisi ile ekspat kontratlarinin içerisinde kullanilan ve “yasam maliyeti endeksi” adi altinda anilan bu parametreye çok dikkat edilmelidir. Mesela Paris/Istanbul arasindaki yasam maliyeti denkligi ne olmalidir denir ise kontrat uzerinde 1,40 ila 1,50 gibi bir katsayinin kullanilmasi yerinde olacaktir. Bu noktada yukaridaki paragrafta bahsetmis oldugum “yazilimlara” tekrar dikkat çekmek isterim. Ulkeler ve sehirler arasindaki yasam maliyet endeksleri çok farkli kategorilerde urun ve hizmetlerin degerlerini karsilastirarak hesaplanmaktadir ve buyuk bir veri tabani uzerinden alinan degerlerle konsolide edilmektedirler. Yazilimlar, kendi içlerindeki kompleks algoritma yapilarinda, ekspat paketinin tamamini dengeleyebilmek adina gerçek yasam maliyeti denklik katsayisilarini manipule edebilmektedirler (ne yazik ki!) Olmasi gerekenin altinda bir yasam maliyeti endeksi ile çalismak, Paris’teki alim gucunu ve dolayisi ile yasam kalitesini dusurecektir. Konu Paris’e gelmeden once, bagli bulunulan insan kaynaklari direktorlugu ile mutlaka gorusulmelidir; ve Paris için, yukarida bahsetmis oldugum 1,40 ila 1,50 bandina oturan bir yasam maliyeti endeksinin maas hesaplanmasinda kullanildigindan emin olunmalidir. Bir çok internet sitesinde ucretli olarak ulasilabilen bu bilgilere su linkten ucretsiz olarak ulasilabilir.
http://www.numbeo.com/cost-of-living/comparison.jsp
Selamlar
Burak Bey iyi gunler,
Oncelikle yaziniz için çok tesekkur ederim. Musadenizle 4 numarali konu basliginiz altindaki "Paketiniz" bolumune kuçuk bir ekleme yapmak isterim.
Ekspat paketi hesaplamalarinda dikkat edilmesi gereken çok fazla husus var elbette ancak ben bu yazimda ozellikle çalisanin her ay hesabinda gorecegi rakama dogrudan etki edecek “iki onemli” konuya odaklanmak istiyorum. Uluslararasi firmalarin çok buyuk bir bolumu ekspat maas hesaplamalarini danismanlik sirketlerinin verileri uzerinden takip etmektedirler. Bunun sebebi de hesaplari kendi bunyelerinde yapabilecek verilere ve guncellemelere sahip olmamalaridir. Daha da otesinde “teknolojiye” sahip olmamalari diyebiliriz çunku ekspat paketlerinin tutarlari oldukça karmasik “yazilimlar” tarafindan hesaplanmaktadirlar, ve bu yazilimlar “genelde” danismanlik firmalarinin bunyesinde bulunmaktadirlar. Calisanlara Paris’e gelmeden once her detayi harfi harfine gosterilmeyecek olsa da, ekspat kontrati toplam tutar hesaplamasinin basit bir excel tablosu uzerinde yapilmadigini vurgulayarak baslayalim.
Bu yazilimlar içerisinde sisteme elle girilen ve maas uzerinde dogrudan etkiye sahip olan ilk onemli parametre elbette Euro/TL kurudur. TL’nin Euro karsisinda deger kaybetmesi, maasi Turkiye’deki yillik net TL tutari uzerinden Euro’ya çevirilerek hesaplanan bir ekspat için son derece yikici olabilir. Bu durumu engellemek için çalisanlarin, Turkiye’den ayrilmadan once, ekspatlik sureleri boyunca Euro/TL kurunu “donduracak” bir anlasma yapmalari siddetle tavsiye edilir. Ekspatligin ilerleyen donemleri içerisinde bu konuyu sirket ile muzakere etme sansinin son derece dusuk olacagi unutulmamalidir. Euro/TL kurunu dondurma talebine sicak bakilmasa bile sirketin devaluasyon karsisinda çalisani nasil koruyacagi anlamaya çalisilmalidir. Ornegin kur sabitleme veya “kur dondurma” islemi sirketin uluslarasi uygulamalarinda hiç bir ekspata tanimadigi bir hak ise, Turkiye’deki Brut TL maasi uzerinde, kur farkina bagli zarari yilin tamami veya belirli aylari içerisinde telafi edilebilecek sekilde zamlar yapilabilir. Burada elbette enflasyon ve performans zamminin uzerinde bir artistan bahsediyoruz. “Ya TL Euro karsisinda kuvvetlenirse ?” sorusu sorulacak olursa : Matematiksel olarak imkan dahilinde olmakla birlikte orta ve uzun vadede bunu “goz ardi edilebilir bir risk” seklinde degerlendirmek yanlis olmayacaktir.