(Son Güncelleme: 03.09.2024) Abisi Grand Palais gibi 1900 yılında fuar ve sergi sarayı olarak inşa edilen Petit Palais, ilk bakışta ve tabii ki adından dolayı, tarihte saray olarak kullanıldığı izlenimi veriyor. 1902’de müzeye dönüştürülen Petit Palais (pöti pale) Küçük Saray anlamına geliyor ancak hiç de öyle küçük bir bina olduğunu düşünmeyin.
Fransızlar gibi gösteriş ve şaşayı estetikle buluşturmayı seven bir milletin burayı “küçük” diye nitelendirmelerinin nedeni, tam karşısında bulunan Grand Palais ye göre küçük olmasıdır diye düşünsek de sanki alttan alta “bizim küçük dediğimiz saray bile böyle olur” ironisi seziyor insan ister istemez.
Champs-Elysées‘de Concorde‘a doğru yürürken sağda, Grand Palais‘nin tam karşısında bulunan Petit Palais, Paris gezinizde mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir mekan. Dış cephesi başlı başına etkileyici ama ana girişten içeri girdiğiniz andan itibaren karşılaşacağınız manzaranın da aynı derecede hayranlık uyandıracağını düşünüyorum. Günümüzde güzel sanatlar müzesi olarak kullanılan binada birbirinden güzel sanat objeleri, muhteşem bir atmosferde sergilenmekte.
Girişteki güvenlik kontrolünden sonra sağa dönecek olursanız, devasa bir salona ulaşıyorsunuz. Şansınıza orada kimse yoksa kendinizi çok hoş tarihi bir atmosferde dolaşıyor gibi hissediyorsunuz. Biraz ilerleyip soldaki kapıdan geçtiğinizde de iç avluya ulaşıyorsunuz.
İç avlu deyince aklınıza küçük bir bahçe gelmesin, bildiğiniz, kocaman bir bahçe; artık şehir içindeki “küçük” bir sarayın bahçesi ne kadar büyük olabilirse öyle bir bahçe burası. Yarım daire biçiminde sütunlarla çevrili bahçenin içinde harika bir kafe, Le Jardin du Petit Palais yer alıyor. Kafenin içi gayet hoş olmakla birlikte dekorasyonu içinde bulunduğunuz sarayın havasını vermediği için avludaki masalarda oturmak daha keyifli o yüzden.
Burada bir şeyler yiyip içip kalktıktan sonra, yarım daire turunuzu tamamlayıp ana binaya öteki köşesinden girdiğinizde de sağ tarafta museum shop ve devamında da sergi salonları yer alıyor. Monet, Rembrandt ve daha pek çok önemli ressamın birbirinden güzel tabloları ile çok sayıda heykelin yer aldığı salonları gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.
Hatta buradaki Monet tablosu ile ilgili şöyle bir anım var: Bir keresinde İstanbul’dan arkadaşlar çocuklarıyla gelmişti; onlara Petit Palais’yi gezdiriyordum. Monet’nin tablosunun önündeyken arkadaşın kızı tabloya yaklaştı, gayet sakin parmağıyla tabloya dokundu, hatta tırnağıyla malzemeyi anlamaya çalıştı! O an yaşadığım şoku anlatamam… Hep merak ederdim, bu tablolara kimse dokunmaz mı diye, meğer böyle oluyormuş… Düşündükçe hâlâ kalbim sıkışıyor… Ve bu ilginç anıyı kitabım Paris’te Bir Hafta‘da da yazarak bir anlamda kayda almış oldum…
Petit Palais’deki kalıcı sergiyi gezmek ücretsiz, o yüzden bir geçerken uğrasanız bile çok keyifli vakit geçirebileceğinize inanıyorum. Yine burada düzenli olarak dönemsel sergiler düzenleniyor, o sergileri de gezmek isterseniz ekstra para ödemeniz gerekiyor. İlginizi çeken geçici sergileri elbette takip edebilirsiniz ama ne yapıp edip buradaki kalıcı sergileri de görmenizi tavsiye ederim. Hem göreceğiniz eserler, hem de içinde dolaşacağınız bina size unutulmaz bir Paris hatırası yaşatacaktır.
Petit Palais gezisi öncesi ya da sonrasında tam karşısındaki Grand Palais‘yi ve hemen onun arkasındaki Palais Découverte‘i de gezebilir, dilerseniz sol tarafa, Seine Nehri‘ne doğru yürüyüp Paris’in en muhteşem köprüsü Pont Alexandre III üzerinden karşıya geçip Fransız Askeri Müzesi – Invalides tarafına doğru gezinize devam edebilirsiniz. Köprüye gelmeden önce solda, sizi Winston Churchill’in suratsız heykeli selamlayacaktır 🙂 Zaten yürümekte olduğunuz bulvarın adı da onun adını taşıyor. Köprüyü geçince soldaki tekne-restoran Rosa Bonheur‘de de oturup bir şeyler yiyip içmenizi önerebilirim. Aynı şekilde bu kıyıdaki Bistrot Alexandre III ve Flow Paris de denenebilir.
Petit Palais’ye Zafer Takı‘ndan başladığınız yürüyüşle Champs-Elysées üzerinden geldiyseniz, yine bulvara geri gelip sağa dönerek, Concorde istikametinde gezinize devam edebilirsiniz. Bulvarın hemen karşı tarafında bulunan Elysée Sarayı‘nı da atlamamanızı öneririm.
Petit Palais’ye metro ile gelmek isterseniz M1 ve M13 hatlarının “Champs-Elysées – Clemenceau” istasyonunda inmeniz yeterli.
Dönemsel sergiler ve diğer güncel bilgiler için Petit Palais’nin resmi sayfasına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Müzenin Pazartesi günleri kapalı olduğunu da hatırlatmak isterim.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
Web Adresi: petitpalais.paris.fr/en
2 Comments
Muzeyi gezdim. O dönem Belçikalı bir ressamın sergisi vardı tesadüfen extra bir ücret ödemeden eserleri görme şansım oldu.
Ancak itiraf edeyim beni en çok o güzel sanat eserlerinin ardından o güzel bahçede kahve içerek geçirdiğim zaman etkiledi. O kadar güzel bir ortamdı ki.
Avludaki kafeyi ben de çok severim; fırsat buldukça da gitmeye çalışıyorum 😉