(Son Güncelleme: 01.09.2024) (Bir süredir dış cephesi restorasyonda ama bina ziyarete açıık) Opera Garnier benim için Paris’te her görüşümde beni derinden etkileyen, aklımı başımdan alan, kıyı köşe detay her şeyiyle çok sevdiğim en önemli yapıdır… Öyle ki, ne zaman metronun merdivenlerinden çıkıp arkamı döndüğümde ya da Opera Meydanı’na ulaşan caddelerden birinden gelip karşıma bu bina çıktığında, istisnasız her seferinde, soluğum kesilir ve bir kere daha hayran olurum bu güzel şehre…
Ölçeksel kıyaslama olarak düşünmeyin ama benim için bu yapı, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu kıvamında bir yer. Dışı ayrı güzel, içi ayrı güzel ve güzel kelimesi bu eseri tarif etmeye asla yetmiyor. Adını yapının mimarı Charles Garnier’den alan bu müthiş opera binasının ön cephesi, çatıdan ışıl ışıl parlayan sarı heykelleri, tüm süslemeleri, diğer heykel ve büstleri; özetle her şeyiyle başlı başına bir sanat eseri.
Ana girişteki merdivenlerde oturup geleni geçeni seyretmek, şanslı gününüzdeyseniz bir sokak konserine denk gelmek gününüze apayrı bir güzellik katacaktır. Burası aynı zamanda buluşmalarınız için popüler bir randevu noktasıdır. Aynı zamanda burası, hepimizin bildiği Phantom of the Opera – Operadaki Hayalet müzikalinin hikayesinin geçtiği yer olması bakımından da önemli.
Opera Garnier (opera garnie ya da opeğa gağnie) binasının içi turistik gezilere açık. Giriş için ana cephenin sol tarafından ilerlediğinizde ulaşacağınız kapıyı kullanmalısınız. Burada hem turistik gezi bileti hem de gösteriler için satılan biletleri alabilmeniz mümkün. Turistik gezi biletini gelmeden önce, yazının sonundaki linklerden online olarak da alabilirsiniz.
İmkanınız varsa (ya da daha önce internetten alma şansınız varsa) burada bir gösteri izlemek müthiş bir keyif. Opera Garnier’deki programı ve biletleri yine yazının sonundaki linklerden öğrenip online bilet alabilirsiniz. İyi konumdaki yerler için ciddi paralar ödeyebileceğiniz gibi, sırf ortamın atmosferini solumak bile sizin için yeterliyse, en üst bölümlerden 10-12€’ya bilet bulabilirsiniz. Ancak bu hesaplı biletlerin internette satılmadığını, mutlaka gişeden alınması gerektiğini hatırlatmak isterim. Bir de ucuz biletlerle kısıtlı görüş alanı nedeniyle tam keyifle bir performans izleyemeyeceğinizi bilmelisiniz. Bu biletleri sadece sanat atmosferini yaşamak için hoş bir fırsat olarak düşünmeniz gerekiyor.
Turistik gezi için bilet aldığınızda ana holdeki merdivenler, muazzam sütunlar, süsleme ve ince işçilik aklınızı başınızdan alacaktır. Şansınıza hangi sergiye denk gelmişseniz, yerine göre orijinal sahne kostümleri ve aksesuarlarını görme imkanınız var. Örneğin ben bir keresinde Swarovski sergisine denk gelmiştim, ki epey etkileyiciydi. Tabii o serginin bir anlamı vardı: Temsillerde kullanılan kostümlerin üzerlerindeki taşlar Swarovski’ymiş. Eh malum; opera pahalı bir sanat; özellikle de kostüm ve dekorları ile…
Üst katlara çıkıp temsil salonunu görebilmek için bir locanın kapısını araladığınızda muhteşem bir görüntüyle karşı karşıya kalacaksınız. Şanslı gününüzdeyseniz içeride bir provaya bile denk gelebilirsiniz.
1.900 kişilik bu salon aslında opera binasının çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Girişte gördüğünüz ana merdivenler ve üst kattaki fuayeden sonra temsil salonuna girdiğinizde karşınızdaki sahnenin arkasında derinlemesine giden bir “sahne arkası” mevcut ve bu kısım hareketli dekorların değiştirilebilmesi için çok büyük ve çok yüksek bir bölüm olarak inşa edilmiş. Bu bölümün büyüklüğü en net, hemen arka tarafta bulunan Printemps ya da Galeries Lafayette‘in terasından bakıldığında görülüyor.
Binanın en arka tarafı ise yönetim birimleri. Bir de sağ tarafta kırmızı ve beyaz renklerin hakim olduğu gayet şık bir restoran “l’Opéra Restaurant” var.
Neyse biz gezimize devam edelim; temsil salonuna girdiğimizde altın yaldızlı süslemelerin ve bordo koltuklarla bordo duvar kaplamalarının yarattığı “élégant” hava yetmezmiş gibi bir de kubbedeki resimlerin canlılığı dikkatleri çekiyor. Bu tavan süslemesi 1964’te Chagall tarafından yapılmış ve gerçekten çok etkileyici.
Aslında Opera Garnier’nin şöyle ilginç bir hikayesi var: 14 Ocak 1858‘de şu anki binanın olduğu yerin yakınlarında, Rue Peletier üzerindeki eski opera binasında III. Napolyon çok ciddi bir suikast girişiminden şans eseri yara almadan kurtuluyor ve o operanın güvenli olmadığını düşünerek, başka bir yere yeni bir opera yapılması için emir veriyor. Açılan proje yarışmasını genç bir mimar olan Charles Garnier kazanıyor ve bu bina Charles Garnier’nin ilk eseri!
1875‘te açılışı yapılan bina yıllarca Paris Operası olarak anılmış ama 1989’da Bastille‘deki Opéra Bastille – Bastille Operası‘nın açılmasıyla birlikte buraya “Opera Garnier” ya da “Palais Garnier” denmeye başlanmış. Günümüzde ise meydandaki istasyon nedeniyle kısaca “Opéra” olarak anılıyor.
Son dönemde operalar daha çok Bastille Operası‘nda sergilenirken Palais Garnier’de ağırlıklı olarak bale gösterileri sergileniyor. Daha önce burada birkaç kez bale izlesem de hep bir opera izleme hayalim vardı ve elbette bir gün bu hayalimi gerçekleştirdim.
Mozart’ın ünlü operası “Saraydan Kız Kaçırma”yı daha önce Topkapı Sarayı’nın avlusunda yıldızlı bir gecede açık havada izleme şansına sahip olmuştum. O şans yine yüzüme güldü, bu kez aynı eseri Paris’te bu muhteşem opera binasında izledim. Opera Garnier’yi kaç kez gezmiş olsam da her seferinde ağzım açık kalıyor içeri girdiğimde. O merdivenlerden yukarı çıkmak, galerilerde dolaşmak, resimlere, heykellere, süslemelere ve muhteşem yer mozaiklerine bakmak, kıyı köşe incelemek… İnsan kendini kaybediyor bu binanın içinde.
Hele ki binanın en etkileyici bölümlerinden biri olan fuaye bölümü var ki, gerçekten inanılmaz. Château de Versailles – Versay Sarayı‘nın aynalı salonunun yavrusu görünümündeki bu salonda antraktlarda şarabınızı ya da şampanyanızı içip sohbet ederken, hayran hayran etrafınızı seyredebilirsiniz. Altın varakların ışıltısı kristal avizelerin ışıltısına karışırken gözünüzü epey yorması da muhtemel ama resimler ve süslemeler o kadar etkileyici ki, insan bakmaktan alamıyor kendini. Böylesi bir opera salonu Versay Şatosu‘nun içinde de mevcut, orada da bir temsil izlemek harika bir duygu.
Tek kusur, bu iki salonda da biletlerinizi iyi yerlerden almadığınızda sahnenin önemli bir kısmını göremeyebiliyorsunuz. Bugüne kadar Londra, Amsterdam, Lizbon, Napoli, Cenevre ve Stockholm gibi pek çok şehirde bu tür tarihi mekanlarda opera, bale, konser izledim, bu oturma düzeni eşitsizliğini bir tek Paris’te gördüm; diğer yerlerde uzaklık faktörü dışında sahneyi görememek diye bir şey olmaz ama nedense o zamanın Paris’inde inşa edilen opera salonlarında sınıfsal ayırım uçurum derecesinde kendini hissettiriyor. Neyse ki Opera Bastille – Bastille Operası ve Philharmonie de Paris – Paris Filarmoni gibi çağdaş mekanlarda artık bu tatsız durum yok. Nice‘teki Opera binası da sahneyi rahat izleme açısından fena değil ama üst katlara çıktıkça kendinizi gösteriyi kaçak izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz 🙂
Dilerseniz fuayenin solundaki kapıdan balkona çıkabilir, Opera Meydanı’na bir de bu açıdan bakabilirsiniz. Hep dışarıdan görüp hayran olduğunuz bir binanın şimdi balkonundan o meydana bakmak da başka bir zevk. Bir süre dışarının atmosferine alıştıktan sonra tekrar o ışıltılı dünyaya geri dönmek insanı yeniden büyüleyiveriyor.
Daha önce Bastille Operası‘nda da birkaç temsil izledim, elbette ki sanatsal açıdan kıyas yapmaya gerek yok, performansların her biri birbirinden güzel ama “opera” denilince insan Opera Garnier gibi bir binada olmayı arzuluyor. Temsile gelen insanların şıklığı, atmosfer her şey o kadar güzel ki, insan böylesi anların bitmesini hiç istemiyor.
Dilerseniz Pariste.Net Tv’nin Youtube kanalı için çektiğim yukarıdaki Opera Garnier videosunu izleyerek de bu muhteşem binanın içi hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Özetle, ne yapın edin Opera Garnier binasını görün, mümkünse içini gezin, sonra da civarda keyifle dolaşın derim. Hele ki burada bir opera izleme fırsatı yakalarsanız dünyanın en şanslı insanlarından biri olacaksınız.
Konser öncesi ya da herhangi başka bir zamanda yeme-içme için operanın hemen sol tarafında bulunan keyifli restoran “l’Entracte“ı önerebilirim. Bütçeniz ve vaktiniz uygunsa elbette ki meşhur Café de la Paix‘de de oturabilirsiniz. Bir de hemen bu bölgedeki Starbucks Capucines (Opéra) geçerken uğranacak, görülmeye değer enteresan bir yer bence.
Bu civarda dolaşmak içinse, arka tarafa doğru ilerlerseniz Galeries Lafayette ve Printemps‘ın olduğu bölgeye ulaşıyorsunuz. Opera’yı karşınıza aldığınızda sağ çaprazdan yürürseniz biraz ileride Apple Store var. Tam sola dönüp yürürseniz yol üstünde ünlü konser salonu Olympia‘ya ve yolun sonunda Madeleine Kilisesi‘ne, sağa doğru yürürseniz de bir süre sonra Grands Boulevards‘a varacaksınız. Opera Garnier’nin karşısından aşağı doğru inen bulvardan yürürseniz de Louvre Müzesi‘ne gitmeniz mümkün. O bulvardan değil de sağ çaprazdan inerseniz bu kez Vendôme Meydanı‘na gelirsiniz. Bir de yakınlarda küçük ama çok güzel bir meydan olan, pek kimsenin bilmediği VII. Edouard Meydanı – Place Edouard VII var. Tercih sizin…
Opera Garnier’nin resmi sayfasını ise aşağıdaki resmi web sayfası linkinden ziyaret edebilir, belki bir gösteri için bilet almak isteyebilirsiniz? Ayrıca müzik hayatınızda önemli bir yer kaplıyorsa Parc de la Villette’teki Musée de la Musique – Paris Müzik Müzesi‘ni de görmenizi öneririm.
Opera Garnier’ye toplu taşıma ile gelmek içinse M3, M7 ve M8 metro hatlarının “Opéra” istasyonlarını kullanabileceğiniz gibi RER-A’nın “Auber” istasyonundan da rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ayrıca Opera’nın bilet gişesinin bulunduğu sokakta, tam köşede Charles de Gaulle Havalimanı‘na giden RoissyBus otobüslerinin durağı var. Biraz daha arka tarafta ise Paris’te ne sevdiğim tren garı olan Gare Saint Lazare bulunuyor.
Siz yeter ki gelmek isteyin; tarih, sanat, estetik; tüm güzellikler sizi bekliyor Paris’te…
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Adresi: operadeparis.fr/visites/palais-garnier
Adres: 8 Rue Scribe, 75009 Paris
Opera, Bale ya da Konserler için gidebileceğiniz diğer yerler:
4 Comments
İhtişam ihtişam ihtişam ve onu güzelleştiren sanat
Merhabalar bende aralıkta gidecemde opera bileti bakıyorumda sizin bilet aldığınız kategori hangisiydi? yeriniz iyi görünüyor fotoğraftan:) TEŞEKKÜRELR
Merhaba, inanın hangi kategori olduğunu hatırlamıyorum. Zaten klasik bir kategorilendirme yok 🙂 Çünkü her konumda, her sırada neredeyse farklı ücretlendirme var. Birinci sıra ile bir arkadaki sıra bile fiyat fark ediyor; o derece 🙂
Bu muhteşem yapıyı ıskalamayın derim. Ve mümkünse bilet alın ve buranın gerçek atmosferini doya doya yaşayın. 24 Aralık günü harika bir modern bale performansını izleme şansım oldu. Yapının mimarisinden öte ruhunu ancak o zaman hissedebildim. Akşam saat 22:00'de çıkışta harika bir yağmur, bir sokak sanatçısının performansı bizi karşıladı. Bana mı öyle geldi bilmiyorum ama kimse oradan ayrılmak istemiyor gibiydi. Anlatılmaz ama yaşanır kelimeleri ile ifade edilebilecek eşsiz anlardandı.