(Son Güncelleme: 03.03.2024) Bu kez Montmartre Tepesi‘ne doğru tırmanırken soluklanabileceğimiz ya da tepeyi gezdikten sonra aşağı inerken serseri mayın gibi dolanırken acıkan karnımıza ödül verebileceğimiz mütevazı ama güzel restoranlardan biri olan Le Sancerre Restaurant’dayız.
Le Sancerre (lö sancer ya da lö sanseğğ) Montmartre Tepesi‘nin eteklerinde, Sacré Coeur Bazilikası‘nın aşağısında, Abbesses metro istasyonundan çıkınca sağ tarafa yürüyünce, Rue des Abbesses üzerinde sol tarafta bulunuyor. Buradan M12 metrosu geçiyor. Hemen yanında (köşede) Le Vrai Paris diye bir başka güzel restoran daha var hatta ama Montmartre gezilerimizden birinde, Le Vrai Paris’te değil Le Sancerre’de oturmak istedik. Laf aramızda, bu civarda hangi restorana giderseniz gidin, beklentilerinizin çoğunu karşılayacak, size Paris’te olduğunuzu hissettirecek bütün mutluluk kriterleri sağlanmış oluyor, o yüzden de nerede oturduğunuzun aman aman bir önemi yok. Bu yazı da sadece size fikir versin diye yazıldı zaten, yoksa gidin istediğiniz restoranda oturun 😉
Muhteşem, olağanüstünün üstü, leziz ötesi bir yemek arayışındaysanız sizi Michelin yıldızlı restoranlara alalım ama küçük şeylerle mutlu olmayı bilenlerdenseniz o zaman benim tavsiye ettiğim restoranların çoğu sizi de mutlu etmeye yetecektir. Kaldı ki Paris’teki restoranların çoğu küçük şeylerle mutlu olmanın çok ötesinde bir zevk verir. Yani demem o ki gurme seyahati yapmıyorsanız, aslı başı karnımızı güzel bir mekanda doyuralım, güzel yemekler yiyip buradan mutlu anılarla ayrılalım düşüncesindeyseniz yanlış yerde değilsiniz, beni izleme devam edin 🙂
Paris’te güzel yemek yiyecek mekân ve mutfak sayısı o kadar çok ki, bir gittiğiniz yere bir daha gitmek için epey bir zaman geçmesi gerekiyor. Hatta işi abartıp bir gittiğiniz yere bir daha hiç gitmeden her seferinde yeni bir yerde yemek yeme şansınız bile var bence. Yani o kadar çok seçenek mevcut bu şehirde. O yüzden içiniz rahat olsun, sizin de zevkinize uygun bir yer illâ ki bulunur.
Le Sancerre’i ilk denediğimiz gün, Paris’te Noel öncesi mekan çok güzel süslenmiş, ortalık da bayram havasındaydı. O yüzden mekan bana olduğundan birkaç kat güzel göründü, öyle olunca da kanım kaynayıverdi. Artık gelen yemek kötü bile olsa ben mutlu olabilirdim 🙂 Neyse ki sipariş verdiğimiz confit de canard son derece lezzetliydi. Zaten bugüne kadar Paris’te kötü pişirilmiş ördek yemedim. Ördeğe de Paris’te sardım zaten, daha önce hiç yemezdim. Eskiden bana “bir gün ördek etini çok seveceksin” deseler “hayatta yiyemem aklıma Donald Duck’ı yiyormuşum gibi gelir” derdim ama Paris’e yerleştikten sonra en çok tükettiğim et çeşitlerinden biri oldu benim için; hatta neredeyse tavuğu unuttum gibi bir şey. Keşke vejetaryen olabilsem ama bakalım, kısmet; belki o da olur bir gün.
Restoran yazılarımın çoğunda belirtmeye çalıştığım gibi Paris’te servis her zaman yavaştır. Eğer sabretmeyi öğrenirseniz Paris geziniz daha huzurlu geçer. Gerçi burada görece daha hızlı ve daha güler yüzlü bir servis aldığımızı söylemem gerekir ama ben yine de başka bir garsona denk düşerseniz ve yavaş servis yapıldığını düşünürseniz kesinlikle canınızı sıkmamanızı ve Paris’e gelmeden önce mutlaka Paris’te kafe ve restoranlarda başınıza neler gelecek yazımı okumanızı öneririm.
La Sancerre’in iç atmosferi Noel ve yılbaşı süslemeleri olmadan da güzel olmalı, çünkü dekorasyonu gerçekten hoş ve oldukça parizyen. Gerçi fotoğraflarda gördüğünüz brandanın rengi değişti sanıyorum ama olsun 🙂 Bir de burası restorandan daha çok bistro havasında ve özellikle bar kısmı insanı cezbediyor. Havalar güzel olduğunda ise zaten kapının önündeki minicik masalara tıkışıp bir şeyler yiyip içmeye çalışmak da oldukça zor olsa da çok parizyen bir hayat biçimi. Hep sıcak yerlerin özlemini duyan insan, uzun ve gri kış günleri nedeniyle hava birazcık güzelleştiğinde, neden kapı önlerindeki masalara doluşulduğunu Paris’te yaşadıkça daha iyi anlıyor.
Le Sancerre’de keyifli bir öğle ya da akşam yemeği yedikten sonra Montmartre Tepesi‘ni gezmeye devam etmek tabii ki kaçınılmaz 😉 Aslında burada yemeden önce eğer denemediyseniz biraz ilerideki Le Basilic‘i daha çok öneririm. Orayı denediyseniz bir kez de Le Sancerre denenebilir. Civarda bir bar deneyimi, üstelik Eyfel Kulesi manzaralı olanı içinse Le Terrass” kaçmaz.
Hemen sağ tarafınızda kalan Abbesses metro istasyonunun oradaki Seni Seviyorum Duvarı – Le Mur de Je T’Aime‘i görmeden bölgeden ayrılmayın. Bir de yine hemen oradaki Saint Jean de Montmartre Kilisesi görülmeye değer bence. Zaten bu sokak boylu boyunca yürünmeli, kafanıza göre sağa sola sapılarak gönül rahatlığıyla kaybolunmalı. Bölge hakkında ayrıntılı bilgi zaten Montmartre Tepesi yazısında mevcut.
Afiyet, bal, şeker olsun…
Mutlu günler.
Web Adresi: lesancerreparis.com
