(Son Güncelleme: 02.03.2024) Yine Paris ve çevresini kıyı köşe keşfetmeye devam ediyoruz. Bu kez Paris şehir merkezinde ama biraz kuzey tarafında oldukça ilginç bir mekanı, eskiden gar binasıyken günümüzde café restaurant (aslında çok daha fazlası) olan La Recyclerie‘yi tanıyoruz hep birlikte.
La Recyclerie (la rösiklöri ya da la rösiklöği), bir zamanlar Paris’in etrafını çepeçevre saran eski bir demiryolu olan La Petite Ceinture üzerinde, 1869-1932 yılları arasında tren garı olarak hizmet vermiş son derece karakteristik bir binada 2014 yılından beri kafe, bar, restoran ve çok daha fazlası olarak hizmet veriyor. Nedir bu “çok daha fazlası?” diye soracak olursanız, anlatayım:
La Recyclerie’nin en önemli özelliği gerçek anlamda ekolojik bir mekan olması. Burada yediğiniz içtiğiniz her şey ekolojik. Bir kısmı aşağıdaki bahçede yetiştiriliyor, büyük bölümü de Paris civarından temin ediliyor. Peki gıda ürünlerinin yakın yerlerden temin edilmesi neden önemli?
Çünkü ekolojik tarım yapmak başlı başına yeterli değil, bir de üretilen bu ekolojik ürünler tüketiciye ulaştırılırken ortaya çıkan karbon salınımının da hesaba katılması gerekiyor. Yani Madagaskar’da yetiştirilmiş ekolojik ürünleri, çevre düşmanı uçaklarla ya da gemilerle size taşımanın bir alemi yok. Üretimden tüketime kadar tüm aşamaların ekolojik olması bu nedenle önemli.
La Recyclerie’nin bir başka sürprizi de üst katta, yeşillendirilmiş teras alanında sizi bekliyor: Terasa yerleştirilmiş arı kovanlarında şehir arıcılığı yapılıyor ve burada arıcılık yapan bir Türk: Volkan Tanacı… Paris’in çatılarında şehir arıcılığı yapmak oldukça yaygın ve bu işi yapanlardan birinin de bir Türk olması gerçekten çok özel.
Kendisiyle -yanılmıyorsam- 2017’de La Recyclerie’de tanışmış, ilginç mesleğiyle, aldığı ödüllerle ve sahibi olduğu CityBzz firmasıyla ilgili keyifli bir sohbet yapmıştık, Ağustos 2018’de Pariste.Net’in Instagram hesabında canlı olarak çektikten sonra Pariste.Net Tv’nin Youtube hesabına koyduğum aşağıdaki Vlog çekimini izleyerek, hem La Recyclerie hem de Volkan Tanacı ile şehir arıcılığı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz:
Zaten ben de La Recyclerie’yi Volkan sayesinde tanımıştım. Daha doğrusu, daha önce birkaç yerde bu mekanın haberlerini görmüştüm ama buraya gitmek için ilk vesilenin Volkan’la tanışmak olması gerekiyormuş demek ki. Zaten mekan hakkında pek çok detayı da kendisinden öğrendim. Bir keresinde buluşup birlikte terasa çıkıp, kovanların başında yukarıdaki çekimi yapmıştık. Unutmadan söyleyeyim; normalde asma katta da kafe hizmeti veriliyor ama terastaki kovanların olduğu bölüm genel ziyarete açık değil.
Edindiğim bilgiler arasında en ilginç olanlarından biri, La Recyclerie’nin dekorasyonunda kullanılan tüm malzemelerin ikinci el olması… Sadece dekorasyon objelerinin değil masa ve sandalyelerin bile ikinci el olması israf ekonomisinin önüne geçmek kadar çevreci bir yaklaşım açısından da oldukça önemli.
La Recyclerie’nin bir ilginç özelliği de mekanın farklı etkinliklere, eğitimlere, kimi atölye çalışmalarına ev sahipliği yapması. Burada düzenlenen çeşitli kurslar, eğitimler ve diğer etkinlikler için yazının sonundaki resmi web sayfası linkinden bilgi alabilirsiniz. Web sitesi sadece Fransızca… Eh tabii, buradaki etkinliklere katılmak için de Fransızca biliyor olmak gerekiyor haliyle.
Peki buraya nasıl geleceksiniz? En kolay yöntem M4 metrosunun Porte de Clignancourt istasyonunda inmek ve Marché aux Puces çıkışını takip etmek. Çıkar çıkmaz sol tarafınızda La Recyclerie karşınıza çıkacak zaten. Düz devam ederseniz de Paris’teki en büyük bit pazarı ve antikacılar çarşısı olan Marché aux Puces sizi bekliyor. O halde buraya bit pazarı gezmeye gideceğiniz bir gün uğrarsanız en güzelini yapmış olacaksınız.
Bir de bir şey eklemek istiyorum, Marché aux Puces yazımda da belirttiğim gibi La Recyclerie’nin bulunduğu bu bölge biraz Öteki Paris havasında. Yani nasıl desem, bu mahalledekilerin profili ağırlıklı olarak Afrika kökenli, yani daha çok göçmen ağırlıklı. Etrafta bolca seyyar satıcı, garip bakışlı insan ve hatta hatırı sayılır miktarda yankesici olduğunu da söylemem gerekiyor. Hatta bir keresinde burada, içinde bilgisayarım ve cüzdanımın da bulunduğu çantamı çaldırdığımı da eklemeliyim ki siz de ona göre dikkatli olun.
Tabii hiçbir şey benim fırsat buldukça Marché aux Puces‘e ve La Recyclerie’ye gitmeme engel değil. Bir şeylerden çekindiğimiz için özgürlüklerimizden feragat etmek en yanlışı olur. Örneğin Paris’teki en güzel Starbucks şubesi olan Starbucks Capucines‘de de birkaç yıl önce cep telefonumu çaldırmıştım ama oraya da hâlâ zevkle giderim 🙂 Zaten gözünüzü korkutmak değil niyetim, sadece tedbiri elden bırakmamak gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Yapmamız gereken şey sadece daha dikkatli olmak.
La Recyclerie her gün açık ama açılış saatleri günlere göre değişiyor. Hatta bölümlerinin açık olduğu saatler de farklı farklı. O yüzden saatleri aşağıdaki resmi web sayfası linkinden kontrol etmekte fayda var.
Yine de size tavsiyem, buraya öğlen 12:00 sonrasında gitmenizdir. Sabah açık olan bölümü sadece ön kısmı; o zaman bu güzelliği tam olarak yaşayamıyorsunuz. Rayların bulunduğu bölüme inmek için öğlen olması gerekiyor. Bu arada küçük bir hatırlatma daha yapayım: Raylara kadar inilmiyor, sadece yazları açık hava sineması gibi özel etkinlikler düzenlendiği zaman en alt bölüme inebiliyorsunuz. Paris’te bu eski rayların üzerinde yüründüğü bölümler var, o konuyla ilgili La Petite Ceinture yazımı okumanızı öneririm.
Rayların yanındaki bahçeyi de mutlaka görmelisiniz. Burada yetiştirilen ürünleri ve kümes hayvanlarını görmek de hoşunuza gidecektir eminim. Zaten detayları yukarıdaki videoda izleyince beni çok daha iyi anlayacaksınız.
Sizden bir ricam da burada yemek yedikten sonra yemeğinizin kalan kısmını mutlaka geri dönüşüm kutularına atmanız. Cam, kağıt ve plastik atıklarınızı zaten geri dönüşüm gruplarına göre atacağınızı varsayıyorum. Geri dönüşüm mühim, ekoloji çok çok mühim.
Bir zamanlar tren garı olarak hizmet vermiş 150 yıllık bu binada şimdi ekolojik bir ortamda bir şeyler yiyip içmek, eşinizle dostunuzla hoşça sohbet etmek, ekolojik bahçeyi gezmek ve belki de imkanı olanlar için burada düzenlenen etkinliklere katılmak eminim sizler için hoş bir deneyim olacaktır. Öncesinde ya da sonrasındaysa Marché aux Puces‘e gitmeyi sakın unutmayın.
Bu tür mekanları seviyorsanız size önereceğim diğer yerler Saint Martin Kanalı‘ndaki Le Comptoir Général ve Bassin de la Villette‘teki Pavillon des Canaux olacaktır. Belki (küçük bir yer ama) bir de Seine Nehri kıyısındaki Les Nautes‘u da ekleyebiliriz. Hepsi de hem bina hem de atmosfer olarak ilginize çekecektir diye düşünüyorum.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Sayfası: larecyclerie.com
İlgili Yazılar:
Benzer Mekanlar:
8 Comments
Ahmet Bey,
elbette dikkat ve heyecanla takip ediyoruz, çok teşekkür ederiz, başarılarınızın daim olmasını temenni ederiz.
kısa notum:
YANKESİCİLER
ben ilk defa 77 senesinde Paris’i ziyaret ettim, daha sonra gezme ve iş amaçlı çok ama çok defa ziyaretlerim oldu.
2018 senesinde ise ailemle gezme amaçlı ziyaretimde cüzdanı kaptırdım, veya “çarptırdım”. 500 euro kara nakit para ve türk nüfus cüzdanı ehliyet kredi kartları gitti. ancak pasaport ve asıl nakit cüzdandan daha emniyetli yerdeydi, o nedenle ulaşamamışlar, veya dokunamadılar.
şu işe bakın ki;
uzun seneler boyunca, etrafımızdaki genç arkadaşlara, tanıdıklara vs bu konuda akıl verirken, yani seyahatte para pul nakit kart o işleri nasıl yapalım?, nerede saklayalım? en pratik yöntem nedir? vs vs derken, hadi bakalım, kendim çarpıldım. işin daha kötüsü nasıl? hatta nerede? hangi noktada? kim tarafından çarpıldığımı dahi anlayamadım. hikayemi uzatmayacağım.
bu konuda bir çalışma yapmanız veya sadece bilgi ve görgünüzü paylaşmanız hem çok yararlı, hem de heyecan verici bir okuma olacaktır. kendi halindeki bir okurunuzun istirhamı olarak kabul buyurun efendim.
saygılar
Merhabalar,
Bugüne kadar Madrid’de cüzdanını, Brüksel ve İstanbul’da cep telefonunu, Paris’te cep telefonu, cüzdan ve bilgisayarını, New York’ta valizini çaldırmış biri olarak sizi çok iyi anlıyorum…
Bu konudan Öteki Paris yazımda çok detaylı bir şekilde bahsediyorum. Bkz: http://www.pariste.net/oteki-paris-parisin-diger-yuzu/ ayrıca bu yazıda olduğu gibi diğer bazı yazılarımda da uyarı notları mevcut. Örneğin bkz: http://www.pariste.net/starbucks-capucines-opera/ Hatta hırsızlık ve kapkaçla karşılaşınca neler yapılması gerektiği konusunda şöyle bir yazım var. Bkz: http://www.pariste.net/t-c-paris-baskonsoloslugu-hakkinda-genel-bilgi-ve-acil-durumlarda-alabileceginiz-hizmetler/ ve bir de Paris hakkında yazdığım kitabım “Paris’te Bir Hafta”da da bu konuda uyarılar ve hatırlatmalar yer alıyor. Ve bugüne kadar Paris sokaklarında yaptığım pek çok canlı yayında da bu konudan söz ettim.
Umarım bundan sonra başımıza böyle bir şey gelmez diyeceğim ama kötüler varoldukça bizlerin bir anlık dalgınlığıyla her an başımıza yeniden böyle şeyler gelmesi mümkün. Zira yazılarımda ve kitabımda da belirttiğim gibi onlar artık sadece yankesici değil, aynı zamanda illüzyonist… Zira kimi zaman hangi ara yaptıklarını anlamıyor bile insan.
Güvenli ve güzel günler dileklerimle.
Mutlu günler.
Bizde dekovil tren hattı yapılabilir. Karadeniz’den haliçe kömür getiriyormuş bir zamanlar. Keşke yapılsa
Bu tren yollarını gezi alanı hatta tarım alanı yapma işini çok sevmiştim. Newyork ta da var sanırım ilk orada görmüştüm. Bayıldım. Paris’te de siZde okudum. Umarım gelebilirim 🙂
Cok uzun bir zaman sonra, ilk defa bir bloga, bir yaziya yorum yapma istegim dogdu. Harika bir Türkce icerik. Elinize saglik. Klasik iceriklerden ayri bir sekilde, ayri bir konuda yazilmis. Cok begendim!
Çok teşekkür ederim.
Merhabalar ,tatil dönüşünüzde hızlı ve yine aydınlatıcı güzel bir giriş yapmışsınız :))) Emeğinize ayaklarınıza sağlık.
Çok teşekkür ederim Şükran Hanım…