(Son Güncelleme: 12.09.2024) Bu yazıda sizlere tanıtmak istediğim Musée National de la Céramique – Ulusal Seramik Müzesi Osmanlı, dolayısıyla Türkiye tarihinde hepimiz için farklı bir anlam ifade eden Sevr Antlaşması’nın imzalandığı yer olması bakımından ayrı bir öneme sahip. Bu nedenle bu yazıda Ulusal Seramik Müzesi hakkında ayrıntıları paylaşmak, Sevr Antlaşması’nın imzalandığı salonu sizlere göstermek istiyorum.
Tabii burayı gezme amacımız sadece Sevr’in imzalandığı yeri görmek olmayacak, aynı zamanda Fransa tarihinde önemli bir yere sahip olan Sèvres Seramik Fabrikası‘nda, iki buçuk asırdan bu yana üretilen seramiklerden nadide örnekleri görebileceğiniz çok özel bir müzeyi de yakından tanımış olacağız. Dolayısıyla Ulusal Seramik Müzesi hem tarih meraklılarının hem de güzel sanatlara ilgi duyanların gezmek isteyeceklerini düşündüğüm bir yer.
Paris’in hemen güney batı ucunda, Seine Nehri kıyısında, bana göre bir ilçe kıvamında olduğu halde resmi olarak ayrı bir “ville” yani “il” olarak geçen Sèvres‘de bulunan Ulusal Seramik Müzesi, Paris gezinizde kolayca ulaşabileceğiniz bir konumda. M9 metro hattının güney batı tarafındaki son (ya da ilk) istasyonu olan Pont de Sèvres‘de inip, 2 numaralı çıkıştan (Sortie 2) çıktıktan sonra, biraz ilerideki köprüden (Pont de Sèvres) karşıya geçerseniz, Ulusal Seramik Müzesi sağ tarafta sizi bekliyor olacak. Eğer La Défense ya da Porte de Versailles taraflarından gelecekseniz T2 tramvay hattının “Musée de Sèvres” durağı, müzenin hemen önünde bulunuyor. Caddeyi geçtiniz mi kapıdasınız…
Sizin de burayı gezme amacınız, benim gibi Sevr Antlaşması’nın yapıldığı salonu görmekse, ana girişten binaya girip hemen karşınızdaki merdivenlerden yukarı çıkarak, üst katta tam karşınızda bulunan, aşağıda fotoğrafını gördüğünüz büyük kırmızı salona girmeniz gerekiyor. İşte 10 Ağustos 1920’de Osmanlı İmparatorluğu’nu paramparça eden “barış antlaşması”nın imzalandığı yer burası. Ne yazık ki günümüzde o döneme dair bir iz yok. Bizim gezdiğimiz gün Kültürel Miras Günleri – Journées du Patrimoine olduğu için özel görevliler vardı; onlara detayları sorduğumuzda bize bu linkteki fotoğrafı gösterdiler… Dilerseniz, uygun bir zamanınızda Sevr Antlaşması’nın tam metnini bu linkten okuyarak da Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl bir antlaşmaya imza attığını kendiniz değerlendirebilirsiniz.
Dolayısıyla ortamı koklayıp, yıllarca ders kitaplarında görüp okuduğumuz, bir zamanlar burada imzalanmış olan Sevr Antlaşması’nın yapıldığı salonda olma duygusunu yaşadıktan sonra salondaki objelerle ilgilenmeye başlıyorsunuz. Bunların arasında bizler için en önemlisi belki de, girişte hemen sağda bulunan lacivert vazo olabilir; çünkü o vazo I. Dünya Savaşı’nın bitişi anısına yapılmış. Tam ortada bulunan dev beyaz vazo ise Neptün Vazosu – Le Vase Neptune olarak geçiyor. 1867‘de zamanının en büyük seramik vazosu 3,15 metre boyunda ve tam bir ton ağırlığında. Tabii ki Sevr Antlaşması imzalanırken geçici olarak kaldırılmış…
Bu salondaki diğer seramikler de birbirinden güzel. Özellikle Antik Yunan figürlerinin olduğu lacivert bir vazo var, ona bayıldım… Salondaki camlardan dışarı baktığınızda Seine Nehri‘ni görüyor olmak da ayrıca güzel bir his… Bu karmaşık duygularla gezinize devam ederseniz Seramik Müzesi sağlı sollu devam ediyor ve bu salonlarda birbirinden ilginç eserlerle karşılaşıyorsunuz. Hele sağ taraftaki salona girip yine sağdan devam edip vitrinin arka tarafına dolanırsanız, orada öyle bir şey var ki, oldukça ilginç: Bol Seine – Jatte Téton…
Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz bu iki çanak Le Bol Sein ya da Jatte Téton olarak geçiyor ve tahmin ettiğiniz üzere kadın göğsü, daha doğrusu meme formunda porselenden yapılmış. İşin ilginç tarafı bu çanaklar 1787‘de kral XVI. Louis tarafından, kraliçe Marie Antoinette süt içsin diye yaptırılmış… Her ne kadar çanaklar, Antik Yunan döneminden esinlenerek yapılmış olsa da herkesçe söylenegelen bir rivayete göre bu formun Marie Antoinette’in göğüslerinden alınan kalıpla yapıldığına inanılıyor. O nedenle bu müzedeki en popüler obje de bu çanaklar oluyor haliyle 😉
Elbette bu salonda ve daha doğrusu müzenin genelinde birbirinden ilginç ve değerli o kadar çok obje var ki; işin o kısmı daha çok sizin zevkinize ne tür şeylerin hitap ettiğine göre değişiyor. Avrupa seramiklerini mi seviyorsunuz yoksa uzak doğu seramikleri mi ilginizi çekiyor, günlük porselen malzemelere mi meraklısınız yoksa süs eşyaları mı sizi ilgilendiriyor, küçücük porselenler üzerine muhteşem el işçilikleri mi sizi heyecanlandırıyor yoksa dev porselen çalışmalardan mı etkileniyorsunuz, artık salonları ona göre gezeceksiniz.
Kaçırmamanızı önereceğim bir başka bölüm de giriş katında sağ taraftaki salonda bulunan İznik çinileri. Bir vitrin dolusu birbirinden güzel İznik çinisini Paris’te, Sevr Antlaşması’nın imzalandığı salonun alt katında görmek de ayrı bir duygu. Eğer benim gibi İznik çinilerine meraklıysanız, en nadide örneklerini bu salonda görmeniz mümkün. Müzede sadece tarihi eserler değil, çağdaş dönem eserleri de mevcut ve inanın hepsi birbirinden güzel. Dedim ya herkesin zevki nasılsa ona göre bir gezi olacak bu.
Burası aynı zamanda 1745’ten beri faliyet gösteren, Sèvres (sevr ya da sevğ) seramiklerinin üretildiği yer. Dolayısıyla hem müze hem de fabrika olarak birleşik adı Cité de la Céramique olarak geçiyor. Seramik Müzesi’nin ilk açılış tarihi 1824… 1876‘dan beri de bu binada hizmet veriyor. Dolayısıyla 1920’de Sevr Antlaşması imzalanırken bu yapı yine Ulusal Seramik Müzesi olarak hizmet vermekteymiş… Müze, Paris çevresinde en sevdiğim parklardan biri olan Parc de Saint Cloud – Saint Cloud Parkı’nın tam başladığı yerde bulunuyor.
Ulusal Seramik Müzesi 18 yaşından küçükler ve 26 yaşından küçük AB vatandaşları ile AB oturum izni olan gençler için ücretsiz. Ayrıca burası her ayın ilk Pazar günü ücretsiz gezilebilen müzeler kapsamında. Ayrıca yılda bir kez Eylül ayında düzenlenen ve benim Paris’te en sevdiğim kültürel etkinliklerden biri olan Kültürel Miras Günleri – Journées du Patrimoine kapsamında da burayı ücretsiz gezebiliyorsunuz. Atölyeleri gezmekse ayrı bir programa ve fiyatlandırmaya bağlı. Müze Salı günleri hariç her gün açık. 1 Ocak, 1 Mayıs ve 25 Aralık’ta da resmi tatil nedeniyle kapalı. 10:00-18:00 saatleri arasında gezilebilen müzenin güncel fiyatları, dönemsel sergiler ve diğer detaylar hakkında bilgi almak için yazının sonundaki resmi web sayfasına bakabilirsiniz.
Müze gezisi sonrası civarda yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri Saint Cloud Parkı‘nı gezmek olacaktır. Bu arada küçük bir bilgi; T.C. Paris Başkonsolosluğu da hemen yakınlarda, Pont de Sèvres metro istasyonuna iki adım mesafede bulunuyor.
Paris’i keşfetme heyecanımızın hep sürmesi dileğiyle,
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Adresi: sevresciteceramique.fr/
13 Comments
1 ay önce sıraltı seramik boyama kursuna başladım çok keyifli şimdi ara verdik tabii. Ama bir gün gelebilirsem seramik müzesini görmeyi isterim.
Selamlar bu yazı çok iyi merci. Kalemiz çok güzel. Ben de geçen gün şu şatoyu buldum “chateaux de champs sur marne” rer noisiel ve bus 220 gidiyormuş. Zamanınız olursa birgün bizim için gezebilir misiniz? :))))))))) yani vaktiniz olursa, keyfiniz o gün iyiyse…. sevgiler
Ah bir bilseniz, elimde yazılmayı bekleyen 120 yazı konusu daha var. Bugüne kadar sanıyorum 30-35 civarında şato yazısı paylaştım, o şatoya da elbet birgün sıra gelir 🙂 Öneriniz için çok teşekkürler…
Boş gezmektense böyle okuyarak bilinçli gezmek çok daha iyi sayenizde sağolun. Umarım gidebilirim buraya.
Çok teşekkürler.
Ahmet Hocam,
Çok teşekkür ederim. Dediğiniz gibi o müzeyi de yazmanızı çok istemiştim. Çünkü, diğer yazılarınızdan biliyorum ki en ince ayrıntısına kadar araştırıp, profesyonel kalitede fotograflarla süsleyecektiniz yazıyı. Tam tahmin ettiğim gibi olmuş. Ellerinize sağlık.
Selamlar, saygılar
Asıl ben teşekkür ederim… Sözümü yıllar sonra da tutmuş olmanın huzurunu yaşıyorum şu an 🙂 Selamlar sevgiler…
http://www.omurokur.com adli web sayfasinda Sevr Andlasmasi Tam Metni , Gunumuz Turkcesi ile mevcutmus. Dileyen bakip okusun, iyi haftasonlari.
Teşekküller… Baktım şimdi, metin o sayfada değil de sayfadaki bir linkteymiş. Linki buraya koyayım, ilk fırsatta yazıyı güncelleyip bu linki de eklerim:
https://docs.google.com/file/d/0B_Wj_oMqH6QXX0UxM1Jhb3BBWHM/view
Çok duygulanarak okudugum bir yazi oldu, Turkçesi ağir olsa da eklediğiniz linkteki Sevr metni herseyi gozleronune seriyor, yine Antlasma aninin linkteki fotografini gormek de cok etkileyici, huzunlendirici. .
Gerçekten insanın içine bir hüzün çöküyor. Metnin günümüz Türkçesiyle yazılmış halini bulabilirsem onu da paylaşmak isterim. Bilen varsa, linkini paylaşırsa çok mutlu olurum.
Paris’i bir tık ötede hissettiren bilgilendiren yazılarınızı heyecanla izliyorum. Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Leyla Hanım…