(Son Güncelleme: 03.09.2024) Paris’i kıyı köşe gezmeyi sevenlerdenseniz, sokak aralarında kaybolurken, cadde cadde gezinirken, başınızı -ister istemez- hayran hayran yukarılara doğru kaldırmış yürürken Cour du Commerce Saint-André gibi yerleri keşfedebilmek için tavsiyem, ara sıra da önünden geçip gittiğiniz kapılardan ve geçitlerden içeri doğru bakmanızdır.
Paris pasajlar, avlular ve geçitler konusunda o kadar zengin bir şehirdir ki, her bir pasaj insanı tek tek kendine hayran bırakır, günlük yaşamdan koparıp alır, sizi bambaşka bir dünyanın içine çekiverir. Yürüdüğünüz yoldan, yaşadığınız dünyadan başka bir boyuta, başka bir zaman dilimine geçiverirsiniz birdenbire.
Paris’in 6. arrondissement‘ında, Saint Germain Bulvarı üzerinde, Odéon semtinde bulunan Cour du Commerce Saint-André (kur dü comers san andre ya da kuğ dü comeğs san andğe) 1776‘dan beri içinden gelip geçenleri selamlıyor, harika bir Paris deneyimi yaşatıyor. Odéon‘da, metro istasyonunun tam karşısındaki kemerli kapıdan içeri girdiğinizde 140 metrelik, büyük bölümünün üstü açık bir koridor şeklinde sizi karşılayacak olan geçit, kavisli parke taşı yoluyla, yılların taşıdığı yükle yan yatmış vitrinleriyle, kafe ve restoranlarıyla gerçekten görülmeye değer bir yer.
Cour du Commerce Saint-André’ye Odéon tarafından girerken solda şahane bir çikolatacı olan Georges Larnicol‘ün şubesi, sağda da nefis bir kafe var. Kafenin özellikle geçit tarafındaki masalarında, dışarısında oturma şansı yakalarsanız, çok keyifli vakit geçireceğinizi garanti edebilirim. Tabii masalar her zamanki gibi minnacık 🙂
Cour du Commerce Saint-André boyunca ilerlediğinizde yine sağlı sollu kafe ve restoranlar, sokağa sıralanmış masa ve sandalyeler, orada oturan insanların yaşam enerjileri, hepsi ama hepsi sizi alıp başka bir Paris’e götürüyor, insanların giyim kuşamlarını ve masaların üzerindeki cep telefonlarını saymazsak kendinizi yüzyıllar öncesine bir yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz. Biraz ilerde sol tarafta karşınıza çıkacak olan lacivert vitrinli restoransa Paris’te 1686 yılında açılan ilk kafe olma özelliğini taşıyan Café Procope. Bir fırsatını bulup orada da bir yemek yemenizi öneririm, çünkü içerisi şahane.
Geçidin sonuna doğru ortam pasaj havasına bürünüyor, çünkü bu kısmın üzeri kapalı. Oradan geçerken vitrinlerin eskiliğinden ve orijinalliğinden etkilenmemek mümkün değil. Her biri sizi ayrı ayrı içeri davet ediyor. Hangi birine gireceğini, hangi birinde oturup bir şeyler yiyip içeceğini şaşırıyor insan. Zaten Paris’te en büyük sorunlardan biri, beğendiğiniz her kafe ve restoranda oturup bir şeyler yiyip içecek kapasitede bir cüzdana ve mideye sahip olmanın güçlüğü değil mi zaten? 🙂
Odéon tarafından girdiğinizde hem ileride solda başka bir giriş daha var, nedense ben o tarafı hiç kullanmıyorum. Doğrudan arka kapıya yönelip bu geçitten çıktıktan sonra o günkü moduma göre sola, Rue de Buci tarafına ya da sağa, Saint Michel tarafına doğru yürüyorum. Ondan sonrası da Notre Dame Katedrali zaten…
Özetle yolunuz Saint Germain‘e düştüğünde Odéon‘daki bu nefis geçiti görmeden gitmemenizi öneririm. Cour du Commerce Saint-André’ye gelmek için 4 ya da 10 numaralı metro hatlarının “Odéon” istasyonunda inmeniz yeterli.
Bu tarz üzeri açık pasaj ve geçitler hoşunuza gidiyorsa Bastille tarafındaki Cour Damoye‘u görmek de hoş olabilir.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Paris’teki Diğer Pasajlar:
- Vivienne Pasajı – Galerie Vivienne
- Colbert Pasajı – Galerie Colbert
- Choiseul Pasajı – Passage Choiseul
- Jouffroy Pasajı – Passage Jouffroy
- Passage des Panoramas – Panoramas Pasajı
- Verdeau Pasajı – Passage Verdeau
- Prensler Pasajı – Passage des Princes
- Grand Cerf Pasajı – Passage du Grand Cerf
- Kahire Pasajı – Passage du Caire
- Vero Dodat Pasajı – Galerie Véro-Dodat
- Cour Domaye