(Son Güncelleme: 03.03.2024) Bu yazıda hep birlikte Paris’in en anlamlı pasajlarından birini geziyoruz hep birlikte. Burası Paris’in uluorta bir yerinde ama nedense kıyıda köşede kalmış gibi görünen, biraz bakımsız, laf aramızda fazla albenisi olmayan ama yine de kapsından içeri girdiğinizde bambaşka bir dünyaya adım attığınızı hissedeceğiniz özel bir pasaj: Kahire Pasajı – Passage du Caire (pasaj dü ker ya da pasaj dü keğğ).
Kahire Pasajı 2. arrondissement‘da, Bonne Nouvelle, Strasbourg-Saint Dennis, Réaumur-Sébastapol ve Sentier metro istasyonlarının tam ortasında yer alıyor. Bölge olarak çok merkezi olmasına rağmen Paris’in biraz bakımsız, dokusu bozulmuş yerlerinden biri buralar. Gerçi mimari olarak gayet Paris içinde hissediyorsunuz kendinizi ama çevredeki yerleşim, toptancı tekstil mağazalarının yoğunluğu nedeniyle, tipik bir parizyen mahallede dolaşıyormuş gibi değil de Sirkeci-Mahmutpaşa dolaylarındaymış gibi hissediyorsunuz. Zaten iki adım ötesi de Türk Mahallesi 😉
Biz burayı birkaç yıl önce civarda keşif turları yaparken şans eseri keşfettik. Rue Saint-Denis’den Türk Mahallesi‘nin başındaki Porte Saint-Denis‘ye doğru yürürken kafamızı sola çevirdiğimizde bir binanın kapısı gibi duran girişten içeri kafamızı uzattık ve buradan içeriye doğru upuzun bir koridorun devam ettiğini fark ettik. Başımızı yukarı kaldırdığımızda da buranın Passage du Caire – Kahire Pasajı olduğunu anladık ve hemen içeri girdik.
Size hep söylüyorum, Paris’te dolaşırken açık kapı gördünüz mü kapısından içeri girin, en azından başınızı içeri uzatıp bir bakın… Öyle gizli saklı hazineler var ki bu şehirde, kim bilir yolda yürürken neleri kaçırıyorsunuz, kim bilir neleri kaçırıyoruz…
Kahire Pasajı’nın en önemli özelliği Paris’in en eski kapalı pasajı olması. Burası 1798 yılında yapılmış, adını da Place du Caire – Kahire Meydanı tarafındaki kapısının alınlığında yer alan aşk, güzellik ve müzik tanrıçası Hathor‘un üç rölyefinden alıyor. Bu dönem aynı zamanda Napolyon’un Mısır Seferi‘nin de gerçekleştiği dönem olması bakımından dönemin tarihi etkileri Paris’in günlük yaşamına da bu şekilde yansımış.
İlk yapıldığı dönemde basım evlerinin yoğunlukta olduğu bu pasaj günümüzde daha çok vitrin mankeni satıcıları ağırlıklı olmak üzere tekstil toptancılarının bulunduğu farklı bir mekana dönüşmüş. Bu anlamda pasaj içinde küçük detaylar dışında enteresan bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim. Eskiden Kahire Meydanı tarafındaki girişte Le Champollion diye bir kafe-restoran vardı. O kafeye Champollion adının verilmiş olması da çok anlamlıydı. Biliyorsunuz Jean-François Champollion, Napolyon’un Mısır Seferi’nde ele geçirilen ve hiyeroglifin çözülmesini sağlayan Rosetta Taşı‘nı okumayı başaran, Egyptolog (Mısır Bilimci) ve dil bilimci…
Kahire Pasajı Paris’in en eski pasajı olmakla kalmıyor, aynı zamanda 370 metrelik uzunluğu ile en uzun, ortalama 2,70 metre eniyle de Paris’teki en dar pasaj olma özelliğine de sahip. Bu bakımdan Paris’in “En”leri yazımıza girmeye de hak kazanıyor 😉
Kahire Pasajı’nın altı tane girişi var; ben size Rue Saint-Denis üzerindeki girişinden girmenizi ve koridorun sonuna kadar dümdüz ilerlemenizi öneriyorum. Koridorun sonuna doğru yol sola doğru kıvrılacak, buradan çıktığınızda da Place du Caire – Kahire Meydanı’na çıkacaksınız. Civarda dolaşıp kaybolmak isterseniz, şehir dokusu başta ilginizi çekmeyebilir, çünkü çok sayıda toptancı burayı biraz sevimsiz bir mahalleye dönüştürmüş ama hazır buralara gelmişken pasajdan çıkınca önce sağ, sonra sol ve sonra yine sağ yaparsanız girdiğiniz sokağın üzerinde biraz ileride solda Paris’in en kısa sokağını da görmüş olursunuz… Ayrıca bir başka güzel pasaj olan Passage du Grand Cerf de hemen bu civarda.
Buradan sonra dilerseniz Grands Boulevards civarında dolaşabilir, dilerseniz de -hazır buralara kadar gelmişken- Türk Mahallesi‘ni şöyle bir keşfedebilirsiniz. Pasajın benim önerdiğim girişine toplu taşımayla ulaşmak için -sanıyorum- en yakın istasyon M3 ve M4 metro hatlarının Réaumur-Sebastapol istasyonu olacaktır.
Söylediğim gibi Kahire Pasajı’nda fazla albenili butikler bulunmadığından herkesin ilgisini çekmeyebilir ama bence görülmeye değer bir yer. Özel olarak kalkıp görmeye gelmenizi önermem ama bu civarda dolaşıyorsanız girip keşfetmekte yarar var. Eğer daha şık pasajlar görmek istiyorsanız da aşağıdaki listeden kendinize pasaj beğenmenizi öneririm.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Paris’teki Diğer Pasajlar:
- Vivienne Pasajı – Galerie Vivienne
- Colbert Pasajı – Galerie Colbert
- Choiseul Pasajı – Passage Choiseul
- Jouffroy Pasajı – Passage Jouffroy
- Passage des Panoramas – Panoramas Pasajı
- Verdeau Pasajı – Passage Verdeau
- Prensler Pasajı – Passage des Princes
- Grand Cerf Pasajı – Passage du Grand Cerf
- Vero Dodat Pasajı – Galerie Véro-Dodat
- Cour du Commerce Saint-André
- Cour Domaye
