(Son Güncelleme: 01.12.2019 – ÖNEMLİ NOT: Renovasyon çalışması nedeniyle 2021’e kadar kapalı) Paris’te en çok eksikliğini duyduğum şey deniz… Vapur ardı martı çığlıklarına alışmış bir bünye olarak hem o iyot kokusunu, hem de denizin çağrıştırdığı tüm estetiği Paris’te yaşayamamak en çok özlemini duyduğum şeydir diyebilirim. Ama bir o kadar da Fransa’nın denizle olan ilgisi ve bu ilginin Paris’te varoluş biçimi, bu konuda pek çok eksiği kapatıyor, insanın denize ve denizciliğe bakışına bambaşka bir boyut kazandırıyor.
Evet, bu yazımızda dünyanın en eski denizcilik müzelerinden biri olan Musée de la Marine’i yani Paris Denizcilik Müzesi’ni tanıyacağız hep birlikte. Trocadéro‘da Chaillot Sarayı’nın sağ tarafında yani Passy kanadında yer alan bu müze 1943‘ten bu yana bu binada hizmet veriyor ama aslına bakarsanız, tarihi çok daha eskilere dayanıyor.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
İlk olarak, gemi mühendisliği alanında uzmanlaşmış Fransız fizikçi Henri Louis Duhamel du Monceau‘nun XV. Louis‘ye hediye ettiği gemi modelleri ve gemi ekipmanlarından oluşan koleksiyonun 1752‘de Louvre Müzesi‘nde sergilenmesiyle başlayan Denizcilik Müzesi macerası, kısa bir dönem kesintiye uğrasa da uzunca yıllar devam etmiş.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Trocadéro‘ya 6 ya da 9 numaralı metro ile geldiğinizde meydana çıkıp Eyfel Kulesi‘ni karşınıza aldığınızda sağ taraftaki binaya yönelirseniz hem İnsan Müzesi (Musée de l’Homme) hem de Denizcilik Müzesi (Musée de la Marine) girişlerine ulaşmış oluyorsunuz. Biz bu yazımızda Denizcilik Müzesi’ni gezeceğiz, İnsan Müzesi ise başka bir yazının konusu olacak haliyle.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Müzeyi gezmek için kapıdan girer girmez sizi -yazının en başında fotoğrafını gördüğünüz- Napolyon’un saltanat kayığı tüm heybetiyle karşılıyor. Gerçi son halini görmedim ama çocukluğumda gezdiğim, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi geliyor aklıma. Oradaki saltanat kayıkları da şu an karşınızda duran saltanat kayığı kadar etkileyici. Yanlış hatırlamıyorsam buradaki çok daha büyük. İşin tarihi boyutunu iyi bilemiyorum ama bana Napolyon Osmanlı İmparatorlarına özenmiş gibi geldi biraz…
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Arka taraflara doğru ilerledikçe denizcilikle ilgili tabloların olduğu salonlara ulaşıyorsunuz. Bu tablolar hem müthiş bir sanat koleksiyonu hem de bir bakıma arşiv niteliğinde. İnsan böylesi tablolara bakarken, o dönemlerde “manzara” resimlerinin neden gerekli olduğunu daha bir iyi anlıyor. Yüzyıllar öncesine tarihsel bir yolculuk yapmış oluyor, o zamanın Fransa’sı hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Ama insan bu tablolara bakınca özellikle Brest’in de vaktiyle ne muhteşem bir şehir olduğunu anlıyor. Dolayısıyla bu salonları gezerken kısa süre öncesine kadar Brest’te Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmenlik yapan dostum Ali’yi andım hep. Çocukcağız bana sürekli olarak, vaktiyle Brest’in ne muhteşem bir şehir olduğunu anlatır dururdu, ben de hep burun kıvırırdım. Tabloları gördükçe Ali’ye hak verdim…
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Aynı merdivenlerden tekrar yukarı çıktığınızda bu kez sağa dönüp geldiğiniz güzergahın paralelinden gerisin geri yürümeye, burada sıra sıra dizili salonları gezmeye başlıyorsunuz. Karşınıza birbirinden güzel gemi maketleri çıkıyor ve çocukça bir keyif alıyorsunuz. Aynı zamanda gemicilikle ilgili aksesuarlar, gemi bölümlerinden enstantanelerin olduğu küçük odalar yüzünüze hoş bir tebessüm konduruyor.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Gemi maketlerinin olduğu salon oldukça büyük, burada hangi birini inceleyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Gezerken aklıma Rahmi Koç Müzesi geliyor. Orası da ne özel bir yerdir. Sergilenen eserler son derece güzel ve üstelik mekan da bir o kadar güzeldir. Her şeyden önce deniz kenarındadır; vapuru da denizaltıyı da yerinde gezersiniz. Paris gibi denizsiz bir yerde denizle ilgili bir müzeyi gezmek de o yüzden enteresan geldi sanırım… Neyse ki Bastille tarafındaki Port de l’Arsenal‘imiz var da limanları ve tekneleri özlediğimde orada dolaşıyorum da hevesimi alıyorum 🙂
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Çevresinde epey bir döndüm dolaştım, gördüklerimi anlamaya çalıştım ama neyin ne olduğunu ancak bu yazıyı hazırlarken internette yaptığım araştırmadan sonra anladım: Amerikalı sanatçı Tom Shannon tarafından yapılan bu cam heykel, manyetik prensibine göre havada duruyor… Gerçekten etkileyici, mutlaka görmenizi öneririm.
![]() |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine |
Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine (müze de la marin ya da müze dö la mağin) Salı günleri hariç haftanın her günü 10:00-18:00 arası gezilebiliyor. Müzenin 1 Ocak, 1 Mayıs ve 25 Aralık günleri de resmi tatil nedeniyle kapalı olduğunu not alın lütfen. Müze hakkında detaylı bilgi, dönemsel sergiler ve güncel giriş fiyatları konusunda bilgi almak içinse resmi web sitesine bakmanızı öneririm.
Gezi sonrası dilerseniz hemen yan kapıdan Musée de l’Homme – İnsan Müzesi‘ne girebilir, dilerseniz Palais de Chaillot’nun diğer kanadındaki Mimarlık Müzesi‘ni gezebilirsiniz. Tabii binanın iki kanadının ortasından, yani Trocadéro Meydanı‘nın karşısından Eyfel Kulesi‘ni seyretmenin keyfi de bir başka.
Dilerseniz buradan aşağı inip Eyfel Kulesi‘ne doğru yürüyebilir, dilerseniz Mimarlık Müzesi‘nin önünden aşağı inen yokuştan yürüyerek Palais de Tokyo‘yu, Modern Sanat Müzesi ya da Asya Sanatları Müzesi olan Musée Guimet‘yi gezebilirsiniz. O yolun sonu Prenses Diana’nın öldüğü Place de l’Alma…
Sonrası da Seine Nehri kıyısı boyunca güzel bir yürüyüş olabilir…
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
1 Comment
Beşiktaş, İstanbul'daki "Deniz Müzesi"ni -yeni haliyle- gezip, gördükten sonra leblebi-çekirdek gibi duruyor.