(Son Güncelleme: 12.09.2024) Konuk Yazar: Emre Caner – Paris Sevdası
Geçmişin gölgelerini takip etmek adına Paris her zaman olanaklar sunar konuklarına. Çünkü geçmişi saklamayı, onu şimdi ile iç içe yaşatmayı bilir Paris. Gerisi size kalmıştır. Paris sokaklarında neyin peşine takılıp kaybolmak isterseniz isteyin, sizi hedefe ulaştıracak izler her köşe başında karşınıza çıkar. Woody Allen’ın Paris’te Gece Yarısı filmindeki kahramanı alıp geçmişe götüren gizemli arabaya binmek her daim mümkündür bu şehirde! Tarihin dile gelişini duyabilmek ve hayal gücü yeter…
Yahya Kemal 20. yüzyılın hemen başında Paris’teyken Baudelair’in doğduğu evi, şiirlerini yazdığı ikametgâhları ve ebedi istirahatgâhını gezer durur. Baudelaire öleli neredeyse 40 yıl olmuştur. Paris için nedir ki 40 yıl? Yahya Kemal hatıratının bir yerinde şöyle yazar: “Baudelaire’in temas ettiği ne varsa bir kara sevdalı gibi aşina idim.” Anlaşılan Paris altın çağını yaşarken bile kendi geçmişini ziyaretçilerine nostaljik rotalar çizerek sunmaya başlamıştır.
Osmanlı aydınları 19. yüzyıl boyunca Paris’i mesken tutarlar. Paris’te olmak her şeyden önce moderniteyi tahsil etmek, dünyayı görmek demektir. Başlangıç olarak milat niteliğinde bir tarih var elimizde: 1831! Osmanlı Devleti’nin yurtdışına gönderdiği ilk dört talebenin Paris’e adım attığı yıldır bu. Feuillantines Sokağı’ndaki Barbet hazırlık okuluna yerleşen bu talebeler, asırlar boyu sürecek bir geleneğin de başlatıcısı olmuşlardır. O öğrencilerden biri olan İbrahim Edhem’in (geleceğin sadrazamı ve Osman Hamdi’nin babası) hikâyesi hatırlanmaz mı Feuillantines Sokağı adımlanırken?
1860’lı yıllardaysa Osman Hamdi Bey, Bonaparte Sokağı’ndaki Ecole des Beaux Arts’ın (Güzel Sanatlar Okulu) kapısını aşındırmaya başlar. En büyük hayali bir ressam olmak ve dahası Paris’te bir ressam olarak tutunabilmektir. Kaplumbağa Terbiyecisi’nin üslubunun Paris’teki bu okulda aldığı eğitimle şekillendiğine hiç şüphe yoktur. Jean Leon Gerome ve Gustave Boulanger gibi ünlü ressamların atölyelerinde heyecanla çizim yapan genç Osman Hamdi’yi yâd etmek için en doğru adrestir Ecole des Beaux Arts.
Bonaparte Sokağı Osman Hamdi’ye dair hikâyeler anlattığı kadar Jön Türkleri de hatırlatır bize. Çünkü 25 numarada Jön Türklerin karargâhı vardır. 1908 ihtilalinin ardından bu daire Türk ve Fransız bayraklarıyla süslenmiş ve Fransız basını için bir zafer pozu verilmiştir. O fotoğrafa her baktığımda gözüm kadrajın en solundaki Ahmet Rıza’ya takılır. Paris’teki Jön Türklerin en kıdemlisi olan Ahmet Rıza, yirmi yıl boyunca bu şehirde kalmış ve müphem gelecekteki ihtilalin hayalini kurmuştur.
Sıra Şinasi’nin Paris’ine geldiğindeyse, sözü Ebüzziya Tevfik’e bırakmakta fayda var: “Yaz mevsiminde Rue de Bac’dan Voltaire Rıhtımı‘na çıkar, Royal Köprüsü’nden geçerek Tuilleries Bahçesi’ne girer, büyük havuzun karşısındaki kanepelerden birine otururdu. Dostu Emile Littre’yi bekler, onunla yedi buçuğa kadar kelimelerin türeme ilmi (etimoloji) üzerine görüşmelerde bulunurdu. Ardından da iki lugat âlimi ertesi akşam buluşma kararı alıp ayrılırlardı. Şinasi tam sekizde Rue de Lille’de Madame Berthe’in lokantasına girer, çorba, et ve salatadan ibaret olan akşam yemeğini yer, kahvesini Voltaire Rıhtımı’nda içer Orsay civarında yürürdü. Ertesi gün sekizde çalışmalarına başlar. Yemekten sonra kütüphane günü ise oraya yollanırdı…”
İtalyanlar Bulvarı 24 numara ise bizim için, büyük bir sanatsever olan, Osmanlı Paşası, Hariciye ve Adliye Nazırı Halil Şerif Bey demektir. Paris sosyetesine aşkları, zenginliği ve kumar tutkusuyla bolca malzeme veren Halil Şerif, asıl ününü sahip olduğu resim koleksiyonu ile yapmıştır. 1860’lı yıllarda Courbet ve Ingres’in fırçasından çıkan erotik tablolar Halil Şerif’in evinin duvarlarını süslemeye başlar. Sanat tarihinin en sansasyonel tablolarından olan, Gustave Courbet’in 1866’da yaptığı ünlü eseri Origine du Monde – Dünyanın Kökeni tablosu da İtalyan Bulvarı 24 numaralı evin duvarına asılmıştır. Ama bu tablonun üzerinde bir kamuflaj vardır! Zamanla tablo el değiştirir ve son sahibinin varisi olmayınca Fransa Devleti’nin malı olur. Günümüzde Orsay Müzesi’nde bulunan bu eseri, o günlerde sadece Halil Şerif Bey’in özel konukları görebilmektedir.
Ecoles Sokağı ise Yahya Kemal’in ayak izleriyle doludur. Paris’te geçirdiği yılların tamamında bu sokakta ikamet etmiştir şairimiz. Yahya Kemal, Paris’in eğitim ve kültür dünyasının sıfır notasına demir atmış gibidir. College de France ve Sorbonne’a kapısı bulunan Ecoles Sokağı adeta akademiye dahildir. Sokaktaki oteller öğrenci yurdu, lokantalar öğrenci yemekhanesi, kafelerse birer kantin gibidir. Günümüzde otel olarak hizmet veren 32 ve 33 numaralar, Yahya Kemal’in yıllarca kaldığı talebe pansiyonlarıdır. Ve Ecoles Sokağı’nda atılacak her adımda eğer kulak kabartırsanız Yahya Kemal’in Eski Paris şiirinden dizeleri duymak mümkündür.
Elbette ki Osmanlı aydınlarının Paris macerası bu anlattıklarımla sınırlı değil. Ama bu yazıda kısaca üzerinde durduğum anekdotlar bile modernleşme maceramızın köşe başlarını oluşturuyor. Hiç şüpheniz olmasın Paris sokaklarını arşınlarken derinlerden gelen bizden hikâyeleri işitmek, Paris gezinize bambaşka bir lezzet katacaktır.
Emre Caner – Paris Sevdası
Ahmet Öre’nin Notu: Biz bu blogda Paris sokaklarında dolaşırken, yer yer tarihin izlerini de arayıp buluyoruz ama itiraf etmem gerekirse “Paris’in Osmanlı ve Türk aydınları üzerindeki etkisi” konusunda yazı yazacak bir yetkinliğe henüz sahip değilim. Bu nedenle istedim ki Paris Sevdası kitabının yazarı Emre Caner bizlere, “Paris’in kendi tarihimizdeki yeri ve önemi” hakkında özet bir bilgi versin, konuyla ilgilenenler de detaylarını Paris Sevdası kitabında okuyabilsin.
Paris Sevdası, bir portreler galerisi olarak okunabileceği gibi aynı zamanda 19. yüzyıl Paris’inin sokaklarında, kafelerinde, parklarında Osmanlı aydınlarının izlerini sürmek isteyenler için de tarihi bir gezi rehberi olarak görülebilir.
Ben kendi adıma bu kitaptan oldukça önemli bilgiler edindim. fırsat buldukça yeni yazılarımda bu bilgileri -elbette kaynak göstererek- paylaşacağım, eski yazılara da eklemeler yapacağım. Bu bilgilerle Pariste.Net’i zenginleştirdiği için sevgili Emre Caner’e çok teşekkür ederim. Tabii konuk yazar olarak Pariste.Net’te yazdığı için de…
Paris Sevdası‘nı aşağıdaki linkler üzerinden internetten satın alabileceğiniz gibi, benim gibi klasik okuyucu iseniz, en yakınınızdaki kitapçıya gidip, raflardan alıp, sayfalarını karıştırarak da temin edebilirsiniz 😉
Keyifli okumalar.
8 Comments
Yazdıklarınızın inanılmaz faydasını gördüm , 2 gün kaldım ama heryere ulaşımı sağladım. Eyfel e giderken de sizi dinleyip Trocadero dan gittim teşekkürler
Çok teşekkürler Ceren Hanım,
Nice güzel gezileriniz olsun…
Eyvahlar olsun, yine Paris’i damarlarimiza kadar yasayacagimiz enfes bir kitap, ve yine 4-5 gunluk Paris ziyaretlerimize kitaptan kesfettiklerimizi nasil sigdiracagimizin endisesi :))) Ama tek derdimiz bu olsun degil mi? Cok tesekkurler yazarimiza ve haberdar olmamizi saglayan blogumuza 🙂
Ah Barış Hanım, Paris’e her gelişinizde farklı bir konu başlığı seçmek gerekiyor haliyle 🙂 Paris gez gez bitmiyor; hele ki kıyı köşe detaylara önem verenler için. Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim…
Kitabı okuduktan sonra da bir yorum yazayım istedim. Kitaptaki kişiler ve olaylar arası bağlantıların tespiti gerçekten çok etkileyici. Bir araştırma ve birikimin sonucu yazıldığı belli oluyor. Bir kere değil, birkaç kez, özümsenerek ve keyifle okunacak bir kitap. Tebrikler.
Çok çok teşekkürler…
Paris Sevdasi kitabini tekrar okuyacagim, bir kac ay once okuyup o kadar etkilenmistim ki, 1860 Paris’inde Osmanli aydinlarinin Paris-Istanbul yasantilarina, yasadigi zorluklara, farkliliklara tanik olmak beni ayrica duygulandirmisti. Cok guzel, bence mutlaka okunmasi gereken bir kitap.
Ben de bu kitabı okurken Paris’in Osmanlı aydınları için önemini daha bir iyi kavradım. Günümüz Türkiyesi’ni anlamak için de pek çok ipucu veriyor Paris Sevdası. Yorumunuz için çok teşekkürler.