(Son Güncelleme: 10.09.2024) Bu yazıda yine Paris’in en özel mekanlarından birinde, Le Café Campana’dayız. Café Campana, Orsay Müzesi‘nin beşinci katında bulunan harika bir café-restaurant. Fotoğraflardan da gördüğünüz gibi en etkileyici özelliği, eski bir gar binası olan Musée d’Orsay‘nin dev saatinin olduğu katta yer alması, yani bu mekana girdiğinizde en belirleyici özellik bu dev saatin arka tarafına geçme şansına sahip olmak.
Orsay Müzesi‘nin birbirinden güzel galerilerini gezip katlar arasında kendinizden geçtikten sonra, özellikle öğle yemeği için harika bir durak olan Café Campana müzenin en üst katında, Seine Nehri‘ne bakan cephesinde yer alıyor. Ancak oturduğunuz yerden manzarayı seyredebileceğiniz bir cam yok, sadece saatin kadranları arasından salona dolan gün ışığı ile yetiniyorsunuz.
Burası yakın zamana kadar, mekanın belirleyicisi olan dev saat nedeniyle “Café de l’Horloge” adıyla anılıyormuş ama yakın zamanda Brezilyalı iki tasarımcı Fernando ve Humberto Campana kardeşlerin gerçekleştirdiği yenileme çalışmasından sonra Café Campana adıyla hizmet vermeye başlanmış. Campana Kardeşler tasarımda Art Nouveau sanat akımının temsilcilerinden ünlü Fransız sanatçı Émile Gallé’ye saygılarını sunuyorlar…
Kafenin bulunduğu beşinci kata çıkıp da salona ilk girdiğinizde mekanın loşluğu, tavandaki dev sarkıt lambalar ve tabii ki fondaki derinlikte sizi içine çeken dev saat sizi bir anda başka bir boyuta taşıyor. Değil burada bir şeyler yiyip içmek, sadece bu mekanı bile görmek insana iyi geliyor. Hele ki böyle güzel bir müzenin içinde. Bu dev saatin fotoğrafını pek çok yerde görmüş olmalısınız.
İşte şu an bu meşhur saatin olduğu mekandayız. Şansınız varsa fazla sıra beklemeden bir hostes sizi masanıza yerleştiriyor. Tabii insan -benim gibi- hep saate yakın bir yerlerde yemek yemek istiyor ama uzaktan izlemesi de keyifli. Garsonlar turistik garson robotluğu ile sempatiklik arasında bir çizgide, fazla kalabalık değilse sizinle şakalaşmak için çaba bile gösteriyorlar 🙂
Ben bu tür mekanlarda öğle yemeklerini hafif geçmek adına ya Caesar ya da Niçoise Salata yemeyi tercih ediyorum. Son gidişimde de gayet hoş bir Niçoise Salata yedim. Doyurucu değilse bile gayet lezzetliydi 🙂 Menüdeki diğer seçenekler ve güncel fiyat bilgisi için yazının sonundaki linkten bilgi alabilirsiniz.
Yemeğinizi yiyip kahvenizi içtikten sonra, dev saatin hemen yan tarafından Orsay Müzesi‘nin büyük terasına çıkmayı sakın ihmal etmeyin. Aslında bu terasa çıkmak için kafeye girmenize bile gerek yok, doğrudan kafenin yanından dolaşıp teras kapısına ulaşabiliyorsunuz. Havanın durumuna göre sizi burada çok güzel bir Paris manzarası bekliyor; önünüzde Seine Nehri, ardında Tuileries Bahçesi ve sağ tarafınızda Louvre Müzesi size el sallıyor. Uzaklarda, Montmartre Tepesi‘ne doğru görünen beyaz kilise ise Sacré Coeur… Ayrıca terasta idareten de olsa seyyar bir kafe daha var. Ama terasın bazen, özellikle de kış vakitlerinde kapalı olabileceğini de bir kenara not edelim.
Orsay Müzesi‘nin bir diğer etkileyici restoranı Le Restaurant da yemek için tercih edilebilecek şık mekanlardan biri. Tabii beşinci katın bir diğer ve hatta en önemli özelliği Empresyonistlerin bulunduğu büyük galeri. Dolayısıyla bu kata çıkıp Empresyonistler Galerisi‘nde Monet, Renoir, Cézanne, Van Gogh ve daha nice ünlü ressamların birbirinden etkileyici tablolarını görmeden müzeden çıkmayın derim.
Café Campana, içinde bulunduğu Musée d’Orsay – Orsay Müzesi gibi Pazartesi günleri hariç her gün 10:00-17:00 saatleri arasında açık.
Bu kafede dev saate karşı oturup doğru zamanda doğru mekanda olduğunuz hissine kapılıyorsanız. Hele bir de doğru insanlaysanız…
Afiyet şeker olsun…
Web Adresi: musiam-paris.com/fr/restaurants/cafe-campana
Adres: Musée d’Orsay, 75007 Paris
2 Comments
Muhteşem müzeyi gezdikten sonra öneriniz üzerine bu güzel kafede keyif yaptık ve tabiki saatin önünde sizinkine benzer bir fotoğraf çeklimeyi ihmal etmedik.
Harikasınız…