(Son Güncelleme: 12.01.2018 – KAPANDI) Bu yazıda yine Paris’te çok özel bir mekanı tanıyacağız hep birlikte ama bugün biraz daha anlamlı bir yazı olacak bu. Çünkü bu tanıtacağım mekan yarın akşam kapanıyor… Yerine ne olacağı, hangi amaçla hizmet vereceği ya da bir daha kapılarını ziyaretçilerine açıp açmayacağı belli değil. O yüzden bugün için başka bir yeri tanıtmayı planlamışken, acilen sizi durumdan haberdar etmeyi, fırsatı olanların burası kapanmadan gidip görmeleri için bu yazıyı hazırlamak istedim. Daha sonra bu yazıyı okuyacaklar da bir zamanlar burada ne olduğunu bilecek, bizimle hep birlikte tarihe tanıklık edecek. Evet, bugünkü konumuz: La Pagode Dışarıdan bakıldığında, uzakdoğu mimarisi ile inşa edilmiş bir budist tapınağı gibi görünen La Pagode (la pagod), 7. arrondissement’ın tüm şaşalı “haussmannien” yapılarının ortasında bambaşka bir duruşla 19. yüzyıldan beri dimdik ayakta duruyor. Burayı Paris’e ilk geldiğimiz zamanlardaki keşif turlarım sırasında tesadüfen görmüş olsam da hikayesini bu yazıyı hazırlamak için araştırma yaparken öğrendim. La Pagode…
(Son Güncelleme: 05.01.2020) Bu yazımızın konusu Fransız demokrasisinin kalesi Assemblée Nationale de France yani Fransa Ulusal Meclisi… Tabii böylesi bir gezi ve yaşam blog’unda demokrasi nedir, en ideal yönetim biçimi hangisidir, “eşitlik ve özgürlük” bir masaldan mı ibarettir gibi soruların yanıtını aramak gibi bir önceliğim yok. Ben sadece bir yabancının gözünden dışarıdan gördüğüm ve içinde gezip dolaşma fırsatı bulduğum kadarıyla kendi deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Fransa Ulusal Meclisi binası 7. arrondissement’da, Seine Nehri kıyısında, Concorde Meydanı’nın tam karşısında yer alıyor. Bizim dışarıdan gördüğümüz dışı sütunlu, Yunan mimarisini andıran yapının asıl adı Palais Bourbon yani Bourbon Sarayı olarak geçiyor. Bu sarayın hemen arka tarafında bulunan ve Hôtel de Lassay adıyla anılan bina ile birlikte bu yapı kompleksi tamamlanıyor ve ben işte bu iki binanın oluşturduğu Fransa Ulusal Meclisi – Assemblée Nationale (asamble nasyonal) hakkında bilgi vermeye çalışacacağım. Fransa Ulusal Meclisi – Assemblée Nationale de France Madeleine Kilisesi’nin merdivenlerine çıkıp arkanıza baktığınızda, ufukta…
(Son Güncelleme: 05.01.2020) Bu yazıda yine Paris’in en özel mekanlarından birinde, Le Café Campana’dayız. Café Campana, Orsay Müzesi’nin beşinci katında bulunan harika bir café-restaurant. Resimlerinden de gördüğünüz gibi en etkileyici özelliği, eski bir gar binası olan Musée d’Orsay’nin dev saatinin olduğu katta yer alması, yani bu mekana girdiğinizde en belirleyici özellik bu dev saatin arka tarafına geçme şansına sahip olduğunuzu hissetmek. Orsay Müzesi’nin birbirinden güzel galerilerini gezip katlar arasında kendinizden geçtikten sonra, özellikle öğle yemeği için harika bir durak olan Café Campana müzenin en üst katında, Seine Nehri’ne bakan cephesinde yer alıyor. Ancak oturduğunuz yerden manzarayı seyredebileceğiniz bir cam yok, sadece saatin kadranları arasından odaya dolan gün ışığı ile yetiniyorsunuz.Burası yakın zamana kadar, mekanın belirleyicisi olan dev saat nedeniyle “Café de l’Horloge” adıyla anılıyormuş ama yakın zamanda Brezilyalı iki tasarımcı Fernando ve Humberto Campana kardeşlerin gerçekleştirdiği yenileme çalışmasından sonra Café Campana adıyla hizmet vermeye başlanmış. Campana Kardeşler tasarımda Art Nouveau sanat…
(Son Güncelleme: 13.01.2020) Bu yazıda Paris’in en güzel, en değişik müzelerinden birini tanıyacağız: Quai Branly Müzesi – Musée du Quai Branly (müze du ke brenli ya da müze du ke bğenli). 7 arrondissement’da, Eyfel Kulesi ile Pont de l’Alma arasında, Seine Nehri kıyısında bulunan bu müze, gerek dış cephesi ve mimarisiyle, gerekse içinde sergilenen son derece ilginç eserleriyle mutlaka görülmesi gereken bir müze. Bugüne kadar Quai Branly’ye birkaç kez gittim, her seferinde de ayrı bir keyif aldım. Tabii çoğu kişi için tek bir kez gitme şansı var ve eğer Amerika (özellikle Orta ve Güney Amerika), Avusturalya, Asya ve Afrika kültürü ilginizi çekiyorsa sergilenen eserlere bakmaya doyamayacağınız için asla yetmeyecektir. Sadece bir bakıp fikrim olsun diye düşünenler içinse müze, tasarımıyla çok değişik ama bir o kadar da kolay bir gezi imkanı sunuyor ziyaretçilerine. Zaten müzenin mimari Jean Nouvel aynı zamanda Arap Dünyası Enstitüsü’nün de mimarı. Gerçekten çok değişik ve özgün bir tarzı var. Paris’in…