Kültür Bakanlığı – Ministère de la Culture – Palais Royal

(Son Güncelleme: 03.03.2024) Paris’te sadece gezip görebileceğiniz değil, içini göremeseniz de dışarıdan baktığınızda içeride ne olduğunu bilmenizi istediğim birbirinden güzel yapılar var. Onlardan biri de Louvre Müzesi’nin karşısında bulunan Palais Royal.

Palais Royal (pale royal ya da pale ğoyal) hakkında daha önce detaylı bir yazı yazmıştım ve o yazıda sarayın dışarıdan görüntüsüne dair bolca fotoğraf paylaşmıştım. Peş peşe yayınlayacağım üç yazıda ise Palais Royal‘in bünyesinde bulunan üç önemli devlet kurumunu tanıtmak istiyorum sizlere: Kültür Bakanlığı – Ministère de la Culture, Danıştay – Conseil d’État ve Anayasa Konseyi – Conseil Constitutionnel… Çünkü her birinin dış görüntüsünden çok daha görkemli iç mekanları var…

O halde bu yazıda önce Palais Royal bünyesinde bulunan Kültür Bakanlığı – Ministère de la Culture ile başlayalım: Aslına bakarsanız bu binalar ziyarete açık değil ama bir istisnası var: Kültürel Miras Günleri – Journées du Patrimoine etkinliği kapsamında yılda sadece bir kez, pek çok devlet kurumu gibi Palais Royal de kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Ben de burayı Eylül 2016’daki Kültürel Miras Günleri kapsamında gezip sizin için fotoğrafladım.

Buraya sadece dışarıdan bakacaksanız fotoğrafları inceleyip, bu yazıyı okuyup içerisi hakkında fikir sahibi olmanız mümkün ama bir Kültürel Miras Günü etkinliğine denk gelirseniz o zaman içeriyi gezmek için Palais Royal‘in için avlusundaki ana girişten gezinize başlıyorsunuz. Tabii güvenlik kontrolleri ve yoğunluk nedeniyle bir-iki saat kuyruk beklemeniz gerekebiliyor. Açık havada bekleyeceğiniz için önceden hazırlıklı olmalısınız.

İçeri girdikten sonraysa zaten ziyaret güzergahını takip ederek ilerliyorsunuz. Fransa gibi kültürün ve kültürel mirasın altın değerinde olduğu bir ülkede Kültür Bakanlığı çalışma ofisleri de buna yakışır şekilde düzenlenmiş. 2016’da burayı gezerken, dönemin devlet başkanı François Hollande’dan “Kültürel Miras Fransa’nın petrolüdür” lafını duymuş ve bunun ne anlama geldiğini çok iyi kavramıştım. Sahi, kültürel miras petrol kadar değerli olabiliyor kimi ülkelerde. Özellikle de bu hazinesinin kadrini kıymetini çok iyi bilenler “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diye düşünenler için.

Binanın içinde pek çok oda ilginizi çekecektir ama popüler anlamda en çok dikkat çekici bölüm elbette ki Kültür Bakanının çalışma odası oluyor. Çünkü burası diğer tüm bölümlerden çok daha gerçek ve hayata dair gibi görünüyor gözünüze. O an tüm Fransa’daki kültürel zenginliğin buradan yönetildiğini, bu zengin mozaiğe buradan yön verildiğini fark ediyorsunuz. Tabii bu yön verme “gütme” manasında değil, kültürel özgürlük ortamının desteklenmesi için gerekli çalışmaların, maddi desteğin ve politikaların belirlenmesi anlamında oluyor haliyle. Bir gün bu masanın önünde, Fransa Kültür Bakanının karşısında oturup onunla sohbet etmeyi çok isterim…

Fransa’da beni en çok doyuran da bu doyumsuz kültür ve sanat ortamı değil mi zaten? Öyle olunca Kültür Bakanlığını gezerken de tüm bu zenginliğin kalbini geziyormuş gibi hissediyor insan. Varoluşuyla yeryüzüne mutluluktan çok acının yayılmasına neden olmuş insanoğlunun belki de hayattaki elle tutulur tek başarısının sanat olduğunu gördükçe, sanatın ve sanatçının önemini daha bir iyi kavrayıveriyor algı düzeyi yüksek gönüller.

Bir yandan Kültür Bakanlığının saray içindeki odalarını sıra sıra geziyorsunuz bir yandan da pencereden dışarı bakıp Palais Royal‘in iç avlusunu seyrediyorsunuz. İçerideki görkeme mi, dışarının büyüleyici havasına mı hayran olacağınızı şaşırıyorsunuz gezerken. İçerisi bana Yıldız Sarayı’nı çağrıştırsa da dışarıda görünen avluyu hiçbir yerle kıyaslayamayacağımı belirtmeliyim. Cidden etkileyici bir manzara. Pencereden gördüğüm balkonda, birkaç yıl önce dönemin Kültür Bakanını gördüğüm gün geliyor aklıma.

İlk olarak 1639’da Kardinal Richelieu tarafından “konut” olarak yaptırılan bu bina, kardinal ölünce vasiyeti üzerine krala bırakılıyor ama dönemin Fransa kralı burada hiç yaşamamasına rağmen bu bina kraliyet sarayı yani Palais Royal olarak anılıyor ama merak etmeyin, kral yaşamamışsa bile burada kralın akrabaları kalmış 🙂 1958’de de binanın bu bölümü Kültür Bakanlığına tahsis ediliyor.

Gezinin son bölümünde Fransız Devrimi sonrası ilan edilen İnsan Hakları Bildirisi’nden bir örneğin sergilendiği büyük salona geliyorsunuz. Buradan da binanın bir sonraki bölümü olan Conseil d’État – Danıştay tarafına geçiliyor. Normalde bu geçiş var mıdır yoksa Kültürel Miras Günleri – Journées du Patrimoine nedeniyle mi geçiş sağlanmış, işin o kısmını anlayamadım açıkçası. Sonuçta gezinize buradan devam ediyor, U biçimindeki binanın diğer kanatlarındaki bölümleri gezmeye devam ediyorsunuz.

Palais Royal‘in yeri çok kolay. Louvre Müzesi‘nin tam karşısında. Dolayısıyla buraya gelmek için M1 ya da M7 metro hatlarının Palais Royal – Musée du Louvre istasyonunda inmeniz yeterli. İstasyondan çıkınca bir tarafınızda Louvre Müzesi, bir tarafınızda Palais Royal olacak. Palais Royal’e dışarıdan bakmakla yetinmeyip sol taraftan dolaşarak Comédie Française‘in arasından geçerek iç avluya girmenizi şiddetle öneriyorum. Paris ziyaretiniz Eylül ortalarına denk geliyorsa da Kültürel Miras Günleri – Journées du Patrimoine etkinliğinde burayı gezmeyi ihmal etmeyin lütfen. Çıkışta da yukarı taraftan devam edip Choiseul Pasajı, Colbert Pasajı ve Vivienne Pasajı‘nı görmeli, oradan da Place des Victoires‘a şöyle bir bakmalısınız. Alt tarafta da Louvre Müzesi var zaten…

Keyifli geziler, keyifli keşifler.

Adres: Palais Royal, 75001 Paris

İlgili Yazılar:

• Palais Royal
• Danıştay – Conseil d’État
• Anayasa Konseyi – Conseil Constitutionnel

Civardaki Yerler:

• Louvre Müzesi
• Choiseul Pasajı
• Colbert Pasajı
• Vivienne Pasajı
• Place des Victoires