(Son Güncelleme: 03.09.2024) Sanıyorum ünlü balmumu heykel müzesi Madam Tussaud’yu herkes bilir. Peki ya Grevin Müzesi – Musée Grévin‘i biliyor muydunuz? Ben, şahsen, Paris’e onca gelip gitmişliğim olmasına rağmen bu müzenin varlığından da haberdar olmam, 2012’de Paris’e yerleştikten sonraki bir tarihe denk gelir.
Ne zaman Grands Boulevards‘a gelsem kapısının önünden geçer, hatta bir parçası olan Jouffroy Pasajı‘na girer, o cephesinde, perde aralığından bakan korkuncumsu komik heykele bakıp buranın bir korku parkı filan olduğunu düşünürdüm; değilmiş 🙂
Burası, bildiğiniz anlı şanlı bir balmumu heykel müzesi… Üstelik 1882‘den beri varlığını sürdürüyor. Arthur Meyer tarafından kurulan müze ismini ilk balmumu heykelleri yapan ünlü sanatçı Alfred Grévin‘den alıyor.
Grevin Müzesi – Musée Grévin’de Albert Einstein, Alfred Hitchcock, Angela Merkel, Auguste Renoir, Auguste Rodin, Barack Obama, Charlie Chaplin, Elvis Presley, Lady Gaga, Madonna, Gandhi, Marilyn Monroe, Michael Jackson, Napoléon Bonaparte, Pablo Picasso, Pénelope Cruze, Phil Collins, Ray Charles, Salvador Dali başta olmak üzere 300 civarında ünlü ismin balmumu heykeli bulunuyor. Zamanın ruhuna ve popüler kültürün taleplerine göre burada sergilenen heykellere yenileri eklenebiliyor ya da bazıları sergiden kaldırılabiliyor.
Göreceğiniz balmumu heykeller kadar binanın kendisinin de ilginizi çekeceğini sanıyorum. Dışarıdan baktığınızda pek bir şey anlaşılmıyor ama içeri girdiğinizde ne kadar güzel bir yeri gezeceğinizi hemen fark ediyorsunuz.
Paris metrosunun M8 ya da M9 hatlarından birine binip, Grands Boulevards istasyonunda inerek ulaşabileceğiniz Grevin Müzesi’nin girişinde kimi zaman uzun kuyruklar olabiliyor; şanslıysanız hiç sıra beklemeden içeri girebiliyorsunuz. Ayrıca internetten online bilet alırsanız, biletsiz ziyaretçilerin giriş kuyruğuna girip zaman kaybetmek yerine hemen yandaki boş bölümden içeri girmeniz daha kolay oluyor. Online bilet linklerini yazının sonunda bulabilirsiniz.
Grevin Müzesi yılın her günü açık. Güncelilet fiyatlarını yazının sonunda, Grevin Müzesi resmi web sayfasından öğrenebilirsiniz. 0-4 yaş grubu içinse giriş ücretsiz. Fiyat seçeneklerini ve diğer güncel bilgileri, yazının sonunda yer alan Grevin Müzesi’nin resmi web sayfasından inceleyebilirsiniz.
İtiraf etmem gerekirse ben buranın bu kadar güzel bir yer olduğunu bilmiyordum. Paris’e defalarca turist olarak geldiğim ve Mart 2012’den beri de burada yaşadığım halde hiç içeri girmek aklıma gelmemişti. Bu yazıyı da Mart 2014’te bana gelen sorulara yanıt vermek için hazırlamıştım ama müzeyi ilk gezişim Mayıs 2016’da oldu.
Öncelikle belirtmeliyim ki Grevin Müzesi’ni çok beğendim. Bilet kontrolünden sonra içeri girip merdivenlere ulaştığınızda nasıl bir yere geldiğinizi yavaş yavaş anlıyorsunuz. Özellikle merdivenlerden yukarı çıkıp giriş için beklerken aynalı merdivenlerin dekorasyonuna hayran hayran bakıyorsunuz.
İçeri gruplar halinde alınıyorsunuz. İlk salon, aynalarla ışık oyunları yapılmış bir yer. Bu salona grup olarak alındıktan sonra kapılar kapanıyor ve bir ses ve ışık gösterisi başlıyor. Daha çok 19. yüzyıl dekorlarında Hint ve Uzakdoğu havası estiren kendi tarzında büyüleyici bir gösteri bu; bir çeşit rüya görüyor gibi oluyorsunuz.
Sonra kapılar açılıyor ve koridorlarda kendi kafanıza göre yürümeye başlıyorsunuz. Tabii gezi parkurunun belli bir rotası var ve hep bu rotada ilerliyorsunuz. İlk gördüğünüz balmumu heykeller çok etkileyici değil gibi geliyor ama yavaş yavaş havaya girmeye başlıyorsunuz.
İlk koridordan sonra karşınıza çıkan tiyatro salonu ise çok hoş. Burada sizi Fransa’nın ünlü sinema oyuncularının balmumu heykelleri karşılıyor. Benim için özel olan “La Vie est Belle – Hayat Güzeldir” filminin yönetmeni ve başrol oyuncusu Roberto Benigni‘nin heykelini üst balkonda görmek oldu.
Ayrıca çok sevdiğim ve sabahları uyanma alarmı olarak kurduğum muhteşem soprano Cecilia Bartoli‘nin balmumu heykelini görmek de hoş bir sürpriz oldu benim için. Yine bu salonda ünlü Fransız şarkıcı Charles Aznavour‘un balmumu heykeli de salonda koltukların arasında bulunuyor. Bir an orada gerçekten biri oturuyor sanıyorsunuz, bir bakıyorsunuz ki Charles Aznavour’muş 🙂
Bu salondan çıkıp koridorlarda ilerledikçe ünlü pop yıldızları çıkıyor karşınıza; Madonna ve Michael Jackson‘ın pek de asıllarına benzemediğini düşünüyorum ama yine de hoşlar. Paris Saint Germain’de oynayan ünlü futbolcu Zlatan Ibrahimoviç‘in balmumu heykeli de oldukça gerçekçi.
Daha sonra Fransız mutfağının ünlü şeflerinin balmumu heykelleri çıkıyor karşınıza. Ardından dünyadan ünlü politik isimlerle karşılaşıyorsunuz. Angela Merkel, François Hollande, Barrack Obama sizi ayakta karşılıyor; rahmetli Kraliçe II. Elizabeth ise oturmuş öylece bekliyor 🙂
Sonra merdivenlerden aşağı inip gezinize devam ediyorsunuz; bu kez karşınıza Fransız tarihinden ünlü karakterler çıkıyor. Sonra bir ara kendinizi kaybedip -benim yaptığım gibi- orada bulunan kostümleri giyip Fransa Kralı I. François ile fotoğraf çektiriyorsunuz (bkz: Yazının başındaki fotoğraf) 🙂
Bir ara Fransız tarihinden sevimsiz birkaç kare ile karşılaşıyorsunuz; engizisyon mahkemeleri, Saint Barthelemy katliamı, IV. Henri‘nin öldürülüşü filan canınızı sıkıyor. Leonardo da Vinci‘ye rastlamaksa hoşunuza gidiyor. Bir de Victor Hugo‘nun ölümsüz eseri Notre Dame de Paris – Notre Dame’ın Kamburu‘ndan Esmeralda ile Quasimodo‘yu görmek de içinizde farklı bir duygu uyandırıyor. Sonra karşınıza hediyelik eşya bölümü çıkıyor ve geziniz bittiği için üzülüyorsunuz ama size güzel bir haberim var; geziniz bitmiyor, bu mağazadan sonra sizi bekleyen birkaç güzel şey daha var… Sonra da moda bölümüne geçiyorsunuz.
Burası çok güzel bir salon, Fransız moda tarihinden ünlü karakterler burada ziyaretinizi bekliyor. Salonun tam ortasında iki yanda merdivenler bulunuyor. Bu merdivenlerden yukarı çıkmanızı ve salonun her iki tarafına yukarıdan bakmanızı öneriyorum. Ayrıca bu bölümde balmumu heykellerin nasıl yapıldığına dair birkaç sunum bulunuyor.
Tekrar aşağı inip gezinize devam ettiğinizde sizi George Clooney, Brad Pitt, Alfed Hitchcook ve Charlie Chaplin gibi ünlü isimlerle fotoğraf çektirme şansınız var. Bazıları cidden çok başarılı çalışmalar olmuş.
Ve böylece gezimiz bitiriyor ve müze mağazasını da gezdikten sonra çıkış kapısından çıktığında kendinizi Jouffroy Pasajı‘nın içinde buluyorsunuz. Gezinin bundan sonraki kısmında Paris turunuza bu pasajla devam edebilir, buradan Verdeau Pasajı‘na geçebilir ya da karşıdaki Panoramas Pasajı‘na uğrayabilirsiniz.
9. arrondissement‘da, Grands Boulevards‘da bulunan Musée Grévin – Grevin Müzesi’ni görmeye gelmişken civarı da dolaşmanızı öneririm. Müzenin hemen sağ tarafında kendi kafesi bulunuyor. Grevin Müzesi’nin tam karşısında keyifle yemek yiyebileceğiniz Victoria Station var. Dilerseniz buraya kadar gelmişken müzeden çıkınca sağ tarafa doğru ilerleyebilir, biraz ileride sağda Paris Hard Rock Cafe‘yi de görebilirsiniz.
Grands Boulevards, zaten başlıbaşına bir yaşam ve çekim merkezi. Civarda gezmekten büyük keyif alacağınıza inanıyorum.
Keyifli geziler, keyifli keşifler ve iyi eğlenceler.
Web Adresi: grevin-paris.com/en
8 Comments
İyi günler yazın geldim Paris’e ve bu müzeyi gezsem dedim ama fiyatı pahalı geldi bana. Buraya da biraz indirim ayarlasanız ne güzel olur . Sevgiler
Keşke öyle bir imkanım olsa, ne kadar sevinirdim…
Selamlar, sevgiler..
merhabalar grevinde de museum pass geçerli mi?
Merhabalar, maalesef geçerli değil.
Museum pass'ın geçerli olduğu yerlerin güncel listesini bu linkte bulabilirsiniz: https://www.pariste.net/turistik-kartlar-1-paris-museum-pass/
ahmet bey merhaba ,
grevin hangi günler kapalı acaba bilginiz var mı ?
Merhaba,
Musée Grévin yılın 365 günü açık
Mutlu günler.
Geçen sene gezdim Musee Grevin'i. Bazı Fransız sanatçıları tanımasam da, heykellerin büyük çoğunluğu çok başarılıydı. Daha sonra New York'da Madame Tussauds'u gezince aslında Grevin'in ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha anladım. Çok güzel olmuş yazınız, elinize sağlık. Resimler ise şahane. 🙂
Çok teşekkürler 🙂