(Son Güncelleme: 12.09.2024) Paris’in en meşhur, en turistik restoranlarından biri olan Chartier (şartiye ya da şağtiye) hakkında çok daha önce bir yazı yazmaya niyetliydim ama Cüneyt Ayral‘ın kitabı “Benim Paris’im“in yayın öncesi taslağını okuduğumda kitapta buradan da bahsedildiğini görünce etik olarak kitabın çıkacağı güne kadar beklemeye karar verdim. Eh, kitap çıktığına göre artık ben de size Chartier’den bahsedebilirim.
Chartier, Paris’te Grands Boulevards, Gare Montparnasse karşısı ve Gare de l’Est olmak üzere üç farklı mekanda hizmet veren klasik ve görece hesaplı bir Fransız restoranı. Ben en çok Grands Boulevards ve Montparnasse’ta bulunan şubelerine gittim, Gare de l’Est’tekiniyse hiç denemedim. O yüzden bu yazıda kendi sadece deneyimlerimden söz etmek istiyorum.
1896’da Frédéric ve Camille Chartier kardeşler tarafından açılan ve o günden beri de aynı yerinde hizmet vermeye devam eden Chartier, gerek “Belle Epoque” dönemine ait etkileyici dekorasyonuyla, gerekse son derece makul fiyatlarıyla günümüzde de çok tercih edilen restoranlardan biri. Oldukça parizyen ama bir o kadar da turistik bir Fransız restoranı olan Chartier‘nin tam adı “Le Bouillon Chartier” olarak geçiyor.
9. arrondissement’da, M8 ve M9 metro hatlarının geçtiği Grands Boulevards istasyonunun hemen yakınında bulunan Chartier için, Grands Boulevards istasyonunda inmeniz yeterli. İstasyon çıkışında göreceğiniz Musée Grevin‘in sağ tarafında, caddeyi dik kesen Rue de Faubourg Montmartre’a girdiğinizde az ileride soldaki girişten ulaşılan Chartier’nin size önerdiğim yeri yol üstündeki yeni açılan bölümü değil, içerideki avluda bulunan asıl restoran kısmı. Burayı kaçırmanız imkansız çünkü çoğu zaman kapısında uzun kuyruklar oluyor ve kuyrukta bekleyenlerin çoğunluğunu da turistler oluşturuyor. Eğer normal yemek saatleri dışında giderseniz kuyrukla karşılaşma riskiniz daha az olacaktır ama öğlen 12:00-14:00 akşam 18:00-20:00 arası giderseniz büyük olasılıkla uzun bir kuyrukta beklemeniz gerekebilir.
Chartier’nin döner kapısından içeri girdiğinizde yaklaşık yüz yıl geriye gidiveriyorsunuz. Yüksek tavanlı, son derece hoş ortamında her an bir köşeden Clark Gable ile Greta Garbo çıkıverecekmiş gibi geliyor.
Özellikle, eskiden Şehir Hatları vapurlarında ya da trenlerde bulunan koltuk üstü eşya koyma bölümlerini andıran pirinç askılıklar ortamın daha, şık daha estetik görünmesini sağlıyor. Yüksek tavan ve aynalar da ferahlık duygusunu pekiştiriyor. Burada çalışan garsonlar turistlere hizmet etmeye alışkın oldukları için İngilizce bilmeniz halinde kolaylıkla sipariş verebiliyorsunuz.
Montparnasse şubesine gitmek içinse metronun M4, M6 M12 ya da M13 metrolarının Montparnasse istasyonunda inmelisiniz. Ancak bu istasyon oldukça büyük ve karmaşık olduğu için doğru çıkıştan çıkmak işinizi kolaylaştırabilir. Bu nedenle Sortie 8 yani 8 numaralı çıkışı bulursanız restoranın tam önüne ulaşıyorsunuz. Kazara başka yerden çıkarsanız da Montparnasse Gökdeleni‘nden aşağı doğru yürürken sol çaprazda görmeniz mümkün.
Kapı girişi yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki gibi ama bakmayın böyle boş bir anını yakalayabildiğime… Burada da kuyruğa denk gelme olasılığınız çok yüksek, eğer sıra azsa çok şansılısınız. Ama kapıdan içeri girdiğinizde sizi yukarıdaki fotoğraftaki gibi şahane bir ortam bekliyor. Bu iki şubeyi de o kadar çok severim ki Paris’te Bir Hafta kitabımda iki restoranda da geçen hikayeler mevcut. Buralara giderseniz belki kitaptaki karakterleri de anarsınız 😉
Menüdeki yemekler için, Fransız mutfağının turistler için yorumlanmış hali diyebiliriz. Fiyatlar böylesine hoş bir mekan için Paris koşullarında son derece makul. Ayrıca buradaki garsonlar fazla turist ağırladıkları için etlerin “iyi pişmiş” talep edilmesine alışıkınlar. Bilen bilir, Fransızlara göre iyi pişmiş et et değildir; iyi pişmiş et sipariş ettiğinizde başka restoranlarda garsonlar size tuhaf tuhaf bakarlar. Buradaysa “hıııı” diye anlayış gösterme lütfunda bulunuyorlar 🙂
Chartier’de yemeklerin çok lezzetli olduğunu düşünmüyorum. Sadece fiyat – kalite dengesi açısından ve böyle bir mekanda yemek yemek bakımından tatminkâr diyebiliriz. Sonuçta Paris koşullarında üç kuruş on paraya bu tarz bir mekanda iyi-kötü Fransız yemekleri yemek için Chartier tercih edilebilecek yerlerden biri.
Ben burada defalarca yemek yemişimdir. Bir keresinde İstanbul’dan gelen misafirimiz sevgili Ömer’le gittiğimizde ikimiz de aynı yemeği (rumsteak) sipariş ettik ve ikimiz de o gece fena halde zehirlendik 🙂 Uzun bir aradan sonra bu kez yine İstanbul’dan gelen kuzenim Pınar ve eşi Yunus’la gittik, üstelik Pınar hamileydi ama bu kez kimseye bir şey olmadı 🙂 Sonuçta Paris’in en bilinen turistik restoranlarından biri burası; iyi-kötü bu ünvanı da hak ediyor. Bizim yaşadığımız bir talihsizlikti diyelim.
Chartier yılın 365 günü açık. 11:30’da başlayan servis, gece yarısına kadar devam ediyor. Dediğim gibi tam yemek saatlerinde gitmezseniz sırada beklemek zorunda kalmadan hesaplı bir şekilde makul bir yemek yiyip güzel bir atmosferi solumanın zevkini çıkarabilirsiniz.
Montparnasse Gökdeleni karşısındaki şubesi ise çok daha havalı bir yer. İçeri girdiğinizde çok para ödeyeceğinizi düşünüyorsunuz ama öyle değil. Eskiden burası 1900 adında şık bir restorandı ama sonra Chartier aldı ve makul fiyat politikasıyla burada da hizmet vermeye başladı. Chartier’nin Montparnasse şubesini de Grands Boulevards şubesi kadar çok severim. Zaten o yüzden Paris’te Bir Hafta kitabımdaki iki ayrı hikayede roman karakterlerime bu iki şubede de yemek yedirdim 😉
Siz de yolunuz düşerse gidin bakalım, benim kadar sevecek misiniz?
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
Afiyet şeker olsun…
Grands Boulevards Adres: 7 Rue du Faubourg Montmartre, 75009 Paris
Montparnasse Adres: 59 Boulevard du Montparnasse, 75006 Paris
Gare de l’Est Adres: 5 Rue du 8 Mai 1945, 75010 Paris
4 Comments
Ahmet bey çok güzel bir restorandı. Çok memnun kaldık, yemekleri güzel ve fiyatıda uygundu. Ortam çok güzeldi . İyiki yazmışsınız bu yazıyı. Çok faydalı oldu. Öbür restoran bouillon-Julien e de gittik. Teşekkürler. Herkese tavsiye ederim. Sevgiler
Memnun kaldığınıza sevindim. Deneyiminizi bizlerle paylaştığınız için ben teşekkür ederim.
Buraya mutlaka gitmek isterim ve gideceğim teşekkürler. Böyle geçmişi olan yerleri çok seviyorum… Ben birde şu restoranı buldum https://www.bouillon-julien.com burası farklı ama sanki isim benzerliği mi var bilemedim… burasıda çok eskiymiş. Siz de belki gitmek istersiniz…
Sevgiler…
Merhaba Semra Hanım,
Julien buraya göre daha şık bir restorandır ve Paris’teki Türk mahallesi’nde bulunur. Bu yazımda oradan da bahsetmiştim:
https://www.pariste.net/paris-turk-mahallesi-faubourg-saint-denis/
Öneriniz için teşekkürler…