Village Saint-Paul

(Son Güncelleme: 05.03.2024) Paris’in en sevdiğim özelliklerinden biri de koca koca caddelerin kalabalığında, o görkemli binaların hemen bir arka sokağında, hiç ummadığınız yerde karşınıza çıkıveren avluları. Bu yazıda sizlere, böylesi avulardan birinden, daha doğrusu bir avlular silsilesi olan çok özel bir yerden, Le Village Saint Paul’den söz etmek istiyorum. 4. arrondissement‘da, Marais Bölgesi ile Seine Nehri arasında, Saint Paul Kilisesi‘nin hemen arkasında bulunan Village Saint Paul (vilaj sen pol) Paris’in iç içe geçmiş binaları, ara sokakları, geçitleri, pasajları ve sayısız avlularından küçük ama çok güzel bir örnek sunuyor.

Günlük yaşamın koşuşturması az ötede akıp giderken, son derece dingin bir atmosferle ziyaretçilerini karşılayan Village Saint-Paul, küçük bir labirenti andıran avlular demeti ve saklı geçitlerle sizi oradan oraya sürüklüyor. Tam “bitti” derken köşeden bir geçit daha karşınıza çıkıyor ve ilerledikçe içerilere doğru kayboluyorsunuz. Bazen de yeni bir bölümüne geçeceğinizi sanırken geçitler sizi sokağa, Village Saint-Paul’ün dışına atıyor.

Nihayetinde uçsuz bucaksız bir yer değil Village Saint Paul, aksine fazlasıyla küçük ama bir o kadar da sevimli bir yer burası; fazla girintili çıkıntılı olduğu için büyükmüş hissine kapılıyorsunuz ve böylesi ilginç bir yerde olduğunuz için de ayrıca keyif alıyorsunuz. Çünkü burası sadece kıyı-köşe gezmeyi sevenlerin bulabileceği bir yer ve tabii Pariste.Net’i yakından takip edenlerin 😉

80 dolayında dükkan, antikacı, sanat galerisi, kafe ve restoranı bünyesinde barındıran Village Saint Paul, eğer şanslı gününüzdeyseniz ikinci el eşyaların satıldığı brocante pazarlarının kurulduğu bir yer aynı zamanda. Böyle bir güne denk gelirseniz ortam daha da renkleniyor; birbirinden ilginç objeler, sanat eserleri, bazen de eski püskü eşyalar alıcılarını bekliyor. Bazen öyle ucuz ve öyle güzel şeyler buluyorsunuz ki almamanız imkânsız.

Eğer brocante yoksa da üzülmeyin; o zaman da buranın dinginliğinin tadını çıkarıyorsunuz ve buradaki birkaç antikacının vitrinlerine ya da kapı önüne çıkardığı tezgâhlara bakarak gönlünüzü eğliyorsunuz. Buradaki antikacılar Village Suisse‘tekiler kadar pahalı (ve havalı) değil, daha mütevazı. Eski eşyalara meraklıysanız ve bu konuda çok daha kapsamlı bir yer arıyorsanız, o zaman size Paris’in kuzeyinde bulunan dev bit pazarı Marché aux Puces Paris Saint-Ouen‘ı tavsiye ederim.

Village Saint Paul’ün birkaç giriş-çıkışı var, bazıları sizi herhangi bir sokağa ulaştırıyor bazıları da Paris’in diğer keyifli köşelerine. Nereden girip nereden çıkacağınız tamamen şansa kalmış, arayın, gezin, kaybolun ve yeniden bulun… İç avlulardaki kafelerden birinde oturup dinlenmek, sohbet etmek, kitap okumak, kısacası keyifle vakit geçirmek için ideal bir yer burası.

Yeniden hayatın kalabalığına karışmak istiyorsanız Marais Bölgesi‘ne doğru geri dönebilir, şehre yavaş yavaş adapte olmak istiyorsanız da Seine Nehri tarafına doğru ilerleyip nehir kıyısı boyunca yürüyebilir ya da karşıdaki ada Île Saint Louis‘ye geçebilirsiniz. Hatta geçmeden önce Les Nautes‘ta da bir kahve molası vermek isteyebilirsiniz.

Village Saint Paul’e metro ile ulaşmak için en doğru seçenek M1 hattının “Saint Paul” istasyonunda inmek. Çıkışta Saint Paul Kilisesi‘ne doğru yürüyüp ilk sokaktan sağa, Rue Saint Paul’e dönerseniz, biraz ilerde sağda Village Saint Paul’ün girişlerinden birine rastlayacaksınız. Dikkat edin ilk sağdan dönmeyin, orası sizi yine kiliseye çıkarır. İkinci ya da üçüncü sağdan girerseniz iyi edersiniz.

Keyifli geziler, keyifli keşifler…

Adres: Rue Saint-Paul, 75004 Paris