(Son Güncelleme: 05.01.2020) Paris’in kültür sanat hızına yetişmek bence imkansız. Bu şehirdeki kültür sanat merkezlerini, galerileri, tiyatroları, sinema salonlarını, müzeleri, rekreasyon merkezlerini yani sanat yapılan yerlerin hepsini tek tek yazmaya kalksam herhalde yıllarımı alır ama yine de özellikle ilginizi çekebileceğini düşündüğüm ve benim de çok sevdiğim mekanların bir kısmını elimden geldiğince, sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. İşte yine böylesi mekanlardan birindeyiz: Carreau du Temple. Carreau du Temple (karo dü tanpl ya da kağo dü tanpl) 3. arrondissement’da, Marais’nin en kuzey ucunda, 3 numaralı metronun Temple istasyonunun hemen yakınında yer alan çok özel bir mekan. Burası eski bir kapalı pazar yeri aslında ve tarih içinde çeşitli dönüşümler geçirdikten sonra bugünkü şeklini almış. Carreau du Temple Carreau du Temple uzunca yıllar boyunca şehrin önemli bir pazar yeri olarak kullanılmış. Daha önceden ahşap iskelet üzerine inşa edilen yapı 1860’ta imparator III. Napolyon ve belediye başkanı Baron Haussemann’ın şehre günümüzdeki karakteristiğini kazandırdığı asıl dönemde çelik konstrüksiyon üzerine…
(Son Güncelleme: 05.01.2020) Uzun zamandır Marais Bölgesi’ni ve restoran yazılarını ihmal ettiğimin farkındayım. O yüzden bu yazıda size Marais’de bulunan ve çok sevdiğim bir restorandan Robert et Louise’den bahsetmek istiyorum. Robert et Louise (rober e luiz ya da ğobeğ e luiz) yaşlı bir çift olduğunu tahmin ettiğim Robert ve Louise’e ait küçük, sıcak, samimi ve son derece keyifli bir restoran. Marais’nin kendine has atmosferinde dolaşırken bu restorana girdiğiniz zaman kendinizi bir köyde gibi hissediyorsunuz. Bugüne kadar Fransa’da pek çok şehir ve köy gezmişimdir. Gezdiğim yerlerde, özellikle kırsal kesimlerde yemek yediğim restoranlar öylesine özgün öylesine korunmuştur ki hem dekorasyon hem mutfak hem de servis olarak son derece başarılıdırlar. Robert ve Louise’e girdiğimde de kendimi kırsal bir yerde yemek yiyecekmişim gibi hissetmem bundandı aslında. Biz kalkıp nerelere gidiyoruz böyle yerlerde yemek yemek için, adamlar tutmuşlar bu otantik havayı şehrin kalbinde, böyle bir mekanda tüm orijinalliği ile yaşatıyorlar. Robert ve Louise de Paris’te böyle…
(Son Güncelleme: 05.01.2020) Her fırsatta Paris’in en sevdiğim köşelerinden biri olan Marais Bölgesi’nin bitmek tükenmek bilmez bir vaha olduğunu söylüyorum, imkân buldukça da Le Marais’de sizi bekleyen güzel sürprizleri, farklı köşeleri, ilginç yerleri elimden geldiğince paylaşmaya çalışıyorum. Marais Bölgesi’ni Le Marais yapan o cıvıl cıvıl, kendine has yerleri kadar burada açılan kimi özel mağazaların da tam da bölgenin konseptine uyduğunu düşünüyorum. İşte o mağazalardan birinde, Fleux’deyiz bu kez. Fleux’ (flö), Le Marais’nin Centre Pompidou girişindeki sokakta bulunan çok hoş bir (daha doğrusu üç) mağaza. Pompidou’nun güney kısımından yürüyüp, ışıklardan karşıya geçip Le Marais’ye girdiğiniz daracık sokakta hemen ileride solda bir, sağda da yan yana iki mağazasıya karşınıza çıkacak olan Fleux’, birbirinden ilginç ve bir o kadar da renkli tasarım ürünleriyle gününüzü renklendirecektir diye düşünüyorum. Fleux – Le Marais Gerçi Le Marais’de kimi özel kitapçıların, kişilikli mağazaların günden güne kapanıp yerlerine uluslararası markaların dükkan açması rahatsız edici ama bu tarz tasarım…
(Son Güncelleme: 11.01.2020) Fransızcada “hôtel” kelimesinin otel olarak okunduğundan ve sadece Türkçedeki “otel” anlamına gelmediğinden daha önce Hôtel de Ville yazısında bahsetmiştim. Bu kelime daha çok bir “konak, rezidans” anlamı taşıyor ama zamanla uluslararası literatürde bildiğimiz anlamdaki otel kavramını karşılamak için kullanılagelir olmuş. İşte bu yazıda yine böyle bir “hôtel”den Hôtel de Sully’den bahsetmek istiyorum sizlere. Hôtel de Sully (otel dö süli), tahmin edeceğiniz üzere bir otel değil, 1630’da XIII. Louis tarzında inşa edilmiş bir konut; yani tek bir kişiye ait olan “hôtel pariticulier”. 1634’te Sully dükü tarafından satın alınıp konut olarak kullanılmaya başlanmasından bugüne hep bu isimde anılır olmuş. Peki nedir Hôtel de Sully’nin önemi? Marais Bölgesi’nde Bastille ile Saint Paul arasında ana cadde üzerinde bulunan bu yapı, dışarıdan bakıldığında Paris’in o bildik mimari dokusunun bir parçası olarak gözden kaçırılabiliyor. Hôtel de Sully Elbette mimari değeri işin uzmanları tarafından takdir edilebilir (ki çok güzel bir yapı) ama benim açımdan önemi, Saint…
(Son Güncelleme: 21.03.2023 KAPANDI) Marais Bölgesi'nde en sevdiğim kafe restoranlardan biri olan Au Rendez Vous Des Amis ne yazık ki kapandı.
(Son Güncelleme: 11.01.2020) Daha önce “Seni Seviyorum” Duvarı – Le Mûr des Je T’Aime” hakkında gayet duygusal ve romantik bir yazı yazmıştım. Ardından, Paris’e sevgilinizle geldiğinizde neler yapabileceğinize dair tur önerileri vermiştim. Ama bu kez muzipçe bir şey yapıp, sevginin ve aşkın bir ileri aşamasına, cinsellik boyutuna dair bir şeyler yazmak istedim. Tabii oturup bu konuda makale yazacak değilim. Amacım bu özel günün vesilesiyle size Paris’te çok enteresan bir mağazadan Passage du Désir’den bahsetmek. Passage du Désir (pasaj dü dezir ya da pasaj dü deziğ) kelime anlamı olarak “arzu pasajı” demek ve tahmin edeceğiniz gibi burada cinsel fantezi ürünleri satılıyor… Yo hemen tedirgin olmayın; evet bir boyutuyla bu yazının yetişkinlere yönelik olduğunun farkındayım ama sitenin genel konseptine uygun olarak fazla +18 ifadelere yer vermeden neden burayı görmeniz gerektiğini anlatmaya çalışayım. Her şeyden önce burayı Pigalle tarafında bolca bulunan “sex shop”larla karıştırmamakta fayda var. Evet burada da cinsel fantezi konseptli ürünler var ama…
(Son Güncelleme: 21.03.2023) Tapas barları sever misiniz? Ben bayılırım. İspanya'yı gezerken tapas barlara mutlaka uğrarım. Tabii ki her yerin kendine özgü yemeğini kendi memleketinde yemek gerek ama Paris gibi gerçekten kozmopolit bir şehirde farklı mutfakların en güzel örneklerini tatma şansı daha bir mümkün haliyle. O yüzden ara sıra da olsa Paris'te canım İspanyol mutfağı çektiği
(Son Güncelleme: 11.01.2020) Paris’e ilk geldiğimde şans eseri karşıma çıkan, görür görmez vurulduğum bir Yahudi pastanesini tanıtmak istiyorum bu yazıda sizlere: Sacha Finkelsztajn… Burayı o kadar çok sevmiştim ki, Paris’e benden sonra gidecek tüm arkadaşlarıma “gidilecek yerler” listesi yaparken mutlaka burayı da o listeye ekler olmuştum. Büyük olasılıkla “saşa finkelşıtayn” olarak okunan bu pastanenin adını, bunca yıl oldu, ezberlemek aklıma gelmemiş; çünkü kendi aramızda konuşurken hep “Marais’deki pastanemiz” başkaları ile konuşurken de “Marais’deki Yahudi pastanesi” diye söyleriz. Ama sanırım bu yazıyı yazıp bitirene kadar adını ezberlemiş olacağım 🙂 Oldum olası Yahudi kültürü ilgimi çeker. Özellikle de müzikleri. Yeryüzünde pek çok kültürün müziğine duyduğum ilgi gibi bu kültürün müziği de beni derinden etkiler. Dilerseniz önce fona güzel bir geleneksel Yahudi müziği olan “Hava Nagila”yı koyalım, o fonda çalarken de yazımıza devam edelim: Burası Marais Bölgesi’nin tam kalbinde bulunan küçücük bir pastane. İlk bakışta sarı ahşap vitrini ile dikkat çekiyor. İki yandaki vitrini…
(Son Güncelleme: 11.01.2020) Marais Bölgesi’nin hazineleri gez gez bitmiyor. Her sokağında ayrı bir ilgi noktası, her ilgi noktasında gözünüze gönlünüze hitap edecek özel bir şey illâ ki bulunuyor. Bu yazıda yine hem göze, hem gönle hem de damağa hitap eden bir yerde, nefis bir kafede, Le Loir Dans La Théière’deyiz. Burası -bence- Marais’deki en güzel kafelerden biri. Tabii bunu düşünen tek kişi ben değilim, o yüzden buranın önünde çoğu zaman uzun kuyruklar olabiliyor. Elbette ki o kuyruklarda bekleyecek halim yok, boş bir vaktini kollayıp öylesi zamanlarda burada oturmayı tercih ediyorum. Eğer burası doluysa aynı sokağın diğer ucundaki minik pastanem Sacha Finkelsztajn’ı ya da uzun süre oturmak niyetindeysem, biraz yukarıdaki ufak ve şirin kafem Royal Bar’ı tercih ediyorum. Le Loir Dans La Théière Le Loir Dans La Théière, eski ve sıcacık bir mekân. Bilmem hâlâ duruyor mudur ama bana İstiklâl’in arka sokağındaki “Şiirci”yi hatırlatıyor. Çok eskiden gidip sırf bu atmosferi solumak…
(Son Güncelleme: 19.03.2023) Marais Bölgesi’nin hazineleri bitmek tükenmek bilmez. İşte onlardan birinden daha, Espace des Blancs Manteaux’dan bahsetmek istiyorum bu kez sizlere. Espace des Blanc Manteaux, Marais Bölgesi‘nin tam kalbinde bulunan eski bir kapalı çarşı, pazar yeri aslında. 1819’da Napoléon zamanında inşa edilmiş, 1992’de de 4. Arrondissement Belediyesi’ne bağlı bir kültür merkezine dönüştürülmüş. Burada birbirinden ilginç çağdaş sergileri gezmeniz mümkün.