(Son Güncelleme: 05.09.2024) Marais Bölgesi’nin hazineleri gez gez bitmiyor. Her sokağında ayrı bir ilgi noktası, her ilgi noktasında gözünüze gönlünüze hitap edecek özel bir şey illâ ki bulunuyor. Bu yazıda yine hem göze, hem gönle hem de damağa hitap eden bir yerde, nefis bir kafedeyiz: Le Loir Dans La Théière
Burası -bence- Marais‘deki en güzel kafelerden biri. Tabii bunu düşünen tek kişi ben değilim, o yüzden buranın önünde çoğu zaman uzun kuyruklar olabiliyor. Elbette ki o kuyruklarda bekleyecek halim yok, boş bir vaktini kollayıp öylesi zamanlarda burada oturmayı tercih ediyorum. Eğer burası doluysa aynı sokağın diğer ucundaki minik pastanem Sacha Finkelsztajn‘ı tercih ediyorum.
Le Loir Dans La Théière, eski ve sıcacık bir mekân. İstiklâl’in arka sokağındaki “Şiirci” vardı hani eskiden, bana orayı hatırlatıyor. Yıllar önce İstiklâl’e gidişlerimde, sırf bu atmosferi solumak için oturur bir şeyler içerdim Şiirci’de eşimle dostumla. Tabii burası o söylediğim Şiirci’den çok daha büyük bir yer. Gerçi sağda solda Şiirci gibi kitap rafları yok ama neredeyse tüm duvarlar eski afişlerle kaplı. İçerinin atmosferi inanılmaz. Harika bir yaşanmışlık duygusu kaplıyor her yanınızı.
Burada uzun soluklu oturabiliyorsunuz. Yine de kapıda bilgisayar kullanılmaması konusunda bir uyarı var. Yani bilgisayarda bir şeyler çalışmak istiyorsanız Starbucks türü yerler tercih etmeniz gerekebiliyor.
Burasıysa eski zamanları yaşayan bir yer sanki. İçerinin müsaitlik durumuna göre kendinize bir masa ya da oturma grubu seçip o eski püskü ama son derece sıcak ve sevimli eşyaların arasında çayınızı kahvenizi yudumluyor, birbirinden güzel tatlılardan birini seçerek damak şenliği yaşatıyorsunuz kendinize. Tatlılar biraz tehlikeli 🙂 Tehlikeli dedimse, hepsi birbirinden lezzetli ve güzel de işte yedikçe yiyesi geliyor insanın… Sağdaki masanın üzerine taze ev yapımı tatlılar dizilmiş masum masum sizin onlardan birini seçmeniz için bekliyor. Ama şekerli ve unlu ürünler tüketirken dikkatli olmanızı rica edeceğim. Malum: Şekerli ve unlu ürünler insan sağlığına zararlı…
Ben burada çay içmeyi tercih ediyorum çünkü kahve hemen bitiyor 🙂 Çaysa demlikle geldiği için 2-3 fincan içme, daha uzun süre oturma imkanı veriyor. Hele ki sohbetiniz derinse, mevzu uzunsa o zaman daha çok kalmak istiyorsunuz burada.
Cam tarafında oturmak bir mucize tabii; oradaki koltuklarda gözüm var ama bugüne kadar hiç başaramadım; siz başarırsanız benim için bir fotoğraf çekip gönderirseniz sevinirim… Arka tarafta iki üç basamakla çıkılan bir bölüm daha var; orası da hafif yukarıdan görüyor ana girişi, oranın da havası bir başka. Yani burada nereye oturursanız oturun ayrı bir keyif alıyorsunuz.
Buraya hep kışın ya da soğuk havalarda mı gidiyorumdur nedir, ne zaman gitsem “nuit d’hiver” yani “kış gecesi” çayı içiyorum? Diğer seçenekler de gayet güzel, hiç merak etmeyin. Hatta alkollü bir şeyler içme şansınız da var.
Hafta sonları da brunch oluyor ve elbette ki o zaman daha kalabalık burası. Gerçi ben Paris’te zevkime uygun bir brunch yapabileceğim yer bulamadım on yıl boyunca. Tamam belli bir dozda parizyeniz ama sonuçta serde Türklük var 🙂 O zevki yaşatacak bir yer yok maalesef; bulan varsa haber versin, sevaptır 😉 Ama eminim yeme-içme konusunda siz yeniliklere benden daha açıksınızdır, o yüzden burada ya da başka bir yerde bir brunch deneyip fikirlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.
Le Loir Dans La Théière’e gitmek için M1 metro hattının Saint Paul istasyonunda inmeniz, karşıdaki BNP Paribas’nın sokağından girip (ki böylece Marais‘ye girmiş olursunuz) İkinci sokaktan sağa dönmeniz yeterli. Az ileride sağda karşınıza çıkacak bu güzel kafede çok hoş vakit geçireceğinize inanıyorum. Sonrası da Marais Bölgesi‘nde dolaşıp kendinizi kaybetmek zaten. Daha ne olsun ki?
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Adresi: leloirdanslatheiere.com
1 Comment
Bu kafe bizi acayip hayal kırıklığına uğrattı :(((