(Son Güncelleme: 05.06.2025) Benim için Paris’in en az Notre Dame Katedrali ve Sacré Coeur Bazilikası kadar değerli bir başka kilisesi Madeleine Kilisesi’dir. Bu yapı, mimari tarzı itibariyle Atina’daki ünlü Akropolis’i çağrıştırıyor. Yapımına 1763’te başlanıp 1842’de açılan Madeleine (madlen) çepeçevre muhteşem sütunları, üçgen alınlıklı çatı düzeni, meydan ortasındaki konumu ve iç tasarımı ile oldukça gösterişli bir yapı ve bu nedenle Paris’te görülecek yerler listesinde yer almayı kesinlikle hak ediyor.
Neo-Klasik üslüpta inşa edilen yapı adını Maria Magdelena’dan alıyor. 8. arrondissement‘da Place de la Madeleine’de bulunan kilisenin çevresinde tam bir tur atmak mümkün. Sıra sıra sütunların her açıdan görünüşü inanılmaz etkileyici. Zaten Madeleine Kilisesi oldukça büyük bir yapı ve benim Paris’te en sevdiğim kiliseler arasında yer alıyor.
Kilisenin Concorde Meydanı‘na bakan girişindeki merdivenlerden yukarı çıktıkça yapı sizi içine almaya başlıyor. Ana girişe ulaşınca arkanıza dönüp baktığınızdaki manzara da gerçekten etkileyici. Ufukta Concorde Meydanı, en uçta da Fransa Ulusal Meclisi – Assemblée Nationale görünüyor. Ana kapı kanatlarındaki kabartmalara bile bakmaya doyamıyor insan. O derece müthiş bir işçilik başınızı çevirip bakmanızı, detaylarda kaybolmanızı bekliyor.
İçeri girdiğinizde tüm roma-katolik kiliselerinde olduğu gibi sizi biraz kasvet ama bolca da ihtişam karşılıyor. Özellikle Madeleine’nin tavanındaki üç kubbeden içeri sızan ışık gerçekten mekana ayrı bir hava katıyor. Kilisenin içinde karşı uca kadar gitmeniz mümkün . Dilerseniz orta alandaki sandalyelere oturup dinlenebilirsiniz de. Eğer mum yakmak sizin için anlamlı bir ritüelse burada bir mum yakmayı deneyip en azından Paris’e tekrar gelmeyi dileyebilirsiniz?
İçeride ne kadar vakit geçireceğiniz tamamen size kalmış. “Gördüm mü gördüm” modundaysanız Madeleine Kilisesi’ni gezmek beş dakikanızı almayacaktır ama köşe detay incelemeyi sevenlerdenseniz burada saatlerce vakit geçirebilirsiniz.
Tabii ki bir turist olarak Paris’teyseniz vaktiniz kısıtlı, Madeleine’e de hak ettiği kadar zamanı ayırıp sonra geldiğiniz yönden dışarı çıkıp hayata karışabilirsiniz. Zaten sizi, kiliseye girerken dışarda bıraktığınız o etkileyici derinlik karşılayacak yeniden. Kiliseyi gezmek başlı başına bir keyifken, bir ayine denk gelirseniz bu keyif iki katına çıkabiliyor. Hele ki şansınıza bir konser programına denk gelip bilet alma fırsatınız olursa, burada, örneğin Vivaldi’nin “Dört Mevsim”ini dinlemek unutulmaz bir deneyim. Ben yaptım, inanılmazdı gerçekten…
Madeleine turunuzu, dilerseniz Opéra bölgesi gezisine, dilerseniz Concorde Meydanı gezisine eklenebilirsiniz; zira her ikisine de yürüme mesafesinde. Madeleine’den Concorde’a doğru yürürseniz Paris’in lüks markalarının konuşlandığı caddede göz zevkinizi katmerleyebilir, imkanınız varsa alışveriş yaparak cüzdanlarınızı gönül rahatlığıyla boşaltabilirsiniz 🙂
Ayrıca Paris’teki tek Samsung Store yine bu kilisenin olduğu meydanda, kilisenin merdivenlerinden indiğinizde sağ tarafa doğru yürüdüğünüzde yolun sol cephesinde karşınıza çıkacak. Ladurée‘nin en güzel şubelerinden biri az ileride solda. Harika çikolatalar satan Fauchon arka tarafta. Bir de şahane bir deniz ürünleri restoranı var aynı tarafta.
Yine bu meydanda, kilisenin karşısında solda, birbirinden leziz hardal çeşitleri bulabileceğiniz çok özel bir mağaza olan Maille var. Çok yakınızdaki VII Edouard Meydanı – Place Edouard VII‘i de ihmal etmeyin derim. Bir de ünlü konser salonu Olympia hemen yürüme mesafesinde…
Madeleine’e metro ile ulaşmak için M8, M12 ya da M14 hatlarının Madeleine istasyonda inebilir bu güzel kiliseyi ve çevresini gezebilirsiniz.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…