(Son Güncelleme: 10.09.2024) Bu yazıda sizlere Paris’te en sevdiğim mahallelerden olan Marais Bölgesi‘nde, yine sevdiğim bir kafe restoran olan Le Voltigeur’ü tanıtmak istiyorum. Tüm restoran yazılarımda belirtmeye çalıştığım gibi Le Voltigeur de, keyifle yemek yiyebileceğiniz, oturup bir şeyler içebileceğiniz, Paris’teki yüzlerce (binlerce) mekandan sadece biri. Ne “en iyisi” gibi bir iddiam var ne de mutlaka gitmeniz konusunda bir telkinde bulunacağım. Sadece ben burayı çok severim, yolunuz düşerse sizin de gidip bir denemenizi önerebilirim.
Le Voltigeur Marais Bölgesi‘nin tam kalbinde, Musée des Archives Nationales ile Musée Carnavalet arasında bulunuyor. Tam köşe konumda olduğu için Marais’de akıp giden hayatı seyretmek için ideal bir konumda. Havalar güzelse terasta oturup bu atmosferin tadını daha çok çıkarmak elbette mümkün ama dışarıda yer bulamazsanız ya da hava yağışlı ve soğuksa gönül rahatlığıyla içeride de oturabilirsiniz. Zaten ufacık bir mekân; pek çok Fransız restoranında olduğu gibi masalar dip dibe; dolayısıyla son derece samimi bir atmosferi var.
Burayı sevdiğimi söylüyorum ama o kadar sık gidemediğimi itiraf etmeliyim. Zaten Paris’te en büyük sorunlardan biri, bir şeyler yiyip içmek için sonsuz seçenek olduğundan ve fırsat buldukça hepsini denemek istediğinizden, bir gittiğiniz yere bir daha gitmek için turun epey bir zaman geçmesi gerekiyor. Tabii Relais de l’Entrecôte, Labranda ya da Trattoriad’Angelo gibi benim için tamamen kişisel nedenlerle sevdiğim mekanlara, fırsat buldukça tekrar tekrar gitmeyi daha çok severim; o başka…
Le Voltigeur (lö voltijör ya da lö voltijöğğ), yine çok sevdiğim Yahudi pastanesi Sacha Finkelsztajn‘ın karşısındaki sokaktan yukarı yürüdüğünüzde hemen sağ köşede karşınıza çıkacak. Hava durumuna ve yemek saatine göre içeride ya da terasta müthiş bir yaşam enerjisiyle karşılaşabilirsiniz. Garsonlar ortalıkta koşturuyor, siparişiler alınıyor, yemek tepsileri havada uçuşuyor. Son derece keyifli ve hareketli bir atmosferi var.
Garsonlar genel Paris ortalamasına göre biraz daha hızlılar… Hep ortalıkta koşturuyorlar ama bu mekana özel, enteresan bir deneyimim oldu; onu hemen söyleyeyim: Bizim buraya gittiğimiz ilk gün garsonlarda komiklik derecesinde bir sakarlık vardı. Sürekli tepsiler devriliyor, bardaklar kırılıyor, garsonlar koştururken masalara çarpıyorlar. Önce rahatsız edici gibi gelse de sonra bayağı bayağı eğlenmeye başladık 🙂 Şangır şungur sesleri arasında yemek yemek enteresan bir deneyimdi… Zira böyle şeyleri dert edecek modda hiçbir zaman olmadık biz; tabii yemekler üzerimize dökülmediği sürece 🙂
Buranın sıcak çikolatası herkesçe övülüyor, tatlıları da çok güzel görünüyor ama ben ebedi rejimim dolayısıyla genelde sıcak keçi peynirli salata tercih ederim 🙂 Gayet de lezzetli. Zaten bu salatayı kötü yapan bir yere ben daha rastlamadım Paris’te. Fiyatlar da bu tür mekanlar için “makul” seviyede. Ne gereksiz pahalı ne de çok ucuz.
Le Voltigeur haftanın her günü 07:00 – 02:00 saatleri arasında açık ve sürekli servis var. Bu “sürekli servis” konusu önemli. Paris’te pek çok restoran sadece yemek saatlerinde servis yapar, bu saatler dışında acıkırsanız epey bir dolanmanız gerekir 🙂
Demem o ki, yolunuz Marais‘ye düştüğü bir gün karnınız acıktığında ya da oturup bir şeyler atıştırmak istediğinizde Le Voltigeur de seçeneklerden biri olarak kalsın aklınızda. Marais Bölgesi‘nde yapılacak şeyler konusunda ayrıntılı bilgi zaten Marais Mahallesi yazısında ayrıntılarıyla mevcut ama hazır bu taraftayken Uniqlo mağazasına bir uğramanızı, yahudi pastanesine bir girip çıkmanızı, vaktiniz varsa Musée Carnavalet‘yi mutlaka gezmenizi öneririm, hele ki daha çok vaktiniz varsa Picasso Müzesi asla atlanmamalı. Zaten Marais öyle bir yerdir ki her gün her saat sizi mutlu edecek bir aksiyon illa ki bulunur. “Marais’de yemek yemek için en çok nereyi seviyorsun?” diye sorarsanız da o zaman -sanırım- Robert et Louis derim.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Afiyet, bal, şeker olsun