(Son Güncelleme: 22.11.2022) Paris denince akla gelen ilk markalardan biri olan Louis Vuitton (lui vüiton) aynı zamanda “çanta” denince akla gelen ilk isimlerden biri elbette. Modelleri, marka imajı ve kalitesi göz önüne alındığında bu ünü hak ettiğini söyleyebiliriz. Her kadın en az bir Louis Vuitton çantası olsun diye hayal kurar sanırım. Tabii “zevkler ve renkler” meselesi; bu herkes için geçerli değildir sanırım genel beğeniye hitap etmesi bakamından Louis Vuitton’un bir rüya marka olduğunu da inkar edemeyiz.
 
Paris’e gelmişken, yolunuz illa ki Champs-Elysées‘ye düşeceğinden, hazır buralardayken Louis Vuitton’un “mabedi”ne de geçerken bir bakmak gerekiyor haliyle. Arc de Triomphe Zafer Takı‘ndan aşağı inerken yolun sağ tarafından ilerlerseniz, George V metro istasyonunu geçer geçmez köşede, Louis Vuitton karşınıza çıkacak.
 
Şanzelize“de, son derece prestijli bir konumda yer alan Louis Vuitton mağazasına girmek, içerideki binlerce dolarlık çantalara şöyle bir bakıp fikir edinmek günün hoş bir etkinliği olabilir bu markayı önemseyenler için.

Louis Vuitton – Champs Elysées
Kapıdan girerken küçük bir aramadan geçiyorsunuz. İçerinin yoğunluğuna bağlı olarak biraz beklemeniz de gerekebiliyor ama ben bu yazıyı yazmak için gözlem yapmak üzere gittiğimde oldukça sakin bir anına denk geldim şansıma.
 
Aşırı güler yüzlü ve aşırı ilgili satış temsilcileri karşılıyor sizi; her yerde “bonjour”laşıyorlar, halinizi hatırınızı soruyorlar. Hatta bazı görevliler işi abartıp giyim kuşamınız hakkında “gönül okşayıcı” iltifatlarda bulunabiliyorlar. Örneğin, saks mavisi takım elbise ile saçlarını civciv sarısına boyatmış uzak doğulu genç bir adama “tarzınıza bayıldım, çok şıksınız” diye iltifat eden satış görevlisini görünce gülmemek için kendimi zor tuttum 🙂
İçerisi son derece şık ve aydınlık. Kendinizi oldukça özenli ve ayrıcalıklı bir yerde hissediyorsunuz. Sanki dünyada hiç dert sıkıntı yokmuş gibi sergilenen ürünlere bakıyor, içinizi ferahlatıyorsunuz.

Mağaza sadece girişte görünen kısmıyla sınırlı değil; sağdan ve soldan iki ayrı merdivenle üst katlara çıkılıyor. Çıktıkça da çıkılıyor hatta, içerisi labirent gibi. Bu labirent içinde her bir bölüme geçtiğinizde genel konsept aynı kalsa da her bir kısımın farklı bir havası var. O yüzden alt katla sınırlı kalmamanızı, üst katlara doğru keşif turu yapmanızı öneririm.

Louis Vuitton – Champs Elysées
Elbette burada sadece çanta satılmıyor. Ayakkabı, hazır giyim ve aksesuar alanında da epey ürün çeşitliliği var; tabii ki bol sıfırlı etiketleriyle. Ne yalan söyleyeyim, benim gözümde Louis Vuitton sadece başarılı bir çantacıdır, ürünleri de kalitelidir ama kendi adıma modellerinin o kadar da güzel olduğunu düşünmüyorum.
Aslında markayı gözümde soğutan taklit ürünlerinin bu kadar çok prim yapması. Tabii bunda Louis Vuitton’un suçu olduğunu söyleyemeyiz ama özellikle bir markanın taklit ürünlerine bile tonla para verilmesini hiç algılayamıyorum. Atıyorum, 2.000 euro’luk bir çantanın taklidine 200 euro veren bir kişi benim gözümde fakirdir. Ama marka olmayıp kaliteli bir çantaya 200 euro veren bir kişi olması gerektiği kadar zengindir, en azından zevklidir.
 
Bir de hiç unutmam bir gün Charles de Gaulle Havaalanı‘nda asansörde yaşlı bir amcaya denk gelmiştim. Aşırı kilolu bu amcanın -görebildiğim kadarıyla- şapkası, kemeri, ayakkabısı ve şaryosunda taşıdığı iki dev valizi, bir el bir de askılı çantası tepeden tırnağa Louis Vuitton’un o meşhur kahverengi monogram modeliydi. Belki gömleği ve pantolonu da Louis Vuitton’du, onu anlayamadım ama o gün Louis Vuitton markasından midem bulanmıştı 🙂 Görmemişliğin de bir sınırı olmalı…
Aslında lüksü sevmeyen biri değilim, aksine oldukça da hoşuma gider ama nedense Louis Vuitton’a karşı mesafeliyim. Yine de çok başarılı bir marka olduğunu kabul ediyorum, hatta geçen gün internette gördüğüm bir erkek çantasına da ilk kez hayran olduğumu itiraf etmeliyim 🙂 Çünkü düz ve sadeliğiyle “ben buradayım” diyordu… Bir de, bir Louis Vuitton erkek ayakkabısının nasıl hazırlandığına dair başarılı marketing videosunu izlediğimde epey etkilendiğimi itiraf etmeliyim ama yine de bunlar Louis Vuitton markasını sevebilmem için yeterli olmadı şu ana kadar 🙂

 
Benim gözümde “o kadar da değerli olmayan” bu marka için neden blogda bir yazı yazıyorum peki? Çünkü insanların gözündeki değerini görüyor ve bu değere saygı duyuyorum. Hiç unutmam bir gün bir arkadaşım “Louis Vuitton’u seviyorum çünkü hiç indirime girmiyor” demişti… Ayrıca seri sonu ürünlerin indirime girmek yerine ana merkezde imha edildiği bilgisi ne kadar doğrudur bilemiyorum.
Eğer Louis Vuitton seviyorsanız ve eğer Paris’teyseniz tabii ki gidip Champs-Elysées‘deki mağazayı gezecek, ilginizi çeken modelleri inceleyecek, alım gücünüz uygunsa dilediğiniz ürünü satın alabileceksiniz. Benim tek algılayamadığım, pahalı bir markanın hiç de ucuz olmayan taklit bir ürününe insanların nasıl o kadar para verdiği. Tabii bu da bir tercih meselesi ama dediğim gibi, kaç para vermiş olurlarsa olsunlar, taklit ürün kullanan insanlar benim gözümde fakirdir 🙂

Louis Vuitton – Champs Elysées
Ama dediğim gibi Louis Vuitton’un Champs-Elysées‘deki mağazasını gezmek için alışveriş yapmak zorunda değilsiniz; şık bir ortamda gözünüz gönlünüz açılsın diye de içeri girip bir bakmakta fayda var. Bütçeniz elveriyorsa tabii ki burada alışveriş yapabilirsiniz. Oh o zaman değmesinler keyfinize…
Bundan sonrası Champs-Elysées gezinize devam ederek geçecek tabii. Birbirinden güzel diğer mağazalara girip çıkabilir, Ladurée‘de “macaron” molası verebilir, biraz aşağıda sağdaki sokakta bulunan Relais de l’Entecôte‘ta öğlen yemeğinizi yiyebilir, sonra da Concorde tarafına doğru yolunuza devam edebilirsiniz.
Gece ise hemen Louis Vuitton’un köşesinden içeri giren Avenue George V üzerindeki Crazy Horse‘a giderek Paris’in en ünlü kabarelerini izleyebilirsiniz.
Louis Vuitton’a doğrudan ulaşmak için 1 numaralı metro hattının George V istasyonunda inmeniz yeterli. Aslında bir de Louis Vuitton’un yakın zamanda Bois de Boulogne‘da açılan kültür ve sanat merkezi Fondation Louis Vuitton‘u da bir görmek lazım ama o da başka sefere.
Ah bir de Louis Vuitton’u gözümde değerli kılan, o çok sevdiğim Catherine Deneuve ile yaptıkları şu reklam çalışmasını da bu yazıya koymadan edemeyeceğim. Tabii ki benim gözümde, ünlünün markanın önüne geçtiği bir reklam çalışması olduğunu da söylemem gerek, zira bu reklamı yıllar önce Paris’te turist olarak bulunduğum bir günün sabahında otelde kahvaltı yaparken baktığım bir dergide görmüş ve anında çarpılmıştım; tabii ki Louis Vuitton’a değil, Catherine Deneuve’e…

Bence her kadın Catherine Deneuve gibi bir Louis Vuitton valizin üzerine oturup, topuklu ayakkabılarla yürümekten yorgun düşmüş ayak bileklerini ovmayı hak ediyor…

Ama önce yola çıkmalı, yola çıkmalı, hemen, hemen…

Keyifli geziler, keyifli keşifler ve mümkünse de keyifli alışverişler…

Adres: 101 Avenue des Champs-Elysées, 75008 Paris

Yazar

6 Yorum

  1. size çook teşekkür ederim! Bu hafta paristeydim ve tatile çıkmadan paris hakkında araştırma yaparken blogunuzu buldum. İlk posttan son posta kadar okudum ve inceledim küçük notlar çıkardım kendime. Sayenizde hiiç kaybolmadan yolumu bulabildim meşhuur paris metrosunu bile çözdüm korkularımı yaşamadım her şey çok güzeldi ve payınız olduğunu düşünüyorum TEŞEKKÜR EDERİM!

    • Merhaba Sevgi Hanım
      Bu blog'u yazmak hiç şüphesiz zevkli ama bir o kadar da yorucu. Bazen neden deli gibi bu kadar uğraştığımı soruyorum kendi kendime ama sonra böyle güzel bir yorum geliyor o zaman daha çok yazmak daha çok şey paylaşmak için hevesim oluyor. O yüzden yorumlarınız benim için çok ddeğerli.Çok teşekkür ederim.
      Güzel bir tatil geçirmiş olmanıza sevindim. Paris sizi özleyecek.

  2. Bloğunuzu keyifle takip ediyorum..Yeni bir yazı yayınlandığını bildiren mail geldiğinde tüm uğraşımı bir kenara bırakıp yazınızı okuyorum..Eminim çok çaba gerektiren bir uğraş ama emin olun bir çok insanı mutlu ediyorsunuz..

    • Çok teşekkür ederim Selma Hanım, ne güzel şey bunları duymak… Şu an için Türkiye saatiyle her Pazartesi, Çarşamba ve Cuma sabah 10'da blog'ta bir yazı yayınlamaya çalışıyorum. Keşke daha çok yazabilsem ama ancak bu kadarına yetişebiliyorum. Facebook, twitter ve instagram'da da daha kısa ve yoğun paylaşımlarım oluyor ki anlık gelişmeleri ya da gezdiğim yerlerden kareleri Paris'i benim kadar sevenlerle paylaşabileyim. Bakalım, elimden geldiğince bu böyle devam edecek. Sizlerin de moral desteğiyle elbette. Teşekkürler.

  3. harika bir yazı inanılmaz keyifle okudum. Lv 'yi çok sevmiş ama hiç bir ürününü alamamış biri olarak yazınızın fınalıne bayıldım 🙂

Yorum Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.