(Son Güncelleme: 03.03.2024) Paris’in içinde olduğu kadar dışında da sayısız park ve yeşil alan bulunuyor. Tabii Paris dışına çıkıldıkça bu parkların kapladığı alanlar büyüyor, daha geniş, daha ferah bir yeşilliğin içinde, kendinizi cennette gibi hissediyorsunuz. İşte öylesi parklarından birini daha tanıyoruz bu yazıda yine hep birlikte: Parc de Bois Préau.
Bois Preau Parkı – Parc de Bois Préau (park dö boa preo ya da pağk dö boa pğeo) Paris’e 15 kilometre mesafedeki Rueil-Malmaison‘da bulunuyor. Burayı keşfimse yine “neye niyet neye kısmet” tadında bir şans-kader-kısmet hikayesi.
Amacım Château de Malmaison – Malmaison Şatosu‘nu keşfetmekken Paris’ten yola çıkıp RER-A ile yola çıkmış, Rueil-Malmaison istasyonunda inmiştim. Buradan 144 numaralı belediye otobüsüne binip Rueil merkezinde “Eglise de Rueil” inmiştim. Aslında şatoya kadar bir otobüs daha vardı ama iki-üç durak otobüsle gitmek yerine yürümeyi tercih etmiştim.
Otobüsten inince sağdaki ilk sokaktan yürümeye başladım. Aslında hiç sapmadan dümdüz yürümem gerekiyordu ama ben birbirinden güzel sıra evleri geçip de küçük bir meydana gelince soldaki duvarın köşesindeki kapıdan içeri girip bir bakayım istedim ama o da ne: Karşıma muhteşem bir park, bu yazıda size tanıttığım Parc de Bois Preau çıkmasın mı! Keyifle gezdim ve ilk fırsatta sizlere de anlatmak istedim.
Burası 17 hektarlık bir cennet. Aslına bakarsanız Paris şehir merkezindeki Tuileries Bahçesi, Lüksemburg Bahçesi gibi parklardan daha küçük ama yeşil alan ve ağaç çeşitliliği bakımından daha zengin olduğu için kendinizi daha bir doğanın içinde hissediyorsunuz. Son derece sessiz ve huzur dolu bir atmosferi var. Mevsimine göre de çiçeklerin yaprakların yarattığı renk cümbüşü inanılmaz.
Park Salı günleri hariç haftanın her günü gezilebiliyor, giriş ücretsiz. Parkın içinde Bois Préau Şatosu da bulunuyor. Burası tam otuz yıllık bir restorasyonun ardından Ekim 2022‘de yeniden ziyarete açılmış ama benim gezdiğim zaman kapalıydı. Siz belki gezmek istersiniz. Bois Préau Şatosu ve park hakkında güncel bilgiyi yazının sonundaki resmi web sayfası linkinde bulabilirsiniz.
Aslına bakarsanız bu parkın ve parkın girişindeki şatonun şöyle enteresan bir hikayesi var: Napolyon‘un ilk eşi İmparatoriçe Joséphine Malmaison Şatosu‘nu satın alıp kendi zevkine göre gerekli değişiklikleri yaptırırken bu parkı ve şatoyu da satın almak istemiş ama şatonun sahibesi Anne-Marie Julien araziyi ve şatoyu satmayı reddetmiş.
Sonra ne mi olmuş? Bir süre sonra Madam Julien, parkın içinde bulunan bir gölette boğulmuş olarak bulunmuş. Bir süre sonra da şatonun ve arazinin mirasçıları burayı Joséphine’e satmayı kabul etmişler. Joséphine de burayı kendi şatosunun arazisine katıp bahçeyi yeniden düzenletmiş, parka bir de kendi heykelini diktirmiş… Artık bu kaza hikayesinin öncesinde yaşananları sizin hayal gücünüze bırakıyorum…
İşin bu şaibeli kısmını bir yana bırakacak olursak içinde gezip dolaşmaktan en çok keyif aldığım parklardan biri olan Bois Preau Parkı’nı şöyle bir turlamak size, gözlerinize ve en çok da ciğerlerinize iyi gelecektir diye düşünüyorum. O kadar huzurlu o kadar temiz havası olan bir yer ki burası, insan “Dünyanın en temiz havası” olan yerler sıralamasını neye göre yaptıklarını anlayamıyor. Oysa ki Paris’e sadece 15 kilometre uzaktayız.
Parkta dolaşmak en fazla bir saatinizi alacaktır. Mevsimine göre çimenlere uzanıp kitap okumayacaksanız, sevip sevişmeyecekseniz, piknik yapmayacaksanız daha uzun vakit geçirmenize gerek yok herhalde. Gezinizin sonraki parkuru elbette ki Malmaison Şatosu olacaktır.
Malmaison Şatosu‘nun girişi parkın diğer ucunda ama dikkat edin: Parkın sonundaki demir kapının olduğu yola girip boşu boşuna en uca kadar yürümeyin çünkü o kapı kapalı. En azından ben gittiğimde kapalıydı, geri dönmek zorunda kaldım.
Onun yerine parkın bu bölümüne ulaştığınızda karşınıza çıkacak yapının hemen yanındaki yoldan yine o kapıya doğru yürüyün ama hemen sağda bulunan otoparka girin ve otoparkın diğer ucundan çıkarak Malmaison Şatosu‘nun girişine ulaşın. Dönüşte de aynı yolu tersten yürüyebilir, bu kez Rueil-Malmaison’un merkezine yürürken, parkı sağ tarafınızdaki patikadan dolaşarak gezinizi tamamlayabilirsiniz.
Buraları gördükten sonra yapılacak pek çok şey var. Rueil-Malmaison’un merkezindeki çarşı çok güzel; insan kendini Fransa’nın küçük bir kasabasında gibi hissediyor. Buradan RER istasyonuna yürürken geçeceğiniz sokaklar, göreceğiniz evler de birbirinden güzel olacak. Sonra RER‘e atlayıp Paris’e dönmek yerine diğer istikamete giden bir trene binip Le Vésinet – Lé Pecq‘te inebilir, burada Grand Lac des Ibis‘i de görebilirsiniz.
Bir diğer seçenek de RER-A‘nın son istasyonu olan Saint Germain en Laye‘e giderek buradaki Ulusal Arkeoloji Müzesi – Saint Germain Şatosu‘nu gezmek olabilir. Hemen yan taraftaki Saint Germain en Laye Parkı ve Saint Germain en Laye Ormanı da gezilip görülmesi gereken yerlerden. Ya da olmadı Paris’e dönerken yol üstünde La Défense‘ta inerek Avrupa’nın en büyük finans merkezini görerek, doğadan modern çağa bir geçiş yaparak kafanızı da karıştırabilirsiniz 🙂
Her halukarda güzel bir gün geçireceğinize eminim. Siz yeter ki gezmek isteyin.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
Web Adresi: musees-nationaux-malmaison.fr/chateau-malmaison/bois-preau
Adres: Avenue de l’Impératrice Joséphine, 92500 Rueil-Malmaison
