(Son Güncelleme: 05.03.2024) Bir önceki yazımda acil sağlık durumlarında eve gelen yardım ekibi hakkında bilgi vermeye çalışmıştım. Bu kez o yazının devamı niteliğinde, Paris’te bir hastaneden acil servis hizmeti almanız gerektiğinde ne gibi olaylarla karşılaşabileceğiniz hakkında fikir vermek için bildiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Haziran 2014’deki ani bir rahatsızlığım sonrasında Pompiers (pompiye) – İtfaiye tarafından ambülansla hastaneye kaldırıldığım zaman, beni Neuilly’deki devlet hastanesinin acil servis bölümüne götürdüler. Acil Servis anlamına gelen Urgences (örjans ya da öğjans) dünyanın her yerinde olduğu gibi tatsız ve sevimsiz bir yer tabii ki. Yine de benim yaşadığım deneyimin “ehven-i şer” olduğunu söylemek isterim. Kaldı ki hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşadığım için Türkiye’deki koşullarla buradaki koşulları kıyaslamam pek mümkün değil. İstanbul’dayken ayda yılda bir hastaneye yolum düşerdi, o zaman da özel sağlık sigortasının yüzü suyu hürmetine özel hastanelerde el bebek gül bebek muamele görürdük haliyle. İşte o yüzden gerçek acil servis deneyimini yaşamak Paris’te kısmetmiş…

Pompiers, kayıt işlemlerimi yaptırıp beni acile teslim ettikten sonra itfaiyenin görevi bitti ve içeri alınmam için sıra beklemeye başladım. Sanırım çok çok acil durumlarda doğrudan içeri alırlar ama benim kalp krizi geçirmediğim anlaşıldığı için acildeki diğer hastalar gibi benim de sıra beklemem gerekti. Ağrım dayanılmazdı ama sonuçta orada herkesin bir derdi vardı ve doktorlar önem sırasına ve kapasiteye göre hastaları servise alıyorlardı. Neyse ki çok sıra beklemedim ve içeri alındım. Yıllar içinde pek çok arkadaşımdan hastane hikayeleri dinledim, kimilerinin acil serviste 5-6 saat sıra beklediği oluyormuş

Acil servis kapısından girdiğinizde -normalde- yanınızda refakatçinizin girmesine izin vermiyorlar. İlk gün bu tuzağa düştüm ama ertesi gün acil servise tekrar gitmem gerektiğinde bu kez Fransızca bilmediğimi bahane ederek refakatçimin de içeri girmesini sağladım 🙂

Aslına bakarsanız içeride işler tıkır tıkır yürüyor ve asla bir refakatçiye ihtiyacınız yok. Tek problem yavaşlık. Önce kalp elektrom çekildi, tansiyonum ölçüldü, şikayetlerim dinlendi, sonra bir odaya alındım. Orada öylece bekledim uzun süre. Ne gelen var ne giden 🙂 Belki bir saat sonra kapı açıldı ve bir doktor gelip yeniden şikayetlerimi dinleyip raporlarıma baktı. Kan tahlili yapılacağını söyleyip odadan çıktı. Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra odaya bir hemşire girdi ve kanımı alıp bir buçuk saat sonra tahlilin çıkacağını söyledi! Çaresiz bekledim ve gerçekten çok bunaldım. Hem dayanılmaz bir ağrı vardı hem de tek başıma olmak beni bunaltmıştı. Tahlil sonuçlarını da aldıktan sonra görünürde bir şeyim olmadığı, evime gidebileceğim, ağrı devam ederse üç gün sonra, ağrı şiddetlenirse de hemen tekrar gelmem söylendi. Ah unutmadan söyleyeyim, neredeyse benimle ilgilenen her doktor ağrımın derecesini 1’den 10’a kadar ölçeklendirmem gerekirse kaç şiddetinde olduğunu sordu. Sanırım bunu hastalar arasında öncelikli olarak kime müdahale etmeleri gerektiğini anlamak için soruyorlar ve bu konuda pazarlık bile yapabiliyorlar 🙂 Bir ara ağrı şiddetimin “sekiz” olduğunu söylememe rağmen rapora “altı” yazdıklarını bile fark ettim 🙂

Sonuçta ağrım geçmemişti, hayat tam bir azaptı ama nedeni acil bir sağlık problemi olmadığı tespit edildiği için o halde eve geri dönmek zorunda kaldım. Her ne olursa olsun eve dönmek güzeldi ama ağrım şiddetliydi ve hâlâ neyim olduğunu anlayamamışlardı. Ertesi gün ağrı daha da şiddetlenince bu kez ambulans çağırmaksızın doğrudan aynı hastanenin acil servisine kendimiz gittik. Dediğim gibi bu kez Fransızca bilmiyormuş gibi davranıp refakatçimin de benimle içeri girmesini sağladım 😉 Yine kalp elektrosu, tansiyon, daha detaylı bir kan tahlili, röntgen vb işlemleri için uzunca süre beklemem gerekti. Bekliyordum, sonra biri gelip bir işlem yapıp gidiyordu, bir saat sonra başka biri başka bir işlem için beni alıp bir yere götürüp geri getiriyordu, sonra yine beklemece… Gece yarısını epey bir geçtikten sonra tüm tahlillerimin yine temiz çıktığı ama ilk fırsatta bir mide uzmanına görünmemde fayda olduğu söylendi. Çaresiz yine evin yolunu tuttuk.

Tüm bu süreçte beş kuruş para ödemedim… Fransa’da yaşayan herkes, bizdeki SGK kartı muadili bir kart olan Carte Vitale (kart vital ya da kağt vital) sahibi olduğu için devlet, sağlık harcamalarının büyük bir kısmını sübvanse ediyor. Bir de bunun üzerine sizin Mutuelle olarak geçen özel sağlık sigortanız varsa devletin karşılamadığı bölüm de -çoğunlukla- bu ek sigorta üzerinden karşılanıyor. Birkaç gün sonra tüm tahlil sonuçları ve röntgen filmlerini almak için hastaneye gittiğimizde toplamda 50 küsür euro ödememiz gerektiği söylendiğinde epey bir mutlu oldum, çünkü tüm bu işlemlerin sonunda ödemem gereken tutar sadece bu kadardı çok şükür… Ama bu Carte Vitale öyle uzun sürede çıkan bir şey ki ben sanırım altı ay beklemek zorunda kalmıştım; duyduğuma göre başvurduktan bir yıl sonra kartını almak da bir o kadar normal bir şeymiş 🙂

Acil sağlık müdahalesi ve acil servis deneyimi sonrasında tabii ki artık Türk damarım devreye girdiği için, mide konusunda araştırma yapılması için iyi bir doktor bulma telaşıyla ertesi gün Paris Amerikan Hastanesi‘ndeki bir doktordan randevu aldık.

Eğer Fransa’da yaşayan biriyseniz büyük olasılıkla Carte Vitale’iniz olacağı için sizin de işlemlerinizin maddi kısımı pek zorlayıcı olmayacaktır. Ya da en azından Avrupa Birliği’nin başka ülkesinde yaşıyorsanız da ortak anlaşmalar gereği benzer prosedürlerden geçeceğinizi düşünüyorum.

Eğer turist olarak Paris’te bulunuyorsanız ve başınıza gelen tatsız bir hadise sonucu bir hastanenin acil servis bölümüne başvurmanız gerekirse olayların akışı anlamında böyle bir sıralamayla karşılaşacağınızı söylemek isterim. İşin ekonomik kısmını ise tam bilemiyorum. Mutlaka bir “yurt dışı sağlık sigortası” yaptırdığınızı düşünmek istiyorum. Bu şekilde gerçekten kendinizi güvence altına almış olursunuz. Zaten bu gibi durumda da herhangi bir devlet hastanesi yerine Paris’teki Amerikan Hastanesi‘ne gitmeniz daha yararlı olacaktır.

Umarım böyle bir şeye hiç ihtiyacınız olmaz ama dünyanın binbir türlü hali var, kimin nerede ne zaman başına böyle bir şey geleceğini bilemeyiz, o yüzden bu yazı da böyle bir kenarda dursun. Ayrıca, aradığınız tedaviyi yazarak, klinik ve doktorlar hakkındaki yorumları okuyarak dünyanın pek çok yerindeki en uygun fiyatları listeleyebileceğiniz letsmedi.com‘u da bir yerlere not edin. Belki bir gün lâzım olur.

Sağlıcakla kalın.

Author

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.