X

Paris’teki Dev Bit Pazarı: Marché aux Puces de Paris Saint Ouen

(Son Güncelleme: 03.03.2024) Eğer bit pazarı ya da antikacılar çarşısı gibi yerleri dolaşmayı seviyorsanız, Paris’te gezmekten keyif alacağınız dev bir bit pazarı olan Marché Saint Ouen – Saint Ouen Bit Pazarı tam size göre bir yer. Eskiler ne demiş efendim: “Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı” Ama ne yazık ki bu kez eskiler doğruyu söyleyememişler. Günümüzde eskiye öyle bir rağbet var ki, bit pazarına nur yağıyor; özellikle de Paris’te…

Diğer yazılarımda sokak ve meydanlara kurulan geçici bit pazarları “brocante“lardan söz etmiştim; bir de lüks antikacılar çarşısı Village Suisse var biliyorsunuz. Bir de sahaflar çarşısı gibi bir pazar olan eski kitap pazarı var ama Marché Saint Ouen bunlardan çok daha büyük, inanılmaz bir yer. Bu yazıyı okuyunca, fotoğraflara bakınca ne demek istediğimi  daha iyi anlayacaksınız.

Önce bu uçsuz bucaksız bit pazarına toplu taşımayla nasıl ulaşabileceğinizi anlatayım isterseniz: Bunun birçok yolu var ama benim en çok tercih ettiğim yöntem M4 metro hattının kuzeydeki en son istasyonu olan Porte de Clignancourt‘a gelmek. Hem böylece “Paris’in hiç mi çirkin yüzü yok?” diye merak edenlerin bu sonsuz özlemlerine de çare bulmuş olacağız 🙂 Evet bu bölge Paris’in en sevimsiz, en kozmopolit, en çirkin yerlerinden biri… Hatta buradan geçerken ve bit pazarını gezerken çantanıza ve kişisel eşyalarınıza ekstra dikkat etmenizi şiddetle öneririm.

İstasyonun “Marché aux Puces” çıkışından çıktığınız anda ne demek istediğimi anlayacaksınız. 72 milletten insan, Mahmutpaşa’nın bin beteri kıvamında bir atmosferde ortalığı işgal etmiş durumdalar. “Müslümanı-yahudisi-urumu, isporcusu-ihtiyarı-veremi” kimi ararsanız burada! Gördüğünüz manzara karşısında “burası Paris mi?” diye sormadan edemeyeceğinize eminim 🙂 Yine de bu ilginç mahallede, çıkışın hemen solunda eski bir tren garından dönüştürülmüş ekolojik bir kafe restoran olan La Recyclerie‘yi de es geçmeyin derim.

Yanlış çıkıştan çıkarsanız sorun yok, La Recyclerie‘nin diğer köşesinde bir KFC göreceksiniz. Burayı kendinize mihenk taşı alın, sırtınızı buraya verip kuzeye doğru sol tarafı takip ederek yürümeye başlayın. Karşınıza çıkacak olan berbat pazar yerlerinin aradığınız bit pazarı olduğunu sanmayın; biz ilk gelişimizde öyle sanmıştık 🙂 Sizi durdurup sahte ürünler satmaya çalışacak tuhaf insanların dediklerini dinlemeden dümdüz yürüyün; yürürken de çantanıza ve değerli eşyalarınıza sahip çıkın. Biraz ilerde bir köprü göreceksiniz.  Oraya doğru yürürken sağda karşıda bir Total benzincisi görüyorsanız doğru yoldasınız. Yürümeye devam edip uzaktan gördüğünüz köprüye ulaşınca anlayacaksınız ki burası Paris’i çepeçevre saran çevre yolu périphérique… İşte o köprünün de altından geçin. Karşınıza yine çirkin bir pazar yeri çıkacak 🙂

Aslında resmi olarak Paris’ten çıkıp Saint Ouen‘a (sentuan) gelmiş oluyorsunuz ve bu noktadan itibaren bit pazarı sınırlarına girmiş durumdasınız ama hayır, asıl ulaşmak istediğimiz yer burası da değil. Köprünün altından geçip de ışıklardan karşıya geçince azıcık daha ileri yürümeyi başardığınızda 45 derece açıyla sola doğru giren bir sokak (Rue des Rosiers) göreceksiniz. İşte bu sokağa ulaştığınız anda benim size tarif etmeye çalıştığım asıl yere gelmiş oluyorsunuz. Paris’in meşhur bit pazarı bu ana aks ve çevresinde bulunuyor.

Sokaktan girdiğiniz anda ortam yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Sanki 4. Levent’teki eski oto sanayi sitesinde geziyormuş gibi oluyorsunuz. Ama işin en güzel kısmını, benim en çok sevdiğim yeri görmek için sokağın sağ tarafındaki dükkanların arasındaki dar sokak girişlerinden, üzerinde mavi beyaz tabelayla “Vernaison” yazan yerlerden birinden içeri dalın ve kendinizi kargacık burgacık sokakların akışına bırakın. İşin bundan sonrasını tarif etmem imkansız.

Bazen çıkmaz sokaklara gireceksiniz, bazen geçtiğiniz sokaktan bir daha geçeceksiniz, bazen yol sizi dışarı atacak, bazen de dapdaracık sokaklarda birbirinden muhteşem minik dükkanlarda ömr-ü hayatınızda görmediğiniz muhteşem eski eşyalarla karşılaşacaksınız. Ben buraya defalarca gittim ve her seferinde de kayboldum. Zaten maksat bit pazarının olduğu yere bir şekilde ulaşmak, sonrasında izleyebileceğiniz tek bir rota yok. Kendinizi hayatın ve anıların akışına bırakıyorsunuz.

Saint Ouen Bit Pazarı’na fırsat buldukça giderim ama bu yazıyı yazmak üzere araştırma yapıp fotoğraflar çekmek için gidişimde, bende bıraktığı derin izi ömrüm boyunca unutmayacağım: Çocukluğumdan beri oynamaya doyamadığım, belki de hayatta en sevdiğim oyuncağım Majorette marka “Made in France” bir Mercedes 350 SL‘yi yıllardır ama yıllardır gezdiğim bütün eskicilerde arıyordum. Artık bulmak için umudum kalmamıştı ama yine de bir alışkanlık olmuş, umutsuzca bakınmaya devam ediyordum. Ta ki bu bit pazarını o günkü gezişime kadar:

Vernaison’un daracık sokaklarında dolanırken eski oyuncakların satıldığı bir tezgaha yaklaştım, bir kasanın içindeki oyuncak arabalara boş boş baktım. Yine bir sürü rengarenk minik araba öylece alıcısını bekliyordu ama o da ne? Benim sarı Mercedes’im de oradaydı! O an bir sevinç çığlığı atmamak için kendimi zor tuttum. Uçarak satıcıya gidip fiyatını sorup hemen aldım ve yukarıdaki fotoğrafı çektim. Ne kadar da küçükmüş meğerse; oysa ben daha büyük diye hatırlıyordum 🙂 Bir de benim arabamın koltukları kırmızıydı, bununkiyse siyah; olsun, buna da şükür. Plakasını bile hâlâ ezbere -ve nedense İngilizce- olarak hatırladığım bu oyuncak arabaya kavuşmak benim için Paris hayatımın en güzel anılarından biri oldu. Gerçeğini alsam ancak bu kadar mutlu olurdum 🙂

Kim bilir hangi çocuklar oynamıştı bu arabayla; benim Mercedes’ime ne olmuştu peki? O zamanlar sadece tek bir araba almaya hakkım vardı, o yüzden kazara kırılırsa ya da kaybolursa yine gider aynı arabadan alırdım. Kadıköy’de, Altıyol’da şu anki KFC’nin olduğu yerin önünde bir amca tezgah kurardı, Majorette’ler -ki “majorette” derdik o zamanlar, aslında “majoret“- Matchbox’lar dizi dizi kutuların içinde olurdu. Her Kadıköy’e gidişimde Altıyol’a çıkar o tezgahın karşısına geçip kasap vitrininde ciğer seyreden bir kedi gibi benim sarı Mercedes’imi seyrederdim. Sonra birgün benim oldu her nasılsa, annem daha fazla dayanamamış demek ki o acıklı halime 🙂

Çocukluk ne enteresan bir şey. Ne çok anı ne çok iz. Önemli olan daha çok da geçmişimiz. Yaş ilerledikçe sadece çocukluğumuzun değil, ilk gençliğimizin, gençliğimizin ve belki de yaşlanınca bugünlerimizin izlerini arıyoruz hep; en azından ben öyleyim. Eski eşyalara o yaşanmışlıklara ilgim de bu yüzden sanırım. Sizin de öyle değil mi?

Marché Vernaison’un kargacık burgacık sokaklarında dolaşmayı bitirip tekrar Rue des Rosiers’e çıktığınızda karşı çaprazda bulunan Marché Dauphine‘e girmenizi öneririm. Burası mimari olarak 90’ların başının çizgilerini taşıyan dev bir pasaj olduğu için görüntü olarak albenisi yok ama yine birbirinden ilginç dükkanlara ev sahipliği yapıyor. Burada ağırlıklı tema eski plaklar, kitaplar ve çizgi romanlar üzerine. Tabii yine antikacılar, eskiciler, mobilyacılar, giysiciler ve daha neler neler var.

Hele bir eski amerikan objeleri satan bir dükkan var, oraya hayranım. Eski benzin pompası ilgimi çekiyor en çok ama o kadar büyük ki, insan evinde koyacak yer bulamaz 🙂 50’lerin, 60’ların havası böyle, ışıltılı cıvıltılı Amerikan albenisi…

Saint Ouen Bit Pazarına ilk gidişimde, böyle farklı farklı isimlerde pazar yerlerinden kurululu olduğunu anlamamıştım. Ben daha çok, karman çorman bir yer gibi düşünüyordum, meğerse öyle değilmiş; bu karman çormanlıkta bile bir düzen varmış. Bu geniş arazide farklı farklı “marché (mağşe)” pazarlar bulunuyor. Her birinin açık olduğu gün ve saatler farklı.

Marché Dauphine’de en çok ilgimi çeken iki şeyden biri üst kattaki zeminin monte edilmemiş minik ahşap parkeleri, diğeri ise orta yerde karşımıza çıkan UFO formatındaki tek göz konut projesi. İçine girme şansınız olmasa bile kapısı bazen açık oluyor; iç dekorasyonu da oldukça ilginç. Paris’te hiç olmadık yerlerde bu tür hiç olmadık şeylerle karşılaşmak insana o kadar iyi geliyor ki.

Marché Dauphine’i de gezdikten sonra karşısında bulunan Marché Biron‘u dolaşabilirsiniz. Burası daha çok antikacılar sokağı kıvamında bir yer. Harika tablolar, antika mobilyalar, dev heykeller ve daha neler neler. Giderken sokak üzerinde sağlı sollu bakınabilir, dönüşünüzüyse bir yan paralelden yaparak tekrar caddeye ulaşabilirsiniz. Tabii aradaki dar geçitlere girip yoldan çıkmak keyfinize kalmış 😉

Çoğunluğu yaşlı ve şahane giyimli/makyajlı dükkan sahipleri, en güzel koltuklarına kurulmuş öyle sakin sakin geleni geçeni seyrediyorlar, şampanyalarını içiyorlar, kitap okuyorlar ya da sohbet ediyorlar. Sanki çoğu sadece zevk olsun diye bu işi yapıyorlar. Bunca dükkan arasında insan nasıl iş yapıp para kazanabilir ki? 🙂

Demek bir şekilde para kazanıyorlar ki yüzlerce (binlerce?) dükkan/tezgah varlığını sürdürüyor burada. Aklınıza hayalinize gelebilecek her şey var. Dediğim gibi fotoğraf, tablo, heykel, mobilya, kitap, dergi, gazete, çizgi roman, afiş, plak, avize, askeri malzeme, mutfak eşyası, müzik aletleri, halı, kilim, örtü, oyuncak şu-bu, artık alınıza ne gelirse hepsi ama hepsi burada mevcut. Resmen geçmişiniz önünüzden resm-i geçit yapıyor.

Bu bölgede yeme içme üzerine pek çok mekan var ama soluklanmak için basit bir kafede oturup bir sodaya 5€ ödemek işten bile değil. Çoğu mekan için nasıl desem tiki mi burjuvabobo mu, yani çok enteresan bir müşteri kitlesi var bu mekanların. Hoşunuza gideceğini düşünüyorum.

Pazarın bu kısmında kapısında eski atölyeden bozma bir bahçeye açılan bir yer var. Böyle nasıl desem, bira-patates keyfi yapılabilecek, son derece salaş, bir o kadar da güzel bir mekan. İşin güzel tarafı, burada bir de çağdaş sanat galerisi olması. Dev bir eski atölyenin içinde birbirinden güzel çağdaş sanat eserlerini görme şansınız var.

Sonra oradan da çıkıp Rue des Rosiers boyunca biraz daha içerilere doğru yürüyüp Rue Paul Bert’den sola dönebilir, buradaki bir diğer güzel pazar yeri olan Marché Paul Bert Serpette‘i gezebilirsiniz.. Sokağa girince hemen sağda, dış cepheleri sarmaşıklardan kapanmış sıra sıra evler var. Onlardan birinin içindeki manzara ise unutulmaz:

Bu evlerden birinde, birbirinden ilginç içi doldurulmuş egzotik hayvanlar, müthiş, yemyeşil bir atmosferde sergileniyor. Evet insanın içi acıyor hayvanları öyle görünce ama manzaranın etkileyici olduğunu da söylemek zorundayım. Çünkü olay sadece sergilenen hayvanların güzelliği değil, dekorasyonun da çok çok enteresan olması.

Ne yazık ki burada da pek çok yerde olduğu gibi fotoğraf çekmek yasak, o yüzden fotoğraf çekemedim ama doldurulmuş hayvanlar ilginizi çekiyorsa size Paris’te daha merkezi bir konumda bulunan Design et Nature‘e gidip bir bakmanızı öneririm. Hem Design et Nature yazımda bu hayvanların fotoğrafları da var.

Bit pazarını gezmeyi bitirip Paris şehir merkezinde dönmek içinse tekrar o sevimsiz yollardan geçip 4 numaralı metro hattına ulaşmak gerekiyor. Bir keresinde yolda yürürken bir baktık 85 numaralı belediye otobüsü de buradan, Rue des Rosiers’den geçiyor. Yani dilerseniz o sevimsiz yerlerde yürümemek adına doğrudan Lüksemburg Bahçesi‘nden kalkan otobüs, Hôtel de Ville ve Grands Boulevards  tarafından geçip doğrudan bit pazarının kalbine ulaşıyor. Yolculuk gerçi biraz uzun sürebilir ama en temizi belki de böylesidir. İnmeniz gereken durağın adı “Marché aux Puces (mağşe o püs)” yani Bit Pazarı

Dilerseniz bir de Pandemi Günlerinde, 7 Mart 2021 Pazar günü Pariste.Net Tv Youtube Kanalı üzerinden yaptığım aşağıdaki canlı yayını izleyerek de bu dev pazar yeri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz:

Gördüğünüz gibi artık sokaklarda brocante kovalamanıza gerek yok 😉 Eğer üşenmeyip azıcık zahmetli ve biraz da sevimsiz olan bu yolu katetmeyi göze alabilirseniz, buraya gelip eşsiz bir bit pazarı ve birbirinden özel antikacılar görme şansını yakalayacaksınız. Marché aux Puces – Saint Ouen Bit Pazarı’nın sadece Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri gezebileceğinizi unutmayın. Cuma günleri de öğleye kadar açık. Hatta bana kalırsa Cumartesi ya da Pazar günü giderseniz daha iyi olur. Ağustos ayında da biraz daha tenha oluyor. Ayrıntılı bilgiyi ve güncel duyuruları da aşağıdaki resmi web sayfasında bulabilirsiniz.

Keyifli geziler, keyifli keşifler…

 

 

Web Adresi: marcheauxpuces-saintouen.com

Adres: Marché aux Puces, 93400 Saint-Ouen

Ahmet Ore: