X

Lüksemburg Bahçesi – Jardin du Luxembourg

(Son Güncelleme: 01.03.2024) Tuileries Bahçesi ile birlikte Paris şehir merkezindeki en büyük parklardan biri de Lüksemburg Bahçesi’dir… Bu muhteşem park şehrin 6. arrondissement‘ında yer alıyor ve Panthéon‘a çok yakın, bir başka deyişle Saint Germain Bulvarı ve Saint Michel‘in üst tarafı gibi tarif edebiliriz. Parkın birkaç kapısı olmakla birlikte, yokuş yukarı çıkmaktansa yokuş aşağı yürüyerek gezmeyi seven biri olarak, ben size üst ana kapıdan girip aşağı doğru yürümenizi tavsiye edeceğim.

Bu nedenle Lüksemburg Bahçesi’ne gelmek için nokta atışı yapmak, RER-B‘nin “Luxembourg” istasyonunda inmeniz yeterli olacaktır. İstasyonun “Jardin du Luxembourg” çıkışından çıkarsanız, üst ana girişin tam önüne ulaşmış oluyorsunuz.

Dilerseniz, Nisan 2018’de enteresan bir şekilde yaz sıcağı kıvamında bir bahar gününde Lüksemburg Bahçesi’nde Pariste.Net Tv için çektiğim, yukarıdaki Youtube videosunu izleyerek de bu park hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Paris’te güzel havalarda gökyüzünün nasıl masmavi, Lüksemburg Bahçesi’nin de nasıl yemyeşil olduğuna bu videoda kendiniz tanıklık edebilirsiniz.

Biz gezimize daha doğrusu yazımıza devam edecek olursak, iki tarafı ağaçlıklı muhteşem bir yoldan Lüksemburg Bahçesi’ne girdiğinizde mevsimine göre bahar ya da yazsa yeşillikler içinde cennet bahçesinde yürüdüğünüzü, sonbaharsa kızıllı sarılı yaprakların dansı ile başınızın döndüğünü, kışsa yapraksız ağaçların ve kurumuş yaprakların arasında bir kış masalını yaşadığınızı düşünebilirsiniz. Gerçi Paris’e kar çok az yağıyor ama kazara bir de kar varsa, unutulmaz bir zaman diliminin içindesiniz demektir.

Park 22 hektarlık bir alan üzerine kurulu ve inanılmaz büyük. Paris’in yüz küsür kilometre karelik bir şehir olduğunu düşünecek olursak bu dev parkların Parislilerin nefes alması için ne kadar önem verilerek oluşturulduğunu düşünmenizi isterim.

Paris’te böylesi şehir merkezi parklarını gezerken İstanbul Mecidiyeköy’de çalıştığım zamanlar, Ortaklar Caddesi’nde yaz sıcağında insancıkların iki bina arasına sıkıştırılmış, adında “park” denen minicik bir yeşil alanda çoluk çocuk nefes almak için nasıl doluştuklarını görüp de içimin nasıl acıdığını hatırlarım hep.

Lüksemburg Bahçesi’nin üst ana girişinden aşağı doğru yürüdüğünüzde, biraz ileride sağ tarafta ağaçlar altına gizlenmiş çok hoş bir kafe göreceksiniz. Dilerseniz hemen, dilerseniz parkı gezdikten sonra burada oturup soluklanmanızı, bir şeyler içip hayatın tadını çıkarmanızı tavsiye edebilirim. Buradan ne zaman geçsem Paris’te Bir Hafta kitabımın geçtiği bir bölümdeki hikaye kahramanlarından iki ponpon teyzenin oralarda bir yerlerde sohbet halinde olduğu hissine kapılırım.

Hemen aşağıdaki büyük havuz ortamın ferahlığına ferahlık katıyor. Bu havuzda çocuklar ve hatta bazen büyükler minik yelkenli teknelerini rüzgarda yüzdürmeye bayılıyorlar. İnsanlar yeşil sandalyeler oturmak kadar yayılmayı, çiçeğe böceğe karışmayı tercih ediyorlar.

Parkın bazı bölümlerinde çimenlere basmak yasak, bazı bölümlerindeyse serbest. Hatta bazı bölümlerde bazı dönemler yasak, bazı dönemler serbest! Bir vakitler insanların sereserpe çimenlere yayıldığı bölümün girişine daha sonraki günlerde “çimenlere basmak yasaktır” yazısı astıklarını görüp de şaşırdığımı hatırlıyorum; buna dikkat ederek, izin verilen alanlarda siz de çimenlere uzanıp keyif yapmayı deneyebilirsiniz.

Jardin du Luxembourg (Jağden dü Lüksanbuğ) içinde, havuzun tam karşısında bulunan dev saray, aslında Palais du Luxembourg (Lüksemburg Sarayı) olarak inşa edilmiş, günümüzdeyse Fransız Senatosu (Le Sénat) olarak kullanılıyor. Zaten bu park da vaktiyle Lüksemburg Sarayı’nın bahçesiymiş…

Havuza doğru merdivenlerden inip sağa döndüğünüzde şahane bir çeşme ile karşılaşacaksınız. Başınızı sağa çevirmeseniz görmeden geçip gideceğiniz bu çeşme Fontaine de Medicis (Medici Çeşmesi) olarak geçiyor. Kuytudaki derinliği, suyla ahengi, ağaçların, çiçeklerin renk oyunları, her şeyiyle baş döndürücü. Bu çeşmenin önünden kimler gelip geçmiştir kim bilir. Emre Caner‘in kitabı Paris Sevdası‘ndan öğrendiğime göre Yahya Kemal Beyatlı her gün bu çeşmenin önünden geçermiş. Neden siz de bu çeşmenin önünde gezinmeyesiniz ki? 😉

Parkta birbirinden güzel heykeller ve sanat eserleri var. Hepsini tek tek yazmaya kalksam sayfalar sürer… Siz ilginize çekenleri tek tek inceleyebilir, kaidelerindeki açıklamalardan kimin/neyin heykeli olduğunu öğrenebilirsiniz. Park içinde gezinize devam ederken sarayın sol tarafından indiğinizde karşınıza çıkacak olan heykel ise Eugène Delacroix’nın anısına dikilmiş ve bu heykel benim parkta en sevdiğim heykellerden biri. Eğer Eugène Delacroix’nın bir zamanlar atölye ev olarak kullandığı yeri, şimdiki Eugène Delacroix Müzesi‘ni görmek isterseniz orası da fazla uzakta değil, tavsiye ederim.

Biraz daha yürürseniz sağ tarafta bir zamanlar orangerie olarak kullanılan, günümüzde de dönemsel sergilere ev sahipliği yapan çok güzel bir yapı göreceksiniz. Buranın kapısı açıksa çekinmeden içeri girin, çoğunlukla sergiler ücretsiz olarak gezilebiliyor. Hem binanın içi, hem de sergilenen sanat eserleri ilginizi çekebilir. Yazılarımın çoğunda bahsettiğim gibi ben bu orangerie‘leri çok seviyorum. Tuileries Bahçesi‘ndeki müze olan Musée de l’Orangerie bu anlamda ilginizi çekebilir. 

Lüksemburg Bahçesi’nin içindeki orangerie‘nin karşı tarafında ise tenis kortları olduğunu göreceksiniz. Parkın içinde koşup spor yapanlar yetmezmiş gibi bir de insanlar burada tenis oynuyorlar. Hep söylediğim gibi; Paris’te hayatı güzelleştirmek için ne gerekiyorsa yapılıyor, size de bunlardan faydalanmak düşüyor sadece. Aslında bu parkın bir de serası var ama orası da Palais du Luxembourg (Lüksemburg Sarayı) gibi sadece Journées du Patrimoine – Kültürel Miras Günleri ve diğer bazı özel günlerde ziyaret edilebiliyor.

Alt kapıya doğru yürüyüp parktan çıkıp sağa dönerseniz Lüksemburg Müzesi, Metre Taşı ve Odéon Tiyatrosu tarafına doğru ilerlemiş olursunuz. Sola dönüp sağdaki ilk sokaktan girerseniz de biraz aşağıda muhteşem bir kilise olan Saint Sulpice Kilisesi – Eglise Saint-Sulpice de Paris karşınıza çıkacak. Buranın da aşağıları ideal gezi parkuru olan Saint Germain Bulvarı ve Odéon zaten.

Keyifli geziler, keyifli keşifler.

 

 

Adres: Jardin du Luxembourg, 75006 Paris

Ahmet Ore: