X

Eugène Delacroix Müzesi – Musée Eugène Delacroix

(Son Güncelleme: 03.03.2024) Paris’in hazineleri yazmakla bitmiyor… Bu yazıda hep birlikte, Paris’in en güzel semtlerinden biri olan Saint Germain‘in arka sokaklarında, başınızı çevirmezseniz görmeden geçip gideceğiniz bir kapının ardında gizli, oysa Paris’in en ünlü müzelerinden biri olan Eugène Delacroix Müzesi’ni gezeceğiz.

6. arrondissement‘da, Saint Germain Bulvarı‘nın ünlü kafelerinden Les Deux Magots‘nun karşısındaki Saint-Germain des Prés Kilisesi‘nin hemen arkasında bulunan Musée Eugène Delacroix – Eugène Delacroix Müzesi’nin girişi, semtin en küçük ama en güzel meydanlarından biri olan Place Furstenberg’te bulunuyor.

Paris’teki en hoş mobilya ve dekorasyon mağazalarından Flamant‘ın hemen yanındaki kapıdan başınızı uzatıp içeri baktığınızda, yazının başında bulunan fotoğraftaki avluya girmiş oluyorsunuz. Müzenin kapısına ulaştığınızda da sağ taraftaki gişeden biletinizi alıyorsunuz.

Müze giriş ücreti 7€ ama ek olarak Louvre Müzesi için de kombine bilet alırsanız 17€ ödeyip her iki müzeyi birden gezme fırsatı yakalıyorsunuz. Güncel fiyatlar ve ayrıntılı bilgi için yazının sonundaki resmi web sayfasına bakmanızda yarar var.

Eugène Delacoix (öjen dölakrua ya da öjen dölakğua) sanat tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir Fransız sanatçı. 1798-1863 yılları arasında yaşamış olan Delacroix, romantik dönemin en önemli temsilcilerinden. Aslında çoğumuz onu Gezi Olayları sırasında sosyal medyada bolca paylaşılan, 1830 tarihli “La Liberté Guidant Le Peuple – Halka Yol Gösteren Özgürlük” tablosu nedeniyle tanırız.

Bu ünlü tablo, diğer pek çok Delacroix tablosu gibi Louvre Müzesi‘nde bulunuyor. Çoğu kişi tablonun 1789 Fransız Devrimi ile ilgili olduğunu düşünse de aslında bu tablo 1830’daki Fransız Devrimi’ni anlatır (Fransız Devrim tarihi tek bir devrimle sınırlı değil). Her halükârda bu eser özgürlük ve iktidar mücadelesi ilişkilerini duygusal ve bir o kadar da vatansever bir dille anlatan çok özel bir çalışmadır.

Sanatçının en çok bilinen bir diğer eseri de “Scène des Massacres de Scio – Sakız Adası Katliamı” tablosu, ayrıca “Femmes d’Alger – Cezayirli Kadınlar” tablosu da oldukça ünlü… Daha pek çok tabloyla gelecekteki resim akımlarını etkilemiş olan Eugène Delacroix’nın bu tabloları da yine Louvre Müzesi‘nde bulunuyor…

O halde Saint Germain‘deki bu müzeyi neden gezmeliyiz? Çünkü burası Delacoix’nın Saint Sulpice Kilisesi‘ndeki tabloları yaptığı dönemde yaşadığı ev, aynı zamanda o dönem atölye olarak kullandığı bina.

Hep söylediğim gibi, Paris’te müze gezmek sadece müzede sergilenen eserlerle iletişim kurmak değil, eserlerin sergilendiği yapı kompleksini de iliklerinize kadar hissetmek demek. O nedenle bu müze de Delacroix’nın bir dönem ev ve atölye olarak kullandığı yer olarak Saint Germain‘in arka sokaklarında keşfedilmeyi bekliyor.

Biletinizi aldıktan sonra dilerseniz çantanızı ve eşyanızı hemen arka tarafta bulunan emanet dolaplarına bırakıyorsunuz. Yanınızda 1€ olması önemli, çünkü dolaplar 1 euro ile çalışıyor. Merak etmeyin, işiniz bittiğinde paranızı geri alıyorsunuz.

Sonra merdivenlerden yukarı çıkıp gezinize başlıyorsunuz. Bu küçük binanın odalarında dolaşırken Delacroix’nın tablolarından örnekler yanında başka sanatçıların tablolarını da görme fırsatınız oluyor.

İlk büyük salondan sonra bir arkadaki küçük odaya geçtiğinizde “ne yani, bu kadar mıydı?” diye sorduğunuz anda dışarıya açılan bir kapı olduğunu fark ediyorsunuz ve gezinize oradan devam ediyorsunuz. Buradan arkadaki atölye tarafına geçiliyor. Dilerseniz merdivenlerden bahçeye inebilirsiniz ama ben önce atölye binasına geçmenizi öneriyorum.

Atölye tarafına geçtiğinizde sizi etkileyici bir Eugène Delacroix portresi karşılıyor; sağda küçük bir bölüm var; bir zamanlar Delacroix’nın atölye olarak kullandığı büyük salonsa arka tarafta. Bu müzede sadece tablolar değil, birkaç heykel, mektuplar ve birkaç ilginç obje daha mevcut.

Sonra tekrar dışarı çıkıp küçük bahçeye iniyorsunuz. Mevsimine göre burası yeşilli, sarılı değişik renklerlerde olabilir. Çok yoğun ziyaret edilen bir yer olmadığı için de genelde huzur dolu oluyor. Tabii bir Türk olarak bahçeyi gezerken “keşke şurada bir kafe olsaydı da çay-kahve bir şeyler içip tadını çıkarsaydık” demeden edemiyorsunuz 🙂 Ah bu arada, bu yazıyı hazırlarken öğrendiğime göre, bir müslüman olarak ilk tablo koleksiyonu yapan Halil Şerif Paşa’nın elinde vaktiyle aralarında “Femmes d’Alger – Cezayirli Kadınlar”ın da olduğu altı tane Delacroix tablosuna sahipmiş ama yurda dönerken çıplak kadın resmi getirmemesi istenince tabloları mecburen elden çıkarmış ve bu nedenle günümüzde Türkiye bu çok önemli tablolara sahip olma şansını yitirmiş…

Eugène Delacroix Müzesi’ni gezmek, ilgi durumunuza bağlı olarak 20-30 dakika kadar sürebilir. Sonrasında yine Saint Germain‘in arka sokaklarında kaybolmaya, daha doğrusu kendinizi kaybetmeye yönelik geziniz dışarıda devam edecektir. Hazır buralara gelmişken hemen çıkıştaki Flamant‘a da girip şöyle bir bakmanızı öneriyorum.

Delacroix Müzesi, Louvre Müzesi gibi Salı günleri hariç her gün açık… 09:30-17:30 saatleri arasında gezilebiliyor; içeri son ziyaretçi en geç 17:00’de alınıyor. Ayrıca Müzenin 1 Ocak, 1 Mayıs ve 25 Aralık günleri de resmi tatil nedeniyle kapalı olduğunu hatırlatmak isterim.

Keyifli geziler, keyifli keşifler.

 

 

 

Web Adresi: musee-delacroix.fr

Adres: Rue de Furstenberg, 75006 Paris

Ahmet Ore: