X

Café de Paris (Rue de Buci – Saint Germain)

(Son Güncelleme: 03.03.2024) Bu yazıda Paris’in en sevdiğim semtlerinden biri olan Saint Germain’in arka sokaklarında, yine en sevdiğim sokaklardan biri olan Rue de Buci’de dolaşırken, oturup bir şeyler yiyip içmek için en hoş kafe-restoranlardan biri olan Café de Paris’de mola vereceğiz hep birlikte.

Paris’te birkaç tane daha Café de Paris var. Üstelik hepimiz bu adı ünlü café de paris sosundan da tanıyoruz ama bu yazı konumuzun o sosla bir ilgisi yok; zaten sosun yaratıldığı yer Paris değil Cenevre. Biz bu yazıda sadece Paris’te hoş bir yeme-içme mekanı daha tanımış olacağız sadece.

Dediğim gibi Rue de Buci en sevdiğim sokaklardan biri. Yaz-kış, gece-gündüz hareketli. Öyle fazla uzun bir sokak değil ama yine de Paris’e hayat veren yaşam alanlarından biri. Buradaki mekanlarda oturup bir şeyler yiyip içmek de çok iyi geliyor insana. Hele ki hava mızmızlık yapmayıp, kapı önünde oturmaya izin verecek kadar iyiyse.

M4 ya da M10 metrolarıyla gelinen Odéon istasyonuna yakın, Saint Germain Bulvarı‘nın bir arka sokağında bulunan Rue de Buci‘deki Café de Paris, belki öyle aman aman bir özelliğe sahip değil ama zaten Sain Germain‘de bulunuyor olması, üstelik Rue de Buci gibi güzel bir sokakta, Paris dokusunu hissetmek için iyi bir konumda olması, burayı baştan güzel kılıyor.

Gerçi ben sırasındaki Le Bar du Marché‘yi daha çok severim ama Café de Paris de oturmak için gayet keyifli bir mekan. Tam çaprazındaki L’Atlas Restaurant içinse aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hem garsonları sevimsiz, hem de yan taraftaki çiçekçiyi alıp dükkanı büyüttüler, Rue de Buci‘nin o güzel çiçekli havasını bozdular; yani üzdüler beni biraz…

İlk kez yıllar önce, Orsay Müzesi‘nden çıkıp Eugène Delacroix Müzesi‘ni gezdikten sonra soluklanmak için oturduğumuz Café de Paris’te sıcak-soğuk bir şeyler içip gazete okumak, sohbet ederken geleni geçeni izlemek oldukça iyi gelmişti. Hele ki gelip geçenlerden biri, çok sevdiğim Lale Mansur – Cem Mansur çifti olunca da çok mutlu olmuştum. Önce önümüzden öylece gelip geçtiler, sonra da –artık nasıl secret yaptımsa– geri dönüp tam arkamıza oturmuşlardı 🙂

İşte mekanları bana sevdiren, daha doğrusu daha çok sevdiren böyle küçük anılar. Lale Mansur ile eşine burada rastlamış olmak benim bu kafeyi sevmem için ekstra bir neden oldu. Belki siz gittiğinizde gözünüze o kadar da güzel görünmeyebilir ama hayatta bir şeyleri güzelleştirmek için oraya güzel anılarla farklı anlamlar yüklememiz gerekiyor sanki.

Gerçi “bi fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye sorabilecek tiplerden değilim ama blog yazısı için mekan fotoğrafı çekerken onların da bulunduğu bir poz olsun istedim. Yukarıdaki fotoğrafta, sol arka köşede oturan sevgili Lale Mansur ama blog fotoğraflarındaki tüm yüzleri blurlamayı tercih ettiğim için onun güzel yüzünü de blurlamak zorunda kaldım 🙂

Biz burada şarap ve kahve aldık, şarap yanında minik atıştırmalıklar getiriyorlar. Dolayısıyla yemek yemedik ama eminim mutfağı da tüm Fransız restoranları gibi lezzetlidir. Fiyatlar ise Paris koşullarında yüksek, Saint Germain koşullarında makul diyebiliriz 🙂 Zaten bu sokakta öyle çok makul bir yer yok pek…

Öğlen ya da akşam saatlerinde bir şeyler yemek, aralardaki vakitlerde sıcak ya da soğuk bir şeyler içmek için Café de Paris bu bölge için keyifli bir seçenek olabilir. Öncesinde ve sonrasında ise gezi güzergahınız ya Saint Germain Bulvarı ya da aşağılara doğru Seine Nehri tarafı olacaktır. Hep söylüyorum, bu bölge başlı başına bir hazine…

Keyifli geziler, keyifli keşifler

Ve afiyet bal şeker olsun elbette…

 

 

 

Adres: 10 Rue de Buci, 75006 Paris

Ahmet Ore: