(Son Güncelleme: 02.03.2024) Bu yazıda, Seine Nehri üzerindeki 37 köprü arasında en meşhurlarından birini tanıyacağız: Pont des Arts (pon dezar ya da pon dezağ)… “Sanat Köprüsü” ya da “Sanatlar Köprüsü” olarak çevirebileceğimiz bu isim, bir dönem aşıkların astığı kilitler nedeniyle köprünün Pont des Amoureux (pon dezamurö ya da pon dezamuğö) yani Aşıklar Köprüsü olarak anılmasına neden olmuş.
Paris’i ziyaret eden sevgililer, aşklarının ölümsüz olması için bu köprüye asma kilit takmaya başlamış ve kısa zamanda bu gelenek öyle yaygınlaşmış ki köprüde kilit asacak yer kalmamış. O kadar ki sokak lambalarına bile kilit asmaya başlamışlar…
Bir tarafında Louvre Müzesi, diğer tarafında Institut de France‘ın olduğu bu köprü, sadece yaya geçişi için kullanılmakta ve günün her saati revaçta bir yer. Özellikle gün batımlarında muhteşem bir manzaraya sahip. Zaten o yüzden sevgilisini kapan buraya geliyor ama yalnızsanız da canınızı sıkmayın, birileri gitar çalıp şarkılar söylerken buradan Paris manzarasını izlemenin de tadına doyum olmuyor.
İlk olarak 1884‘te Napoléon Bonapart zamanında yapılmış olan 155 metre uzunluğundaki bu köprü, o zaman için Seine Nehri üzerindeki ilk metal köprüymüş. Pek çok badireler atlatan köprü zamanla kullanılamaz hale gelmiş ve 1979 yılında yaya geçişine kapatılmış. 1984 yılında ilk planlarına sadık kalınarak zamanın belediye başkanı olan Jacques Chirac tarafından yeniden yaptırılmış.
Louvre Müzesi ya da Saint Germain civarındaki bir gezi programınıza dahil edebileceğiniz Pont des Arts, Paris’teki pek çok köprü gibi size nefis bir manzara, harika bir atmosfer sunuyor. Bir süre öncesine kadar köprünün korkuluklarına kilit asma ritüeli sürdürülebiliyordu ama yıllar içinde o kadar çok kilit asıldı ki, artık bu kilitler aşırı ağırlık nedeniyle korkulukların tel örgülerini kopartıp dökülmeye başlayınca güvenlik gerekçesiyle Paris Belediyesi önce kilitleri söküp korkulukları ahşap plakalarla kapladı.
Bir süre Street Art örnekleri ile süslenen bu ahşap panolar, daha sonra metal çapraz korkuluk olarak yeniden düzenlendi ve cam panolarla kaplandı. Bu şekilde artık Aşıklar Köprüsü’nde kilit asacak yer yok ama çılgın turistler ne yapıp edip, üç beş tane de olsa bazı bağlantı noktalarına kilit asmayı denemeye devam ediyorlar ya da bunu başaramayanlar Seine Nehri üzerindeki diğer köprüleri hatta Paris’in diğer köşelerinde uygun buldukları noktaları kilitlerle doldurmaya devam ediyorlar.
Zaten ben bu kilit asma işine sıcak bakmayanlardan biriydim. “Neden?” diye soracak olursanız, madem batıl inançlar üzerinden gidiyoruz, valla ben küçükken anneannem “kilit kısmet bağlar” derdi 😀 Yani ben bu yüzden köprülere kilit asma ritüeline karşıyım 😉 Ama yine de şiirsel bulduğumu itiraf etmem gerekiyor. Paris’in neresinde bu kilitlerden görsem “kısmetlerini kilitliyorlar haberleri yok” diye düşünüp, üzerine bir de böyle düşündüğüm için kendi halime gülüyorum 🙂
Bu köprüden Louvre Müzesi tarafına geçerseniz tam karşıdaki kapıdan Louvre‘un ikinci iç avlusuna ulaşırsınız, oradan sola kıvrılıp meşhur piramitli avluya geçebilirsiniz. Köprünün diğer tarafına geçip de Institut de France‘e doğru baktığınıza soldan aşağı merdivenler iniyor. Köprünün altından geçtiğinizde de karşınıza Seine Nehri‘ndeki en sevdiğim yemekli gezi teknesi Le Calife çıkacaktır. Institut de France‘ın sağından arka tarafa dolaşırsanız, içerilere doğru ara sokaklarda kaybola kaybola gezinip Saint Germain‘e ulaşmanız mümkün.
Tabii bir diğer seçenek de nehrin dilediğiniz kıyısında yol boyunca yürüyüp eşsiz manzaranın tadını çıkarmak. Örneğin benim için en az bu köprü kadar kıymetli olan bir başka yaya köprüsü de Passerelle Solférino‘dur; batıya giderseniz Orsay Müzesi‘nin önünde o köprüyü de görebilirsiniz.
Köprünün Cité Adası tarafına yürümek, o adada gezinmek de hoş bir gezi rotası aslında. Tam karşınızda, adanın ucunda gördüğünüz park Square du Vert-Galant‘a yürümek, orada soluklanıp dinlenmek hoş olabilir. Ada üzerindeki Conciergerie, Saint-Chapelle, Notre Dame Katedrali gibi sürprizleri saymıyorum bile. Hele bir de muhteşem yürüyüş parkuru Parc Rives de Seine var ki… Dilerseniz Pariste.Net Tv için çektiğim aşağıdaki videoyu izleyerek Pont des Arts ve çevresi hakkında fikir sahibi olabilirsiniz:
Pont des Arts – Aşıklar Köprüsü’ne metro ile doğrudan ulaşmak biraz zor, daha doğrusu buraya gelmek için metro istasyonu tarifi vermek… O yüzden Louvre Müzesi, Saint Germain Bulvarı, Châtelet taraflarından yürüyerek gelecekmiş gibi düşünebilirsiniz. Yine de bir metro istasyonunu referans almamız gerekirse M7 hattının Pont Neuf istasyonunda inip kıyı boyunca Louvre Müzesi istikametinde yürürseniz Pont des Arts karşınıza çıkacaktır.
Unutmayın, kilit kısmetinizi bağlar, dikkatli olun 😉
Keyifli geziler, keyifli keşifler.