(Son Güncelleme: 04.06.2025) Bu yazıda sizlere Marais Bölgesi‘nde çok sevdiğim bir restoran olan Robert et Louise’den söz etmek istiyorum.
Robert et Louise (rober e luiz ya da ğobeğ e luiz) yaşlı bir çift olduğunu tahmin ettiğim Robert ve Louise’e ait küçük, sıcak, samimi ve son derece keyifli bir restoran. Marais‘nin kendine has atmosferinde dolaşırken bu restorana girdiğiniz zaman kendinizi bir köyde gibi hissediyorsunuz.
Bugüne kadar Fransa’da pek çok şehir ve köy gezmişimdir. Gezdiğim yerlerde, özellikle kırsal kesimlerde yemek yediğim restoranlar öylesine özgün, öylesine korunmuştur ki hem dekorasyon hem mutfak hem de servis olarak son derece başarılıdırlar. Robert ve Louise’e girdiğimde de kendimi kırsal bir yerde yemek yiyecekmişim gibi hissetmem bundandır aslında. Biz kalkıp nerelere gidiyoruz böyle yerlerde yemek yemek için, adamlar tutmuşlar bu otantik havayı şehrin kalbinde, böyle bir mekanda tüm orijinalliği ile yaşatıyorlar. Robert ve Louise de Paris’te böyle bir atmosfere sahip yüzlerce restorandan biri sadece. Ve hiçbir şey eğreti durmuyor, her şey o kadar sahici ki.
Hep söylüyorum, Paris’te birbirinden güzel o kadar çok restoran var ki hangi birine girseniz keyifle yemek yiyeceğinizden, damak tadınıza uygun bir şey bulacağınızdan eminim. O yüzden bu blogda restoran yazıları yazmak bana biraz boşunaymış gibi geliyor. Yine de kendi deneyimlerimi sizlerle paylaşmak ve yeme içme konusunda fikir vermek adına bu konudaki yazılarımı sürdürüyorum. Yoksa “en iyi restoran”, “en şahane yer”, “en keyifli mekan” gibi iddialarım hiç olmadı. Maksat güzel bir mekanda, hoş bir atmosferde sevdiklerimizle birlikte karnımızı doyurmak, damağımızda hoş bir tatla ve güzel anılarla o restorandan ayrılmak.
Robert ve Louise’in önünden defalarca geçmişliğimiz vardır ama buradan ne zaman geçsek kalabalık olduğu için denememiz epey gecikti. Benim gibi rezervasyon kültürü gelişmemiş birinin de böylesi güzel mekanlarda yer bulması her zaman kolay olmuyor tabi ama ilk kez Ekim 2015’te bir Pazar günü şanslı günümüzdeymişiz. Kendimize Marais‘de yemek yiyecek bir yer ararken yine şans eseri bu restoranın önünden geçtik ve bu kez içeri girdiğimizde boş yer olduğunu gördük.
Mekana girdiğimiz zaman, daha önce de dediğim gibi sıcacık bir köy havasına geçiş yaptık. Taş duvarlar, ahşap tavan taşıyıcıları, yanan ocağın mekana verdiği ısı, mis gibi yemek kokuları insana yaşadığını ama gerçekten yaşadığını hissettiriyordu.
Bizi karşılayan sevimli garson kız büyükçe bir masaya oturmamızı önerince çok şaşırdım. Koca masayı bizim işgal etmemize izin vermesi bir lütuf gibi göründü 🙂 Sonradan anladık ki, burada masaları hiç tanımadığınız insanlarla paylaşmanız olağan; bu da mekanın sıcaklığına sıcaklık katıyor ama kazara baş başa yemek yeme hayaliniz varsa o zaman bu mekanın size pek uymayacağını söyleyebilirim.
Biz siparişimizi vermek için beklerken yanımızdaki masada oturan Amerikalı yaşlı çiftin karşılarına yeni gelen genç bir Türk çifti oturttular, her iki grup da çok şaşırdı ama hemen kaynaşıverdiler 🙂 Bu arada genç Türk çifte selam verip vermemek konusunda tereddüt ettim. İnsanlar yurt dışında rahat rahat sohbet edip kendileri olabileceği ortamları yaşamak istediklerinden Paris’te rastladığım Türklerle iletişim kurup onları rahatsız etmekten çekinirim ama bu kez de onların mekanda başka Türkler olduğunu fark etmeden konuşmaları, benim onları dinliyor oluşum gibi algılanacağından ne yapacağımı bilemiyorum… Her halûkârda buradan, hamile genç anne adayına bebeğini sağlıkla kucağına almasını dileyip, genç çifte selam edeyim… (Bu hikaye 2015’teydi, demek ki çocuk doğmuş, okula bile başlamıştır :))
Her neyse… Menüsüne yazının sonundaki resmi web sayfasın linkinden ulaşabileceğiniz Robert et Louise’de, son dönemde gözdem olan ördek eti “confit de canard” (konfi dö kanar ya da konfi dö kanağ) sipariş ettiğim için sığır etlerini pişirdikleri odun ocağını sonradan fark ettim. Benim gibi yemek seçen, neredeyse hiç sebze yemeyen ve bu nedenle çok istediği halde vegan olması mümkün olmayan biri için et önemli bir besin kaynağı ve burası da bu işi çok iyi biliyor. Hem fiyat-kalite dengesi açısından makul hem de geleneksel yöntemlerle pişirdikleri etlerin tadı harika.
Hele ki ana yemeğin yanında servis ettikleri yanık yanık fırın patatesler ve yeşil salata ile birlikte ne yerseniz yiyin tadı zaten muhteşem oluyor. Eminim tatlıları da çok güzeldir ama biz son dönemde sıkı bir rejime girdiğimiz için deneyemedik. Belki içinizden gidip deneyen olursa ya da daha önceden denemiş olanınız varsa, deneyimlerinizi bizimle paylaşırsanız hepimiz çok seviniriz.
Restoranın alt katı da mahzen şeklinde düzenlenmiş gayet keyifli bir mekan ama penceresiz bir bodrum kat olduğu için benim pek tercih edeceğim bir yer değil, o yüzden sadece giriş katta yer varsa burada yemek yemek isteyebilirim. Daha sonraki gidişlerimde de hep giriş katında yemek yedim, aşağıyı hiç denemedim.
Yemekten sonra ise sizi Marais Bölgesi‘nin zengin dünyası bekliyor olacak. Konum olarak kültür merkezi Espace des Blancs Manteaux‘nun biraz üzerinde Archives Nationales ile Picasso Müzesi arasında diyebiliriz.
Buraya doğrudan toplu taşımayla gelmek içinse M1 ya da M11 metro hatlarının Hôtel de Ville ya da yine M1 hattın Saint Paul istasyonunda inip iki istasyon arasında bulunan Rue de Vieille Temps’dan içeri girip dümdüz yürüyebilirsiniz.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
Ve afiyet şeker olsun…
Web Adresi: robertetlouise.com