X

Sorbonne Üniversitesi – Université Paris-Sorbonne

(Son Güncelleme: 01.04.2024) Konuk Yazar: Av. Bilgehan Avcı

Sorbonne Üniversitesi’nin bulunduğu Latin Mahallesi! Acaba Latinler mi yaşıyor bu mahallede? Yoksa burada yaşamak için Latince mi bilmek gerekiyor? Nerden gelmiş bu mahallenin adı acaba? Latince uzun yıllar boyunca Avrupa’da bilim dili olarak kullanılmış. Bünyesinde bulundurduğu üniversiteleriyle, kütüphaneleriyle, matbaalarıyla, kitapçılarıyla ve entelektüel tartışmalara imkân sağlayan mekânlarıyla ün yapmış ve vaktiyle bilim dilinin konuşulduğu bir mahalle olmasından dolayı ismi Latin mahallesi olarak kalmıştır. Günümüzde Latin Mahallesi, Paris’in en turistik mekânlarına ve halen günümüze ışık tutan aslını koruyabilmiş birçok eğitim kurumuna ev sahipliği yapmaktadır.

Günümüzde Latin Mahallesi, Paris’in en turistik mekânlarına ve halen günümüze ışık tutan aslını koruyabilmiş birçok eğitim kurumuna ev sahipliği yapmaktadır. Sorbonne Üniversitesi’nin Latin Mahallesi’nde bulunan ve yılda sadece bir kez, Avrupa Kültürel Miras Günleri‘nde gezilebilen ana binasını yakından tanımak için yukarıdaki videoyu izleyerek fikir edinebilirsiniz.

Rue des Ecoles boyunca Saint Michel mahallesine doğru ilerlerken solunuzda büyük devasa bir bina göreceksiniz, hemen yeşil kubbesi gözünüze çarpacak, acaba nedir bu bina diye düşünmeye devam ederken karşınıza küçük bir park çıkacak, parkın üstünde bir heykelle karşılaşacaksınız. Bacak bacak üstüne atmış bir şekilde Montaigne size gülümsüyor olacak. Hatta heykelin ayak kısmı oldukça parlak; sanırım “aman dokunayım da yazarlık bana da bulaşsın” inancından dolayı aşınmış.

Montaigne’nin heykelinin konumu ise pek bir manidar. Sırtını Orta Çağ Müzesi – Musée du Moyen Age, yüzünü ise Avrupa’nın en prestijli üniversitelerinden Sorbonne Üniversitesi’ne çevirmiş. Bu haliyle, orta çağın tüm karanlıklarını gerisinde bırakmış, yüzünü bilimin ve aydınlanmanın tarafına çevirmiş bir şekilde bize yön veriyor.

Bu yazıda sizinle beraber, öğrencisi olmaktan büyük gurur duyduğum Sorbonne Üniversitesi’nin ana kampüs binasında küçük bir gezinti yapacağız. Gelin hep beraber binaya giriş yapalım, önce sınıflarını dolduralım, biraz kütüphanesinde ders çalışalım, sonrasında avlusunda gezinelim, en son da mezuniyet törenine katılıp kep fırlatıp binamızdan başarıyla ayrılalım. Ana kampüs binasının birçok girişi var, biz öğrenci girişinden (Boulevard Saint Michel / Place de la Sorbonne) öğrenci kimliğimizi gösterip giriyoruz.

Güvenlik kontrolleri sıkılaştırıldığı zaman bazen çantamızın açılması da istenebiliyor. Kontrolden geçtikten sonra binanın devasa avlusu bizi karşılıyor. Duvar işlemeleri, mimarisi ve pencerelerin şıklığı yeterince büyülüyor. Avlunun sağında Pasteur, solunda Victor Hugo’nun heykelleri var. Fransız bilim ve fikir dünyasının en önemli şahsiyetlerini her gün görüyor olmak, uzun meşakkatli eğitim yolunda bize ışık oluyor.

Ders zili çalıyor. Herkes amfiye doluşuyor. En sevdiğim amfi Liard amfisi (Salle Louis Liard). Bu amfide ders dinlemek büyük ayrıcalık, dekorları incelemekten ders dinleyebilmek ise büyük bir marifet. Duvarlarında Descartes, Racine, Molière ve Corneille gibi birçok şahsiyetin portresi mevcut. Biraz uyuklayacak olsan veya ders dinlemiyor olsan Descartes gözlerini sana çevirmiş bakıyor ona göre. Ayrıca doktora tez savunmaları burada yapılıyor.

Binanın hangi tarafını gezseniz önemli bir tabloyla, tarihi eserle veya önemli bir şahsiyetle karşılaşabilirsiniz. Dersten sonra avluda biraz gezinirken merdivenlerden yukarı doğru çıktığınızda eski bir şapel ve içinde Cardinal Richelieu’nun heykelini görürsünüz.

Bu şahsiyeti biraz araştırdığımızda 1600’lu yılların en önemli devlet adamlarından biri olduğunu öğreniyoruz. 1622 yılında kampüs binasına şu anki halinin verilmesini sağlayan Richelieu belli bir süre okulun yöneticiliğini de yapmıştır. Ayrıca Richelieu, şu an Palais Royal diye adlandırılan ve içinde Conseil Contitutionnel – Anayasa Konseyi, Conseil d’Etat – Danıştay, Ministère de la Culture – Kültür Bakanlığı ve Comédie Française (Théâtre) birimlerini bulunduran o devasa yapıyı yaptıran kişi olarak tarihe geçmiştir.

Biraz gezintiden sonra kütüphaneye doğru yol alıyoruz. Kütüphaneler üniversitenin kalbidir. Bir üniversitede baktığım şeylerin başında bilgiye ulaşım kolaylığı ve kütüphaneleri gelir. Ana binanın birinci katında Bibliothèque Interuniversitaire de la Sorbonne (BIS) adında büyük bir kütüphane bulunmakta. Yine estetik duvar süslemeleri ve büyük tablolarıyla dikkatiniz dağılıyor. Bu kadar sanat içerisinde derse konsantre olmak zor zanaat.

Herkes büyük bir sükûnet içerisinde dersine bakıyor, aslında herkesin dersi, derdi kendine yetiyor. Parislilerin evleri daracık olduğu için öğrencilerin çoğunluğu kütüphanelerde ders çalışma geleneğine sahip. Bu yüzden kütüphaneler dolup taşıyor. Bazen iki saati aşkın suredir kütüphaneye girmek için sıra beklediğime kendim de inanamıyorum.

Bu kadar ders ve çalışmadan sonra başarmamak işten bile değil. Sorbonne Üniversitesi ana binasının en güzel ve ihtişamlı yeri Grand Amphithéâtre salonudur. Büyük resmi törenlere ve uluslararası konferanslara ev sahipliği yaptığı gibi bu zorlu eğitim yolunu başarıyla bitiren öğrencileri de yine bu anlamlı salonda mezuniyet töreniyle onurlandırıp uğurluyorlar. Uğrunda büyük emekler harcanan eğitimin sonunda o hayal edilen mezuniyet günü kepler fırlatırken, çekilen tüm eziyet ve zahmetler de fırlatılıyor.

1253 tarihinde teolog Robert de Sorbon tarafından kurulan College de Sorbonne, Fransa’nın ilk üniversitesidir. Daha sonra Sorbonne Üniversitesi adını almıştır. Dünyada özellikle hukuk, edebiyat, tarih ve sosyoloji gibi sosyal bilimler alanında ün kazanmıştır. Ülkemizde de Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim görmek halen popülerliğini korumaktadır. 1968 öğrenci olaylarındaki rolünden dolayı 1971 yılında Sorbonne Üniversitesi 13 ayrı üniversiteye bölünmüştür.

Bu yazıda tanıtımını yaptığımız ana bina, rektörlük, derslikler, kütüphane ve amfileri bünyesinde bulundurmaktadır. Sorbonne Hukuk Fakültesi (Faculté de Droit) ana binadan ayrı olmak üzere, Panthéon binasının karşısında yer almaktadır. Sorbonne Üniversitesi ana kampüsünü gezmek isteyenler için rehber eşliğinde grup halinde turlar düzenlenebilmektedir. Daha ayrıntılı bir gezi düşünürseniz her yıl Eylül ayında düzenlenen Journées du Patrimoine – Kültürel Miras Günleri kapsamında gezilecek yerler listesinde baş sıraya koyabilirsiniz.

 

 

Av. Bilgehan Avcı
bilgehanavci@hotmail.com

Ahmet Ore: