(Son Güncelleme: 03.03.2024) Paris’te yolu Montmartre Tepesi’ne düşen herkesin ya başından ya sonundan mutlaka gördüğü ama içine bir türlü girmediği, yani yine uluorta olduğu halde gizli saklı kalmış yerlerden birini, güzel bir parkı tanıyacağız bu yazımızda: Square Louise-Michel… İlk olarak 1877‘de yapılmış ve sık sık renovasyon çalışması yapılmış yaklaşık 24 dönümlük bu parkın adı tarih içinde pek çok kez değişmiş ve yakın zaman önce bu adı almış ama bana kalsa ben buraya Montmartre Parkı ya da Sacré Coeur Parkı derdim…
Basilique du Sacré Coeur – Sacré Coeur Basilikası‘nın hemen altında, dik bir yamaç üzerine kurulu olan parkın en yukarısından geniş bir Paris manzarası var. O yüzden Montmartre Tepesi‘ni gezmeye gelip Sacré Coeur‘ü ziyaret edenler, bu üst terastan şehre şöyle bir bakmayı ihmal etmiyorlar ama sağlı sollu merdivenlerden aşağı inmeyi tercih edenlerin sayısı o kadar da fazla değil. O yüzden ben size bu parkın içinde şöyle bir dolaşmayı, daha doğrusu Montmartre gezisinin bir bölümünde bu yamaçlardan aşağı inerek parkın alt tarafına doğru yürümenizi öneriyorum.
Square Louise-Michel’e aşağıdan gelmek için M2 metro hattının Anvers istasyonunda inip hemen karşıdaki Rue de Steinkerque’ten yokuş yukarı çıkmanız gerekiyor. Bu yokuş üzerinde solda çok güzel bir çikolata müzesi kıvamındaki Maison George Larnicol var. Aslında bu güzergah Montmartre Tepesi gezisine başlamak için ideal rotalardan sadece biri. Biliyorsunuz ben M2 ya da M12 metro hatlarından birine binip Pigalle‘de inip, buradan 40 numaralı otobüsle tepeye çıkarak Place du Tertre – Norvins durağında inerek gezinize başlamanızı öneriyorum.
Böyle olunca önce Ressamlar Meydanı – Place du Tertre‘i görüyorsunuz, oradan yürüyerek Sacré Coeur‘e ulaşıyorsunuz, onun ardından da Square Louise-Michel’in üst taraftaki başlangıç noktasından Paris’i seyrediyorsunuz. Yorgun olanların Montmartre Füniküleri‘yle aşağı inmelerini ya da sağ taraftaki dik merdivenleri kullanmalarını öneriyorum ama artık biraz detaya girebildiğimize göre vakti ve zevki olanlar için Square Louise-Michel’in içinde dolaşarak aşağı inmenin de zevkli olduğunu söyleyerek bir alternatif daha sunmak istiyorum sizlere.
Parka yukarıdan girdiğinizde bir sağdan bir de soldan merdiven iniyor aşağıya. Sağdan giderseniz daha hızlı inersiniz ama vaktiniz varsa ben soldan dolaşmanızı öneriyorum. Montmartre Tepesi‘nin turistik kalabalığından bir an olsun uzaklaşıp yeşillikler içinde bir yamaçta kendinizi buluverecek olmanız enteresan bir duygu olacak. Dik yamacın karşısında da 5-6 katlı klasik Paris apartmanlarının çatı katları ile aynı hizadan kıvrıla kıvrıla aşağı inmek de bir o kadar zevkli.
Bu noktadan inerseniz benim çok sevdiğim ilginç sanat merkezi ve çok güzel bir kafe olan La Halle Saint-Pierre‘e ve onun arkasındaki meşhur kumaş çarşısı Marché Saint-Pierre‘e ulaşmış oluyorsunuz.
Eğer sağ taraftan inerseniz, dediğim gibi buradan daha dolambaçsız bir iniş söz konusu. Doğrudan alt katlardaki teraslara ulaşıyorsunuz yine ve buradan kat kat inmeye devam ediyorsunuz. Sağ tarafınızdan da Montmartre Füniküleri iniyor zaten. Yanınızdan vagonların neredeyse 45 derecelik açıyla geçiyor olması da çocukça bir keyif veriyor insana.
Square Louise-Michel pek çok açıdan keyifli ama birkaç önemli detayı hatırlatıp sizi önceden uyarmak isterim. Birincisi, yukarıdaki ilk merdivenler, biraz kuytuda kaldığından mıdır nedir, bazen pek hoş kokmayabiliyor; maalesef böyle şeyler oluyor. Bir diğer sorun, Paris’te Bir Hafta kitabımda da belirttiğim gibi, parkın özellikle alt girişindeki siyahi seyyar satıcıların yapışkan tavrı; kolunuza bir ip bağlayıp örneğin, önce hediye etmiş gibi davranıp sonra para almaya çalışabiliyor, bazen de yankesicilik yöntemi olarak bunu deneyebiliyorlar. Yani bu tür kişilerden uzak durun ve onlara tolerans göstermeyin derim. Ne yazık ki olabiliyor böyle şeyler.
Yine de ben bu parkı çok severim; her zaman içinden geçecek kadar hevesli olmasam da -zira yokuş inip çıkmayı çok seven biri değilimdir- bu parkı bir yukarı bir aşağı arşınladığım çok olmuştur. Üstelik siz burayı gezmeyecek olsanız bile nasıl bir yer olduğu hakkında fikriniz olsun istedim. Hem Square Louise-Michel’in başka bir güzel özelliği daha doğrusu hoş bir anısı da var:
Hani meşhur Amélie filmi vardır ya, o filmin en önemli sahnelerinden biri bu parkın alt tarafında geçer. Bu yazının kapak fotoğrafını gördüğünüz yerden ne zaman geçsem Amélie filmi gelir aklıma, bir hoş olurum. Zaten buradaki atlıkarınca, Paris’in karakteristiğine yansımış en önemli detaylardan biri, o yüzden sırf buraya girip, dönüp duran bu büyük oyuncağı izlemek, atlıkarıncadaki çocukların mutluluğuna tanık olmak bile gününüze keyif katacaktır.
Square Louise-Michel’in alt kapısından sola dönerseniz La Halle Saint-Pierre ve Marché Saint-Pierre var, karşıdaki yokuştan “Anvers”e doğru inerseniz yol üstünde sağda, çikolatadan dev heykeller göreceğiniz Maison George Larnicol bulunuyor, aynı yol üstünde sol tarafta ise ünlü kurabiyeci La Cure Gouremande‘ın bir şubesi var. Hemen aşağısı da Anvers metro istasyonu zaten.
Bu yokuştan inmek yerine sağa doğru yürürseniz de önce Montmartre Füniküleri‘ni göreceksiniz, sonra Seni Seviyorum Duvarı‘nın olduğu Abbesses istasyonuna ulaşacaksınız, buradan da en sevdiğim restoranlardan Le Basilic‘e, daha da devam ederseniz Eyfel Kulesi manzaralı keyifli teras café-bar-restaurant Le Terrass”a ulaşmış olacaksınız. Onun aşağısı da Montmartre Mezarlığı zaten. Amelie’nin Kafesi de hemen yakınlarda… Civarda yapabileceğiniz daha tonla şey var; hepsi hakkında detaylı bilgiyi Montmartre Tepesi yazısında bulabilirsiniz.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Paris Şehir Merkezindeki Diğer Önemli Parklar:
- Jardin des Tuileries
- Jardin du Luxembourg
- Jardin des Plantes
- Parc Monceau
- Parc Montsouris
- Parc des Buttes-Chaumont
- Parc de Bercy
- Parc de la Villette
- Parc André-Citroën
- Parc de Belleville
- La Petite Ceinture
- La Coulée Verte – Promenade Plantée
- Parc Georges-Brassens
- Parc Rives de Seine
- Jardín du Trocadéro
- Champ de Mars
