(Son Güncelleme: 05.03.2024) Paris’te yaşayan bir İstanbullu’nun en büyük özlemi Boğaz’a karşı bir şeyler yiyip içememek, eş dost sohbetlerinde bulunamamaktır haliyle. Boğaz’dan, denizden geçtim, su kenarında oturup bir şeyler yiyip içmeye bile razıyım ama neredeyse tüm Avrupa’da olduğu gibi Paris’te de böyle bir yaşam kültürü yok. Sanırım nehirler kıyısına kurulan kentlerde olası sel baskınlarına karşı su kenarında kalıcı bir yaşam alışkanlıkları geliştirmeyi tercih etmemişler. İşte o yüzden Paris’te de en çok eksikliğini duyduğum şey bu “su kenarında yaşam” alışkanlığı, tabii bir İstanbullu alışkanlığı olarak bir yaşamdan bahsediyorum…

Evet burada Seine Nehri var, nehir gezileri, hatta yemekli geziler filan da var ama onlar benim beklentilerimi karşılamıyor. Seine kıyısında demirlemiş birkaç tekne / kafe-restoran da ya gereksiz şık, yani sadece özel günlerde gidilebilir ya da ayda yılda bir açılıyor, yok öğle yemeği servis saati, yok akşam yemeği servis saati, yok o gün çalışmayız yok bugün kapalıyız; rakıyı mezeyi geçtim, şöyle canımız isteyince gidip iki fincan çay kahve içebileceğimiz doğru düzgün bir yer yok 🙂

Language Exchange konusuna yeni bulaştığım zamanlarda bir Fransız arkadaşımla burada buluşmuştuk birkaç yıl önce: Antipode (antipod)… Bu eski bir mavna, Fransızcada mavna “péniche (peniş)” olarak geçiyor ve buranın tam ismi de Péniche Antipode. Sonradan kafeye dönüştürülen Antipode, restoran olarak da hizmet veriyor ama iç mekanı dar olduğu için açıkta oturması daha keyifli. Soğuk havalarda güverte brandalarla kapatılıyor ama Paris ayazında ne branda ne de ısıtıcılar fayda ediyor, ilk gidişimde ne kadar donduğumu bugün bile hatırlıyorum 🙂 Sonra hep güzel havalarda gittim, her gittiğimde de çok keyif aldım.

Paris Peniche Antipode Pariste.Net

Antipode Bassin de la Villette‘te bulunan çok hoş bir tekne. Formu, tasarımı, eskiliği, tarihi,  yaşanmışlığı, şimdiki kullanım amacı ve konumu yani her şeyiyle kendini sevdiren hoş bir mekan. İlk gittiğimde buranın sadece bir café-restaurant olduğunu sanmıştım ama sonra bir baktım ki alt katında küçük bir tiyatro salonu var! Burada hem tiyatro gösterileri, hem de çocuk eğlenceleri düzenleniyor; zaten iç mekandaki kafe bölümünün dar olmasının nedeni büyük salonun tiyatroya ayrılmış olmasından.

Dolayısıyla her zaman güvertedeki bölümde oturmak daha mantıklı oluyor, o yüzden buraya kış harici bir dönemde gitmekte fayda var. Özellikle Canal Saint Martin yürüyüşü yaptığınız bir gün Antiopde’u gördüğünüzde burada bir kahve molası vermenizi öneriyorum. Hem hesaplı hem de çok sevimli bir yer. 

Yeterince zengin ve bir o kadar da makul bir menüsü var. Öyle aman aman şeyler yemek için değil belki ama güzel bir öğle yemeği için son derece güzel bir seçenek olabilir. İçecekler de Paris ortalamasına göre gayet uygun sayılabilir. O yüzden Antipode Paris gezinizde yeme-içme konusunda tercih edilebilecek mekanlardan diyebiliriz.

Paris Peniche Antipode Pariste.Net

Bu arada teknenin adının nereden geldiği de ilginç: Belki bileniniz vardır ama “Antipode” coğrafi bir kavram, yerkürenin tam küre şeklinde olmamasından kaynaklanan coğrafi farklılığı belirlemede yeryüzünde herhangi bir noktanın dünya üzerinde tam arka noktasını belirleyen noktayı ifade ediyor. Yani İstanbul’da elinize kazma kürek alıp yere 90 derece dik inecek bir kuyu kazdığınızı varsayarsak, kuyunun öteki ucunda çıkacağınız nokta İstanbul’un antipode noktası oluyor. İstanbul’un antipode noktası Avusturalya ile Şili’nin ortasında kendi halinde bir okyanus noktasıymış. Paris içinse Yeni Zelanda açıkları antipode noktası. Siz de diğer şehirlerin antipode noktasını merak ediyorsanız bu linkte sorunuzun yanıtını bulabilirsiniz.

Bu yazı vesilesiyle bu coğrafi terimi de hatırlamış olduk; şimdi bir gün bu kafede -yeşil de olsa- suya karşı bir yudum kahve alırken bu satırları anıp küçük bir tebessüm yerleşirse dudağınıza ne mutlu bana… Bakarsınız orada karşılaşabiliriz bile. Bir keresinde Türk bir çiftin yanıma gelip selam vererek “buraya sizin sayenizde geldik” demesi nasıl da hoşuma gitmişti.

Kazara burada bir oyun izlemek ya da Antipode hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz yazının sonundaki linkte en güncel bilgileri ve oyun programını bulabilirsiniz.

Antipode’dan kuzeye devam ederseniz Parc de la Villette‘e ulaşıyorsunuz, güneye inerseniz de Bastille tarafına geliyorsunuz. Yol üzerinde pek çok güzel kafe-restoran ve birbirinden ilginç mekanlar var. Özellikle tasarım kitapçısı Artazart‘ı görmeden geçmeyin derim. Buttes-Chaumont Parkı’na gitmek de hoş olabilir. Tabii hemen yakınlarda bulunan ilginç kültür-sanat merkezi Cent Quatre‘ı da ihmal etmemek gerek.

Antipode’a toplu taşıma ile gelmek için pek çok seçenek var ama bence en mantıklısı M2, M5 ya da M7 metro hatlarının “Stalingrad” istasyonunda inip Bassin de la Villettee alt tarfından girip yukarı doğru yürümek; hem böylesi daha zevkli olur diye düşünüyorum. Biraz yürüdükten sonra sol tarafınızda Antipode karşınıza çıkacak. Daha çabuk gitmek istiyorsanız da M7 metrosunun “Riquet” istasyonunda inin, 2 nolu çıkıştan çıkıp soldaki ilk sokağa girin. Antipode sokağın sonunda sizi bekliyor olacak. Bu civardaki bir diğer önerim de nefis bir kafe olan Pavillon des Canaux olacak.

Keyifli geziler, keyifli keşifler.

 

 

Web Adresi: penicheantipode.fr

Adres: 55 Quai de la Seine, 75019 Paris

Author

2 Comments

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.