Tur Programı Önerileri III – Romantik Paris

(Son Güncelleme: 02.04.2024) Aşık olduğunuz kişiyle romantizmin başkenti Paris’te olmak istiyor, birlikte unutulmaz anları paylaşıp birlikteliğinize unutulmaz anlar eklemeyi düşlüyorsunuz. Romantik Paris turu için nasıl bir yol izlemeli, nerelere gitmeli, nerede neler yapmalısınız? İşte bu yazıda bu sorulara yanıt arayacağız hep birlikte.

Paris’te romantik bir tatil geçirmek için en güzel mevsim hiç kuşkusuz havanın güzel olduğu bahar ve yaz aylarıdır ama aynı şekilde sonbaharda da Paris, renkten renge bürünen yapraklarıyla oldukça romantik bir havaya bürünüyor. Paris’te Yılbaşı öncesi Noel coşkusu, ardından gelen 14 Şubat Sevgililer Günü. Ne zaman gelirseniz gelin aşkınızı doya doya yaşamak için bir nedeniniz illa ki olacak. Paris’e gelmeden önce Paris’e Ne Zaman Gidilir, Paris’e Gitmek İçin En Doğru Zaman? yazısını okumakta yarar var sanki…

Bir de bu yazıda belirttiğim  yerler arasında ulaşım için, Paris ve çevresinde bir yerden bir yere nasıl gidileceğini keşfetmek için ben dahil kimseye ihtiyacınız olmadığını söylemeliyim. Cep telefonunuzdaki harita uygulamasına kalkış ve varış noktalarının adreslerini yazdığınızda o size, o güne ve saate göre en uygun seçenekleri sunuyor. Tabii uygulamanın her dediğini de yapmayın, Pariste.Net okuyanlar ve derslerine iyi çalışanlar, sunulan seçenekler arasında hangisinin en ideal olduğunu kolaylıkla bulabilirler. Ama rica ederim, bana da sormayın; çünkü bana sorduğunuzda ben de o uygulamalara girip bakıyorum; her yeri ezbere bilmem mümkün değil 😉

Neyse biz konumuza dönelim: Sevgililer gününün kapitalizmin bir oyunu olduğunu düşünebilirsiniz ama her yerin kırmızı kalplerle dolduğu böylesi bir günü es geçmeniz de pek mümkün olmuyor. Zaten bana kalırsa bir insan sevgilisi ile tanıştıktan sonraki ilk sevgililer günü çok anlamlı oluyor; sonraki yıllarda ise 14 Şubat’ın önemi azalıyor, tanışılan ilk gün daha büyük önem kazanıyor ve o günü kutlamak daha bir keyifli hale geliyor.

Sevgilinizle aşk şehri, romantizmin başkenti Paris’e geldiniz; normal turistik aktivitelerin dışında neler yapabilirsiniz? Öncelikle kaç gün kalacağınıza bağlı olarak 1 Hafta Paris ve 3 Gece 4 Gün Paris ya da Paris’te Alternatif 15 Gün yazılarındaki önerileri ve programı okumanızı öneririm. O yazılarda ilginizi çekecek yer ve konu başlıklarına göre bir tur programı belirlemeniz daha kolay olacaktır. Bir de geziniz Pazar gününe denk geliyorsa Pazar Günü Paris’te Neler Yapılır? yazısına bakmanızda yarar var.

Peki sevgilinizle, eşinizle, partnerinizle; yani aşık olduğunuz insanla Paris’te olmanın avantajları neler? Öncelikle burada özgürsünüz, istediğiniz yerde el ele, istediğiniz yerde diz dize, istediğiniz yerde kucak kucağa oturup birbirinize sevginizi gösterebilirsiniz. Zaten bu başkalarına karşı yapılan bir meydan okuma değil, içten gelen, önlenemez, önlenmesine de gerek olmayan bir duygu olacaktır; tabii gerçekten aşıksanız. Sevdiğine sarılma ihtiyacı kendiliğinden doğuverecek, aklınıza estiği yerde sevgilinize sarılıp onu öpebilecek olmak müthiş bir özgürlük hissi verecek size. Bu anlamda romantik Paris aşkın en güzel yaşanabildiği yerlerden biri elbette.

Bir de şu sevgililer gününü kış ayına denk getirmeyelermiş iyiymiş; bu buz gibi havada çimenlerde yuvarlanmak çok romantik olmuyor haliyle 🙂 Ama işte o zaman aşkın ateşiyle ısınmak gerekiyor. İçinizden yükseliveren bir ateş her yanınızı sarıyor. İster şehvet deyin, ister aşk deyin bu çok güzel bir duygu; bunu romantik Paris’te yaşamak da.

Tabii ki iki gönül bir olunca samanlık seyran olur ama o samanlık Paris’teyse cennet-ül âlâ olur…. Bana kalırsa sevgilinizle romantik Paris’teyken mutlaka lüks yerlere gidip gereksiz gösterişlerde bulunmaya hiç ihtiyacınız yok. Bu noktada samanlığın seyran olması devreye giriyor işte. Eyfel Kulesi‘ne karşı bir ilan-ı aşk, Aşıklar Köprüsü – Pont des Arts‘da bir evlilik teklifi, Champs-Elysées‘de “Oooo Şanzelize“yi söylerken elele hoplayıp zıplayarak, çocukça eğlenmek, Seine Nehri kıyısında birbirinize sımsıkı sarılmış vaziyette hayaller kurmak, Concorde Meydanı‘nın ortasında dünyada sevgilinizle baş başa kaldığınızı hayal ederek birbirinizin gözlerinin içine bakmak…

Paris’in dip dipe masalarıyla ünlü kafelerinde dizlerinizin ister istemez birbirinize değmesi, ellerinizin hep birbirini arayıp bulması ve tutup hiç bırakmaması, Tuileries ya da Lüksemburg Bahçesi‘nde başınızı omzuna yaslayarak gezinmek; daha ne diyeyim ki, romantik Paris tüm altyapısıyla aşıkları sinesinde saklamaya hazır; yeter ki bir sevgiliniz olsun ve aşkınızın en güzel anılarını yaşamak için sevdiğinizle romantik Paris’te olun. Felekten bir gün çalıp öğlen kahvenizi Les Deux Magots‘da ya da Café de Flore‘da alsanız mesela hatta yemek bile yiyebilirsiniz oralarda ya da Ladurée‘de macaron molası; ne dersiniz, hoş olmaz mı?

Montmartre Tepesi‘nde yapacağınız romantik bir gezi de gününüze unutulmaz izler bırakacaktır eminim. Özellikle “Seni Seviyorum” Duvarı – Le Mur des “Je T’Aime” mutlaka görülmesi gereken enteresan yerlerden. Bir de şehirdeki ilginç mekanlardan biri olan Romantizm Müzesi – Musée de la Vie Romantique‘i görmek ilginç olabilir.

Konaklama için ne desem bilemiyorum. Bu konuda yazdığım Paris’te Nerede Kalınır – Otel Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler yazımda Paris’in farklı farklı köşelerinden herkese uygun otel önerilerini sunmaya çalıştım. O yazıda tüm detayları bulabilirsiniz. Bir bakın isterseniz…

Yeme içme konusu ise yine bütçeye göre değişiklik gösteriyor tabii. Bütçeniz yüksekse Eyfel Kulesi‘nde ya da Montpartnasse Binası‘nın en üst katında muhteşem bir romantik Paris manzarasına karşı unutulmaz bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Etkileyici bir mekan olması bakımından Gare de Lyon‘daki Le Train Bleu de önerebileceğim yerlerden biri.

Biraz daha mütevazı seçeneklerden biri olan Relais de l’Entrecôte da benim için özel ve anlamlı yerlerden biridir. Biraz daha mütevazı, bir o kadar da güzel bir restoran arıyorsanız, örneğin l’Entracte‘ı önerebilirim. Hoş bir öğlen yemeği için de Montmartre‘taki Fransız restoranı Le Basilic‘e gidilebilir. Civarda bir başka bar-restaurant deneyimi, üstelik Eyfel Kulesi manzaralı olanı içinse Le Terrass” kaçmaz. Sonra güzel bir havada, Notre Dame Katedrali‘nin hemen yan sokağındaki o güzelim restoran Au Vieux Paris yok mu? Sevdiğinizi oraya götürerek de şaşırtabilirsiniz.

Aslında akşam yemeği için en hoş seçeneklerden biri Seine Nehri‘nde yemekli gezi tekneleri olabilir. Örneğin bu konuda Bateaux-Mouches‘u ya da Bateaux Parisiens‘i önerebilirim. Bu tarz pek çok teknenin öğlen ya da akşam yemekli turları oluyor. Fiyat ve menüye bağlı olarak -görece- mütevazı ya da oldukça şık ve pahalı seçenekler sunulabiliyor. Bir bakmakta yarar var. Bence Seine Nehri üzerinde en keyifli yemekli gezi teknesi Le Calife… Bunların dışında elbette özel bir akşam için gidilecek tonla yer var. Yemek yemeyecekseniz bile Seine Nehri’nde tekne turu yapmak keyiflidir. Seine Nehri‘nde tekneyle gezmenin nasıl bir deneyim olduğu hakkında fikir edinmek içinse aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:

Bu özel akşam için tek taş pırlanta hediye etmek(!) elbette ki en makbule geçecek armağan olur 🙂 O zaman Vendome Meydanı‘nda kuyumcu dolaşabilirsiniz 🙂 Daha mütevazı hediyeler için giyim kuşam alışverişi yapmak isterseniz elbette ki en zevklisi Galeries Lafayette, Printemps, Le Bon Marché, BHV gibi yerlere gitmek, tabii bir Champs-Elysées‘de ya da Avenue Montaigne‘de yapılacak bir alışveriş de gayet keyifli olacaktır, örneğin Louis Vuitton‘dan bir çanta hiç de fena olmaz 😉 ama ekonomi yapmak istiyorsanız ve şehrin biraz dışına çıkmayı göze alırsanız ünlü outlet center La Vallée Village‘a en az yarım gününüzü harcamanız gerekebilir. Oralara kadar gitmişken Disneyland‘da çocuklar gibi eğlenmek de hoş bir seçenek olabilir sanki? Bir de Louvre Müzesi‘nin karşısında bulunan bir Tax Free kozmetik ve parfüm mağazası olan, üstelik Türkçe alışveriş yapabileceğiniz ve Pariste.Net’e özel indirimler sunan Benlux‘e de Paris’e gelmişken uğrayabilirsiniz; hem Benlux şehrin tam merkezinde, uğramakla bir şey kaybetmezsiniz.

Gece içinse Paris’in müthiş kabare şovlarından Moulin Rouge‘a ya da daha ateşli bir şeyler izlemek istiyorsanız da Crazy Horse ilginç bir seçenek olabilir. Ateşli şeyler seviyorsanız, muzip ve erotik oyuncaklar için Passage du Désir – Love Store‘a da bakabilirsiniz.

Aslına bakarsanız bunların hiçbiri olmadan da aşkınızı en güzel şekilde yaşayabilirsiniz. Laf aramızda bunun için Paris’e bile gelmenize gerek yok. Zira nerede değil kiminle olduğunuz önemli; aşk da böyle bir şey değil mi zaten. Ama imkanınız varsa tabii ki romantik Paris’in aşkınıza tanıklık etmesi olağanüstü bir duygu.

Her şey iyi güzel de sevgilisi olmayanlar ne yapacak? Önünüzde uzun bir ömür var hiç merak etmeyin; her şeyin bir vakti-saati vardır; şu altı milyar insan içinden birisi illa ki sizi bir yerlerde bekliyordur. Olması gereken üç şey, sizin de bildiğiniz gibi doğru yer, doğru zaman ve doğru insan…

Aşk konusunda ahkâm kesmeyi sevmem ama madem böylesi özel bir duygudan söz ediyoruz, o zaman sağlıklı bir ilişki için öneriler türünden, vaktiyle kişisel blogumda yazdığım bir yazımı paylaşmak isterim sizinle: Aşkın Beş Aşaması… Sadece aşkı bulmak için değil, aşkı korumak için de önemli olduğunu düşündüğüm şeylerden bahsetmiştim bu yazımda. Bir de Paris’te Bir Hafta kitabımı okuyarak hem Paris’te gezilecek yerler hakkında bilgilere sahip olabilir,  hem de sevdiği insanla Paris’te gezmenin nasıl bir duygu olduğuna dair fikirler ve aşka dair ipuçları bulabilirsiniz 😉

Her neyse; Paris’tesiniz, romantik Paris’te sevgilinizlesiniz… Hava bedava, bulut bedava… Dolaşın dilediğinizce caddelerde, ışıklı bulvarlarda. Sonra dalın dar sokaklara, avlulara; kapı önü sahanlıklarında öpüşün doya doya. Paris’tesiniz, aşıksınız, daha ne olsun?

Aşkla…

Diğer Tur Programı Önerileri:

• Paris’te Bir Hafta
• 3 Gece 4 Gün Paris
• Bir Günde Paris
• Paris’te Alternatif 15 Gün
• Loire Vadisi Şatoları
• Côte d’Azur Gezi Rehberi
• Normandiya Gezi Rehberi