(Son Güncelleme: 01.03.2024) Shakespeare and Company Café, Saint Michel‘de, Notre-Dame Katedrali‘nin tam karşısında, aynı adı taşıyan ünlü kitapçı Shakespeare and Company‘nin hemen yanı başında, 2015’ten bu yana hizmet veren, Paris’teski sevimli kafelerden sadece biri…
Daha önce burada ne vardı hatırlamıyorum ama Shakespeare and Company Bookstore‘un sahibi George Whiteman’ın gözü yıllardır buradaymış ama bir türlü kiralayamıyormuş. Eh mafya da olamayınca gidip zorla dükkan açamıyorsun; artık nasıl olmuşsa yıllar süren hayali nihayet gerçek olmuş ve Paris’in yeni gözde mekanını yaratmaya başlamış.
Buraya ilk kez Temmuz 2016’da Fransızca exchange arkadaşım Charles ile gitmiştim. Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz, mavi t-shirt’lü, sırtı dönük oturan Charles 😉 Kendisi tam bir Türkiye hayranı ve sıkı bir bisikletçi. O kadar ki, bu fotoğrafın çekildiği gün onunla Paris’ten İstanbul’a bisikletle gitme projesi hakkında konuşmuştuk. Birkaç hafta sonra da hayalindeki yolculuğa çıktı ve önce İstanbul’a ulaştı, sonra da Gürcistan ve Ermenistan üzerinden İran’a ulaştı. Toplam 16 ay süren seyahatini Aralık 2017’de Paris’e döndüğünde dinleme şansım oldu. Güzel ve ayrıcalıklı hayatlar inşa eden insanları daha bir başka seviyorum.
Her neyse konumuza dönelim, Shakespeare and Company Café tarih olarak yeni ama çok eski görünümlü bir mekan. Dekorasyonu sade ve hoş ama küçük bir yer olduğu için saatten saate değişmekle birlikte yer bulma sorunu olma olasılığı yüksek. İkimiz de güne erken başlayan insanlar olduğumuz için erken vakitte buluşmuş, buranın sakin atmosferini yakalama şansını yakalamıştık ama daha önceki denemelerimde dolu olduğu için içeride oturamamıştım. Daha sonraki gidişlerimde bazen yer buldum, bazen bulamadım.
Kafenin kapı önündeki tahta sıraları da çok hoş ama ben içeriyi daha çok seviyorum. Bir de kendimi bildim bileli, arkalıksız tahta sıralarda uzun süre oturduğumda belim ağrır hep 🙂 Bana arkama yaslanacak sandalyeler lazım anlayacağınız, o da içeride var. Kimi zaman da (hava durumuna göre sanırım) kapı önündeki masaların kaldırıldığı oluyor…
Tabii hava müsaitse dışarıda oturmanın avantajı da çok. Bir kere Paris’in en güzel şehir manzaralarından birinin içindesiniz. Karşınızda Notre-Dame Katedrali, yanı başınızda yine meşhur Shakespeare and Company Bookstore daha ne olsun. Üstelik her ikisi de bu ünü hak eden incelikli ve hoş, üstelik Paris’i Paris yapan mekanlar.
Shakespeare and Company Café’de organik ürünler satılıyor. Kekleri, kurabiyeleri arasında zevkinize uygun bir şeyler bulabileceğinize inanıyorum. Benim çok sevmediğim, Amerikan mutfağı ağırlıklı tatlılar ve kurabiyeler belki sizin hoşunuza gidebilir. Örneğin George’un limonlu turtası çok meşhurmuş ama ben turta da sevmem 🙂 Böyle mekanlarda genelde sadece kahve içmeyi tercih ediyorum, yanında da belki çikolatalı bir şeyler… Kafenin web sayfasına yazının sonundaki resmi web sayfasından ulaşabilirsiniz.
Mekanda çalışanlar -sanıyorum- Anglofone çünkü tüm müşterilerle İngilizce konuşuyorlar, Fransızca konuşanlara bile İngilizce yanıt verdikleri oluyor. Belki de bana hep öyle denk gelmiştir, bilemiyorum. Notre-Dame‘a karşısında İngilizce konuşurken kafanız karışabiliyor 🙂
Shakespeare and Company Café, yolu Paris’e düşen herkesin geçerken uğraması gereken bir yer bence. Elbette önce kitapçı gezilecek ki iyice havaya giresiniz, sonra da yan tarafa geçip -yer bulabilirseniz- oturup bir kahve içmek gibisi yok. Çünkü Paris’tesiniz.
Sonrası ise Saint Michel‘in sokaklarında kaybolarak Saint Germain Bulvarı‘na doğru ilerlemek belki, belki de Cité Adası‘na geçip oralarda keşif turları yapmak. Belki de Seine Nehri kıyısına inip oralarda dolaşmak istersiniz? Öyle bir şeye niyetlenirseniz sol istikamette ilerlemenizi öneririm.
Dilerseniz Pariste.Net TV Youtube kanalımda, tam da Shakespeare and Company’nin önünden yaptığımız canlı yayını izleyerek hem bu kafe hem de çevre hakkında fikir sahibi olabilirsiniz:
İlgili Yazılar:
3 Comments
Ne kadar zevkli vakit geçirdim bu kafede. Hem kahveleri çok lezzetliydi hem de ortam çok keyifliydi.
Kahve keyfinden sonra bitişikte bulunan kitapçıyı da gezmeyi ihmal etmedim tabi. Buram buram tarih kokuyordu.
Öneriniz için çok teşekkürler Ahmet Bey
Burayı sevmenize çok sevindim, yorumunuz için de ayrıca teşekkürler Aslı Hanım…
Yazıyı okuyunca Paris gözümde canlandı..