(Son Güncelleme: 03.03.2024) Hani diyorum ya Fransa’da ölmeden önce görmeniz gereken 1.000 köy var diye; yine çıktık yola, Paris çevresinde o köy sizin bu köy benim dolaşıyoruz, bu kez yine küçük ama yine çok güzel bir köyde, La Roche-Guyon‘da mola veriyoruz. Amacım sadece bu köyü görmek için Paris’ten kalkıp gelmenizi sağlamak değil; yine civarda yapacak pek çok şey var. Hazır buralara kadar gelmişken bu köye de yolumuzu düşürüyoruz, La Roche-Guyon’u hep birlikte tanıyoruz.
La Roche-Guyon (la roş gion ya da la ğoş gion) Paris’in 75 kilometre kadar kuzey batısında, Normandiya sınırında, arabayla yaklaşık 1 saatte ulaşabileceğiniz küçük ama çok sevimli bir köy. Yönetim olarak Paris’le aynı bölgeye, Île de France‘a bağlı olan La Roche-Guyon, Val d’Oise departmanının Pontoise kentine bağlı küçük bir komün. Ama ben sizi hiç tek bir nedenle yollara düşürüp onca yolu boşuna teptirir miyim? Bu kadar küçük bir köyü görmeniz için iki önemli nedenimiz var:
Ya Claude Monet’nin Giverny’deki Evi‘ni görmek için Giverny‘ye yapacağınız geziyle aynı gün, yol üstünde geçerken buraya da uğranabilir ya da La Roche-Guyon’da bulunan muhteşem Château de la Roche-Guyon – La Roche-Guyon Şatosu‘nu ziyaret etmek için gelmişken, yine burada dolaşarak keyifle vakit geçirilebilirsiniz. Yani her halükârda Paris dışına, bu taraflara doğru yola çıkmışken mutlaka La Roche-Guyon’u da görmelisiniz. Zaten bu yazıdaki fotoğrafları inceleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kaldı ki köyde fotoğraflardan çok daha fazlası var.
Ne yazık ki buraya toplu taşıma ile gelme olanağı yok. Yani, elbette bir şekilde gelinir de o kadar çileli ve dolambaçlı bir şeye girişmeye değmez. Arabayla yol tarifi vermek gerekirse ben paralı otoban yerine, Cergy-Pontoise güzergâhını takip etmenizi, oraları geçtikten sonra hiç sapmadan yolunuza devam etmenizi, Magny-en-Vaxin‘den sola sapıp köy yoluna girmenizi, Omerville‘den de sola sapmanızı öneriyorum. La Roche-Guyon bu yol üzerinde solda, dik bir yokuşun alt tarafında kalıyor. GPS’iniz yoksa kaçırma olasılığınız yüksek.
Yukarıdan inip ana caddeye kavuştuğunuzda sağa dönün ve yolu takip edin; zaten köyün içindesiniz. Minik meydanda arabanızı park edecek yer bulmanız güç olabilir; gerek de yok. Zaten arabanızı kafanıza göre her yere de bırakamıyorsunuz. Evet dağ başında bile… Sağınızda La Roche Guyon Şatosu‘nu görüp, orayı geçtikten sonra solda ağaçların arasında kaybolmuş otoparkı göreceksiniz. Arabanızı buraya bırakabilirsiniz. Sonra dilerseniz şatoyu gezin ya da önce köyde küçük bir tur atın; tercih sizin ama bence önce şatoyu gezip yorulun, dinlenmek için de köyde küçük bir mola verin derim.
La Roche Guyon Şatosu‘nu zaten detaylı bir şekilde anlatmıştım. Orada yapacağınız muhteşem ve yorucu geziden sonra köye inip bir yorgunluk kahvesi içmek ya da bir şeyler yemek sizi iyi gelecektir. Köye inmek diyorum çünkü şatonun, kayaların tepesine inşa edilmiş burcuna çıkmak için, kayaların içine oyulmuş epey dik bir merdiven çıkıp inmeniz gerekiyor. Yukarıda da şahane bir manzara var. Bu noktadan tüm köy ve Seine Nehri havzası ayaklarınızın altına seriliyor. Sonra da dizleriniz titreye titreye köye geri dönüyorsunuz işte. Yorgunluk kahvesi demem de bundan.
La Roche-Guyon’da 500 dolayında insan yaşıyor. Yüzölçümü 5 kilometrenin altında. Seine Nehri kıyısında kendi halinde bir köy işte ama nasıl sevimli, nasıl güzel. İlan panosunda kurs duyuruları arasında dans dersleri bile vardı, daha ne diyeyim? Sokak aralarına girince de görüyorsunuz ki her ev birbirinden başka ama hepsi birbiriyle uyum içinde. Hele belediye binasının altındaki sütunlu pazar yeri yok mu en çok orayı beğendim. Biz gittiğimizde pazar yeni kaldırılmıştı, yerler yeni yıkanıp kurumuştu. O dinginliğin, o güneşin altında kendimi nirvanaya ermiş gibi hissettim ve bu yazının kapak fotoğrafında gördüğünüz üzere yere uzanıp taşla, köyle bütünleştim. Böyle yerler bana çok iyi geliyor; kim bilir, belki size de iyi gelir?
Köyde şatoyu gezmekten, yemek yemekten ve bir 15-20 dakika çevreyi turlamaktan başka yapacak bir şey yok aslında. Ben yapacak bir şey yok diyorum ama Fransızlar için burası uzun yürüyüş parkurları rotası üzerinde; yani insanlar upuzun yürüyüşler yaparak bu köyden gelip geçiyor. Bizlerse arabalarımızla şöyle bir uğrayıp gidiyoruz. Aslına bakarsanız şatoyu gezdikten sonra hemen aşağısındaki sebze-meyve ve çiçek yetiştirilen büyük bahçeyi de görmelisiniz. Mevsimine göre dalında çeşit çeşit meyveler görmeniz de mümkün.
Köyde yemek yemek için en güzel yer krepçi La Cancalaise gibi görünüyor ama biz daha basit bir yerde, onun karşı köşesindeki minik İtalyan restoranı Casa Mia‘da yemiştik. Daha mütevazıydı ama sahibesi çok sevimliydi. O yüzden La Roche Guyon Şatosu‘nu gezdikten sonra orada yemek yemeyi kafamıza koymuştuk. Her zaman en güzel bir yerde yemek gerekmiyor, başka nedenleriniz de olabiliyor yani. Köyde minik bir pastane de var; üstelik de fiyatları çok uygun ama hep dediğim gibi: Her gördüğümüz güzel şeyi yemek için illa yeterli paranızın olması yetmiyor, hoşunuza giden her şeyi yiyebilmek için birkaç tane de mide lazım 🙂
La Roche Guyon Şatosu‘nu ve La Roche-Guyon’u görmek için en doğru zaman Nisan sonundan Ekim sonuna kadar olan zaman olsa gerek. Şato kış döneminde kapalı olabiliyor, o detayı da atlamamak gerek.
Bence siz de Paris’te görmek istediğiniz pek çok yeri gördükten sonra biraz şehir dışına doğru açılın, Giverny gibi, Barbizon gibi, Provins gibi La Roche-Guyon’u da görüp insanların nasıl köylerde, kasabalarda yaşadığını, Fransa’da köy denen şeyin nasıl bir şey olduğunu kendi gözlerinizle görün.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
Web Adresi: larocheguyon.fr
Adres: 95780 La Roche-Guyon
Paris’e Birkaç Saat Mesafede Görülmeye Değer Diğer Yerler:
2 Comments
Fransız köyleri çok hoş, köylerde de sanata değer verilmesi güzel bir ayrıntı, yüreğinize ayaklarınıza kuvvet emeklerinize sağlık, daha gezeceğiniz çoook yer var :)))
Gerçekten gezecek daha çoook yer var 🙂
Ben teşekkür ederim.