(Son Güncelleme: 01.03.2024) Paris’teyiz, elbette bir yandan gezip tozup, bir yandan da kafe ve restoranlarda oturup bir şeyler yiyip içeceğiz. Birbirinden şık ve sevimli restoranlar, hoş kafeler, neredeyse her köşe başında bulabileceğiniz bistrolar, brasserie’ler… Hepsi farklı menü seçenekleri ile sizleri ağırlamaktan zevk duyacaklardır… Zevk duyacaklar mıdır gerçekten? İşin o kısmı biraz muallak 🙂

Çünkü Fransız garsonların suratsızlıkları ve yavaşlıkları dünyaca meşhur… Yine de ben bu kadar sürede onlara alıştım, bana artık tuhaf gelmiyor; hatta bazen çok sevimli garsonlara rastlayınca altın madeni bulmuş gibi bile olabiliyor insan… Ama Türkiye’deki çözüm odaklı, pratik zekalı, hizmet kültürü yüksek garsonların yanında Paris’teki garsonlar size epey bir kötü gelecektir. Doğrusunu isterseniz suratsız dediğimiz garsonlar çoğunlukla Paris’te bulunuyor, çünkü Temmuz 2023’ten beri Nice’te yaşıyorum, inanın Nice‘teki ve Fransız Rivierası – Côte d’Azur bölgesindeki garsonlar çok daha güler yüzlü insanlar. Demek ki Paris’te metropol mutsuzluğu diye bir şey var  😉

Bu yazımda “nereye gitmeli, nerede yemeli?” den çok, Paris’te kafe ve restoranlarda nelerle karşılaşacağınız konusunda birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü kültürel farklılıklardan dolayı hayal kırıklığına uğramanızı istemiyorum.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Sabah kahvaltısı ile güne başlamak istiyorsanız, herşeyden önce kıyısından köşesinden bir Türk kahvaltısına yaklaşamayacağınızı aklınızın bir köşesine not edin ve “kruvasan+kahve“ye tav olmak için kendinizi alıştırın derim. Zaten şuraya tatile gelmişsiniz, alışkanlıklarınızı yaşamak yerine yerel kültürü deneyimlemek daha eğlencelidir ne de olsa.

Kruvasan yanında kahve yerine çay isterseniz büyük olasılıkla “sallama çay” içmeye hazır olun. Nadiren tek kişilik demlik çaydanlıkta da çay servisi yapıldığı oluyor ama genelde karşılaşacağınız manzara budur; o yüzden ılık ve kağıt tadında çayla güne başlamaya hazır olun 🙂

Şansınız varsa tereyağ, ekmek ve konsantre portakal suyu da menüye eklenebiliyor. Ama tereyağlarının muhteşem olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Özellikle “President” marka tereyağının “demi sel” (dömi sel) yani yarı tuzlu ürününü -normalde tereyağı yemeyen biri olarak- çok seviyorum. Ayrıca menüde sıkma portakal suyu varsa kaçırmayın ama konsantre olanlarını oldum bittim sevemedim gitti…

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Öğlen ve akşam yemekleri için çeşitli menüler kapı girişlerinde yazılı oluyor. Gerçi el yazılarını okumak ve okuduğunu anlamak biraz zor ama yine de turistik bir bölgedeyseniz büyük olasılıkla İngilizce menüye ulaşmanız mümkün oluyor. Hatta bir keresinde bir arkadaşımın başına şöyle bir şey gelmiş: Gittiği restoranda garson Fransızca menü getirince arkadaşım “english?” diye rica etmiş, garson da bir süre sonra arkadaşıma Fransızca – İngilizce sözlük getirmiş 😀 Umarım siz böyle şeyler yaşamazsınız ve İngilizce menüye kolaylıkla ulaşırsınız 😉

Menülerde “formule (formül)” dedikleri çeşitli gruptaki yemekleri bir arada daha makul fiyata sunma gibi bir alışkanlık var; böyle olunca mutfağı yönetmek daha kolay olduğu için formül fiyatları daha avantajlı oluyor.

Formüller genellikle “Entre+Plat (antğe e pla)” yani antre artı ana yemek, “Plat+Dessert (plat e deseğ” yani ana yemek artı tatlı ya da hepsi birden “Entre+Plat+Dessert” şeklinde olabiliyor. Merak etmeyin, Paris’in merkezi bir yerindeyseniz genelde Fransız garsonlar İngilizce konuşuyor, hele ki gençlerse İngilizce konuşmaya bayılıyorlar.

Sadece kafe ve restoranlarda değil, herhangi bir yere ilk girdiğinizde sizi karşılayan görevliye mutlaka ama mutlaka “Bonjour (bonjuğ)” deyip onu selamlamalısınız. Aksi halde büyük kabalık yapmış olursunuz ve siz bu kabalığı yaptığınızın farkına varmadığınız için karşınızdakinin size kaba davranmasının nedenini “Fransızlar Fransızca konuşmayanlara kaba davranıyorlar” olarak değerlendirebilirsiniz.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Oysa ki Fransız kültüründe selamlaşma çok önemli ve tabii teşekkür etme ve bir şeyi rica etme de… Bu konuyla ilgili olarak Fransızla ilgili küçük ipuçları hakkında yazdığım Hayatınızı Kolaylaştıracak Birkaç Fransızca Kelime yazımı okumanızı öneririm.

Paris’te pek çok restorana rezervasyonsuz gittiğinizde açıkta kalma ihtimaliniz olabiliyor; o yüzden sizin için önemli bir yere gidiyorsanız önceden rezervasyon yaptırmanızı şiddetle öneriyorum.

Bir Paris’te kafe ve restoranlarda, kapıdan girdiğinizde garsonun sizi bir yere oturtmasını beklemeniz çok önemli; Hadi kafelerde bu çok geçerli değilse de restoranlarda kafanıza göre bir yere oturmaya kalkarsanız garsonlar kilitleniyorlar, ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Çünkü oturduğunuz yer onların servis sorumluluk alanı dışında olabilir ya da henüz oraya servis açılmamıştır. O yüzden sizi pek de kibar olmayan bir şekilde yerinizden edebiliyorlar ve bunu kesinlikle şahsınıza yapılmış bir hakaret olarak almayın, zavallımlar işleri altüst olduğu için şok geçiriyorlar.

Garson sizi karşıladı, bir yer bulup oturttu, elbette ki yerinizi değiştirmeyi talep edebilirsiniz ama çantanızı koymak için filan yan masadan sandalye almaya kalktığınızda da aynı şekilde şoka girebiliyorlar, o yüzen pek yapmamaya çalışırsanız hayrınıza olur.

Bir de Paris’te masalar genelde çok küçük. Türkiye’de kafe masası boyutlarındaki bir masa Paris’te yemek masası mantığında kullanılabiliyor; buna alışmanız biraz zor olabilir. Bir de masalar o kadar dip dibe ki, aynı masaya oturmuş hep beraber bir şeyler yiyip içiyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz hiç tanımadığınız insanların arasında 🙂 Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da çantanıza, cep telefonunuza sahip çıkmanız gerektiği… En eli yüzü düzgün bir mekanda bile kaşla göz arasında bir yankesiciliğe maruz kalabilir, Öteki Paris‘le tanışabilirsiniz. Benim başıma geldi de ondan söylüyorum. Gitti dağlar gibi Macbook’um 🙂 Siz siz olun, lütfen dikkatli olun.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Yerleştiniz, açsınız ve doğal olarak sipariş için menü bekliyorsunuz ama bekleyeceksiniz. Yok öyle “hey garson, evladım bakar mısın?” filan demeler, deseniz de zaten kazara görürse sizi “j’arrive (jağivv) yani “geliyorum” diyor kendileri ama gelmiyorlar hemen 🙂

Kendilerini ne zaman hazır hissederlerse o zaman gelip menü getiriyorlar ve yine ortadan kayboluyorlar, siz bir şekilde menüyü çözmeye çalışıyorsunuz ve bir beş on dakika daha bekledikten sonra -siz daha önce çağırmaya çalışsanız bile- onlar kafalarına estiği zaman masanıza teşrif edip siparişinizi alıyorlar; kazara soru sorup biraz daha düşünmek isterseniz o zaman bir sonraki sipariş alma turuna kalıyorsunuz, yapmayın derim 🙂

Sonra siparişinizin durumuna göre, antre ya da ana yemek geliyor. tatlıyı en son söyleyebiliyorsunuz. Size bir tavsiyem de, Türkiye’deki alışkanlıklarınızı sürdürmeye çalışarak yemeklerin içeriklerini değiştirmeye kalkmamanızdır, çünkü anlamıyorlar; anlamıyorlar ve aslında haklılar. İstanbul’dayken “Sezar salata istiyoruuum ama içinde Sezar sosu olmasıııın” gibi abuk taleplerde bulunan o kadar çok insan gördüm ki, burada bu alışkanlığı sürdürmeye kalkışmak biraz faydasız bir çaba olacaktır.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

İçecek olarak şarap tercih ediyorsanız ve hangi şarabı seçeceğinizi bilmiyorsanız garsona danışmak nezakettendir; bayılırlar tavsiyede bulunmaya, iki saat anlatırlar 🙂 Bütçe yapıyorsanız ama yine de iyi bir şey içmek istiyorsanız “le vin de la maison” (lö van dö la mezon) yani ev şaraplarını gözünüz kapalı isteyebilirsiniz; ben şu ana kadar kötü bir ev şarabına denk gelmedim. Kırmızı şarap olarak favorim Côte du Rhone yöresinin şaraplarıdır…

Bu arada suda marka takıntınız yoksa musluk suyu içebilirsiniz. Paris’te musluk suyu güvenle içiliyor; gerçi ılıksa pek çekilmiyor ama serin olduğu sürece tadı gayet güzel. Ben Paris’te yaşadığım on yıl boyunca eve hiç şişe suyu almadım, soğuk olmak kaydıyla hep  musluk suyu içtim. Normal suyu “une carafe d’eau (ün kağaf do)” şeklinde isteyebilirsiniz. tabii “s’il vous plaît” diye lütfeni eklemeyi unutmuyoruz…

Tatlı olarak ekstra bir şey yemek istemiyorsunuz, kahve yanında küçük küçük tatlılar denemek sizin için ilginç olacaksa o zaman café gourmand (kafe gurman ya da kafe guğman) sipariş etmenizi öneririm. Genelde 10€ civarı bir fiyata bir kahve yanında küçük küçük tatlılar geliyor. Her restoranın farklı bir seçkisi oluyor ve içlerinden bir şeyleri illa ki seviyorsunuz. Yemeyi tercih etmediklerinizi de birlikte olduğunuz eşinizle dostunuzla paylaşırsınız; hoş olur. Bu café gourmand konusunda belki bir gün ayrı bir yazı yazarım.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Yediniz içtiniz ne güzel. Hesabı ödemek istiyorsunuz “l’addition s’il vous plaît” (ladisyon silvuple) yani “adisyon lütfen” dedikten bir beş on dakika sonra hesap geliyor. Kazara kredi kartı ile ödemek isterseniz bir beş on dakika daha beklemeniz gerekiyor çünkü çok zeki olanları dışında adisyonla birlikte kredi kartı makinesi getiren garsona pek rastladığımı söyleyemeyeceğim, sanırım bu ritüele bayılıyorlar 🙂

Hesabınızı ödedikten sonra bahşiş bırakma konusuna geliyor sıra. Büyük çoğunlukla servis hizmeti fiyata dahildir ve genelde bu adisyonda belirtilir o yüzden bahşiş bırakmanıza gerek yoktur. Hatta bu konuda bir Amerikalı ile bir garsonun konuşmasına şahit olmuştum, Amerikalı müşteri garsona ideal bahşiş oranını sorduğunda garson “bizim servis payımızı patronumuz ödüyor, bahşiş bırakmanıza gerek yok” demişti ve o günden sonra bahşiş bırakmadığım zamanlarda kendimi hiç kötü hissetmemeye başlamıştım ama bir gün bir Fransız arkadaşım, bir konuşma esnasında bahşiş bırakılmamasını çok ayıp bulduğunu söyleyince neye uğradığımı şaşırdım 🙂 Oysa ki diğer tüm Fransız arkadaşlarım bahşiş bırakılmaması konusunda hem fikirler… Yani bilemiyorum, siz dilerseniz üç-beş bir şeyler bırakın 🙂

Bir de siparişiniz geldiğinde garson adisyonu masaya bırakır. Paris’te turistken bunun “ödeyin de gidin” demek olduğunu sanıyordum ama öyle değilmiş 🙂 Siz yeni sipariş ekledikçe adisyonlar masada birikiyor, sonra da kalkmak istediğinizde ödemeyi buna göre yapıyorsunuz. Bazen de size servis yapan garsonun mesaisi bittiği için ödemeyi siz yemeği bitirmeden almak isteyebiliyorlar; bu bilgi de aklınızın bir köşesinde dursun.

Kafe ve restoranlarda en eğlenceli konulardan biri de tuvalet mevzudur. Her tuvaletin tarzı, kullanımı, ne bileyim bir şeyi illâ ki farklıdır. Genelde müşteri harici kullanımına sıcak bakmazlar ama yine de zor durumda olan insanları geri çevirdiklerini de görmedim. Bazı restoranların tuvaletleri için garsondan marka gibi bir şey almanız gerekebilir. Sokak tuvaletleri ile ilgili olarak da bu yazıyı okuyabilirsiniz.

Paris te Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek - What will happen to you in cafes and restaurants in Paris Pariste.Net

Bir diğer ilginç konu da Paris’te kafe ve restoranlarda tuvalet lavabolarının, daha doğrusu muslukların çalışma prensibinin enteresan oluşudur. Musluğu nasıl açacağınızı bulmanız epey bir vaktiniz alır. Kimi normal musluklu olabileceği gibi kimisinde lavabonun altındaki bir butona basıp çalıştırmanız gerekir, kimisinde bu buton yerdedir, ayağınızla basmanız gerekir; bazen bir kolu çekersiniz, bazen itersiniz; illa ki oyuncaklıdır ve sinir bozucu olduğu kadar da eğlencelidir 🙂

Özetleyecek olursak, girdiğiniz yer bir kafe bile olsa ve amacınız sadece ve sadece bir kahve içmekse, oturması, sipariş vermesi, siparişin gelmesi, adisyon isteme, hesap ödeme aşaması, kredi kartı makinesini bekleme filan derken minimum yarım saatlik bir etkinliğe dahil olduğunuzu aklınızdan çıkarmamınızı öneririm. Paris’te sabırlı olmak en büyük erdemdir 🙂

Bir de bazı kafe ve restoranlarda “take away” servisi var. Yani siparişinizi orada yemiyorsunuz, başka yerde yemek üzere paket yaptırıyorsunuz. Zaten o tür yerler “burada mı yiyeceksiniz yoksa götürecek misiniz?” manasında “sur place ou à emporter?” diye soruyorlar. Orada yiyecekseniz “sur place” (sür plas ya da süğ plas), paket istiyorsanız “à emporter” (enporte ya da enpoğte) demeniz gerekiyor ve paket olarak almak her zaman için daha ucuza geliyor.

Şimdilik bu konuda aklıma gelenler bunlar. Elbette bu bahsettiğim konular ortalama bir kafe ve restoranda geçerli. Çok çok lüks bir yere gittiğinizde doğal olarak aldığınız hizmetin kalitesi ve şekli de değişiyor. Daha mı iyi oluyor? Buna her zaman garanti veremem…

Bu yazıyı okuduktan sonra bir Paris ziyaretinizde, kafe ve restoranlarda otururken karşılaşacağınız tuhaflıklar karşısında bu satırları hatırlamanızı, mümkün olduğunca sabırlı olmanızı ve beni tebessümle anmanızı rica ediyorum. Zaten Paris’te Bir Hafta kitabımda da bu konuları sık sık dile getiriyorum, o kitabımı da zevkle okuyacağınıza inanıyorum.

Ağzınızın tadının hep yerinde olması dileğiyle; afiyet bal, şeker olsun.

Author

41 Comments

  1. Baris A.Dogan Reply

    Ahmet Bey,

    Bu seferki Paris seyahatimde nasil olduysa, tum garsonlar hizli, servisler cabuk, hesap odeme jet hizinda, tum garsonlar ilgili, kibar 🙂 Ben mi bakis acimi degistirmisim, onlar mi degismis bilemedim gercekten herkes ilgili, kibar ve yardimseverdi. Ama o ilk giriste bonjour, bir sey isterken s’il vous plaît, bunlari hic ihmal etmedim. Her firsatta tesekkuru yapistirdim 🙂 Sebep bu olabilir.

    Paris iyi ki var.

    tesekkurler bu guzel yazi icin, sevgiler
    b.

    • Ahmet Ore Reply

      Sanıyorum pandemi sonrası bir tık iyileşme oldu, garsonlar müşterilerin velinimet olduğunu bir tık daha iyi anladılar ama sadece bir tık 🙂
      Teşekkürler güzel yorumunuz için. Yolunuzun en kısa sürede yeniden Paris’e düşmesi dileğiyle.

  2. Güzel yazınız için teşekkürler. Birkaç öğrenci arkadaşımla birlikte bu mayısın başında gideceğiz. Fiyatların uygun olduğu ve tavsiye ettiğiniz bir mekan ya da semt var mı acaba?

  3. Ne güzel ve ne doğru yazmışsınız :))) bu yazıyım okuyup önyargılı olmamak lazım. Bu tarz yazıların devamını dilerim.

  4. Selamlar. “Hayatinizi kolaylastiracak birkac fransizca kelime” yazinizi da okudum. Insanlarin anlayis bicimlerini ve yaklasimlarini ongormek, bir dili bilmek, o anda o tum isimizi gorecek kelimeyi soyleyebilmek kadar onemli. Konulara empatiyle ve kultur farkliliklari on kabuluyle yaklasmak dunyanin her yerinde gerekli ve hayati kolaylastiran bir sey tabiki. Malum biz turkler genelde aksi kafalarimizi da gotururuz her gittigimiz yere ve kendi dunyamizin yargilariyla yargilariz olan biteni. Gercekten ornek alinmasi gereken tum ulkelerde cesitlendirilmesi gereken cok onemli bi blog bu ve Turkiye ve Fransa makamlari, Fransiz kultur vs bu ve benzeri calismalari maddi manevi desteklemelidir yok eger desteklemiyorsa ve yapabiliyorsa kendileri bir zahmet yapip-yaptirip insanlara rehber olmalidir. bu bir arz talep egrisidir ve kesinlikle ihtiyactir. Keza hususi odemesi mukabili yaptirilmaya kalkisilsa ancak bu kadar dolu ve isabetli bir icerik olusturmak belki mumkun olur. Kolayliklar dilerim

    • Ahmet Ore Reply

      Umarım ilgili mercilerin dikkatini çekecek bir yorum olur sizinkisi. Çok teşekkür ederim.

  5. Özgür Coşar Reply

    Paris kafelerinin bir başka özelliği de buluşma mekânı olması sanırım. Paris’te evlerin 8 metre kare bile olabilmesi, buluşmaları kafelere taşıyor belki de. Bir başka garip gelen ise insanların müdavimi olduğu kafelerinin olması. Türkiye’de Attilâ Ilhan aynı ekolde “kafe sahibi”ydi sanırım.
    Çok keyifli bir sayfa. Ellerinize sağlık.

    • Ahmet Ore Reply

      Kesinlikle çok doğru bir detay… Paris’te evler haddinden fazla küçük olduğu için dışarıda yeme içme alışkanlığı da ona göre daha fazla oluyor. Eş-dost buluşmaları için de kafeler ideal mekanlar halini alıyor doğal olarak. Bu bilgi de yorum olarak yazımıza ek olsun o zaman. Çok teşekkürler.

  6. Yeni keşfettim daha bu sabah. Nerden nasıl geldim de buldum bilmiyorum ama iyi ki de buldum. Sıkı takipçinizim bundan sonra Sevgiler..

    • Ahmet Ore Reply

      Umarım aradığınız her şeyi Pariste.Net’te sürekli güncellenen 500’den fazla yazıda bulabilirsiniz. İlginiz ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

  7. sukranclsn Reply

    Fransız halkının geneli bence telaşsız relaks ve keyiflerine düşkün, çünkü oturdukları mekanlarda cafelerde saatlerce oturabiliyorlar, garsonların ilgisizliğinin sebebi de bu olabilir, ben bir cafenin önünde oturan 3- 4 kişilik bir grup görmüştüm yanlarında bulunan sevimli köpekleri dikkatimi çekmiştide çarşıda belki abartısız 3-4 saat dolaşıp aynı cafenin önünden geçtiğimde o grubun hala oturduğunu gördüm köpekleri olmasaydı aynı kişiler olduğunu farketmiyebilirdim, o zaman şaşırmış ne rahat insanlar saatlerce oturmaktan sıkılmıyorlar diye düşünmüş ben olsam sıkılırdım demiştim, o yüzden garsonlarda bu uzun oturmalara alışık olduklarından hiçte telaş edip kendilerini incitmiyorlar nasıl olsa herkeze sıra gelir diye düşünüyorlardır :))) ayrıca Fransızların zayıf olmalarının sebebi bu telaşsız uzun uzun oturmalarla keyifle yemek yemeleri olabilir

  8. Merhaba cafeler konusunda cok dogru tespitleriniz var tebrik ederim Paris’e birçok defalar gittim zaten Fransız okulundan mezunum dolayısıyla cok yakınım bu kültüre dediğiniz gibi garsonların antipatikligi Parisienlerin yabancılara soguk davranışları beni benden alıyor)) yine de Paris cok guzel görmeye değer… Sevgilerimle bütün verdiğiniz bilgiler icin cok tesekkur ederiz)

    • Merhaba Gül Hanım,
      Evet Paris’teki garsonların hali malum ama ben alıştım artık, olduğu gibi kabul ediyorum onları 🙂
      O yüzden eğlenmeyi bile öğrendim bu durumla. Bazen düzgün bir garsonla karşılaşınca kalkıp tebrik edesim bile geliyor 🙂
      Okuyup yorum yazdığınız için ben teşekkür ederim.
      Mutlu günler, iyi haftalar dilerim.

  9. Bu arada kusura bakmayin ismimi yazmayi unutmusum. Serkan Akduman.

  10. Merhaba Ahmet bey… yaklasik 2 aydir sitenizden haberdarim. Birbirinden güzel yazilarinizi zevkle takip ediyorum. Bende gurbetciyim, 16 yildir Almanya'da yasiyorum. Kismetse esimle yarin sabah hizli trenle Paris'e gidecegiz. Otelimiz Les Halles'te. Yemek konusunda bizde zorlanacagiz. Tamam Fransa'da birkac günde olsa Fransizlar gibi yasamak güzel olur ama yinede Les Halles yakinlarinda önerebileceginiz Türk lokantasi veya restoranti var mi? Emekleriniz ve ilginiz icin tesekkürler…

    • Merhaba Serkan Bey,
      Öncelikle çok teşekkür ederim. Dönerci vb illa ki vardır ama -bildiğim kadarıyla- doğrudan Les Halles tarafında bir Türk restoranı yok. Biraz kuzeyde Strasbourg-Saint Denis metro istasyonunun oradaki Türk Mahallesindeki Derya Restaurant'ı önerebilirim. Aslında Louis Blanc metro istasyonunun orayadaki Labranda Restaurant benim en sevdiğim Türk restoranıdır Paris'te ama o Pazar günleri kapalı. Eğer tatiliniz yarın ve daha sonrasında da devam edecekse Labranda'ya da bir uğrayıp sahibi Gönül Abla'ya selamlarımı iletiverin…
      Mutlu ve güzel günler, iyi tatiller dilerim…

    • Hizli cevabiniz icin tesekkürler Ahmet Bey. 4 günlügüne geldik �� Bugünlük pizza hut'la yetindik. Buraya gelmeden önce bukadar cafe ve restorant imkani oldugunu bilmiyorduk. Her köse basinda onlarca var. Bugün ilk günümüz olmasina ragmen Paris'in altini üstüne getirdik diyebilirim, elbette big bus hizmeti sagolsun. Hem kirmizi hem mavi turu yaptik. Otele yeni girdik. Yarin sabahta luvre müzesi ve tekrardan eyfel, sanzelize zaten ancak gün yeter. Sali günü disneyland ve vakit kalirsa ahmet abinin mezarini ziyaret (umarim disneylandtan mezarliga gidis kolaydir). Carsambada son kez biraz gezdikten sonra aksama trenle dönüs �� Ilk izlenimlerimiz cok iyi yönde. Su ana kadar londra benim icin en üstteydi ama paris bir baskaymis. Gittigimiz cafelerde hic zorluk cekmedik, insanlar gayet güler yüzlüydü, bizde öyleydik. Bugün cok keyifli gecti tabiiki bunda sizin payiniz cok büyük. Verdiginiz bilgiler sayesinde islerimiz cok kolaylasti. Sonsuz tesekkürler, iyi ki varsiniz ������ Serkan Akduman…

    • Paris'te tatilinizin keyifli başlamasına çok sevindim Serkan Bey… Disneyland'dan Père Lachaise Mezarlığı'na gitmek için RER-A ile şehir merkezine doğru giden trene binin ve Nation istasyonunda inin. Nation'dan 2 numaralı metroya binip Père Lachaise istasyonunda inerseniz kolayca ulaşabileceksiniz. İyi tatiller…

    • Iyi ki Paris'e gelmeden önce sizi tanimisim. Yardimlariniz ve ilginiz icin ne kadar tesekkür etsem azdir… bu sefer kismet olmadi ama bir dahaki gelisimize bir kac saatliginede olsa bulusup size bir kahve ismarlamayi isterim… tesekkürler…

  11. Blogunuz çok faydalı okumaya doyamıyorum ağustosta ailemle paris gezisi planladık blogunuz sayesinde güzel geçecegine eminim teşekkürler not.insallah ahmet kaya ve yılmaz güneyin kabirlerini bulabiliriz tekrar elinize sağlık

  12. tereyagi konusunda ben ilk zamanlar president kullaniyordum ve cok begeniyordum,daha sonra paysan breton'u kesfettim,simdi president bana hic de guzel gelmiyor!tabi pariste bulabilirmisiniz bilmiyorum.

    • Aslına bakarsanız tereyağını mümkün olduğunca az tüketiyorum, mutfağımızda ağırlıklı olarak zeytinyağı var; o yüzden mevcut paket bile son kullanma tarihine kadar bitmiyor ama yine de bir gün karşıma çıkarsa önerinizi deneyeceğim, söz.

  13. İyi ki denk geldim, saatlerdir başından kalkamıyorum sitenizin 🙂 Ellerinize ve ruhunuza sağlık, çok güzel olmuş! Sevgiler, Gözde

  14. Bu yazınızı daha önce gözden kaçırmışım. Okurken çok güldüm. Çok doğru yazmışsınız.Elinize sağlık. Ben de bir kaç şey eklemek isterim. Bir çok mekan (IKEA'nın restoranı bile) öğle veya akşam yemek saati değilse servis vermez. Hatta dükkanı kapatıp gitmiş bile olabilirler. Yemek saatlerine çok bağlılar. Tereyağ konusuna da kesinlikle katılıyorum. Benim de favorim Echire Demi-sel.:) Büyük bir kahvaltı yapmak isteyenlerin gitgide yaygınlaşan 'brunch'( kahvaltı +öğle yemeği) servis eden mekanları araştırmasını öneririm. İyi günler.

    • Yorumunuz için çok teşekkürler. Aslına bakarsanız brunch konusunda beş yılda doğru dürüst bir mekan bulabilmiş değilim henüz. Daha doğrusu var da benim damak tadıma uygun bir şey bulamadım, önereceğiniz mekanlar olursa ve bizlerle paylaşırsanız her zaman mutlu oluruz. Tekrar teşekkürler.

    • Merhabalar Ahmet Bey,
      Tabi ki bizim menemenli , ballı-kaymaklı uzun Pazar kahvaltılarımızın yerini hiç biri tutamaz 🙂 Benim denemediğim ancak eşimin deneyip beğendiği bir yer 'Le Cafe de Jacquemart Andre' Jacquemart Andre müzesinin kafesi. Eğer henüz ziyaret etmediyseniz belki hem brunch yapıp hem de müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Sevgiler. İyi Haftalar.

    • Balını kaymağını geçtim, tuzlu bir şeylerden oluşmuş bir kahvaltı da benim işimi görür ama buralarda kahvaltılar genellikle tatlı ağırlıklı olduğu için ben dışarıda kahvaltı yapılacak mekan konusunda çoktan pes ettim 🙂 Ama dediğiniz gibi o kafe şahanedir, hatta iyi hatırlattınız ben oraya bir daha gideyim de blog için güzel bir tanıtım yazısı hazırlayayım 🙂 Sevgiler ve iyi haftalar…

  15. Mukemmel yaziyorsunuz. 16 martta paristeyim ve sizinle karsilasmayi cok isterim. Sayenizde parisi karis karis ogrendim. Lutfen devam edin. Sevgiler Gokce

    • Çok teşekkür ederim. Paris küçük yer denk geliriz belki de kim bilir?
      Şimdiden harika bir tatil geçirmenizi dilerim…

  16. Sayenizde pek çok şeyi öğrendim ve kendime bir gezi planı oluşturdum harika bir iş çıkarıyorsunuz 🙂

  17. İyi ki bloğunuza rastladım. Kasım ayında 3 günlük Paris gezisini de içeren Avrupa seyahatimiz olacak.. Yorumunuzun ve önerilerinizin faydalı olacağı muhakkak.Görmeyi çok istediğim 2 yer var, Louvre Müzesi ve Le Pere Lachaise mezarlığı..Bakalım nasl geçicek.

    • Çok teşekkür ederim,
      Kendinize çok güzel noktalar seçmişsiniz, özellikle Père Lachaise Mezarlığı Kasım ayında çok güzel olur.
      İyi tatiller

      • Çok teşekkürler Ahmet bey keyifle okuyorum yazılarınızı vakit buldukça. İyi ki buldum sizi. Bende eşimle nisanda oradayım inşallah. Sizin değerli bilgilerimizle kendimi bu seyahata hazırlıyorum. İyi akşamlar Ankaradan.

        • Ahmet Ore Reply

          Ben teşekkür ederim Demet Hanım, şimdiden güzel bir tatil diliyorum. Paris’ten Ankara’ya selamlar sevgiler.

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.