(Son Güncelleme: 04.03.2024) Marais Bölgesi zengin bir hazine, kaz kaz bitmiyor gez gez tükenmiyor. Marais’ye ne zaman gitsem sokak sokak gezerim, onlarca kez geçtiğim aynı sokaklardan tekrar geçtiğim halde yine yeni yerler keşfederim. İşte onlardan birini tanıyacağız bu yazıda: Jardin des Rosiers (jarden de roziye ya da jağden de ğoziye).
Marais Bölgesi‘nin tam kalbinde, meşhur falafelcilerin olduğu sokakta bulunan bu bahçe, gerçekten kıyıda köşede kalmış gizli bir köşe sanki. Kapısından defalarca geçmişliğim vardır, burayı ilk keşfedişim Ağustos 2014’tedir. Bir Pazar günü, Rue des Rosiers üzerinde yürürken kazara başımı sağa çevirince gördüğüm demir parmaklıklı bir kapıdan içeri girildiğini farkedince tabii ki hemen içeri daldım ve bir baktım ki burası bir parka dönüştürülmüş bir nevi “arka bahçe”…
Hani Yeldeğirmeni’nde, Selimiye’de, Nişantaşı’nda filan, dip dibe dip dibe binaların arka taraflarında ortak bir bahçe olur ve buralar kimseye yar olmadan öylece kendi halinde durur ya, Paris Belediyesi Marais’de böyle bir alanı park olarak düzenlemiş ve Parislilerle Paris’i gezenlerin bu tür yerlerden yararlanması için minicik bir cennet yaratmış… O kadar ki bu parkta mevsimine göre elmadan üzüme, kabaktan enginara pek çok sebze meyve görme olasılığınız bile var 🙂
İçeri girdiğinizde bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Onca sarı taş binanın arasında küçük de olsa böyle yeşil ve huzurlu bir alan görmek insanın içini bir hoş ediyor. İlk başta gördüğünüz küçük alan hafif bir hayal kırıklığı yaşatıp “bu kadarcık mıymış?” diye sordurtsa da sola doğru giden küçük yoldan devam ettiğinizde ikinci bir parkla karşılaşıyorsunuz.
Burası da fazla büyük sayılmaz ama yine de binaların arasında kaybolmuş olma duygusu yeterince keyif almanızı sağlıyor. Bu ikinci parkta karşınızda görünen tuğla baca Uniqlo mağazasına ait. Hazır buralarda dolaşıyorken o Uniqlo‘yu da görmenizi öneririm; tabii bunun için parktan çıkıp arka sokağa dolaşmanız gerekiyor. Bu bölgede başka neler yapabileceğiniz hakkında burada uzun uzun yazıp tekrara düşmek istemiyorum. Marais Bölgesi yazısını okuyabilirseniz o yazı sayesinde, civarda görmenizi önerebileceğim pek çok yeri keşfedebilirsiniz. Özellikle en yakınınızdaki Yahudi pastanesi Sacha Finkelsztajn‘ı atlamamanızı öneririm.
Eğer piknik yapmayacak ya da uzun uzadıya oturmayacaksanız, parkta biraz oturup biraz dinlendikten sonra kendinizi Le Marais – Marais Mahallesi sokaklarında kaybolmaya hazır hissettiğinizde kalkabilir, Paris’in bitmek tükenmek bilmez hazinelerini keşfetmeye devam edebilirsiniz.
Keyifli geziler, keyifli keşifler.
