(Son Güncelleme: 01.04.2024) Pariste.Net’te en severek yazdığım yazılardan biriyle daha birlikteyiz. Bu kez yine Paris’in iki saat kadar dışına çıkıyor, Manş Denizi kıyısında, Normandiya Bölgesi‘nin incileri, birbirinden güzel iki ayrı kasaba olan Deauville ve Trouville‘i birlikte tanıyor, birlikte geziyoruz. Dediğim gibi bu iki kasaba gerçekte iki ayrı komün ama ikisi de yan yana olunca, birine gittiğinizde ötekini de mutlaka gezeceğiniz için sizi fazla bekletmeden ikisini birden yazayım istedim. Buyurun başlıyoruz:

Deauville - Trouville Pariste.Net

Önce “Deauville ve Trouville’e nasıl gidilir?” sorusuna yanıt vereyim: En ideal yöntem elbette ki tren… Trenler Paris’te Gare Saint Lazare‘dan kalkıyor. Tabii otobüs oldukça hesaplı olabiliyor haliyle ama otobüstense treni öneririm,  zaten ben de bugüne kadar Deauville ve Trouville’e hiç otobüsle gitmedim.

Tren biletlerinizi önceden alırsanız, gidiş dönüş 30€ civarı bilet bulmanız mümkün. Elbette ki gardaki gişelerden ya da otomatlardan -yer varsa- son gün bilet almak da mümkün ama o zaman haliyle daha pahalı olacaktır. O yüzden gelmeden önce biletinizi internetten almakta fayda var. Online tren biletinizi Fransa’nın TCDD’si olan SNCF‘in resmi web sayfasından almanız gerekiyor.

Deauville - Trouville Pariste.Net

O güzelim Trouville-Deauville Garı gezimizin başlangıç noktası diyebiliriz. Buradan sol çapraza doğru yürürseniz Deauville şehir merkezine ulaşıyorsunuz. Sağa doğru yürürseniz de Trouville tarafına geçiyorsunuz. Dediğim gibi ikisi de yan yana zaten. Ben -nedense- gezmeye hep Deauville tarafından başlıyorum, sonra Trouville’e geçiyorum.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Buraya ilk gidişim Mart 2014’te soğuk ama güneşli bir gündü, ikinci gidişimse Nisan 2017’de sıcak ve güneşli bir güne denk geldi. Aslında denk gelmedi; bir Cumartesi sabahı evde kahvaltı yaparken camdan dışarıdaki güzel havaya bakıp, “akşam bebek görmeye gidene kadar bir şeyler yapsak, acaba ne yapsak?” diye konuşurken birden “hadi Deauville’e gidelim” dediğimizi hatırlıyorum. Kahvaltı sofrasını kaldırıp arabaya bir atlayışımız vardı ki görmeliydiniz 🙂 Üçüncü gidişimizse Haziran 2017’deydi ki o da şahane bir gezi oldu. Haziran 2017’deki gidişimizde kaldığımız yerden o kadar memnun kaldık ki, Ağustos 2017’de dördüncü kez, bu kez bir haftalığına gittik ve o gidişimizde buranın sadece Deaville ve Trouville’le sınırlı olmadığını gördük; hemen yakında Benerville-sur-Mer, Blonville-sur-Mer, Villers-sur-Mer, Houlgate ve Cabourg gibi birbirinden güzel yerler keşfettik. Haziran 2018’deki beşinci gezimizden sonra Deauville Çevresi diye ayrı bir konu başlığında yazmam gerektiğini düşündüm ama Eylül 2018’de, Şubat 2019’da, Kasım 2019’da ve son olarak da Mart 2020’de birkaç kez daha gitmiş olmamıza rağmen vakit bulup bir türlü yazamadım. Neyse ki bu bölge için kapsamlı bir gezi programı veren Normandiya Rehberi yazım var; o yazı işinizi epey bir kolaylaştıracaktır.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Dediğim gibi tren ve gibi otobüs seçenekleri elbette ki çok daha ekonomik ve pratik ama arabayla gidince de ara sıra otobandan çıkıp -tabii hava güzelse- o kadar çok şey görüyorsunuz ki, insanın içi açılıyor. Küçük köyler, kasabalar, uçsuz bucaksız tarlalar; mevsimine göre göz alabildiğine uzanan çiçek tarlaları; her şey aklınızı başınızdan almaya yetiyor. Vaktiniz varsa yol üstünde Giverny, Rouen gibi her biri ayrı güzel yerlere uğrama şansınız var… Tabii ki tercih sizin ama arabayla ulaşım konusunda iki önemli problem var: 1- Trafik özellikle hafta sonu çok yoğun oluyor. 2- Otoban ücretleri çok çok çok pahalı. Sanıyorum gidiş dönüş toplam 30€ – 40€ civarı otoban ücreti ödemişizdir. Tam hatırlamıyorum çünkü sadece Deauville & Trouville turu yapmadık, devamı da oldu, anlatacağım 🙂

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville’in merkezinde ve sahil boyunca otopark ücretli; ilk gidişimizde sanıyorum merkeze bırakmıştık ama ikinci gidişimizde biraz dışarıya, dışarıya dedimse yürüyerek merkeze 10 dakika mesafede rüya gibi bir yere bıraktık arabayı. Bir yere park etmeden önce şehri şöyle bir turlamıştık ve şanslıyız ya, yine bir antika pazarına, daha doğrusu brocante‘a denk geldik. Orayı gezmek için arabayı ücretsiz bir sokağa park ettik ve sonrasında da Deauville’i yürüyerek keşfe devam ettik. Ondan sonra da Deauville’in içine araba park etmeyi bıraktım, hep birazcık dışarı park edip yürümeyi tercih ettik.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville’e ilk gelişimde bizim o zamanki mütevazı arabamızla sokaklarda park yeri ararken etrafta dolaşan son derece lüks arabaları gördükçe “Bu arabayla Deauville’e gelmek ne büyük bir utanç” diye kendimle dalga geçtiğimi hatırlıyorum 🙂 İşin şakası bir yana Deauville de Trouville de Fransa’nın oldukça zengin sahil kasabalarından.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Gerçi Fransızlar milyon euro’luk evlerde yaşadıkları halde kapılarında genelde Clio tarzı arabalar olur ama nedense Deauville ve Trouville’de bu kuralın biraz dışına çıkılıyor. Sokaklarda Monaco tadında bolca lüks araba görebileceğiniz gibi, beni asıl etkileyen klasik otomobillerle sırf keyif olsun diye insanların Deauville ve Trouville sokaklarında turlaması. Hiçbir zaman son model bir Ferrari almak gibi bir hayalim yok ama en az benimle yaşıt -çocukluk hayalim- cabrio bir Mercedes’le bu sokaklarda gezinmek istemediğimi söyleyemeyeceğim 🙂

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville de Trouville de yürüyerek gezilebilecek boyutta küçük ama son derece görkemli kasabalar. O yüzden şuradan şuraya sapın, şuradan şuraya gidin diye tarif etmeme çok gerek yok ama Deauville’de atlamamanız gereken bir iki yeri söyleyeyim isterseniz: Öncelikle bir pazar meydanı olan Place du Marché‘deki balık pazarını görmeyi ihmal etmeyin. Orası çok sevimli. Şansınıza pazara denk gelirseniz daha fazla keyif alırsınız ama denk gelmeseniz de çok güzel.

Deauville - Trouville Pariste.Net

İkinci olarak, Deauville Plajı‘nı görmek zaten olmazsa olmaz 😉 Buraya kadar gelmişsiniz, deniz havası almamak olur mu ya? Ama doğrusunu isterseniz bu plaj benim tarzım değil. Ben Kaş – Kalkan gibi çakıl sahillerde yüzmeyi severim. Ya da biraz daha havalanacak olursak Mykonos, Martinique gibi yerlerde… Zaten Manş Denizi‘nde hangi mevsim yüzülebilir tam kestiremiyorum; burası daha çok seyirlik sanki. Yine de Paris Plages – Paris Plajları‘ndan iyidir desem de insanın kumları aşıp denize ulaşması için Şener Şen’in arabesk filmindeki Kilyos sahneleri gibi kumlarla epey bir haşır neşir olması gerekiyor 🙂 Kumsaldan denize ulaşmak için de epey bir yürüyorsunuz. Denize girince de derine gitmek için, gel-gitin  durumuna göre epey bir yürünüyor 🙂  Côte d’Azur kıyıları öyle mi ya, Fransa’da denize girecekseniz, o taraflarda gireceksiniz.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville Plajı’nın en bilinen özelliği, aşağıda fotoğrafını gördüğünüz plaj kabinleri. Önceki gidişlerimde bu kapılar maviydi ve çok daha güzel görünüyordu ama o zamanki fotoğraf makinem güzel olmadığı için o halinin fotoğrafını koymadım. Belki siz gittiğinizde başka bir renge boyanmış olur. Bu kabinler ünlü sinema yıldızlarının adını taşıması bakımından da ayrı bir hoş görünüyor. Sahil boyunca biraz pahalı olmakla birlikte birkaç kafe-restoran bulunuyor ama ben yemek yemek için daha çok kasaba merkezini, aslında daha çok Trouville tarafını öneriyorum. Birazdan oraya da geçeceğiz, merak etmeyin.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Dediğim gibi, Deauville tarafı daha bir “havalı”. Burası tarih boyunca pek çok kez popüler olup sonra önemini kaybetmiş ama 20. yüzyıl başında özellikle Coco Chanel‘in buraya butik açmasıyla ayrı bir popülerlik kazanmış. Daha sonra Yves Saint Laurent de benzer bir yol izlemiş. Ayrıca Rita Hayworth o zamanki eşi Ali Khan’la bir süre Deauville’de yaşamış. Günümüzde de Birleşik Arap Emirlikleri kraliyet ailesinin burada var diye duymuştum. Özellikle Ağustos ayındaki at yarışlarını izlemeye geliyorlarmış. Sokaklardaki gereksiz lüks arabaların Fransızlara ait olamayacağı tezimi belki bu cümle özetliyor olabilir; bilemiyorum.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Tabii Deauville’in bir de ünlü casino’su yani kumarhanesi var. Bir casino da Trouville’de var. Kumarla hiçbir ilgisi olmayan biri olarak bugüne kadar sanırım bir tek Monaco‘daki ünlü kumarhaneye girmiştim; en son 2020’de Deauville CasinosuCasino Barrière‘de yemekli bir şova gitmiştim. Oldukça etkileyici bir ortamda güzel bir gösteriydi. Tabii kumar filan oynamadım ama kumarhanenin o ışıltılı yalancı dünyasının atmosferini yaşamak için ilginç bir deneyim.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville’in bir diğer önemli özelliği de her yıl Eylül ayında düzenlenen Amerikan Filmleri Festivali. 1975’ten beri düzenlenen bu festival -eğer Amerikan sinemasını da seviyorsanız- ilginizi çekebilir. Benim gibi Hollywood sinemasından fellik fellik kaçan biri olarak bu konu da ilgimi çekmiyor maalesef 🙂 Ben buraları daha çok denizi, martıları, güzel sokakları, birbirinden şık evleri ve huzuru için seviyorum sanırım. Yine de zevkler ve renkler; o renkler ne güzel renkler… Festival hakkında güncel bilgiyi resmi web sayfası linkinde bulabilirsiniz.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville’in bir başka önemli özelliği de at yarışları için önemli bir merkez olması. Dolayısıyla burada at yetiştiriciliği, bir o kadar da at sporu çok çok önemli. Özellikle sabah gün doğumlarında, akşamsa gün batımlarında Deauville sahilinde atlı grupları görüyorsunuz ki inanılmaz bir manzara. Bazen büyük gruplar halinde geziyorlar, bazen de tek tek ya da ikili üçlü küçük gruplar olarak müthiş bir görüntü oluşturuyorlar. Bazen Roma dönemi at arabaları gibi tekli çekçeklerle son sürat giden bir atlıya rastlamak son derece olağan Deuville’de. Ben bu tür unutulmaz anlara gündüz düşleri diyorum; gün ortasında rüya gibi anlar işte.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville (dovil) için at yarışlarının önemini biliyordum ama bunu tam olarak idrak etmem Ağustos 2017’deki gidişimizde oldu. Önemli bir at yarışı vardı ve hipodroma gidip izlemek istedik ama geç kalmıştık, yarışın bitip insanların dağıldığı ana denk geldik. O manzarayı unutamıyorum. Birbirinden şık insanlar, birbirinden şık arabalar; her şey son derece zarifti. İnsanların bir kısmı bir yere doğru yürüyorlardı, akıntıya kapılıp onları takip ettik ve kendimizi muhteşem bir at mezatında bulduk. Açık arttırmayla satılan atların milyon euro’lara alıcı bulmasına tanıklık ettik. Açık arttırmayı izlemek inanılmaz bir deneyim… Zaten Fransa’da at yarışı Türkiye’dekinden çok farklı bir imaja sahip. Bunu Deaville’de, Maisons-Laffitte‘te ve daha pek çok yerde çok iyi gözlemleyebiliyorsunuz.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Bir de Deauville’de yapmanız gereken en önemli şeylerden biri de gün batımını seyretmek. Yok böyle bir şey! Eğer şanslıysanız ve güneş bulutların arkasından değil de doğrudan denize batıyorsa rüya gibi bir an yaşıyorsunuz, hayatınıza rüya gibi bir anı ekleniyor. Bir yandan atlar geçiyor, bir yandan birisi uçurtma-paraşüt gibi bir şeyle yanınızdan uçarak geçiyor, kimisi yengeç topluyor, aşıklar el ele dolaşıyor; nasıl desem, başka bir boyuta geçmiş gibi oluyorsunuz. Ne yapın edin, Deauville’de gün batımını mutlaka izleyin.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Gerçi insanların ömür sürdükleri yerleri tek bir yazıyla anlatmak güç ama dilerseniz Deauville’i bitirip biraz da Trouville tarafına geçelim. Trouville (truvil ya da tğuvil) aslında Trouville-sur-Mer olarak geçiyor, yani deniz üstündeki / deniz kıyısındaki Trouville anlamında. Dediğim gibi Deauville’e trenle geldiğinizde sağ taraftaki köprüden, La Touques Nehri üzerinden geçtiğinizde Trouville’e hemen ulaşmış oluyorsunuz. Bu tür benzetmelerden hoşlanmam, çünkü “örneklerin bir ayağı hep topaldır” derdi üniversitede hocamız Prof. Teoman Duralı ama bu anlamda Deauville ve Trouville, Bodrum’daki Gölköy & Türkbükü gibi düşünülebilir. Gerçi bizimkiler ikisini birleştirip Göltürkbükü yaptılar ama Fransızlar kendi kasabalarını karşı tarafa yedirmek istemiyor olmalı 🙂 Öyle ya, kendilerince Deauvilleli olmak ve Trouvilleli olmak mutlaka çok çok önemlidir. Biz de burada bir yazıda toplayıp orada yaşanmış tonla şeyi, pek çok detayı atlıyoruz ama işte ne yaparsınız, hayat…

Deauville - Trouville Pariste.Net

Deauville tarafını daha estetik ve görkemli bulmakla birlikte -kişisel görüşüm olarak- Trouville tarafını daha sıcak, daha samimi, daha gerçek ve daha yaşanılası buluyorum. Deauville tarafı marina, kulüpler, otoparklar, şunlar bunlarla denizden uzak kalmışken Trouville sanki daha bir denizin içinde. Martılar daha bir yakın sanki insana; bilemiyorum, belki de bana öyle geliyordur. Size komik bir sırrımı paylaşayım bu arada: 2011’de, Paris’te yaşamaya başlamadan bir yıl önce Fransa’nın kuzey ve batısında turist olarak yaptığımız gezide, buralara da uğradık sanıyordum ama meğer o zaman Le Mont Saint Michel‘den Honfleur‘e geçerken burayı es geçmişiz 🙂 Düşünebiliyor musunuz? E tabii böyle yol gösterecek bir Pariste.Net de yok tabii o zamanlar 😉

Deauville - Trouville Pariste.Net

Normandiya kıyılarının en sevdiğim özelliklerinden biri de gelgit. Trouville’de de -hiç anlayamadığım saatlerde- alçalıp yükselen sular ortama bambaşka bir hava veriyor. Bir bakıyorsunuz ortalık süt liman, tekneler limanda ya da suyun ortasında öylece duruyor; bir bakmışsınız sular çekilmiş, birkaç saat önce suyun ortasında gördüğünüz tekneler karaya vurmuş gibi kurtulacakları anı bekliyorlar. Hele ki tam gelgit anına denk gelirseniz, suların yükselmesini de çekilmesini de izlemek çok keyifli. Tabii bu gelgitlerin belirli saatleri var ama ben o saatleri takip etmeyi sevmiyorum, suların böyle sürprizli bir şekilde yükselip alçaldığını görmek bana daha büyülü geliyor 🙂

Deauville - Trouville Pariste.Net

Ben özellikle bir Bretagne – Bretonya gezimde Roscoff‘taki gelgiti unutamıyorum. Denize karşı bir restoranda yemek yerken sular hızla yükselmişti, sanki ortalığı sel basacak gibiydi ama tabii ki onun da kendi dengesi var, o dengeye göre kurulmuş sahil kasabaları, şehirler var. Doğayla uyumlu hayatlar inşa ettiğinizde tüm bu doğa olayları öyle keyifli bir hal alıyor ki… Benzer bir duyguyu da muhteşem bir yer olan Le Mont Saint Michel‘de yaşamıştım. Ağustos 2017’deki bir haftalık Deaville ve Trouville tatilimizdeyse gelgite doydum… Yok böyle bir şey. Hele ki gün batımında, çekilmiş denizde o manzaraya karşı yürümek, inanılmaz… En son 2020’de yine Bretagne’daki Locquirec’te yaptığımız bir haftalık tatilde her gün yaşadığımız gel git var ki, onu Pariste.Net Tv Youtube kanalıma yüklemiştim, belki siz de bu linkten benim gibi hayretle izlemek istersiniz

Deauville - Trouville Pariste.Net

Trouville’in sahili de plajı da iç tarafta bulunan küçük çarşısı da çok keyifli. Rıhtım boyunca yürüyüşten sonra ulaşacağınız yer Trouville Plajı olacaktır. Burada da kumsal oldukça geniş  ama Deauville’den farkı, birbirinden güzel rüya gibi evlerin hemen plajın yanında olması, çünkü plajla evler arasından sahil yolu geçmiyor. Böyle olunca da daha insani, daha samimi, daha doğal bir görüntü oluşuyor; insan bakmaya da yaşamaya da doyamıyor.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Plaj boyunca ahşap yol üzerinde yürümek inanılmaz keyifli. Kalabalık zamanları o kadar sevimli olmayabilir ama sakinse ya da en azından makul bir kalabalık varsa ortam inanılmaz güzel oluyor. Özellikle plajın başındaki deniz fenerinin bulunduğu iskelede yürümenizi öneririm. Zaten deniz fenerlerine karşı hep özel bir ilgim olmuştur, bir de böylesi güzel bir yerde olunca çok daha güzel bir deneyim oluyor.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Sahil kısmını gezdikten sonra iç kısımlara doğru keşif gezisine başlıyoruz. Gerçi çarşı diyebileceğimiz kısım oldukça küçük ama ara sokaklara girdikçe müthiş detaylar yakalıyorsunuz ve zaten birazdan yamaç başlıyor. Eğer gücünüz yerindeyse yukarılara doğru çıkmanızı, ara sokaklarda ve tepelerde kaybolmanızı, Trouville’e ve hatta Deauville’e bir de yukarıdan bakmanızı öneririm. Büyükada gibi gidiyeceğim ama Büyükada’nın tamamının köşklerle çevrili olduğu, hiç bozulmadığı, çok daha özenli olduğu zamanları hayal edin; öyle işte.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Gelelim yeme-içme konusuna. Burada özellikle deniz ürünlerini sevenler için pek çok seçenek var ama yeme-içme konusunda dikkat etmeniz gereken şey yemek servis saatleri. Pek çok restoran sadece 12:00-14:00 ve 19:00-21:00 arası yemek servisi yapıyor. Kafe ve Restoranlarda Başınıza Neler Gelecek? yazısını okuyanlar zaten bu service continue meselesini çok iyi biliyorlar 😉

Deauville - Trouville Pariste.Net

Service continue olarak Bistrot Fernand diye bir yerde sımsıcak Trouville güneşi altında harika bir servisle yemek yemiştik bir keresinde; beyaz güller de ayrıca güzelleştirmişti günümüzü; bizden mutlusu yoktu. Belki de vardı; dilerim siz Deauville’de de Trouville’de de bizden mutlu olun… Eğer deniz ürünleri seviyorsanız yemek yiyeceğiniz en güzel yerlerden biri de elbette ki merkezde bulunan balık pazarı. Oranın açık olduğu saatleri yakalarsanız taze taze deniz ürünlerini dilediğiniz gibi seçip hemen orada, masada yiyebiliyorsunuz. Paris’e göre kat kat ucuz, üstelik taptaze. İstanbul’daki karideslere bakıyorum da rengi soluk, cansız oluyorlar, buradakilerse her zaman parlak turuncu renginde ve taptaze. Deniz ürünleri sevenler kaçırmasın bence.

Deauville - Trouville Pariste.Net

Konaklama içinse Trouville’dense Deauville tarafını öneririm, çünkü orası daha düzlük ve ben düz yerlerde yaşamayı daha çok severim 😉 Deauville daha büyük bir kasaba, çarşısı pazarı daha büyük, marketi, kafesi, restoranı da ona göre. Biz gerçi bir keresinde Deauville yakınlarında Pont Eveque diye bir yerde kalmıştık, biraz izole bir yerdi, üç kez de Deauville’in az ilerisinde Benerville diye minicik bir sahil kasabasında kaldık. O ne unutulmaz deniz manzarasıydı öyle… Ama sonra o evin sahibi konaklama hizmeti vermeyi durdurdu, benim için de bu bölgenin anlamı epey bir eksildi; o kadar çok severdim aşağıdaki manzarayı:

Deauville - Trouville Pariste.Net

Demem o ki bu civarda konaklamak için mutlaka merkezde kalmanıza gerek yok. Özellikle arabanız varsa 5-10 kilometre yarıçapında bir bölgede kendinize yer bakabilirsiniz. Otel rezervasyonlarınızı booking.com üzerinden yapma alışkanlığınız varsa ve rezervasyonunuzu aşağıdaki banner üzerinden yaparsanız bana destek olmuş olacağınızı da biliyorsunuz zaten 😉

Booking.com

Deaville ve Trouville çevresi bu kadarla sınırlı değil. Hemen yakınlardaki küçük ama çok güzel bir balıkçı kasabası olan Honfleur diye bir yer var ki, sakın linkine tıklamayın, yoksa bir de oraya gitmek zorunda kalırsınız 🙂 Biraz daha ileri giderseniz Le Havre var -ki ben çok sevmem- ama az ötesinde Etretat diye falezleriyle ünlü bir balıkçı kasabası daha var, orası da görülse mi acaba? Bence görülmeli…

Deauville - Trouville Pariste.Net

Batı tarafına giderseniz Benerville, Blonville, Villiers, Houlgate, Cabourg, Caen ve hatta biraz daha ötede ünlü Normandiya Çıkarması‘nın yapıldığı Omaha Beach, neler neler var. Yazayım, hepsini yazayım ama size de yazık, hangi birini gezeceksiniz? Benim buraları görmem yıllarımı aldı, umarım siz de görürsünüz hepsini.

Zaten önceliğiniz Deauville ve Trouville olmalı. Özellikle Paris’te Bir Hafta geçirecekseniz ve hava güzelse Deauville ve Trouville listeye alınabilir ama Paris’te 15 Gün geçirecekseniz de mutlaka görmeniz gerek sanki… Tabii güzel havalarda çok daha güzel bir gezi olacaktır ama kış mevsiminin de kendine özgü bir güzelliği oluyor. Bir gidişimizde öyle bir fırtınaya denk gelmiştik ki, tren garından kalacağımız yere yürüyene kadar sırılsıklam olmuştuk, az daha zayıf olsaydım, fırtınadan uçabilirdim 🙂 Ertesi sabah bir uyandık ki ortalık süt liman, gökyüzü pırıl pırıl; öyle işte…

Özetle birbirinden güzel bu iki kasabayı bu şekilde özetlemiş olayım. Bu bölgeye daha kaliteli zaman ayırmak isteyenler için ayrıntılar Normandiya Rehberi yazımda sizleri bekliyor.

Hayat güzel diyorum, boşuna demiyorum.

Keyifli geziler, keyifli keşifler…

 

 

Deauville Web Adresi: mairie-deauville.fr

Trouville Web Adresi: trouville.fr

Adres: Deauville – Trouville, Normandiya

İlgili Yazı:

Paris’e Birkaç Saat Mesafede Görülmeye Değer Diğer Yerler:

Author

8 Comments

  1. Ahmet bey, tüm yazılarınız gibi bu yazınız da çok güzeldi. Ellerinize sağlık. Her satırından ayrı keyif aldım ve Deauville ile Trouville’i büyük bir istekle ‘Fransa’da gezilecek yerler’ listeme ekledim. Sayenizde Fransa’yı çok daha verimli, dolu dolu gezebiliyorum. Ama size bir sır vereyim; Saint Malo ile Honfleur arasındaki bu muhteşem yerleri ben de transit geçmişim (c’est dommage). Ama o sırada henüz siz bu yazıyı yayınlamamıştınız
    Tekrar teşekkür ediyor, ilgiyle takip ettiğim yazılarınızın devamını bekliyorum. Sevgilerimle.

    • Ahmet Ore Reply

      Çok teşekkür ederim Derya Hanım. Laf aramızda o kıyılarda gezip görülecek daha o kadar çok yer var ki insanın haberi olsa, hepsini birden göremeyeceği için aklı kalıyor, haberi olmasa neleri neleri kaçırıyor ama işte belli başlılarıyla idare edeceğiz bir süre 🙂
      İşin şakası bir yana hep güzel yerleri gezip görmek ve paylaşmak dileğiyle,
      Selamlar, sevgiler…

  2. Sukranclsn Reply

    Çok güzel bir yermiş burada yaşamak isterdim ,lakin yaşamak istemekle yaşamak farklı tabiki ,yaşayınca belkide beğenmeyebiliriz,mekanların güzelliği tek başına bir şey ifade etmez insan faktörüde yaşadığımız yerleri sevmekte büyük etken, ben en iyisi gezmekle yetineyim :))) burası gezilecekler listesine alındı, yüreğinize emeğinize sağlık ,sayenizde Paris’ten farklı bir atmosferi olan bu yer hakkında bilgi edindik, ayrıca denize karşı oturduğunuz teraçada kitap okurkenki resminizin bence anı olarak tablosunu yaptırın,çok hoş bir görsel olmuş,nede olsa Paris’te yaşıyorsunuz tabloyu yapacak ressam bulmanız kolay olacaktır, naçizane fikrim tabiki‍♀️

    • Ahmet Ore Reply

      Sürekli yaşamak için değil de insanın burada bir “sayfiye evi” olması hiç fena olmazdı. Hafta sonları dinlenmek ya da biraz deniz havası almak için gitmek çok güzel olurdu…
      Yazıya koymadığım daha çok fotoğraf var, hepsi birbirinden güzel ama bu benim marifetim değil, buralar çok güzel olduğu için kamerayı nereye çevirseniz güzel bir kare yakalıyorsunuz. Fotoğrafları tablo yaptırabilir miyim bilmiyorum ama poster yapıp duvara asmak çok güzel olurdu. Sorun şu ki duvarda fotoğraf ya da tablo asacak yer kalmadı 🙂

  3. Ahmet bey Honfleur makaleniz deki yorumuma verdiğiniz cevaptan ötürü şuan tren biletleri elimde, yazınızı okuyorum inşallah 12 nisanda burada olacağız şimdiden bize vermiş olduğunuz tavsiyelere bu güzel siteyi bize kazandırmış olmanızdan ötürü tekrar teşekkür ederim. Böyle ayrıntılı bir yazı şimdiden orada gezmiş koklamış oldum gezeceğim yerleri küçük ayrıntıları not aldım.Sayenizde önceden tren bileti alarak gidiş geliş 2 kişi 60 euro denk geldi. İnanın parisi görmekten ziyade burası ben ve eşimi daha çok heyecanlandırdı.

    • Ahmet Ore Reply

      Çok sevindim Mustafa Bey, umarım geziniz boyunca hava da güzel olur ve Deauville’de de Trouville’de de çok güzel vakit geçirirsiniz.
      Mutlu günler dilerim.

  4. Sizlere ne kadar tesekkur etsek az. Gorevim dolayisiyla 1 seneligine Paris'te yasiyorum. Haziran sonunda esim ve 2,5 yasindaki oglumuzla beraber gunubirlik seyahatler yapmayi planliyorduk. Bu yazdiklariniz cok kiymetli, rotamizi olusturmamiza cok yardimci oluyor. Tekrar tesekkurler!

    • Asıl bu güzel yorumunuz için ben teşekkür ediyorum. Paris'e turistik amaçlarla gelenler kadar Paris'te yaşayıp Paris ve çevresinde gezip görülecek yerler, yapılacak aktiviteler hakkında bildiklerimi paylaşarak burada yaşayanların da hayattan daha çok keyif almaları için elimden geleni yapıyorum. Yazılarım birilerinin hayatını güzelleştiriyorsa ne mutlu bana.
      Tekrar teşekkürler.

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.