(Son Güncelleme 07.05.2023) Hayatını müziğe adamış olanların ya da müziği hayatında önemli bir yere koyanların Paris ziyaretlerinde mutlaka gezip görmesi gereken bir müzedeyiz bu kez: Musée de la Musique – Müzik Müzesi

Müzik Müzesi, Paris’te 19. arrondissement‘daki Parc de la Villette‘in içinde bulunan, Cité de la Musique – Philharmonie de Paris‘nin yapı kompleksi içinde bulunan çok güzel bir müze, yeni inşa edilen Philharmonie de Paris‘nin hemen yanında. Yeni konser salonu Philarmonie 1 olarak geçerken, Müzik Müzesi’nin bulunduğu yapı ise artık Philarmonie 2 olarak anılıyor.

M5 metrosunun “Porte de la Villette” istasyonunda indiğinizde hemen Parc de la Villette‘in girişine çıkıyorsunuz. Tam karşınızda sizi kocaman ve etkileyici çelik konstrüksiyonuyla La Grande Halle binası karşılayacak. O binaya doğru yürüdüğünüzde park alanının içine girmiş oluyorsunuz ve solda bilet satış merkezi, sağda da Müzik Müzesi’nin olduğu yapı kompleksi bulunuyor. Yani buradan sağa dönüp ilerliyoruz… Café de Concerts‘in önünden geçince kırmızı bir konstrüksiyonlu giriş göreceksiniz. Buradan içeri doğru yürüyüp kapıdan girince müzenin bilet satış bölümüne gelmiş oluyorsunuz.

Paris Müzik Müzesi - Musée de la Musique Pariste.Net

Salıdan Cumaya 12:00-18:00, Hafta sonları 10:00-18:00 arası açık olan Müzik Müzesi, 25 Aralık, 1 Ocak, 30 Mart ve 1 Mayıs tarihlerinde kapalı. Biletinizi alıp soldaki kapıdan girdiğinizde önce museum shop‘ın içinden geçiyorsunuz. Sonra da merdivenden inip vestiyere eşyalarınızı bırakabilirsiniz. Giriş de hemen orada zaten. Audio guide verilen yerde aynı zamanda bilet kontrolü de yapılıyor. İtiraf etmeliyim ki genelde müzelerde audio guide alma alışkanlığım yoktur ama burada müzeye girerken elimize tutuşturdular ve ben başta “boynumda bununla mı dolaşacağım?” diye hafiften söylendim ama meğer bize ne büyük bir iyilik yapmışlar.

İçeri girip ilk salondan gezimize başlayınca, önce içerisi biraz fazla karanlık geldi ama sonra o loş ortamda çok güzel aydınlatılmış birbirinden müthiş müzik aletlerini gördükçe ne kadar güzel bir sunum yaptıklarını anladım. Fransızca, İngilizce ve İspanyolca dil seçenekleri bulunan audio guide‘ların hikmetini de hemen bu ilk salonda anladık zaten.

Paris Müzik Müzesi - Musée de la Musique Pariste.Net

Herhangi bir enstrüman grubunun olduğu vitrinin önüne geliyorsunuz. Vitrinde Fransızca açıklamalar bulunuyor ama aynı zamanda da audio guide için numarası da yazıyor. O numarayı audio guide‘a tuşlayınca gördüklerinizle ilgili açıklamalar dinliyorsunuz. Buraya kadar her şey normal ama bir de bakıyorsunuz ki karşısında durduğunuz aletten çıkan notalar kulaklıklarınızdan yankılanmaya başlıyor, müthiş bir müzik ziyafeti çekiyorsunuz. Üstelik yüzlerce yıllık bir enstrümanın karşınızda sizin için çalınıyor olduğu hissine kapılıyorsunuz. Benim gibi müzik aşığı bir insan için bu bulunmaz bir deneyim; eminim sizin de hoşunuza gidecektir.

Müzede neler neler yok ki… Yüzlerce yıllık kemanlar, piyanolar, viyolonseller, flütler, arplar, udlar, gitarlar adını sanını bilemeyeceğiniz, başka bir yerde görme şansınızın da pek olmadığı türlü türlü nice enstrümanlar… Beni en çok etkileyen elbette ki piyanolar oldu. Özellikle yazının başında fotoğrafı bulunan piyanoya bayıldım.

Bir de ünlü bestekârların bestelerini yaparken kullandıkları enstrümanları görme şansını yakalamak da çok etkileyici. Örneğin ilk salona girip sağa döndüğünüzde karşınıza çıkan vitrinde Monteverdi’nin “Orfeo”sunu bestelerken kullandığı piyano ve diğer müzik aletleri duruyor. Bence bu çok özel bir an…

Paris Müzik Müzesi - Musée de la Musique Pariste.Net

Tabii müze gezmek sadece eski eserlerin karşısına geçip “aa ne kadar güzelmiş” demek değil; insan gördükleriyle etkileşime geçiyor, yeni şeyler de öğreniyor. Mesela ben bu müze sayesinde neler öğrendim? Örneğin, “ud“un Arapçada ağaç demek olduğu yazıyordu sergilendiği vitrindeki açıklama notlarında, bu yazıyı yazarken de “ud” kelimesinin sarısabır veya öd ağacından geldiğini… Sonra piyanonun atasının “klavsen” diye enteresan bir alet olduğunu ve klavseni kanunun piyano versiyonu gibi düşünebileceğimizi… Klavsen öyle bir alet ki, haçlı seferleri sırasında Avrupa’ya götürülen kanuna farklı bir yorum getirilmiş, tellere vuran mızrap piyano gibi tuşlarla kontrol edilip çalınıyor… Sesi kadar görüntüsü de çok güzel, çünkü o zamanın insanları için işlevsellik kadar estetik de ön planda olmuş hep…

İlk salonda karşıma çıkan flütler de ilkokul yıllarımı hatırlattı bana. Çalmayı öğrendiğim ilk blok flütü hatırladım. O yıllarda böyle bir müze gezmiş olsaydım, başka neleri çalmayı hayal ederdim diye düşündüm. Gerçi telli çalgılardan çocukken çok çekinirdim; birbirine yakın onca telin arasından insanlar o sesleri nasıl çıkardığını aklım almazdı 🙂 Telli sazları çalabilenlere saygım o zamandan kalmadır…

Birinci salonda gayet tatminkâr bir gezi yaptıktan sonra bir bakıyorsunuz ki bir üst kat daha var (hatta laf aramızda iki üst kat daha var :))… Üst kata çıktığınızda yine birbirinden güzel piyanolar, bu kez sıra sıra dizilmiş karşılıyor sizi. Bir de peşpeşe sıralanmış arpların estetiği, elinizi uzatıp tellerine dokunmamak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Ama merak etmeyin, belki arp değil ama diğer bazı müzik aletlerinin farklı versiyonlarını inceleyebilmeniz için bazı köşelere örnek enstrümanlar yerleştirilmiş, onlara dokunmanıza izin veriliyor.

Paris Müzik Müzesi - Musée de la Musique Pariste.Net

İkinci kattaki salonda, şansınıza denk gelirse bir müzik aletini tanıtan bir müzisyenin mini konserini dinleyebiliyorsunuz. Bazen çocuklara yönelik eğitici öğretici sunumlar yapılabiliyor. Birbirinden ilginç müzik aletlerinin sesi bu büyük salonda yankılanırken siz başka enstrümanlara odaklanmaya çalışıyorsunuz, içiniz bir hoş oluyor.

Sonra diğer katlara çıkıyor dünyanın dört bir köşesinden birbirinden ilginç müzik aletlerini görebiliyorsunuz. Asya, Afrika, Avustralya ve Amerika’dan çeşitli enstrümanlar, seslerini de audio guide‘dan dinleme fırsatını da bulacağınız ziyaretinizi bekliyor. Özellikle bazı uzak doğu çalgılarını çok beğendiğimi söylemeliyim. Bir de, Afrika müziğini pek sevmeme rağmen telle çalınan enteresan bir enstrümandan çıkan sesi unutamayacağım.

Paris Müzik Müzesi’nde hoşunuza gideceğinden emin olduğum bir başka bölüm de ünlü Stradivarius kemanlarının sergilendiği salon. Orada bu kemanların neden bu kadar önemli olduğunu bir kere daha anlıyorsunuz.

Paris Müzik Müzesi - Musée de la Musique Pariste.Net

Müzenin bir başka enteresan bölümü de müziğin elektrikle tanışması ve evrilmesi üzerine, miksaj aletlerinin sergilendiği kısım diyebiliriz. Müzik bir aşamadan sonra “doğallığını” kaybediyor, belki de “düzeltme” imkanı yanında “değiştirme” imkanıyla da başka bir boyuta geçiyor. Bunun ilk örneklerinin elde edilmesini sağlayan değişik cihazların olduğu salonu gezmek de bu nedenle önemli.

Bir de bu bölümde “Theremin” adında, el hareketiyle manyetik alan değiştirme esasına dayalı bir müzik aleti ilginizi çekebilir. İşin güzel tarafı, theremin’i denemeniz için kullanıma açık olması. Zaten elinizi sürmeden çalıyorsunuz ve viuuuvv viuuvvv diye uzay sesleri oluşturuyorsunuz 🙂 Çok eğlenceli…

Evet, kısaca Paris Müzik Müzesi – Musée de la Musique hakkında bunları söyleyebilirim. Daha fazla bilgi için müzenin web sayfasına yazının sonundaki linkten ulaşabilirsiniz. Dilerseniz bir de müzenin ilk salonunda fikir vermesi açısından çektiğim bu videoyu da izleyin, ne tarz bir müze gezeceğinizi, ne tür eserlerle karşılaşacağınızı kendiniz görün:

Müzede Türkiye’den müzik aleti olarak bir tek kemençe yer alıyor. Ne yazık ki onun sesini dinleme seçeneği sunulmamış. Oysa o müzede karşımda Türkiye’den bir kemençe varken audio guide‘dan sesini dinlemek çok büyüleyici olurdu.

Keşke bu müzeyi sadece müziği hayatında önemli bir yere koymuş biri olarak değil de, bir enstrümanı başarıyla çalabilen bir müzisyen ya da en azından müzik konusunda uzmanlaşmış bir sanat tarihçisi olarak gezebilseydim. O zaman gördüklerimin önemini çok daha iyi kavrayabilirdim sanıyorum. Yine de bu haliyle bile Müzik Müzesi’nin beni benden aldığını söyleyebilirim.

Musée de la Musique – Müzik Müzesi’ni gezdikten sonra yapabilecekleriniz için Parc de la Villette yazısını okuyabilirsiniz. Ayrıca Philharmonie de Paris‘nin programına bakıp bu binada ya da yandaki Paris Filarmoni’de bir konser izlemeyi de ihmal etmeyin derim, tabii vaktiniz ve imkanınız varsa. Bir de -bu kadar doyurucu olmasa da- İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde bulunan ve ücretsiz gezilebilen Müzik Müzesi’ni de görün ilk fırsatta.

Unutmayın; Nietzche‘nin de söylediği gibi:

Müziksiz Bir Hayat Hatadır.

Müzikle kalın.

Sevgiyle

 

 

 

Web Adresi: philharmoniedeparis.fr/fr/musee-de-la-musique

Adres: 221 Avenue Jean Jaurès, 75019 Paris

Author

5 Comments

  1. Burayı gezmedim malesef. Müziği severim ama çok gezdiğim için atlamıştım. İnşallah gelebilirsem bir gün gezerim. :))

  2. Barış ALTAN DOĞAN Reply

    Sevgili Ahmet Bey,
    Muzik muzesini ilk defa 1998 yilinda Paris’e ilk gidisimde gezmistim. Aynen sizin gibi audio guide pek sevmeyen biri olarak, istemedigimi soylemistim. Gorevlinin gozleri faltasi gibi acildi, “istemiyor musunuz, aman tanrim olamaz, bu olmadan olmaz” demisti, ben de amma abartiyor diye dusunup poflayarak almistim. Meger ne muhtesem bir tecrube olacakmis ☺️ Yazinizi okuyunca bunu hatirladim, ne guzel anilar bunlar. Tesekkurler, sevgiler

    • Ahmet Ore Reply

      Barış Bey hayat işte böyle küçük detaylarla başka başka şeyler yaşatıyor bize. Ben de son anda almaya karar vermiştim zaten 🙂
      Demek ki bir daha yolunuz buralara düşecek, o aletlerin tınısını dinlerken 98 yılını anacaksınız tebessümle…
      Güzel yorumunuz için çok teşekkürler.

  3. Harika bir yazı olmuş. Kesinlikle gideceğiz kızım berille bir sonraki paris seyahatimizde. harikasınız. iyi ki varsınız. sayenizde bir sürü yer öğreniyorum son derece açıklayıcı bilgilerle. emeğinize sağlık

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.