(Son Güncelleme: 03.03.2024) Bu yazıda sizlere Paris’te hayat kurtaran, çok sevdiğim bir Türk restoranından, Restaurant Labranda‘dan söz etmek istiyorum. Labranda neden hayat kurtarıyor? Çünkü insan Paris’te bazen güzel Türk yemekleri yemek, hatta gittiği restoranda Türkiye’deki gibi bir atmosfer yaşamak istiyor ama bu Paris’te daha doğrusu Türkiye dışında başka bir ülkede pek kolay bulunan bir şey değil ama neyse ki Labranda’yı keşfettik de hayatımız kurtuldu…

Biz Labranda’yı 2015 sonbaharında, Paris Dolmuşu‘nun kurucuları olan, iki güzel insan Mustafa ve Aydın Dinç sayesinde keşfetmiştik… Bu ilk davette yapılan “Rakı-balık yapalım” teklifinin nasıl mümkün olacağını sorduğumda “Sizi şahane bir yere götüreceğiz” dediklerinde açıkçası çok fazla inanmamıştım 🙂 Malum, Paris koşullarında istediği kadar adı “Türk restoranı” olsun bir şeyler hep eksik kalıyor diye düşünüyordum; yanılmışım…

Labranda Restaurant Pariste.Net 5

Sonra işte Labranda’ya gittik. 10. arrondissement‘da, Saint Martin Kanalı‘nın iki adım ötesinde, M7 metro hattın “Louis Blanc” istasyonuna iki dakika mesafede bulunan bu restoranın kapısından içeri girdiğimde, daha sağına soluna bakamadan mekanın sahibi Gönül Abla‘nın sıcak karşılaması bizi Paris’ten İstanbul’a ışınlayıvermişti… O an kendimizi restoranda değil de orayı bir geceliğine kiralamış bir ev hanımının akşam davetine gelmiş gibi hissettik 🙂

Masamıza oturup sohbet-muhabbet başlamadan önce ilk olarak duvarlardaki bozuk paralara gözü takılıyor insanın. Vaktiyle böyle bir gelenek başlamış: İnsanlar duvarlara bozuk paralar koyup dilek diliyorlar. Pek çok ülkeden para görüyorsunuz duvarda; biz de koyduk tabii durur muyuz 🙂 Bir de dönem dönem değişen resim sergileri oluyor duvarlarda… Aslına bakarsanız öyle gösterişli bir dekorasyonu yok; aksine son derece mütevazı bir yer burası ve bir o kadar da temiz, sıcak ve sempatik.

Labranda Restaurant Pariste.Net 1

Aslında küçük bir restoran sayılır Labranda. Adını Ege’nin güneyindeki bir tarihi kent olan Labranda’dan almış. Karamanlı eşine inat, Ege havasını estirmiş sanki Gönül Abla. Tüm arkadaşlarım buradaki Ege mutfağını ve mezelerini çok severler. Bense fazla otçu olmadığım için et ağırlıklı yemeklerin tadını çok seviyorum ama yavaş yavaş somon sarma, ıspanak köftesi gibi benim için değişik yemekleri de çok sever oldum…

Öyle “Abla, Abla” deyip duruyorum ama bilirsiniz, ben öyle ha deyince senli-benli olamam insanlarla… Daha ilk günden o sıcaklığı ve samimiyetiyle ablamız oldu Gönül Hanım… Gidince ne demek istediğimi zaten anlayacaksınız… Paris’te kafe ve restoranlarda başınıza neler gelecek? yazımı okuyanlar bilirler. Paris iyidir hoştur da restoranda servisler biraz eziyetlidir. Labranda’da, artık İstanbul’da bile yok olmaya başlayan güler yüzlü, sıcak, dengeli bir samimiyetle çizgisi oturtulmuş doğru dürüst bir servis almak o yüzden önemli.

Labranda Restaurant Pariste.Net 7

Labranda Restaurant’ın menüsüne gelince: İlk gidişimizde bile “Neyi tavsiye edersin Gönül Abla?” diye sorunca Gönül Abla “her şey güzel” demedi; o an neler tazeyse oları önerdi. Paris’te kalamar dolmasından midye tavaya, kabak çiçeği dolmasından ıspanaklı köfteye böylesine geniş bir yelpazede, üstelik böylesine lezzetli yemekler bulmak hiç kolay değil.. Et olarak ben, kuzu sarma seviyorum burada. Arkadaşlar balık söylüyorlar genelde, ayıla bayıla da yiyorlar…

E böyle bir sofrada rakı içiliyor haliyle ama rakı da işi bilen meyhanede güzel içiliyor malumunuz. Buranın en güzel hoşluklarından biri -tabii müdavimleri için- şöyle: İster küçük ister büyük, artık ne kadar içebileceğinizi kestiriyorsanız o an, rakınızı söylüyorsunuz. Şişeniz biterse ne âlâ, bitmezse Gönül Abla şişenin üzerine çizgisini atıp isminizi yazıyor. Barın arka tarafı, üzeri isim yazılı şişelerle dolu; öylesine çok müdavimi var buranın…

Labranda Restaurant Pariste.Net 3

Yalan yok, ben öyle rakı, daha doğrusu içki seven biri değilimdir ama rakı sofralarındaki muhabbeti çok severim. Ağırlığı Paris’te çalışan expat grubundan oluşan çok düzgün arkadaşlarla sık sık uzun akşam sofralarında buluşur olduk Labranda’da.

Bazen dört kişilik oluyor sohbet masamız, bazen yirmi kişi toplaşıp Labranda’nın canına okuduk kahkahalarımızla 🙂 Gönül Abla idare eder sağ olsun. Hatta değerli yazar Nedim Gürsel‘le bile rakı sofrası muhabbeti yapmışlığımız var Labranda’da… İnsan özlüyor bu güzel sofraları.

Labranda Restaurant Nedim Gürsel - Ahmet Öre Pariste.Net

O kadar ki Fransızca exchange arkadaşlarımı da Labranda’ya götürdüm birkaç kez. Hepsi burayı çok sevdi. Benden öğrendikleri Türkçeyle Gönül Abla ile konuşma pratiği yaparlarken hep eğlendik. Hiç unutmam, bir keresinde yemeğin sonunda Vincent’a hesap istemesi için “Abla bizim günahımız ne?” demeyi öğretmiştim, Gönül Abla düşüp bayılıyordu “Bu çocuk  Fransız olamaz, Türk bu değil mi? Beni kandırıyorsunuz” diye 🙂

İstanbul’dan ziyaretimize gelip de Labranda’yı bizden duyan arkadaşlarımızla Labranda’ya gittiğimiz de oldu kaç kez. Onlar bile İstanbul’da artık böyle mekanlar kalmadığını söylediler. Bilemiyorum, belki de bizlerle aynı sofrada olmayı özledikleri için öyle söylemişlerdir Yoksa hep birlikte, Kuzguncuk İsmet Baba‘da boğaza karşı bir masada oturup uzun uzun sohbetler ederek yiyip içmenin tadı elbette ki bir başkadır; hele ki hafta içi bir öğlen rakısında.

Labranda Restaurant Pariste.Net 9

Zaten Labranda Restaurant’a sadece Türkler gitmiyor, hatta hatırı sayılır çoğunluk Fransız. Hatta çok ilginç bir şey, buranın müdavimi Fransız bir kadın var; biraz yaşlıca. Çok ilginç bir karakter; tam romanlık… Her akşam ama her akşam burada yemeğe geliyor, oturup tek başına yemeğini yiyor. Önceleri her akşam geldiğine inanamamıştım ama sonrasında Labranda’ya defalarca gittim ve her gittiğimde o kadın oradaydı…

Labranda çevredeki iş yerlerinde çalışanların uğrak mekanı olduğu için özellikle öğlenleri tıka basa dolu oluyor. Biz genelde akşam yemekleri için arkadaşlarla buluşmak, lezzetli mezeler ve güzel yemekler yemek, eş-dost keyifli vakit geçirmek için gittik hep. Bazen Paris’teki expat arkadaşlarla burada toplanıyorduk bazen de iki-üç arkadaş baş başa yemek yemek yemek istediğimiz zaman… Aşağıdaki fotoğraf da Eylül 2018’de Paris’e ziyaretime gelen, psikolog dostum sevgili Esra ile güzel bir Labranda anısı. Psikoloji de bir yere kadar, bazen rakı imdada yetişiyor 😀

Labranda Restaurant Pariste.Net

Labranda Restaurant öğlenleri 12:00-14:00 arası açık diyebiliriz. Akşamları ise 18:30’da açılan restoran 23:00’e, bazen de daha geç saatlere kadar hizmet veriyor. Cumartesi günleri öğlen servisi yok ama akşamları açık. Pazar günleri ise kapalı… Bir de yer yaz Ağustos ayı boyunca Yaz Tatili nedeniyle kapalı oluyor.

Bu arada unutmadan ekleyeyim, gerçi Gönül Abla sizi güzel bir yere oturtmak için illa bir masa bulur ama her ihtimale karşı gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta fayda var. Telefon numarası 01 40 36 29 76. Fransa dışından bir numaradan arayacaksanız tabii başına çift sıfır ekleyerek, 00 33 1 40 36 29 76 olarak çevirmeniz gerekiyor. Gittiğinizde Gönül Abla’ya selamımı da söyleyin lütfen…

Labranda Restaurant Pariste.Net 4

Paris’te birkaç Türk restoranı daha var elbette. Çoğunu denedim, birkaç kez de gittim ama ne yalan söyleyeyim, Labranda’nın leziz yemeklerini ve özellikle de bu sıcak eş-dost ortamını tattıktan sonra artık canım Paris’te Türk yemeği yemek istediğinde hiç başka bir yer arayışına girmeden hep burayı tercih ettim…

Labranda’ya gideceğiniz gün, yemek öncesi ya da sonrasında civarda yapacak en güzel şey Canal Saint Martin – Saint Martin Kanalı yürüyüşü olabilir, çünkü kanal hemen Labranda’nın yanı başında. Labranda’dan çıkıp sola dönerseniz kanala ulaşıveriyorsunuz. Buradan sola doğru devam ederseniz Stalingrad tarafına çıkıyorsunuz, yukarısı Bassin de la Villette; sağa dönerseniz kanal boyunca harika bir yürüyüşle Bastille‘e kadar gidebiliyorsunuz; tercih sizin.

Keyifli geziler, keyifli keşifler

ve tabii her zaman afiyetle…

 

 

Adres: 18 Rue Louis Blanc, 75010 Paris

Telefon: +33 01 40 36 29 76

 

 

Not: Saint Martin Kanalı‘nı tanıttığım aşağıdaki videomda Labranda Restaurant’ın bulunduğu bölge de yer alıyor. Fikir vermesi açısından onu da bir izleyiverin isterseniz. Teşekkürler…

Paris’teki Diğer Türk Restoranları:

Author

4 Comments

  1. Rıfat Ababay Reply

    Çok ama çok başarılı bir iş yapıyorsunuz.
    Yazılarınız hem üslup hem de içerik olarak kusursuz.
    Çok iyi bildiğimi ‘zannettiğim’ Paris’i yeterince
    tanımadığımı sayenizde farkettim. İyi ki varsınız.
    Yürekten kutluyorum ve teşekkür ediyorum.
    Emeğinize büyük saygı duydum. RIFAT ABABAY

    • Ahmet Ore Reply

      Malumunuz Paris gezmeyle de yazmayla da bitirilemiyor. Daha gezecek ve yazacak o kadar çok yer var ki.
      Bana düşen sadece bildiklerimi paylaşmak. Yazılarım okuyucuya ufuk açabiliyorsa ne mutlu bana.
      İlginiz ve güzel yorumunuz için ben de teşekkür ederim Rıfat Bey.

  2. Arkadaslarimla gittigimiz bu Turk restoranini cok sevdik. Lezzetli yemekler, sıcak bir ortam ve güler yüz… Her yönüyle çok keyifli bir akşam geçirdik. Bizlere böyle güzel yerleri tanıttığınız icin çok teşekkürler…

    • Ahmet Ore Reply

      Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim.

Write A Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.