(Son Güncelleme: 03.03.2024) Bu yazıda yine Paris’in pek bilinmeyen ama gerek binasıyla gerekse içinde sergilenen eserleriyle dikkati çeken çok özel müzelerinden birinde, Musée Cernuschi’deyiz. 8. Arrondissement‘da, Parc Monceau‘nun hemen yanında bulunan Musée Cernuschi (müze sernüşi) uzak doğu sanatının birbirinden güzel örneklerinin sergilendiği etkileyici bir müze.
Doğruyu söylemek gerekirse uzak doğu sanatlarını sevmekle birlikte önceliğim arasında yer almadığından, uzun zaman Paris’te uzak doğu eserlerinin sergilendiği müze arayışına girmemiştim ama her zaman olduğu gibi Paris’te yaptığımız rastgele yürüyüşlerden birinde yağmura yakalanınca, sığınacak bir saçak altı ararken Parc Monceau‘nun hemen yanındaki bu güzel binanın önünde olduğumuzu fark edip, buranın da bir müze olduğunu görünce yağmurdan kaçmayı güzel bir kültürel etkinliğe çevirmek için müzeye girdiğimi itiraf etmeliyim 🙂
Musée Cernuschi, Paris Belediyesi‘ne ait bir müze olduğu için ücretsiz olarak gezilebiliyor. Bu tür müzelerin pek çoğunda olduğu gibi girişte -ziyaretçi istatistiği tutmak adına- bazen bilet veriyorlar bazense vermiyorlar. Biz girişte aldık, bizim arkamızdan gelenlere vermediler; enteresan bir durum 🙂
Giriş katta ücretli olarak gezilebilen dönemsel sergilerin olduğu ayrı bir bölüm bulunuyor ama biz oraya girmedik. Ana giriş kapısının solundan küçük ama etkileyici merdiven sahanlığına ulaştık, oradan da o güzel merdivenleri tırmanarak kalıcı serginin olduğu üst kata çıktık. Hep söylediğim gibi Paris’teki müzelerde sergilenen eserler kadar o eserlerin sergilendiği binaları gezmek bile ayrı bir keyiftir. Binanın güzelliğini görünce “iyi ki yağmur yağmış da burayı gezme fırsatı bulmuşuz” diye sevindik biz de 🙂
Üst katta, merdiven boşluğunu saran sütunlu galeri gerçekten çok güzeldi. Özellikle geyik heykelini çok sevdiğimi söylemeliyim. Buradan itibaren müzedeki eserleri incelemeye başladık. Asıl sürpriz hemen ilerideki salonda bizi bekliyordu:
İçeri bir girdik, koskoca bir salon, en az 5-6 metre yüksekliğinde bir tavan, kocaman bir cam ve sol tarafta dev bir Budha heykeli… Gerçekten etkileyici bir görüntüydü. Tabii ben burada “koskocaman” derken bina ölçeğinde bir büyüklükten bahsediyorum. Yoksa bu yapının diğer büyük müzeler gibi olduğunu düşünmenizi istemem. Küçük, kendi çapında görkemli, bir o kadar da estetiğiyle büyüleyici bir yer burası.
Müze adını bu koleksiyonu toplayan sanat ve müze sever Henri Cernuschi’den alıyor. 1821’de İtalya’da doğan, yani aslen bir İtalyan olan Henri Cernushchi 1848’de Milano’nun Avusturyalı işgalcilerden kurtulmasında rol oynayan üç önemli isimden biri, aynı zamanda milletvekiliymiş ama yaşanan politik gelişmeler sonucunda Fransa’ya sığınmak zorunda kalmış. Paris’te geçirdiği ilk dönemde epey zorluk çekse de yazdığı bir kitabın (la Méchanique et de l’Echange-1865) ardından zaman içinde kurduğu ticari ilişkiler sonucunda kısa sürede kendine büyük bir servet yapmış.
Fransa’nın cumhuriyet ve imparatorluk arasında git gelli çalkantılı dönemlerinde cumhuriyetçi değerleri savunmuş, bu uğurda mücadele vermiş, Paris Komünü sırasında büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak dünya turuna çıkmaya karar vermiş… İşte bu müzede gördüğünüz birbirinden değerli eserleri de Çin, Kore, Vietnam ve Japonya’ya yaptığı bu seyahati süresince toplamış. Artık nasıl bir servet ve nasıl bir zevk sahibi olduğunu varın siz düşünün…
Müzenin bulunduğu bina ise yine Henri Cernuschi tarafından 1840’da Hollandalı mimar William Bouwens van der Boijen’e özel konut olarak yaptırılmış. Daha sonra bu bina içindeki uzak doğu eserleriyle birlikte Paris Belediyesi‘ne bağışlanmış. 1896’da Henri Cernuschi’nin ölümünün ardından bina, 1898’de Musée Cernuschi adıyla Asya Sanatları Müzesi olarak açılmış.
Binanın ana giriş cephesinde, birinci katta sağlı sollu bulunan iki mozaik portre özellikle dikkat çekiyor: Bunlardan soldaki Leonardo de Vinci, sağdaki ise Aristoteles. Kuzey İtalya mimarisinden esintiler taşıyan yapı neo klasik üslupta inşa edilmiş. Özellikle Parc Monceau‘nun doğu girişinde, parkın tam dibinde olması bakımından da yeşillikler içindeki görüntüsü çok etkileyici.
Büyük Budha heykelinin olduğu salonda bir de asma kat bulunuyor. Birinci katı bitirdikten sonra üstteki bu asma kata çıkarsanız yine uzak doğu sanatından birbirinden ilginç ve birbirinden güzel eserlere rastlayabilirsiniz. Laf aramızda, bu katta dolaşırken, özellikle at üzerindeki insan heykellerinden birini Çinli doktor arkadaşım Yi’ye o kadar benzettim ki 🙂
Büyük salonun yanındaki yan salonu da altlı üstlü dolaştıktan sonra gezimiz bitiyor zaten. Başta dediğim gibi burası o kadar büyük bir yer değil ama özellikle uzak doğu sanatıyla ya da arkeolojisiyle ilgileniyorsanız burada göreceğiniz iki bin yıllık eserler hoşunuza gidebilir. Uzak doğu ilginizi çekmiyorsa bile yolunuz Parc Monceau tarafına düştüğünde harika bir binanın içinde dolaşmak isterseniz yine bu müzeyi gezmenizi öneririm.
Musée Cernuschi’ye gelmek için M2 metro hattının Monceau istasyonunda inmeniz yeterli. Hemen ana girişten Parc Monceau‘ya girebilir, parkın ortasına geldiğinizde sola dönerek doğu çıkışından çıkıp hemen sağdaki müzeye ulaşabilirsiniz.
Müze Pazartesi günleri ve resmi tatiller hariç haftanın her günü 10:00-18:00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebiliyor.
Keyifli geziler, keyifli keşifler
Web Adresi: cernuschi.paris.fr
