(Son Güncelleme: 04.03.2024) Bu yazıda sizlere Paris’in doğu tarafında bulunan güzel bir yerden, 12. arrondissement‘daki hoş bir mekândan bahsetmek istiyorum: Bercy Village (bersi vilaj ya da beğsi vilaj).
Burası 18. yüzyıldan itibaren, uzunca bir süre şarap antrepoları olarak kullanılmış. O zamanlar Entrepôt de Bercy olarak adlandırılan bu yer 1986’da “Monument Historique / Tarihi Anıtsal Yapı” kategorisine alınmış. Özellikle 1984’te Palais Omnisports de Paris-Bercy, bir başka deyişle Bercy Arena‘nın açılmasının ardından 1990’da Finans ve Ekonomi Bakanlığı’nın bu bölgeye taşınmasıyla Bercy bölgesinin çehresi hızla değişmeye başlamış. 2001‘den itibaren de burası 30 civarında ticari işletme ile bir çeşit açık AVM ve yaşam merkezine dönüştürülmüş.
Bünyesinde birbirinden güzel restoran ve kafeleri, değişik dükkanları ve büyükçe bir sinema kompleksini barındıran Village Bercy, belki özellikle kalkıp gidilecek kadar özel bir yer olmayabilir ama Paris gezinizde oteliniz bu civardaysa ya da civardaki başka bir çekim merkezi nedeniyle Bercy taraflarına yolunuz düştüyse, hazır gelmişken uğramanız gereken hoş bir yaşam alanı bana göre. İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan Fişekhane‘nin daha küçük ama Fransız versiyonu gibi düşünebilirsiniz.
M14 metro hattının Cour Saint Emilion istasyonunda inerek ulaşabileceğiniz Bercy Village, küçük bir yer olsa da gerek mimarisi, gerekse atmosferiyle sizi bir anda içine çekiveriyor. Tek bir aks üzerindeki açık hava koridoru etrafına konuşlanmış alışveriş ve yeme içme mekanları, sıra sıra yapıların üçgen alınlı çatıları, yan yana dizili restoranların tenteleri, hele bir de tam ortadan geçen, bir zamanlar üzerinde ne yüklerin geçip gittiği rayların ve onun üzerinde boylu boyunca uzanan beyaz brandaların yarattığı atmosferi yaşamak gerçekten keyifli.
Bercy Village’a girişte, bazı dönemde fotoğraf sergileri oluyor; bu değişik atmosferde, eski duvarlara asılmış dev fotoğraf panoları ortama bambaşka bir hava katıyor ve şansınıza hangi sergiye denk gelmişseniz, ona göre farklı bir Bercy Village hatırası yaşamış oluyorsunuz.
Tabii burayı güzel yapan en önemli unsur da Bercy Village’daki restoranlardaki masalara oturmuş, keyifli keyifli yemeklerini yiyip sohbet eden insanların yarattığı sıcak atmosfer. Bercy Village’a girdiğiniz anda işte böyle bir atmosferle karşılaşıyorsunuz. Aslında burası boylu boyunca yürüyerek çabucak bitiverecek bir yer ama detaylara dalarsanız, ilginizi çeken mağazalara girip birbirinden değişik ürünleri inceleyerek vakit geçirirseniz sonra da hoşunuza giden bir restoranda oturup bir şeyler yiyip içerseniz epey keyifli vakit geçireceğinizi düşünüyorum.
Yılın her döneminde hareketli olan Bercy Village, Pazar günleri de -kimi mağazalar kapalı olsa da- genellikle canlılığından bir şey kaybetmiyor. Restoranların hepsi açık, sinema salonları faaliyette, dükkanların da hatırı sayılır kısmı da alışverişe devam ediyor. Village Bercy’nin web sayfasına yazının sonundaki linkten ulaşabilir, ilginizi çekecek mağazalara bakıp, buranın görmeye değer bir yer olup olmadığına kendiniz karar verebilirsiniz.
Buradan çıktığınızda hemen yan tarafınızdaki Parc de Bercy‘de gezmenizi de tavsiye ederim. Bu parkın diğer ucunda Bercy Arena bulunuyor. Ayrıca meşhur La Cinémathèque Française de hemen yakınınızda. Dilerseniz daha sonra Seine Nehri tarafındaki duvarın üzerindeki yol boyunca yürüyebilir, Passerelle Simone de Beauvoir üzerinden Bibliothèque Nationale de France – Fransa Ulusal Kütüphanesi tarafına da geçebilirsiniz. Zaten Paris’in o yakası, son dönemde gelişmiş, gayet çağdaş binalardan oluşan enteresan bir görüntüye sahip. Kendinizi Paris’te değil de Amerika’da, hadi Amerika demeyelim de Kanada’da, özellikle de Montréal’de hissedebilirsiniz. Yine bu yakadaki çok farklı bir sanat üretim merkezi olan Les Frigos‘yu da atlamamanız gerek.
Keyifli geziler, keyifli keşifler…
Web Adresi: bercyvillage.com
4 Comments
Paris'e gidecekler için bence büyük bir şans sizin sayfanız.Başkalrını bilmem ama benim için çok yararlı oldu.Emeğiniz için çok teşekkürler. Özellikle disnayland ve genel ulaşım konusu.
Çok çok teşekkürler
en az 20 kere gidip 1 sene yaşamış da olsam, sizin siteye bakıyorum arada üstat..
bir konuda hem fikir miyiz acaba merak ettim.. Chocolat chaud için, lets deux magots ou cafe de flore? 🙂
Merhabalar,
Öncelikle çok teşekkür ederim.
Çok uzun zamandır sağlıklı beslenmeye çalıştığım için tatlı ürünleri hayatımdan çıkardım gibi bir şey. En son ne zaman chocolat chaud içtiğimi hatırlamıyorum ama yanılmıyorsam en sonra Café de Flore’da içmiş olabilirim…
Yani bu konuda referans alınacak kişi olmadığımı söylemeliyim 🙂
Selamlar sevgiler…